Edirneli müzisyen Oğuzhan Kayalı ile Avrupa’da yaptığı çalışmalar ve başarıları hakkında bir röportaj gerçekleştirdik. Oğuzhan Kayalı, 1993 yılında Edirne'de dünyaya geldi. Müzik ile ilişkileri çok erken yaşlarda başlamış. O yıllarda dayısı olan Tayfun Baş'dan ilk müzik derslerini aldı. Edirne'nin Havsa ilçesinde ilkokulu okuduktan sonra 2007 Yılında Edirne Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi giriş yetenek sınavını kazanarak ğrenci olmaya hak kazanan Kayalı, burada ilk olarak klasik gitar ve elektro gitar ile başlıyor. Lisede bulunduğu gruplar ile pek çok yerde sahne alan Kayalı, Lisede öğrenci olduğu yıllarda aynı zamanda Mehmet Özkanoğlu ile klasik gitar çalıştı. 2011 yılında Trakya Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nın kazanarak burada çalışmalarına devam etmiştir. 2015 yazında Hollanda'da ve Almanya'da girdiği sınavları başarı ile geçerek, 2015-2016 döneminde Koblenz Uluslararası Gitar Akademisi’nde Ünlü Alman gitarist Hubert Kaeppel ile ''Postgraduate'' programı adı altında 1 yıl eğitim görmüştür. Gitarist Kayalı’nın Türkiye’de katıldığı ustalık sınıflarında; Melih Güzel, Ceyhun Şaklar ve Erdem Sökmen ile çalışmış ve daha sonra Almanya’da çalıştığı isimler arasında; Alexander S. Ramirez, Alfred Eickholt, Hans-Werner Huppertz, Judicael Perroy, Scott Tennant, Thomas-Müller Pering, Marco Socias ve dünyanın önde gelen gitaristleri olarak kabul edilen Manuel Barrueco ve David Russell ile çalışmıştır. Kayalı şu ana kadar pek çok yerde ulusal ve uluslararası olarak sahne almış ve en önemli sahne aldığı yerler arasında Almanya'da Historische Stadthalle Wuppertal 'da bulunmaktadır. Gitarist Kayalı yüksek lisans eğitimine Köln Müzik Akademesi'nde (Hochschule für Musik und Tanz Köln) 'de Gerhard Reichenbach ile çalışmalarını sürdürmektedir. Edirne Gazetesi olarak Türkiye’nin ve Edirne’nin adına sanat dünyasında başarıyla temsil eden Oğuzhan Kayalı ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Kayalı, Gazetemiz Muhabiri ve Yazarı Bekir Tüccar’a yaptığı özel açıklamalar ile çeşitli sorularını yanıtladı. GELDİĞİN KONUM ÇOK ÖNEMLİ VE CİDDİ BİR KONUM. NELER HİSSEDİYORSUN?-Çok teşekkür ederim. Doğruyu söylemek gerekirse çok da bir şey hissedemiyorum. Daha doğrusu hiç kafamı kaldırıp kendime bir başkasının baktığı gözden bakmadım. Bazen arkadaşlarım ve hocalarımın bana yazdıkları notları görünce anlıyorum ne kadar ciddi ve önemli bir konumda olduğumu. Hala tüm enstruman sanatçıları gibi günlük egzersizlerime devam ediyorum. (parmaklarımın çalıştığından emin olmak için). Tabi bu her bir gün olamıyor. Bazen tatilde yapıyorum. Ama beni bu konumda gören herkese tekrar teşekkür ederim. SON ZAMANLARDA YAPTIĞIN NE GİBİ ÇALIŞMALAR VAR?