Söğütlük Doğal Kalsın Platformu, Söğütlük Kent Ormanı’nın millet bahçesi olmaması için Pazar günü Lozan Antik yolu boyunca insan zinciri eylemi gerçekleştirdi.
Söğütlük Doğal Kalsın Platformu Üyesi Ziya Gökerküçük, konuşmasına Cumartesi günü Bartın’da vefat eden madenciler anarak başladı. Gökerküçük, “Karaağaç semti ve bu alanın tümü turizmin en canlı olduğu bölge. Geziler yapılan bu doğal cennet. Kentlere yakışan, bilimin, aklın gerekleri ve kentlerin istekleri doğrultusunda düzenlenmesinin yıllardır talep etmekte” olduklarını belirtti.
Sözümüzü söylemeye yeni başladık. Ancak bundan öncesinde önceki gün Bartın'da kömür ocağında can veren emekçi dostlarımızı anmak gerektiğini belirten Gökerküçük,” Öncelikle yakınlarının, tüm emekçi arkadaşlarının. Hepinizin başı sağ olsun. Hepimiz acı içindeyiz. Bugüne kadar ders çıkarmadık maalesef. Umarız bu son olur. Değerli dostlar şu anda Lozan Antik yolundayız. Taşkın sahasının da içindeyiz. Bu bölge orman ve doğal sit alanı. Bu bölgede tescilli ağaçlar var. Karaağaç semti ve bu alanın tümü turizmin en canlı olduğu bölge. Geziler yapılan bu doğal cennet. Kentlere yakışan, bilimin, aklın gerekleri ve kentlerin istekleri doğrultusunda düzenlenmesinin yıllardır talep etmekteyiz. Ve yıllardır birileri Söğütlük ve çevresinin ticari kaygılarla üretilen sözde projelerle alana ve tahribata uğratma çabası içinde oldular. Söğütlü ticarileştirilmesine karşı durduğu için değerli hemşehrimiz İzzet Arseven, hayatını kaybetti” dedi.
SÖĞÜTLÜK DİRENMEYE DEVAM EDİYOR
Gökerküçük, “Söğütlük'ün, Meriç Nehri kenarına kara kazıklar ile betonarme duvarlar inşa edildi. Ama her şeye rağmen tüm tahribatlara karşın Söğütlük, direnmeye, içerisinde barındırdığı canlıları ev, yaşam kaynağı olmaya. Kentimizde ısrarla oksijen üretmeye, kente nefes olmaya devam etti. Biz Edirneliler de ısrarla, severek, keyifle, söğütlü kent ormanımıza geçmişte olduğu gibi dinlenmeye, eğlenmeye, nefes almaya, ailelerimizle, arkadaşlarımızla piknikler yapmaya, spor yapmaya, hoşça zaman geçirmeye çalıştık, çalışıyoruz.Bu güzel yerde hangimizin geçmiş hikayesi yok ki? Burada yaşadıklarımızı ağaçlar yazsaydı belki de tüm ağaçların olması gerekirdi. Bu kadar anıların yaşandığı bir yere nasıl kıyılabilir? İş yoğunluğunda akşam iş bitiminde veya hafta sonları uğradığımız ailemiz veya arkadaşlarımız ile sıkıntı paylaştığımız, ağaçların serinliğinde ve gölgesinde dinlendiğimiz bu alan nasıl yok edilir? Kentimize gelenlerin mutlaka uğradığı, okul gezisi yapanların, karaağaç ve Lozan Anıtı'nı izlemesinden sonra piknik yaptığı bu orman nasıl yok edilir? Direnecektir ki yok etmeyeceğiz. Geliştireceğiz. Çünkü bakım yapılmıyor ve tehlikeli.Bu alan istenilen duruma bir türlü gelmedi.Biliyoruz, yıllardır yerel yönetimler buraya dair projeler üretti. Ve ilgili makamlardan talep etti ama izin verilmedi. Belediyenin düzenleme projelerine izin vermeyen yetkililer Söğütlük içinde yürüyüş yolu yapılması konusunda bir AB projesine izin verdiler” diye konuştu.
