Bombalı suikast sonucunu katledilen araştırmacı, gazeteci ve yazar Uğur Mumcu, Edirne’de de anıldı. Mumcu’nun 25 yıldır katillerinin bulunamamasıysa halen daha halk arasında en çok merak edilen olaylardan biri. 25 yıl önce bugün 24 Ocak 1993 günü Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu suikasta kurban verdiğimiz araştırmacı gazeteci ve yazar Uğur Mumcu Edirne’de anıldı. Ölümünün ardından 25 yıl geçmesine rağmen Mumcu’nun katilleribulunamıyor. Son olarak Ankara 2 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesinde görüşülen davada Mumcu’nun ölümünden sorumlu sanıkların Tevhit - Selam/Kudüs Ordusu örgütü üyesi oldukları tespit edilmişti. Mumcu’nun aracındaki bombayı Ferhan Özmen’in yaptığı ve araca Necdet Yüksel’in gözcülüğünde Oğuz Demir tarafından yerleştirildiği ifade edilmişti. 2005 yılında sonuçlanan davada Ferhan Özmen, Nejdet Yüksel ve Rüştü Aytufan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Firari sanık Demir’in dosyası ise ayrılmıştı. Aradan 25 yıl geçmesine rağmen sanık Demir yakalanamadı. Mumcu’nun aracına bombayı koyanın Demir’in başına devlet 600 bin TL ödül koydu. EDİRNE MUMCU İÇİN BİRARADAAtatürkçü Düşünce Derneği Edirne Şubesi öncülüğünde, CHP Edirne İl Örgütü, Vatan Partisi Edirne İl Örgütü, Tema Vakfı Edirne Temsilcileri, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Trakya Gazeteciler Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi Edirne’de faaliyetlerine devam eden dernek ve topluluklar Mumcu’yu andılar. Edirne Belediye Başkanlığı önünden Mumcu için oluşturulan korteje,Atatürk Anıtında çelenk töreni için Edirne Halkı da katılım gösterdi. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Mumcu’ya seslenildi. Tören sonrasında konuşmaların yapılması için Uğur Mumcu Parkında toplanan kortej Mumcu’nun anısına bir takım konuşmalar gerçekleştirdi. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Edirne Şube Başkanı Celil Özcan’ın yaptığı konuşmada duygulu anlar yaşandı. Özcan’ın yaptığı konuşmada; “25 yıl önce bugün 24 Ocak 1993 günü Türkiye, ‘Kalpaksız Kuvayı Milliyecisini’ yitirmiş, Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu suikasta kurban vermiştir. Karlı sokakta patlayan bombanın estirdiği rüzgâr Türkiye’nin ‘mumunu’ söndürmüş, karanlıkta bırakmıştır” “KARANLIK, KASVETLİ VE ACILARLA DOLU BİR AY”“Önümüzdeki görev sadece Devrim Şehidimiz Uğur Mumcu’nun gerçek katillerini bulmak değil, Mumcu’nun yokluğunda kaybettiklerimizi geri almaktır.Ocak ayı ülkemiz için, ‘aydınlanma ve daha çok demokrasi’ yolunda yitirdiklerimiz için, biz geride kalan ve mücadeleye devam edenler için karanlık, kasvetli ve acılarla dolu bir ay... Onat Kutlar, Gaffar Okkan, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy hep Ocak ayında yitirdiklerimizdir” dedi. “MUMCU’NUN NİÇİN HEDEF SEÇİLDİĞİNİ DAHA İYİ ANLAMAKTAYIZ”Araştırmacı Gazeteciliği ve yazdığı onlarca kitaplarla milyonlarca insanın gönlünde yer edinmiş Mumcu’nun neden hedef seçildiğine değinen Özcan; “ 'Unutmayalım ki cesur bir kez, korkak bin kez ölür. Önemli olan, insanın böyle bir toplumda ‘mezar taşı’ gibi susmamasıdır' diyen Uğur Mumcu gazeteciliğin, halkın sağlıklı bilgi alma, kamuoyunun özgürce