-Ben bildiğin üzere Köln Müzik Akademisi'nde öğrenciliğime (Yüksek Lisans) yaparak devam ediyorum. Bir yandan kendi konser çalışmalarım, oda müziği çalışmaları ve okul işleri aynı şekilde ve aynı hızda devam ediyor. Diğer yandan Almanya'da yapılacak olan yeni bir gitar festivalinden konser teklifi aldım ve buna hazırlanıyorum. Aslında başka yerlerden davetler de var ama şuan henüz kesin olmadığı için konuşmak doğru olmaz. Sürpriz olsun diyelim. ÇALIŞMA ŞEKLİN NEDİR?-Tam kesin şöyle ya da şu kadar saat diyebileceğim bir çalışma şeklim yok. Bu her bir kişide farklılık gösterir. Ama genellikle günlük çalışmalarıma major ve minor gamlar ile başlıyorum ve ısındığımdan emin olduğumda da o gün hangi eseri çalışıyorsam o eserin zor pasajlarına tekrar tekrar ve gerekirse yavaş bir tempoda tekrarlıyorum. Gitar çalıştığım zamanı o güne dağıtıyorum. Yani sabah 1-2 saat daha sonra başka bir şeylerle ilgileniyorum o günkü ne yapmak istediğime bağlı, Daha sonra akşam üstü yine 1-2 saat gibi. Çoğu zaman çalışmalarım televizyon açıkken veya başka bir yerden bir şeyler çalarken, başka müzik dinlerken geçiyor. Yani okula gidip ya da evde her şeyi kapatıp sadece gitara odakladığım anlar her zaman değil. Yukarıda da belirttiğim gibi eserlerin zor kısımlarına ekstra önem vererek yavaş bir tempoda da işe yaramadığını, rahat çaldığımı hissedemediğimde çalışmayı bırakıyorum ve bir kaç gün gitara dokunmuyorum (aslında bu da çalışmamın bir parçası) daha sonra problemli kısımlar genelde kendi kendine düzeliyor. En azından bende işe yarayan sistem bu. DÜNYACA ÜNLÜ İSİMLERLE ÇALIŞTIN. NASIL HİSSEDİYORSUN?-İşte bu konuda gerçekten harika hissediyorum. Çünkü bu iki gitarist Maestro Manuel Barrueco ve Maestro David Russell benim kendime rol model olarak aldığım kişiler. Elbette daha bir çok harika gitaristler var ama en azından aktif olarak ''Efsaneler'' listesinde birkaç isimden ikisi. Bu çalışmalardan ilki geçen sene (Haziran) Maestro Barrueco ile ve diğeri Maestro Russell ile bu yaz (Haziran) idi. Onların önünde performansımı sergiledikten sonraki benim için harika geri dönüşlerinin vermiş olduğu his tam anlamıyla mükemmeldi. OĞUZHAN'IN GÖZÜNDE GİTAR ÜZERİNDE MÜZİK NEDİR?-İyi derecede güzel gitar çalmak çok zor bir iş. Şöyle açıklayayım; Bu benim Maestro Barrueco'dan öğrendiğim birşey. Sesi şekillendirdiğimiz sadece 5 şey var. Zaman, notayı ne zaman çaldığımız. Diğer şey dinamikler, notayı hangi ses aralığında ( piano-forte aralığı) çalmamız. Notalara verdiğimiz renkler. Diğeri artikülasyon, notayı ne kadar uzun ya da kısa çalmamız. Son olarak vibrato. Bu 5 şeyi uygulayarak çaldığımız en basit eseri her bir şeyi düşünerek kontrol etmek o kadar zor ki... Bir anda dünyanın en basit eseri dünyanın en zor eserine dönüşüyor. Demek istediğim, genel olarak düşük seviyede müzik yapmak evet kolay. Müzikte çok fazla seviye var. Ama eğer her bir şeyi düşünerek ve içine girerek çalmak istediğin notalar arasındaki dinamikler, her bir notanın belli bir karakterde, belli bir renkte, uygaladığın vibratolar ve artikülasyon... kısaca kontrol etmen gerek her bir küçük şey... Çok fazla zor. Müzik çok zor. Ne çaldığının önemi yok. Eğer güzel çalıyorsan demek oluyor ki iyisin çünkü zor. EDİRNE İLE İLGİLİ YENİ PROJELERİN VAR MI?