MEVZUATA BİR BAKIN
Yıllardır kentin her mahallesinde oluşturulabilir, kullanılabilir yeşil alanlar olsun diye bas bas bağırdıklarını ifade eden Gökerküçük,”Yazıyoruz, çiziyoruz. Adı önemli değil.. İster park deyin, ister millet bahçesi deyin. Millet bahçeleri mevzuatı nedir biliyor musunuz arkadaşlar? Mevzuat diyor ki, betonların yığıldığı bölgelerde. Yaşam alanları, sosyalleşme sağlığı için millet bahçeleri oluşturduk. Ama Söğütlük Ormanı gibi tescilli ağaçların olduğu bölgede asla ve kat daha millet bahçesi kurulamaz.Burada millet bahçesi yapmak yasalara vicdanlara, kentli haklarına uygun değil. Anılarımızın yok edilmesidir. Yaşam hakkımıza günlük yaşamımıza müdahaledir. Değerli arkadaşlar,biliyor musunuz?hepimiz biliyoruz eminim. Edirne, Osmanlı'da başkentiyken, Avrupalı devlet yetkililerinin en güzel günlerini geçirdiği yerdir” diye konuştu.
“HANGİ ZİHNİYET KENTİN NEFES ALDIĞI BİR YERİ MİLLET BAHÇESİ YAPMAK İSTER.”
Atatürk'ün orman çiftliği yaptığı yer ile burası arasında hiçbir fark olmadığını ifade eden Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu,” Kendiliğinden yetişen doğal bir orman. Bu orman alanını, mesire alanını, piknik alanını hangi akıl, hangi zihniyet kentin nefes aldığı bir yeri millet bahçesi yapmak ister. Duyunca ben çok şaşırdım. Ama Atatürk'ün Orman Çiftliği yaptığı yer çorak bir araziydi. Kurak bir araziydi. Kimse ağaç bırakmadı. Bir ürün yetişmez demişti ama Atatürk orasını hem de milletin bahçesi yaptı. Niye? Çünkü büyük bir devrimciydi” dedi.
GÜRKAN, “ÖNCE BİR EDİRNELİLERE SORUN”
Burada iki şeyi bir birinden ayırmak gerekiyor. Edirne’de insanların rahat edeceği, konfor bulabileceği yeni düzenlemeler yapılmasın kimse demiyor. Söğütlüğün içerisinde betondan, farklı malzemelerden bir şeyler yapılmasını söğütlüğün doğallığı bozulmasını istemediklerini ifade eden Recep Gürkan, “Diğer taraftan ortada bir proje var. Yapılan ihale var. Ama o projeden ne Edirne Belediyesi'ne sunulmuş bir proje var ne de kentiyle paylaşılmış bir proje. Bu anlamda Ziya hoca ifadesinde söyledi. Biz burada tabelalara takılmıyoruz. Tabelaların o mu olduğu, bu mu olduğu çok bir şey fark etmiyor. Önemli olan Söğütlüğün doğallığının korunması. Edirne Belediyesi'nin kiracı olduğu dönemde beş kez amenajman planı denilen doğal ortamda korunacağına dair bir plan yapıp Orman Genel Müdürlüğüne gönderdik. Edirne Belediyesi olarak ama hiçbiri onaylanmadı hepsi geri gönderildi. Şimdi bugün geldiğimiz noktada nehir kenarlarında yürüme alanları, kent insanının konfor bulabileceği alanlar elbette yapılsın. Ama öncelikle bu projenin sunulup kentiyle tartışıldıktan sonra kentin onayı alındıktan sonra yapılması gerekir” dedi.
NURSEVEN ARSEVEN, “EŞİM BU ORMANI KORUMAK İÇİN CANINI VERDİ”
Kent ormanına ismi verilen ve orman uğruna katledilen İzzet Arseven’in eşi Nurseven Arseven, “Bizi inanılmaz üzdü. Biz buranın doğal kaldığını zannediyorduk. Ama bugün tekrar gündem de olması gerçekten çok üzdü. İnşallah Edirneli olarak buna fırsat vermeyeceğiz. Edirne bizim ve doğal kalacak. Eşim bunu canı ile ödedi. Bu benim hayatıma mal oldu.” dedi.
