Devlet Opera ve Balesi Solist Sanatçısı Tenor Arda Doğan ile sanat hayatından çalışma şekillerine, yeni projelerinden albüm çalışmalarına, Uluslararası sahnelerden başarılarına kadar pek çok konuyu konuştuk. Edirne Gazetesi Muhabiri ve Yazarı Bekir Tüccar’ın sorularını yanıtlayan Sanatçı Arda Doğan, merak edilenleri cevaplandırdı. ARDA DOĞANAnkara Devlet Opera ve Balesi solist sanatçısı tenor Arda Doğan, 1980 yılında Edirne'de doğdu. 2001 yılında Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera/Koro Bölümü'ne girdi; şan çalışmalarına Oylun Erdayı ile başladı. 2004 yılında Profesyonel Ses Derneği'nin düzenlediği yarışmada ikincilik ödülü aldı. Aynı yıl, Bursa Devlet Senfoni Orkestrası ile Ludwig van Beethoven'ın 9. Senfoni'sinde tenor soloyu söyledi. 2005 yılında Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuarı'ndan birincilikle mezun oldu. Aynı yıl Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde solist sanatçı olarak çalışmaya başladı. Orkestra şefi Wolfgang Scheidt ile Viyana'da repertuar, Halina Andrejewska ile yorum çalıştı. 2011-2012'de New York'da Randolph Mickelson ile şan ve repertuar çalışmalarını sürdürdü. Amerikalı besteci ve piyanist Jack Brimberg ile kompozisyon çalıştı. 2011-2012 sezonunda New York, Columbia Üniversitesi'nde kaynak ve kayıt araştırması yaptı. Ankara Üniversitesi, Tiyatro Bölümü'nde, Konya Selçuk Üniversitesi Devlet Konservatuarı, Şan Bölümü'nde ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü'nde şan dersleri verdi. 2006 yılında, debüsünü Gianni Schicchi operasında Rinuccio rolü ile Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde yapan Arda DOĞAN, hemen ardından 2007 yılında İzmir Devlet Opera ve Balesi'nde Mozart'ın Idomeneo operasında Idomeneo rolünü söyleyerek eserin Türkiye prömiyerini yaptı. Dört yüz sayfanın üzerinde üç perdeli bol reçitatifli bu büyük eserdeki rolünü sekiz gün gibi kısa bir sürede ezberleyerek birçok müzik otoritesinin dikkatini çekti ve ardından sayısız eserde başrol aldı. Bu eserlerden bazıları, Mozart'ın Saraydan Kız Kaçırma operasında Belmonte, Cosi Fan Tutte operasında Ferrando, İstanbul ve Ankara'da Donizetti'nin Don Pasquale operasında Ernesto, Strauss'un Eine Nacht in Venedig Opereti'nde Dük, Donizetti'nin Viva La Mamma operasında Primo Tenore, Kalman'ın Çardaş Prensesi operetinde Kont Boni, 2011 Estonya Saaremaa Opera Festivali'nde, Saraydan Kız Kaçırma Operası'nda Belmonte, 2012 yılında Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde Karyağdı Hatun Operası Ankara prömiyeri Canali, 2013'de Lale Çılgınlığı Operasında Fink Van Brot, Haydn'in Lo Speziale (Eczacı) Operasında Eczacı rolünü söyleyerek eserin Türkiye prömiyerini yaptı. Bellini'nin I Puritani operasında Lord Arturo rolünü söyledi. Aspendos Opera ve Bale Festivali'nde Selman Ada'nın Ali Baba ve Kırk Adlı Operası'nda Bacaksız rolünü söyledi. Eskişehir Opera ve Bale Günleri'nde I Puritani operasında Lord Arturo söyledi. 2013'de Antonio Pirolli şefliginde ve İstanbul Senfoni Orkestrası ile Rossini'nin Stabat Mater eserinde tenor soloyu söyledi. Ludwig van Beethoven'ın Koral Fantazi eserinde tenor solo, Vasıf Adıgüzel'in Çanakkale Orotoryosu'nda tenor solo, Fazıl Say'ın Fenerbahçe Senfonisi eserinde tenor solo söyledi. İstanbul Naum Operası konserlerinde tenor solist olarak yer aldı. Bilkent Senfoni, İstanbul Senfoni, Bursa Senfoni, Eskişehir Senfoni Orkestralarıyla, birçok oda orkestrasıyla ve bandoyla yurt içi ve yurt dışında konserler verdi. Avusturya, Alman ve Polonya Büyükelçiliklerinde resitaller verdi. Çalışmalarını halen Randolph Mickelson ile sürdürmektedir. Ankara Devlet Opera ve Balesi solist sanatçısı tenor Arda Doğan, '2016 European Music Academy tarafından Prag'da düzenlenen şan yarışmasında büyük ödül olan 'Beethoven' ödülünü kazandı. 