-Edirne benim memleketim ve Edirneli olmaktan gurur duyuyorum. Buranın kokusu, dokusu, insanları her şeyi ayrı güzel. Bana nerede doğduğumu sorduklarında, Türkiye’nin Edirne ilinde doğduğumu sık sık belirtiyorum. Bu şehir bunu hak ediyor ve Edirne gerçekten Kültür-Sanat şehri. Edirne’de daha pek çok başarılı ve iyi işler yapan farklı sanat dallarında sanatçılar var. Edirneli olmak ayrı güzel. Farklı bir gücü ve hissi var. Edirne ile ilgili düşüncelerim arasında konserler vs. var ancak herhangi bir kişi veya kurumdan teklif gelmedi. Teklif gelirse seve seve Edirne için çalışmalar yaparım. Yeter ki şartlar uygun olsun. TÜRKİYE ASLINDA İÇİ SANAT DOLU BİR ÜLKE ANCAK SANATA KARŞI BİR NEGATİF BAKIŞ VAR. BUNU NASIL DEĞERLENDİRİYORSUN?-Türkiye’nin hangi bölgesine giderseniz gidin mutlaka farklı sanatsal çalışmalarla ve farklı sanatçılarla karşılaşırsınız. Örneğin; Erkan Oğur, Yavuz Çetin, Aşık Veysel, Fazıl Say ve adını saymakla bitiremediğim opera sanatçılarından, caz müzisyenlerine, balerinlerden ünlü rock gruplarına kadar pek çok isim var. Türkiye, sanatın her yerde solunduğu bir nefes gibi ancak sanata negatif bir bakış açısı ne yazık ki var. Mesela ‘Ressam olup ne yapacaksın? Memur ol maaşın garanti olsun’ ve buna benzer sanatı sadece maddi olanaklar çerçevesinde yorumlayan bir kitle var. Sanat bir ülkenin gelişmesinde en önemli faktörlerden biridir. Kültür ve Sanatın ekonomiden tutun da insanların sosyal hayatına kadar büyük bir yeri ve etkisi var. Sanat her yönüyle eleştirildiğinde bireylerden ülke geleceğine kadar ne kadar önemli ve yararlı bir konu olduğunu insanlarımız görecektir. Kitaptan Gitara, Tiyatrodan Sinemaya her konu bir şey katar insana. Her insan bir enstrüman çalsa, her insan bir kitap okusa, her insan bir tiyatro izlese sadece ülke değil, dünya değişir. TÜRKİYE’DEKİ GENÇLERE BİR MESAJIN VAR MI? NE YAPMALILAR?-Sanatçılar sadece Avrupa veya Amerika kıtalarından çıkmıyor ancak bahsettiğimiz yerlerde sanata verilen önem muazzam derecede çok. Eğer ki insanlar ruhlarıyla çalışırlarsa aşamayacakları engel yok. Hangi iş olursa olsun veya hangi sanat dalı olursa olsun ve Türkiye’de ben gibi veya benden sonra çok daha iyi müzisyenlerin dünya çapında daha iyi konumlara geleceğine inanıyorum. Sadece isteyin ve çalışın. Elbet olumsuzluklar oluşacaktır ancak hiçbir şey imkansız değildir. Ben Edirne’den Avrupa’ya kadar süren sanat hayatımda bilemezdim ki Dünya’nın en iyi Maestrolarıyla çalışacağımı. Fakat çalıştım ve bugün bulunduğum konumdan gurur duyuyorum ve inanıyorum ki Edirne’den ve de Türkiye’den daha da başarılı müzisyenler çıkacaktır. Disiplinli ve doğru şekilde çalışırlarsa, kendilerini hazır hissediyorlarsa çok da uzak değil hiçbir şey. Sanat, insanın ta kendisidir. Sanatsız kalmayın ve inanın.
KÜLTÜR-SANAT
18 Eylül 2017 - 05:46
EDİRNELİ MÜZİSYENİN BAŞARISI
KÜLTÜR-SANAT
18 Eylül 2017 - 05:46