5. Kolordu ve Garnizon Komutanı emekli Korgeneral Alparslan Erdoğan, Edirne’de 15 Temmuz darbe girişimi davasında ilk kez tanık olarak dinlendi. Erdoğan o gece telefonla konuştuğu komutanlara "Siz vatan haini darbeci bir subay mısınız, yoksa vatansever bir subay mısınız" sorusuyla birçok komutanı etkilediğini ve Edirne'de bulunan araçların geriye çekilmesini sağladığını belirtti.5. Kolordu ve Garnizon Komutanı emekli Korgeneral Alparslan Erdoğan, Edirne 15 Temmuz darbe girişimi davasında ilk kez tanık olarak dinlendi. Erdoğan o gece telefonla konuştuğu komutanlara "Siz vatan haini darbeci bir subay mısınız, yoksa vatansever bir subay mısınız" sorusuyla birçok komutanı etkilediğini ve Edirne'de bulunan araçların geriye çekilmesini sağladığını belirtti.Edirne de 15 Temmuz darbe girişimi sırasında adı örgütün sözde sıkıyönetim listesinde sıkıyönetim komutanı olarak geçen 54’üncü Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Hidayet Arı nında aralarında bulunan 7'si tutuklu 22 sanığın yargılanması devam ediyor. Edirne 2.Ağır ceza mahkemesinde "Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve Yasama Organını Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs, Silahlı Terör Örgütü Üyesi Olmak" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istenen tutuklu askerler yoğun güvenlik altında Edirne adliyesine getirildi. İstanbul'dan SEGBİS sistemiyle duruşmaya katılan 5. Kolordu ve Garnizon Komutanı emekli Korgeneral Alparslan Erdoğan, ifadesinde " 15 Temmuz akşamı saat 10:00-10:30 arası oğlum geldi, birlikte oturduk televizyona bakıyorduk, aynı anda yemek esnasında televizyonda bir hareketlilik olduğunu, köprüde tankların olduğunu nakleden haberler alıyorduk. Bunun üzerine bir anormallik olduğunu farkettiğim için ve daha önce de ben Genel Kurmay Karargahında uzun süre 8 yıl kadar görev yaptım General rütbesi ile hemen silahlı kuvvetler komuta harekat merkezini aradım çağrıma cevap veren Kurmay Albay Osman KARDAL, kendisi o esnada Daire Başkanı olarak atanmış, darbeciler tarafından, kendisi bana en üst düzey emniyet tedbirlerinin alındığını, birinci başkan yani Genel Kurmay Başkanlığımızın emirleri doğrultusunda bazı faaliyetlerin yürütüldüğünü, daha fazla konuşamayacağını ve telefonu kapatması gerektiğini söyledi. Karargaha gittiğimde nöbetçi amir olan yarbayımız hemen koşa koşa bana bir emir getirdi. Komutanım Yurtta Sulh Konseyinden bir emir geldi, detaylı bir emir, sizi de görevden almışlar, tayininiz Ankara'ya çıkmış diye bana söyledi. Ver bana şu emri dedim, emri incelemeye başladığımda daha önceden darbeci veya FETÖcü diye şüphelendiğim insanların görevlerine devam ettiği veya bir üst göreve terfi ettirildiği, bazılarına da sivil görevler verildiğini gördüm. O direktifte, o Yurtta Sulh Konseyinin direktifinde, benim de Genel Kurmay Başkanlığı emrine alındığımı, ordu komutanımızın yine aynı şekilde, ikinci kolordu komutanımızın da emre alındığı, yani emre alınmak ne demek, sivil deyimiyle açığa alınmak şeklinde. Tugay komutanlarımızı sırayla aramaya başladım. İlk olarak da en kıdemli Tugay Komutanı 54. Mknz. P. Tug. Komutanı Hidayet Arı Tuğgeneral olduğu için en önce onu ben aradım cep telefonundan, arama saati 23:04’tür . 