oluşmasına katkı verme sorumluluğunu taşımak olduğuna inandı. Yaşamı boyuncu bunun kavgasını verdi. İhale takipçiliği yapan medya patronlarının ve Gazetecilik mesleğini itibarsızlaştıran kalemlerin de korkulu rüyasıydı.Demokratik düzeni çürüten, halkı sömüren tarikat, siyaset, ticaret sarmalını, hazineyi soyan hayali ihracatçıları, silah kaçakçılarını, iktidar sahiplerince kollanan mafya düzeninin gerçek yüzünü halka sundu. Birbirinin zıddı politik söylem aktörlerinin arkasındaki aynı merkezleri teşhir etti.Türkiye’nin kuruluş ve var oluş felsefesinin simge ismi Uğur Mumcu’nun katledilişinin üzerinden geçen 25 yılda yaşananlara baktığımızda, etnik ve mezhepsel bir cehennem içine sürüklenen ülkemizi gördükçe Uğur Mumcu’nun niçin hedef seçildiğini daha iyi anlamaktayız” şeklinde konuştu. “ATATÜRK İLKELERİNİ EKSİKSİZ SAHİPLENEREK FETÖ DÂHİL BÜTÜN BELALARDAN KURTULMAMIZ GERÇEKLEŞİR”Mumcu’nun Atatürk devrimlerinin önderliğinde çağdaş bir gazeteci olarak hayatını sürdürdüğü ve bazı terör örgütlerinin bu nedenle Mumcu’yu hedef seçtiğine değinerek; “Küçük yaşlardaki çocukların tarikat yurtlarında, Kuran kurslarında tecavüze uğraması, kadın cinayetlerinin her geçen gün artması, genç kızlarımızın tecavüzcüsü ile evlendirilmesinin ‘hoşgörü’ ile karşılanıp ‘bir kere ile bir şey olmaz’ mantığı, işi kız çocuklarının 9 yaşında evlendirilmesinin önünün açılmasına kadar getirmiştir.Anayasamızın laiklik ilkesini, yasaları, insan ve çocuk haklarını ayaklar altına alan Diyanetin açıklamaları ‘zırva’ sözcüğü ile geçiştirilemez. Bu bir toplumsal cinnet halidir.Okullarımızda ‘Andımız’ın okunmasının yasaklanmasından sonra, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren ‘küçüklerini korumak’ anlayışından, dokuz yaşındaki kız çocuklarının evlenmesinin önünü dinen açma noktasına getirildik. Dokuz yaşındaki çocukların reşit olmasını bırakın, bedenen, zihnen ve ruhsal gelişim olarak korunmaya muhtaç olduğunu bilmek için anne ve baba olmaya gerek yok. İnsan olmak yeterli.Ders programında yaptığı değişikliklerle, ülkemizin kurtarıcısı ve kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile devrimlerini ders kitaplarından çıkaran Milli Eğitim Bakanlığı, kitapları bilimsellikten uzak, çağdışı, hurafelerle doldurarak, sorgulamayan, aklını kullanamayan gençler yetiştirmeyi amaçladıklarını bir kez daha ortaya koydu.Her ne kadar Atatürk yok sayılmaya çalışılsa da son zamanlarda yaşadığımız zor günlerde ülkemizin çaresi Atatürk ve onun gösterdiği yoldur. Atatürk İlkelerini eksiksiz sahiplenerek FETÖ dahil bütün belalardan kurtulmamız gerçekleşir. Bu nedenle Ulu Önder Atatürk unutturulmaya değil, tam aksine daha fazla tanıtılmaya ve yaşatılmaya çalışılmalıdır. Atatürk’ün İlke ve Devrimlerini yaşatmak ve uygulamaktan başka çıkış yoktur.15 Temmuz 2016 gecesi, CIA desteğiyle, başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere, devletin neredeyse tüm kurumlarına sızan FETÖ mensuplarınca yapılan darbe girişimini yapanları ve buna fırsat hazırlayanları bir kez daha lanetliyoruz.15 Temmuz, ülkemiz için çok önemli derslerle doludur. Bu nedenle bugün:Her türlü etnik, mezhepsel ayrıştırıcı politikalar bir kenara bırakılmalı, Cumhuriyet