Edirne Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gürcan Altun, “korona virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sadece rakamdan ibaret olmadığını belirterek, “bunlar birer rakam değil can” açıklamasında bulundu. “Artık tükendik” diyen Altun, “Bu kabusu hep birlikte durduralım” çağrısında bulundu.
GETİRİLEN KISITLAMALAR KISITLAMA DEĞİL
Vaka artışlarının kaynağının iş yerinde ve şehirler arası seyahatlerle bulaştığını ve Ülke genelinde pozitif çıkan olguların yaklaşık yüzde 70’i mutant varyant virüsle ilişkin olduğunun altını çizen Edirne Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gürcan Altun; “İlk defa renkli harita yayınlandığında Edirne kırmızı olan ilk Trakya kentiydi. Eğer şehirlerarası hareketlilik önlenmezse bu süreçte komşu illerde hızla rengin değişeceği vaka sayılarının artacağını söylemiştik. Yükselmenin temel nedeni şehirlerarası hareketlilik. Kırklareli Burgaz ilçesi nedeniyle ciddi bir nüfus hareketliliğin sahip. Emekçi kesim işlerinden olmamak için işlerine gitmek zorunda. Kırklareli Tabip Odası Başkanı meslektaşım Kırklareli'nde vaka artışının çoğunluğunu iş yerleri kaynaklı ve ev içi bulaşları olduğunu söyledi. İş yerlerinde mesafeye dikkat edilmezse insanlar hala aynı tempoda aynı yoğunlukta çalıştırılırlarsa, kaçınılmaz şekilde bu hastalık sayısı artacaktır. Geçtiğimiz günlerde yaptığımız açıklamada da bahsetmiştim Edirne İpsala’da mutant virüs görüldüğünü söylemiştim. Şuanda eğer karantina tedbirleri uygulanmaz ise sıkıntı yaratacak demiştim. Bu yine mutant virüsün sebebidir. Ülkemizde pozitif çıkan olguların yaklaşık yüzde 70’i mutant varyant virüsle ilişkilidir. Çok hızlı bulaşabilme potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla bulaş potansiyeli nedeniyle vaka sayıları hızla artmaya başlamıştır. Kırklareli’ndeki temel noktalardan bir tanesi budur. Şehirlerarası hareketlilik önlenmedi. Zorunlu haller dışında en başından beri önlemiş olması gerekiyordu. Getirilen kısıtlamalar kısıtlama değil. Salgının yükselişini önlemeye yetmeyecektir" dedi.
ALINAN ÖNLEMLER ÖLÜMLERİ DURDURMAYACAK
Kısmı kapanma vaka artışlarını düşüremeyeceğini belirten Altun; 13 Nisan Çarşamba günü Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan iki haftalık “kısmi kapanma” 1 Mart’tan bu yana uygulanan “kontrolsüz normalleşememe” halinin ne denli başarısız olduğunun ifadesidir. Yeni kısıtlamalar adı altında alınan önlemler de iktidarın pandemi sürecine dönük bilimdışı bir anlayışının ürünüdür. Alındığı söylenen önlemler, ölümleri durdurmayacak, sağlık çalışanlarının karşılaştığı zorlu koşulları değiştirmeyecektir. Pandemi yoksulları ve işçileri vurmaktadır. Her gün bir uçak dolusu yurttaşımızı toprağa veriyoruz. Her gün yurttaşların on binlercesini hasta eden pandemiyle ve pandeminin kötü yönetimiyle karşı karşıyayız. İktidar bilimin, meslek örgütlerinin sesine kulağını tıkamakta, sermayenin çıkarlarına uygun kararları uygulamaktadır. Bu tedbirler paketi halkı oyalama paketidir”dedi.
EDİRNE’DEKİ TOPLAM OLGU SAYISI 5 KATINDAN FAZLASINA ULAŞTI
Bunlar birer rakam değil ‘can’ ölümleri durdurun diye vurgulayan Altun; “Kontrollü/Kademeli olarak normalleşeceğimiz, bu sürecin “yerinde karar dönemi” ile belirlenen kriterler çerçevesinde valilerimizin başkanlığındaki il hıfzıssıhha kurullarımızla yürütüleceği belirtilmişti. O zaman da “normalleşme” başlığı altında atılacak adımların bilimsel olmadığı konusunda uyarmıştık; ama ne yazık ki uyarılarımız yine dinlenmedi. Hatırlatıyoruz öngörülen her şey önlenebilirdi. Peki bu süreçte neler oldu? Sağlık Bakanlığının verilerine göre: Günlük olgu sayıları 63 bine vardı. Kontrollü normalleşme öncesi, 28 Şubat tarihinde ülkemizdeki toplam olgu sayısı 2.701.588 iken 14 Nisan tarihi itibariyle %49 artışla 4.025.557’ye ulaştı. Edirne’deki toplam olgu sayısı 5 katından fazlasına ulaştı. Gerçeği yansıtmaktan çok uzak olan resmi rakamlara göre bile 6165 yurttaşımızı daha bu süreçte kaybettik. Bunlar birer rakam değil, can” diye ifade etti.