23:04'te aradım, birliklerinizden herhangi bir çıkma olmasın, personelinizi kışlaya çağırın, benim ve ordu komutanının emri dışında hiç kimse ve hiç bir yerden gelecek emre itaat edilmeyecek, bütün emirler geçersizdir, ordu komutanımız ve benim verdiğim sözlü emirler ile bu iş yürütülecek diye emir verdim. Yani saat 23:00'dan itibaren ben makamımdaydım, kolordu karargahındaki personelimiz de peyder pey görev başına geldiler.Bu esnada ordu komutanımızdan bir emir aldım, verilen emir şuydu, Tugaylardan daha önce bir kez Edirne’de kullandığımız gibi, 100'er kişilik subay, astsubay ve uzmanlardan oluşan bir birlik hazırlayın, benim emrime göre, yani ordu komutanımızdan gelecek emre göre, İstanbul'da darbecilere karşı kullanılmak üzere hazırlık yapın ve benden gelen emre göre hareket edersiniz dedi. Bu birlikler tekerlekli araçlar yani motorlu olacak, yani paletli tank veya zırhlı personel taşıyıcı, zırhlı muharebe aracı gibi araçlar olmayacak şeklinde emir verdi. Bunun üzerine ben tekrar, teker teker tugay komutanlarının hepsini arayarak bazılarını makam telefonundan, bazılarını cep telefonundan arayarak, kendilerini bilgilendirdim ve hazır olunca bana haber vermelerini söyledim. Daha sonrasında çeşitli telefon görüşmelerimiz oldu, hazır mı birlikler, hazırlanıyor, birlikleri hazırlıyoruz diye ama yoğun olarak da biz İstanbul’daki olayları takip etmeye devam ettik. Ne zamana kadar, saat 02:30'kadar ,bu arada ordu komutanımızla belki 7-8 kez telefonla görüştük. Ordu komutanımızın emrine göre hareket ettik hep, saat 02:30 civarında ordu komutanımız bana bir emir verdi, dedi ki, herhangi bir televizyon kanalına bağlan ve sen de görüşlerini açıkla dedi. Bunun üzerine ben de saat 02:30'da ATV A haber ortak yayınına bağlandım. Darbeyi tasvip etmediğimizi, bunların halkı ve silahlı kuvvetleri karşı karşıya getirmeye çalışan üniforma giymiş teröristler olduğunu, kesinlikle bunlara meydan verilmeyeceğini, ordu komutanımız ile birlikte hazırlıklarımızı yaptığımızı, gerektiğinde ordu komutanımızın emirlerine göre İstanbul'a hareket edeceğimizi ve darbecilere karşı kullanılmak üzere birliklerimizi hazırladığımızı söyledim. Saat 02:30'da ATV yayınına katıldım. Edirne'deki Tugay Komutanı tarafından Meriç Askeri Gazinosunun emniyetinin alınması kapsamında araç çıkarıldığını ve köprünün başına getirildiğini duydum. Bunun üzerine Kurmay Başkanım hemen Validen izin aldınız mı diye, ben başka telefondaydım, Validen izin aldınız mı, Validen koordine ettiniz mi diye sorduğunda, hayır gerek yok, diye söyledi. Bunun üzerine o araçlar derhal geri çekilsin diye Hidayet'e söyledim, ben Hidayet Arı Tuğgenerale fakat Kurmay Başkanı vasıtası ile çünkü ben başka telefonla görüşüyordum zannediyorum, derhal geri çeksin sayın Vali ile de koordine etsin dedim. O da gerek yok falan demiş. Biz çekildiğini zannediyorduk, ancak o saatten sonra biz yoğun olarak Lüleburgaz'a yoğunlaştık. Lüleburgaz’dan birliklerin hareket etmeye çalıştığını, tankların çıkmaya çalıştığını ve bu faaliyeti durdurmak için yoğun