rejiminin sağladığı eşitlik ve özgürlük olanaklarına sıkı sıkıya sarılmalı, bu anlamda, 16 Nisan halk oylaması ile saraya verilen egemenlik, saraydan alınarak yeniden Türk Milletine verilmelidir.Siyasi partiler başta olmak üzere, demokratik kitle örgütleri ve tüm kişi ve kurumlar, PKK, IŞİD, FETÖ gibi terör örgütlerine karşı ortak tavır alabilmeli, terör uzantıları tüm kamu kurumlarında tespit edilmeli, ancak bu kişilerin yerlerine yeni bir siyasal İslamcı anlayış yerine, kıdem ve liyakatı gözeten, hakkaniyetli, yurtsever, Cumhuriyet değerlerine bağlı kadrolar getirilmelidir.TSK’nın kurumsal varlığı ve onuru özenle gözetilmelidir. Yaşadığımız kriz bölgesinde güçlü bir TSK’nın Türkiye’nin en önemli güvencesi olduğu unutulmamalıdır.Bağımsız yargıyı oluşturmak, üniversiteleri laik, bağımsız ve sorgulayan bir konuma getirmek, toprak bütünlüğümüzü, Cumhuriyetimizin kurucu ilkelerini ve Ulusal-Üniter devleti savunmak öncelikli hedeflerimiz olmalıdır.Bugün olduğu gibi bizim her zor günümüzde rehberimiz olan Nutuk, yalnızca geçmiş devrin bir hikayesi olarak dünümüzü anlatmakla kalmayıp, yakın tarihimizden alınan ibret dolu tecrübelerle, Ulusal varlığımızın bugününe de yarınına da ışık tutabilen bir değer taşımaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin korunması noktasında iç ve dış tehditlere karşı Türk gençliğine yol gösterici niteliktedir. Bağımsızlık ve çağdaşlaşmak yolunda yapılması gerekenleri göstermesi bakımından bağımsızlık mücadelesi veren milletlere ışık tutmaktadır.Çağdaş bir toplum ülküsüyle kurulmuş laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti, her türlü engel ve sorunları aşarak, günümüzde dayatılan otoriter sistem değişikliğine ulusça geçit vermeyerek, çağdaşlaşma yolundaki tarihsel yürüyüşünü sürdürecektir” dedi. “ECELSİZ ÖLDÜRÜLDÜK. DÖVÜLDÜK, VURULDUK, ASILDIK. VURULDUK EY HALKIM UNUTMA BİZİ”Mumcu’nun bilinmiş bir yazısıyla sözlerine devam eden Özcan; “Uğur Mumcu bizlere şöyle sesleniyor:‘Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken, bizler bir mumun ışığında bitirdik kitaplarımızı. Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini, yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük. Dövüldük, vurulduk, asıldık. Vurulduk ey halkım unutma bizi!..Yoksulluğun bükemediği bileklerimize, çelik kelepçeler takıldı. İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez. İsteseydik, diplomalarımızı, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. Yazlık, kışlık katlarımız, arabamız olurdu. Yüreğimiz işçiyle birlikte attı, köylüyle birlikte attı. Yaşamımızın en güzel yıllarını, birer taze çiçek gibi verdik topluma. Bizleri yok etmek istediler hep. Öldürüldük ey halkım unutma bizi. Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi... Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım, unutma bizi’ diyen Uğur Mumcu’yu Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, unutmayacağımızı ve unutturmayacağımızı, O’nun katline yol açan değerlerin savunucusu olmayı bundan sonra da sürdüreceğimizi kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz” ifadelerini kullandı.
GÜNDEM
25 Ocak 2018 - 06:55
25 YILDIR KATİLİ BULUNAMIYOR
GÜNDEM
25 Ocak 2018 - 06:55