1-Edirne’den Dünya’nın dört bir tarafında birbirinden farklı ülkelerde performanslarınız var. Nasıl başladı sanat hayatınız? Bu sanat dalını seçmenizde yönlendiricileriniz oldu mu, varsa kimler?Doğan: “Sanat hayatıma, Kültür Bakanlığı Türk Halk Müziği Gençlik Korosu’nun açmış olduğu sınavı kazanarak başladım. O sırada Edirne – Uzunköprü’den Ankara’ya üniversite eğitimim için gelmiş bulunuyordum. Bir yıl bu koroda, koro içinde ve solist olarak çeşitli görevler aldım. Koro şefi Veysel Aydın’ın sesimin hacim ve renk bakımından opera sanatında çok daha başarılı olacağını ve sesimin ender bulunan bir ses olduğunu söylemesi ile opera alanına yönelmiş oldum ve 2001 yılında Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera-Koro Bölümü’nde eğitimime başladım. 2005 yılında bölümümden ve konservatuvardan birincilikle mezun oldum ve aynı yıl Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde solist sanatçı olarak çalışmaya başladım. 2011 yılında New York’ta şan pedagogu ve müzikolog Randolph Mickelson ile şan ve yorum çalışmaları yaparken aynı zamanda Amerikalı piyanist ve besteci Jack Brimberg ile bestecilik çalışmalarımı yürüttüm. Türkiye’ye döndükten sonra besteci ve aranjör Attila Özdemiroğlu ile çalışma fırsatım oldu; bestecilik ve söz yazarlığı alanında beni daha da cesaretlendirip güç verdi ve ilk kez kendisi ile albüm çalışmalarına başladık” 2-Türkiye’de Sanatın ve Sanatçının konumu ve durumu nedir? Opera sanatında Türkiye'nin durumu nedir? Halk ezgilerine nasıl bakıyorsunuz?Doğan: “Şu an Türkiye’nin ve dünyanın içinde bulunduğu gerilimli ve belirsiz durum göz önüne alındığında, sanat en çok ihtiyaç duyulan konumdadır, biz sanatçılar da üstlerinde bu büyük sorumluluğu hisseden bireyleriz. Fakat sanatçının sanatını yaratması ve icra edebilmesi için maddi ve manevi desteğe ihtiyacı vardır ancak bu desteği bulmak bu günlerde oldukça zor. Dünyada birçok Opera Evi’nde, Türk opera şarkıcılarını görmek mümkün. Türkiye’de de sanılanın aksine (en azından büyük şehirlerde) opera ciddi bir izleyici kitlesine sahiptir. Opera evine sahip olmayan şehirlerimizde verdiğimiz konserlerde de çok büyük ilgi görüyoruz. Her ne kadar operayı ve klasik müziği çok sevsem de, öncelikle iyi bir halk müziği dinleyicisiyim ve bir ulusun müziğinin sahip olduğu halk müziği ile gelişeceğini düşünüyorum. 2005 yılından bu yana yurt dışında verdiğim konserlerde genellikle İtalyan, Alman ve Fransız repertuvarından eserler seslendirdim. Bu yıl Haziran ayında, Çek Cumhuriyetinde elli üçüsünsü düzenlenen Beethoven Festivali final konserinde (sözleri de bana ait olan ve halk ezgilerinden beslenerek bestelediğim bestelerimin dünya prömiyerini yaptım. Daha sonra farklı konserlerde de sadece kendi bestelerimi söyledim. Kendi müziğimi Türkiye dışında seslendirebilmek ve inanılmaz ilgi görmesi benim için büyük mutluluktu” 3-Arda Doğan kendini Sanatın neresinde görüyor? Arda Doğan'ın olağan bir günü nasıl geçiyor? Konserlere nasıl hazırlanıyorsunuz? Bestelerinizin esin kaynağı nedir?Doğan: “Bir söz yazarı ve besteci olarak sanatın hem yaratı, hem de bir şarkıcı olarak icra alanında olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Evli ve iki çocuk babasıyım. Biri beş yaşında diğeri yedi aylık iki oğlum var. Öncelikle onlarla güne başlamak bana büyük bir çalışma motivasyonu ve yaşam enerjisi veriyor. J Bizim işimiz vücut gücüne dayandığı için önce spor yapıp şarkı söyleyebilmem için gerekli esnekliği ve gücü topluyorum. Daha sonra ses egzersizleri ile sesimi ısıtıyorum. Operada var olan provalara katılıyorum. Operadan arta kalan zamanımda