olarak çaba sarf ettik. Orada yaklaşık saat 04:30'da onları durdurduktan sonra oradan çıkan, gitmeye çalışan Tabur Komutanını Lüleburgaz TEM gişelerinde tutuklattık, oradaki savcımız, Kaymakam bey, Emniyet Müdürü, İlçe Jandarma Komutanı marifeti ile ve sayın Kırklareli Valimiz ile de koordine ederek orada tutuklattık. Müteakiben de Lüleburgaz Tugay Komutanını saat 04:40 civarında makamında Merkez Komutanı vasıtası ile tutuklatıp savcımıza Soner beye teslim ettik. Sonra acaba Edirne'de neler oluyor, durum nedir diye ben ondan sonra Edirne'deki Tugay Komutanımızı bir kez daha aradım, Araç var mı dışarıda diye sorduğumda 3-4 tane araç var komutanım önemli değil, daha önce iletmiştik, niye çekmediniz bunları falan deyince, komutanım ordudan gelen emirler var, kuvvetten gelen emirler de var, onlara mı uyacağız, sizinkilere mi uyacağız, tereddütler başlayınca, benim emrim geçerlidir, benim ve ordu komutanımızın emri olmadan hiç bir araç çıkmayacak, derhal araçları geriye çekin dedim. Sonra Karaağaçtaki Yarbay Kaan Kaya’yı aradım. Kaan dışarıda aracımız var mı, 3 adet, geçmiş gün 3 yada 4 zırhlı personel taşıyıcımız dışarıda dedi. Neden öyle dedim. Tugay komutanı emir verdi dedi. Derhal onları çekiyorsunuz dedim. Tereddüt edince, aynen ona da siz vatan haini darbeci birisimisiniz, yoksa vatan sever birisi misiniz. Hayır komutanım ne demek, ben vatansever bir subayım. O zaman derhal çekiyorsunuz dedim ...? Ramazan Yarbaylada görüştüm. Ramazan'a da bu minvalde konuşmayı tekrar ettim, derhal dönün dedim, görüyoruz ki, ikisi de bana aynı şekilde araçları derhal çektiklerini söylediler. Ancak bundan sonra tekrar Süloğlu’daki komutan yardımcısını aradım, bir kez daha teyit ettim, herhangi bir araç çıkışı olmasın diye, bu aramam da 05:58'dedir. Albay Zafer Kılıç adına kayıtlı telefondan aradım. Ali Soylu'yla görüştüm. Haa, Ali Soylu ile görüşürken içerideki Tank Tabur Komutanı Yılancı’yı ver bakayım dedim. Yılancı’ya da aynı konuşmayı yaptım, yani sen vatan haini misin, darbeci misin, yoksa vatansever misin diye, Yılancı’ya da aynı konuşmayı yaptım. Yılancı da, hayır komutanım ne demek, siz ne emrederseniz, biz sizin emirlerinize göre hareket ediyoruz, biz vatansever subaylarız dediler ve Süloğlu’da hiç bir aracın çıkmadığı yönünde bana tekmil verdiler. Ertesi sabah sayın Valimizle konuştuk. Edirne Valimizle konuşmamız 05:56'da, sayın Edirne valimizle konuştuk, bu şeyleri değerlendirdik, araçların geriye döndüğünü, o saatten sonra da artık Hidayet Arı’nın tutuklanması konusundaki faaliyetler başlamıştı, zatıalinizde bunlar kayıtlıdır herhalde, çünkü bütün sıkıyönetim komutanlarına atananların yani Yurtta Sulh Konseyinin direktifinin en altındaki 81 ilin sıkı yönetim komutanlarının tutuklanmasına yönelik faaliyetler başlamıştı. Ondan sonra da sayın Valimizle onu görüştük. Devam eden zamanlarda Edirne Valimizle bir daha 08:56'da ve 09:05'te Edirne Valimizle gelişen durumu görüştük, diğer valilerimizle yaptığımız gibi. Benim kronolojik olarak arz etmeye çalıştığım hususlar bunlardır dedi.
GÜNDEM
21 Eylül 2017 - 05:59
BOZGUNA UĞRATAN SORU
GÜNDEM
21 Eylül 2017 - 05:59