“AŞI UMUDU TACİRLİĞİ” YAPARAK İNSANLARI OYALIYORLAR
“Maske, Mesafe, Hijyen” tekerlemesiyle suçu vatandaşlara atıyorlar diye söyleyen Altun; “Baştan beri böyle olacağının biliyorlardı.Ancak tüm uyarılarımıza rağmen gereken önlemleri almak yerine tabloyu seyretmekle yetindiler. Baştan beri yaptıkları gibi hala salgını yönetmek yerine algıyı yönetmeye çalışıyorlar; “aşı umudu tacirliği” yaparak insanları oyalıyorlar. Mızrak çuvala sığmayınca da “Maske, Mesafe, Hijyen” tekerlemesiyle suçu vatandaşlara atıyorlar” dedi.
KONTROL ALTINA ALINAMAYAN COVID-19 PANDEMİSİ ÜÇÜNCÜ VE EN BÜYÜK PİKİNİ YAPIYOR
Her zaman olduğu gibi, bir yıldır mesleğimizin ve meslek örgütümüzün üzerimize yüklediği sorumlulukla söylenmeyeni söylemeye, görünmeyeni görünür kılmaya çalıştık diye kaydeden Altun;“Salgının ilk gününden itibaren resmi verilerin bizlerle paylaşılmasını, salgının yönetiminde katkı sunmayı talep ettik, taleplerimize yanıt gelmedi. Medya aracılığıyla uyardık, yapılması gerekenleri söyledik ama duyulmadık. Bugün buradayız, çünkü duymama görmeme şansınız yok, bugün buradayız çünkü ölümleri görmeye tahammülümüz kalmadı, meslektaşlarımızın tükendiğine tanıklık etmeye tahammülümüz kalmadı!
Bugün geldiğimiz noktada, eksik, yanlış, tutarsız politikalar, başarısız salgın yönetimi neticesinde kontrol altına alınamayan COVID-19 pandemisi üçüncü ve en büyük pikini yapıyor. Günlük vaka sayıları 63 bine dayandı, can kayıpları gerçek rakamların ancak üçte birini yansıtan resmi rakamlarda bile 279’a ulaştı.
Hastanelerimiz COVID-19 hastalarıyla doldu, yeni açılan servisler dahi ihtiyacı karşılamaya yetmiyor, yoğun bakımlarda yer bulunamıyor. Her gün çaresizlik içinde yeni ölümlere tanıklık etmekten tükeniyoruz. Bu tablodan sadece COVID-19 hastaları değil, COVID-19 dışı hastalarımız da mağdur oluyor, ertelenemez sağlık sorunları için gereken hizmete ulaşamıyorlar”.
YETER! BİN DEFA YETER! YAŞAM HAKKIMIZDAN VAZGEÇMİYORUZ! ÖLÜMLERİ DURDURUN
Bu kâbusu hep birlikte durduralım şeklinde çağrısında bulunan Altun; Bugün, bu saatte sağlık çalışanları olarak iktidarı uyarmak, topluma çağrıda bulunmak için “yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz! Ölümleri durdurun!” diye haykırmak için Türk Tabipleri Birliği Ankara Ulus Meydanı’nda, bizler de Türkiye’nin bütün illerinde Sağlık Müdürlükleri önündeyiz.
İktidarı bir kere daha uyarıyoruz: Geç kaldınız, önlenebilir ölümleri önlemediniz! Her gün yüzlerce insanımızı kaybettiğimiz son durumda acil adımlar atılmalıdır: Mevcut sağlık politikalarının başarısız olduğu artık kabul edilmeli, Pandemi ile mücadele, derhal geniş katılımlı yerel pandemi kurullarına devredilmelidir. Bu kurullara yerel yönetimler, sağlık emek ve meslek örgütleri ve toplum dahil edilmelidir. Bilimsel kriterlere uygun filyasyon çalışmalarına hızla başlanıp salgının ilk kaynağına ulaşılmalı.