HABER: MERT SOYLU
Söğütlük Doğal Kalsın Platformu Üyesi Ziya Gökerküçük, konuşmasına Cumartesi günü Bartın’da vefat eden madenciler anarak başladı. Gökerküçük, “Karaağaç semti ve bu alanın tümü turizmin en canlı olduğu bölge. Geziler yapılan bu doğal cennet. Kentlere yakışan, bilimin, aklın gerekleri ve kentlerin istekleri doğrultusunda düzenlenmesinin yıllardır talep etmekte” olduklarını belirtti.
Sözümüzü söylemeye yeni başladık. Ancak bundan öncesinde önceki gün Bartın'da kömür ocağında can veren emekçi dostlarımızı anmak gerektiğini belirten Gökerküçük,” Öncelikle yakınlarının, tüm emekçi arkadaşlarının. Hepinizin başı sağ olsun. Hepimiz acı içindeyiz. Bugüne kadar ders çıkarmadık maalesef. Umarız bu son olur. Değerli dostlar şu anda Lozan Antik yolundayız. Taşkın sahasının da içindeyiz. Bu bölge orman ve doğal sit alanı. Bu bölgede tescilli ağaçlar var. Karaağaç semti ve bu alanın tümü turizmin en canlı olduğu bölge. Geziler yapılan bu doğal cennet. Kentlere yakışan, bilimin, aklın gerekleri ve kentlerin istekleri doğrultusunda düzenlenmesinin yıllardır talep etmekteyiz. Ve yıllardır birileri Söğütlük ve çevresinin ticari kaygılarla üretilen sözde projelerle alana ve tahribata uğratma çabası içinde oldular. Söğütlü ticarileştirilmesine karşı durduğu için değerli hemşehrimiz İzzet Arseven, hayatını kaybetti” dedi.
SÖĞÜTLÜK DİRENMEYE DEVAM EDİYOR
Gökerküçük, “Söğütlük'ün, Meriç Nehri kenarına kara kazıklar ile betonarme duvarlar inşa edildi. Ama her şeye rağmen tüm tahribatlara karşın Söğütlük, direnmeye, içerisinde barındırdığı canlıları ev, yaşam kaynağı olmaya. Kentimizde ısrarla oksijen üretmeye, kente nefes olmaya devam etti. Biz Edirneliler de ısrarla, severek, keyifle, söğütlü kent ormanımıza geçmişte olduğu gibi dinlenmeye, eğlenmeye, nefes almaya, ailelerimizle, arkadaşlarımızla piknikler yapmaya, spor yapmaya, hoşça zaman geçirmeye çalıştık, çalışıyoruz.Bu güzel yerde hangimizin geçmiş hikayesi yok ki? Burada yaşadıklarımızı ağaçlar yazsaydı belki de tüm ağaçların olması gerekirdi. Bu kadar anıların yaşandığı bir yere nasıl kıyılabilir? İş yoğunluğunda akşam iş bitiminde veya hafta sonları uğradığımız ailemiz veya arkadaşlarımız ile sıkıntı paylaştığımız, ağaçların serinliğinde ve gölgesinde dinlendiğimiz bu alan nasıl yok edilir? Kentimize gelenlerin mutlaka uğradığı, okul gezisi yapanların, karaağaç ve Lozan Anıtı'nı izlemesinden sonra piknik yaptığı bu orman nasıl yok edilir? Direnecektir ki yok etmeyeceğiz. Geliştireceğiz. Çünkü bakım yapılmıyor ve tehlikeli.Bu alan istenilen duruma bir türlü gelmedi.Biliyoruz, yıllardır yerel yönetimler buraya dair projeler üretti. Ve ilgili makamlardan talep etti ama izin verilmedi. Belediyenin düzenleme projelerine izin vermeyen yetkililer Söğütlük içinde yürüyüş yolu yapılması konusunda bir AB projesine izin verdiler” diye konuştu.