öğrencilerimle çalışıp vokal koçluğu yapıyorum ve kendi orkestralarımla olan çalışmalarımı sürdürüyorum. Gece 22:00 ve 02:00 arası beste çalışmalarımı yapıyorum. Performans zamanları dışında günde dört buçuk beş saat arası uyuyorum. Konser ya da temsillerim olduğunda sekiz saat uyuyorum. Konserlerime hazırlanırken beslenmeme, uykuma ve ses sağlığıma çok dikkat ediyorum. Gürültülü ortamlardan uzak durarak ve az konuşarak büyük bir disiplin içinde spor, ses egzersizi ve büyük bir konsantrasyonla performans saatine kadar zaman geçiriyorum. Performans gününde dikkatimi dağıtabilecek ya da moralimi bozabilecek bir şey görmemek için gazete dergi okumam. Televizyon zaten seyretmem. Saate bakmam. Bestelerimin esin kaynağı hatıralarım, Edirne’de geçen çocukluğum, yaşadığım aşklar, Doğa, Ulusal Tarihimiz, Ulusal hatıralarımız, Göçlerimiz, acılarımız, mübadele, kayıplarımız... Bazen doğada gözlemlediğim bir olay, bir kitapta beni derinden etkileyen bir paragraf, eşim Buket ve 18 yıldır biriktirdiklerimiz...” 4-Sanatta başarıyı elde etmek için ihtiyaç duyulan nedir? Çok çalışmak mı? Yoksa çok inanmak mı? Toplumdan veya Devletten herhangi bir katkı, destek alıyor musunuz?Doğan: “Sanatta başarıyı elde etmek için çok ama etkili çalışmak, çok inanmak, disiplinli olmak ve tutkulu olmak, bence hepsi gerekiyor. Öyle bir tutku ki piyanonun başında bir saat geçirdiğinizi düşünürken aslında altı saat geçmiştir ve birşey dikkatinizi dağıttığında karnınızın acıktığını hissetmişsinizdir. Devletten Opera dışında yaptığım özel projeler için herhangi bir destek almadım. Bir çok şehirde konserler veriyorum, ikinci üçüncü kere konsere davet edildiğimizde ve büyük bir ilgiyle karşılandığımızda toplumdan en büyük desteği almış oluyoruz” 5-Son zamanlarda yer alacağınız farklı proje veya çalışmalarınız olacak mı? İlerleyen zamanlarda Edirne’de de çalışmalarınız olacak mı?Doğan: “Bir albüm çalışmam var. Aslında uzun süredir bekleyen bir albüm. Başka projelerin gündemde olmasından ve ülkenin içinde bulunduğu durumdan dolayı beklettiğim bir çalışma. Operada bu yıl dört eserde rol söylüyorum. Kendi orkestralarımla yaptığım konserler var ve piyanolu resitallerim devam ediyor. Yurt dışında bestelerimle ilgili olan proje devam ediyor. Yine Çek Cumhuriyetinde bir kayıt yapılacak. Türkiye’de birçok yerde konser vermiş olmama rağmen Edirne’de Uzunköprü’de maalesef konser veremedim. Davet edilirsem seve seve konser veririm” 6-Genç Sanatseverlere ve Sanatçılara ne söylemek istersiniz?Doğan: “Genç sanatçılar hayal kursunlar, inansınlar ve hayallerini gerçekleştirmek için çalışsınlar. Karşılarına bin tane engel çıkacaktır. Yılmasınlar. Morallerini bozmasınlar. Toplumsal olaylara duyarlı olsunlar ama yeri geldiğinde kulaklarını tıkamayı bilsinler. Bir toplumun ancak bilim ve sanatla ayakta durabileceğini hep hatırlayıp üzerlerindeki sorumluluğun farkında olsunlar. Televizyon ve internetin insan için en değerli şey olan zamanı ellerinden almasına izin vermesinler. Genç sanatseverler ilgi duydukları sanat dalları dışında diğer sanatlara da ilgi göstersinler. Sanatların diğer sanatlardan beslendiğini ve birbirleriyle bağlantılı olduğunu unutmasınlar. Sanatla yaşayanlar, sanatseverler dünyayı başka algılarlar ve farkındalıkları yüksek olur. Mutlu olurlar”
KÜLTÜR-SANAT
02 Ekim 2017 - 05:46
TÜRKİYE'NİN SANAT GURURU; BEETHOVEN ÖDÜLLÜ EDİRNELİ
Dünyanın farklı ülkelerinde pek çok önemli sahnede performans almış, son olarak da başarılarının listesine “2016 European Music Academy Beethoven Ödülünü” eklemiş Türkiye’nin ve Edirne’nin adını farklı ülkelere duyurmuş, Edirneli Sanatçı Arda Doğan ile özel röportaj gerçekleştirdik.
KÜLTÜR-SANAT
02 Ekim 2017 - 05:46