M.Ö. 4 binli yıllarda Trakya'ya ismini veren Traklar tarafından kurulan Edirne, tarihi süreç içinde coğrafi ve jeopolitik özelliği ile her dönemin önemli kentlerinden biri olmuştur. Osmanlı Devleti’ne 92 yıl başkent olmasının yanında 8.300 yıllık tarihi geçmişiyle birçok medeniyete de ev sahipliği yapmış olup farklı kültürlerin ve dinlerin buluşma noktasıdır. Bu bağlamda, kentin dört tarafını saran Meriç, Arda ve Tunca Nehirleri üzerinde gerdanlık gibi süzülen köprüleri, mimari ve dini yapılarıyla bölgenin önemli tarihi, kültürel ve turistik kentlerinden biridir.
Bugün bizler, kentin tarihi, kültürel ve sanatsal değerlerini yaptıkları araştırma ve incelemelerini yayınlayarak günümüze gelmesini sağlayan ve eserleriyle aramızda yaşayankentin bilgelerine, “Edirne Sevdalıları”na,borçluyuz. “Edirne Sevdalısı” olan bu bilgeler, yaptıkları çalışmalar ile Edirne tarihinin yapraklarında derin izler bırakıp isimlerini ölümsüzleştirmişler, eserleriyle yaşamlarını sürdürmektedirler.
Edirne’yi bilim metotları ve belgeleriyle ilk tanımlayan Edirneli, müderris, kadı, tarihçi ve şair Abdurrahman Hibrî’dir. Yayınlamış olduğu Enîsü’l-müsâmirînadlı eser, Osmanlılar’da şehir tarihi türünde yazılmış ilk şehir tarihi kitabıdır. Bu eser, daha sonra bu konuda yazılan eserlere örnek olmuştur. Kitap 1360-1650 yılları arası Edirne’nin tarihi yanında mimarisi ve coğrafi durumunu da anlatmaktadır. Kadılar ve müderrisler hakkında verilen bilgiler ise eserin en önemli kısmını oluşturmaktadır.
Bir sonraki dönemi ise Ahmet Bâdi Efendi kaleme almıştır. Üç ciltten oluşan “Riyâz-ı Belde-i Edirne (Edirne Şehir Bahçeleri)” adlı eseri, Edirne tarihini 20. yüzyılın başlangıcına kadar getirmektedir. Bu eser Dr.Ratip Kazancıgil tarafından latin alfabesine çevrilerek özetlenmiş hali 2000 yılında Edirne Valiliği yayınları arasında yayınlanmıştır. Daha sonra da, Trakya Üniversitesi Öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Niyazi Adıgüzel ve Yrd. Doç. Dr. Raşit Gündoğdu tarafından yayına hazırlanan eser, 5 cilt olarak üniversite yayınları altında kültür hayatımıza kazandırılmıştır.
Bundan sonraki süreçte karşımıza Tosyavizade Dr.Rıfat Osman çıkmaktadır. Türkiye’nin ilk iki röntgen uzmanından birisi olan Dr.Rıfat Osman Bey, 1903 yılında Edirne Merkez Asker Hastanesi Röntgen Şua şefliği görevi ile Edirne’ye gelmiş, vefat tarihi olan 1933’yılına kadar Edirne’de yaşamıştır. Çok yönlü bir hekim olan Dr. Rıfat Osman Bey, ressam, mimar-mühendis, fotoğrafçı, müzeci, kütüphaneci, eğitimci ve tarihçidir. Edirne’de kaldığı süre içerisinde kalemi, fırçası ve objektifi ile anladığımız şehir tarihçiliğinin kurallarına uygun olarak Edirne’yi belgelemiştir. Bugün Halk Eğitim Merkezi olarak kullanılan binanın hem mimarı, hem inşaat mühendisidir. Gerek tavan, gerekse çini, pano ve çerçevelerdeki motifler onun eseridir. Kentimizdeki bazı çeşmeler ve Edirne Memleket Hastanesinin de mimarı kendisidir. Edirne Rehnüması, Edirne Sarayı, Edirne Evkaf Tarihi, Edirne Tarihi vb. önemli eseri yazarak kent tarihini günümüze taşımıştır.
Dr.Rıfat Osman, Ord. Prof. Dr. A.Süheyl Ünver ile 1923 yılında tanışmış, beraberliklerinden kentimiz için önemli projeler çıkmıştır. Ord. Prof. Dr. A.Süheyl Ünver hocamızda Edirne için çizimleri ve tarihçiliği ile önemli eserleri Edirne tarihine bırakmıştır. “Ben Artık Edirne İçin Yaşıyorum”, “Her şey Biter, Edirne Bitmez” sloganları kendisinindir.
Edirne’nin sosyal yaşamında önemli yeri olan, Hafız Rakım Ertür, Eski Cami imamı olup kentin tarihi ve kültürel sayfalarında önemli izler bırakmıştır. Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin aktif üyesidir. Ayrıca Edirne şehir tarihini ilgilendiren on yedi defteri bulunmaktadır. Her biri Edirne’nin ayrı bir özelliğini yazmaktadır. Balkan Savaşı Anıları, Edirne Helva Sohbetleri gibi belgeler onun kaleme aldığı çalışmalardır.
Edirne sevdalısı hatta karasevdalısı olan Dr.Ratip Kazancıgil, kendisine Edirne sevdasını aşılayan, hocalarım dediği, Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver, Dr. Rıfat Osman ve Hafız Rakım Ertür’den devraldığı bayrağı, günümüze getirmiştir. 1950’de Merkezi Edirne’de olan Trakya Sıtma Savaş Bölge Başkanlığına,1963 yılında, Sıtma Savaş başkanlığı üzerinde kalmak koşulu ile Edirne Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğü görevine getirilmiştir.1985 yılında bu görevinden yaş haddi nedeni ile emekli olduktan sonra Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanlığına atanmıştır. Dr. Ratip Kazancıgil, yapmış olduğu çalışmalarla Edirne’ye sadece sağlık alanında değil sosyal ve kültürel alanlarda da büyük hizmetlerde bulunmuş ve tüm ömrünü Edirne’ye adamıştır. “Sağlık Kuruluşlarına Yardım Derneği”, “Edirne Musiki Cemiyeti”, “Edirne Turizm ve Tanıtma Derneği” olmak üzere pek çok derneğin kurucusu olmuş ya da yönetim kurullarında yer almıştır. 2004 yılında Avrupa Konseyi Avrupa Müze ödülünü alan Trakya Üniversitesi Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi’nin de kurulması ve gelişmesinde çok önemli katkıları olmuştur.
Tabiki Edirne tarih sayfalarını çevirdiğimizde, Evliya Çelebi, Lady Mary Montagu’yu buluruz. Beşir Çelebi, M.Şevket Dağdeviren, Osman Nuri Peremeci, M.Taypip Gökbilgin, Oktay Aslanapa gibi değerli tarihçilerimizin belgeye dayanarak ürettikleri eserleri, kentimizin geçmişini günümüze taşımaktadır. Amacım bundan sonraki yazılarımda bu değerli tarihçileri sizlere eserleriyle birlikte tanıtmak, eserlerinden yararlanmanızı sağlamaktır.
Kentimizin tarihini belgeleyerekgünümüze taşıyan bu değerli tarihçilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Mekanları cennet olsun.