MEVZUATA BİR BAKIN
Yıllardır kentin her mahallesinde oluşturulabilir, kullanılabilir yeşil alanlar olsun diye bas bas bağırdıklarını ifade eden Gökerküçük,”Yazıyoruz, çiziyoruz. Adı önemli değil.. İster park deyin, ister millet bahçesi deyin. Millet bahçeleri mevzuatı nedir biliyor musunuz arkadaşlar? Mevzuat diyor ki, betonların yığıldığı bölgelerde. Yaşam alanları, sosyalleşme sağlığı için millet bahçeleri oluşturduk. Ama Söğütlük Ormanı gibi tescilli ağaçların olduğu bölgede asla ve kat daha millet bahçesi kurulamaz.Burada millet bahçesi yapmak yasalara vicdanlara, kentli haklarına uygun değil. Anılarımızın yok edilmesidir. Yaşam hakkımıza günlük yaşamımıza müdahaledir. Değerli arkadaşlar,biliyor musunuz?hepimiz biliyoruz eminim. Edirne, Osmanlı'da başkentiyken, Avrupalı devlet yetkililerinin en güzel günlerini geçirdiği yerdir” diye konuştu.
“HANGİ ZİHNİYET KENTİN NEFES ALDIĞI BİR YERİ MİLLET BAHÇESİ YAPMAK İSTER.”
Atatürk'ün orman çiftliği yaptığı yer ile burası arasında hiçbir fark olmadığını ifade eden Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu,” Kendiliğinden yetişen doğal bir orman. Bu orman alanını, mesire alanını, piknik alanını hangi akıl, hangi zihniyet kentin nefes aldığı bir yeri millet bahçesi yapmak ister. Duyunca ben çok şaşırdım. Ama Atatürk'ün Orman Çiftliği yaptığı yer çorak bir araziydi. Kurak bir araziydi. Kimse ağaç bırakmadı. Bir ürün yetişmez demişti ama Atatürk orasını hem de milletin bahçesi yaptı. Niye? Çünkü büyük bir devrimciydi” dedi.
GÜRKAN, “ÖNCE BİR EDİRNELİLERE SORUN”
Burada iki şeyi bir birinden ayırmak gerekiyor. Edirne’de insanların rahat edeceği, konfor bulabileceği yeni düzenlemeler yapılmasın kimse demiyor. Söğütlüğün içerisinde betondan, farklı malzemelerden bir şeyler yapılmasını söğütlüğün doğallığı bozulmasını istemediklerini ifade eden Recep Gürkan, “Diğer taraftan ortada bir proje var. Yapılan ihale var. Ama o projeden ne Edirne Belediyesi'ne sunulmuş bir proje var ne de kentiyle paylaşılmış bir proje. Bu anlamda Ziya hoca ifadesinde söyledi. Biz burada tabelalara takılmıyoruz. Tabelaların o mu olduğu, bu mu olduğu çok bir şey fark etmiyor. Önemli olan Söğütlüğün doğallığının korunması. Edirne Belediyesi'nin kiracı olduğu dönemde beş kez amenajman planı denilen doğal ortamda korunacağına dair bir plan yapıp Orman Genel Müdürlüğüne gönderdik. Edirne Belediyesi olarak ama hiçbiri onaylanmadı hepsi geri gönderildi. Şimdi bugün geldiğimiz noktada nehir kenarlarında yürüme alanları, kent insanının konfor bulabileceği alanlar elbette yapılsın. Ama öncelikle bu projenin sunulup kentiyle tartışıldıktan sonra kentin onayı alındıktan sonra yapılması gerekir” dedi.
NURSEVEN ARSEVEN, “EŞİM BU ORMANI KORUMAK İÇİN CANINI VERDİ”
Kent ormanına ismi verilen ve orman uğruna katledilen İzzet Arseven’in eşi Nurseven Arseven, “Bizi inanılmaz üzdü. Biz buranın doğal kaldığını zannediyorduk. Ama bugün tekrar gündem de olması gerçekten çok üzdü. İnşallah Edirneli olarak buna fırsat vermeyeceğiz. Edirne bizim ve doğal kalacak. Eşim bunu canı ile ödedi. Bu benim hayatıma mal oldu.” dedi.
HABER: MERT SOYLU