Çalışanlar sosyal ve ekonomik hiçbir kayba uğratılmadan, en az 14 gün, tercihen 28 gün zorunlu üretim alanları dışında çalışanlar hiçbir şekilde mağdur edilmeden çarklar durdurulmalıdır. Aşılamada hedef toplumsal bağışıklık olmalıdır. Sağlık çalışanlarının, mevcut pandeminin yükü yetmezmiş gibi, iktidarın vurdumduymazlığıyla daha da tükendiği görülmelidir. Uyarılarımıza rağmen yanlış sağlık politikalarında ısrar edilmesi, sosyal cinayettir. Toplumun ve sağlık çalışanlarının canını ve sağlığını riske atan vurdumduymazlığa daha fazla tahammülümüz kalmamıştır. Siyasi ve ekonomik çıkarları değil insanı önceleyin. Artık tükendik, söylenecek sözümüzü tükettik. Çığlığımızla buradayız, Bu çığlık hepimizin” dedi
GETİRİLEN KISITLAMALAR KISITLAMA DEĞİL
Vaka artışlarının kaynağının iş yerinde ve şehirler arası seyahatlerle bulaştığını ve Ülke genelinde pozitif çıkan olguların yaklaşık yüzde 70’i mutant varyant virüsle ilişkin olduğunun altını çizen Edirne Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gürcan Altun; “İlk defa renkli harita yayınlandığında Edirne kırmızı olan ilk Trakya kentiydi. Eğer şehirlerarası hareketlilik önlenmezse bu süreçte komşu illerde hızla rengin değişeceği vaka sayılarının artacağını söylemiştik. Yükselmenin temel nedeni şehirlerarası hareketlilik. Kırklareli Burgaz ilçesi nedeniyle ciddi bir nüfus hareketliliğin sahip. Emekçi kesim işlerinden olmamak için işlerine gitmek zorunda. Kırklareli Tabip Odası Başkanı meslektaşım Kırklareli'nde vaka artışının çoğunluğunu iş yerleri kaynaklı ve ev içi bulaşları olduğunu söyledi. İş yerlerinde mesafeye dikkat edilmezse insanlar hala aynı tempoda aynı yoğunlukta çalıştırılırlarsa, kaçınılmaz şekilde bu hastalık sayısı artacaktır. Geçtiğimiz günlerde yaptığımız açıklamada da bahsetmiştim Edirne İpsala’da mutant virüs görüldüğünü söylemiştim. Şuanda eğer karantina tedbirleri uygulanmaz ise sıkıntı yaratacak demiştim. Bu yine mutant virüsün sebebidir. Ülkemizde pozitif çıkan olguların yaklaşık yüzde 70’i mutant varyant virüsle ilişkilidir. Çok hızlı bulaşabilme potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla bulaş potansiyeli nedeniyle vaka sayıları hızla artmaya başlamıştır. Kırklareli’ndeki temel noktalardan bir tanesi budur. Şehirlerarası hareketlilik önlenmedi. Zorunlu haller dışında en başından beri önlemiş olması gerekiyordu. Getirilen kısıtlamalar kısıtlama değil. Salgının yükselişini önlemeye yetmeyecektir" dedi.
ALINAN ÖNLEMLER ÖLÜMLERİ DURDURMAYACAK
Kısmı kapanma vaka artışlarını düşüremeyeceğini belirten Altun; 13 Nisan Çarşamba günü Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan iki haftalık “kısmi kapanma” 1 Mart’tan bu yana uygulanan “kontrolsüz normalleşememe” halinin ne denli başarısız olduğunun ifadesidir. Yeni kısıtlamalar adı altında alınan önlemler de iktidarın pandemi sürecine dönük bilimdışı bir anlayışının ürünüdür. Alındığı söylenen önlemler, ölümleri durdurmayacak, sağlık çalışanlarının karşılaştığı zorlu koşulları değiştirmeyecektir. Pandemi yoksulları ve işçileri vurmaktadır. Her gün bir uçak dolusu yurttaşımızı toprağa veriyoruz. Her gün yurttaşların on binlercesini hasta eden pandemiyle ve pandeminin kötü yönetimiyle karşı karşıyayız. İktidar bilimin, meslek örgütlerinin sesine kulağını tıkamakta, sermayenin çıkarlarına uygun kararları uygulamaktadır. Bu tedbirler paketi halkı oyalama paketidir”dedi.
EDİRNE’DEKİ TOPLAM OLGU SAYISI 5 KATINDAN FAZLASINA ULAŞTI
Bunlar birer rakam değil ‘can’ ölümleri durdurun diye vurgulayan Altun; “Kontrollü/Kademeli olarak normalleşeceğimiz, bu sürecin “yerinde karar dönemi” ile belirlenen kriterler çerçevesinde valilerimizin başkanlığındaki il hıfzıssıhha kurullarımızla yürütüleceği belirtilmişti. O zaman da “normalleşme” başlığı altında atılacak adımların bilimsel olmadığı konusunda uyarmıştık; ama ne yazık ki uyarılarımız yine dinlenmedi. Hatırlatıyoruz öngörülen her şey önlenebilirdi. Peki bu süreçte neler oldu? Sağlık Bakanlığının verilerine göre: Günlük olgu sayıları 63 bine vardı. Kontrollü normalleşme öncesi, 28 Şubat tarihinde ülkemizdeki toplam olgu sayısı 2.701.588 iken 14 Nisan tarihi itibariyle %49 artışla 4.025.557’ye ulaştı. Edirne’deki toplam olgu sayısı 5 katından fazlasına ulaştı. Gerçeği yansıtmaktan çok uzak olan resmi rakamlara göre bile 6165 yurttaşımızı daha bu süreçte kaybettik. Bunlar birer rakam değil, can” diye ifade etti.
“AŞI UMUDU TACİRLİĞİ” YAPARAK İNSANLARI OYALIYORLAR
“Maske, Mesafe, Hijyen” tekerlemesiyle suçu vatandaşlara atıyorlar diye söyleyen Altun; “Baştan beri böyle olacağının biliyorlardı.Ancak tüm uyarılarımıza rağmen gereken önlemleri almak yerine tabloyu seyretmekle yetindiler. Baştan beri yaptıkları gibi hala salgını yönetmek yerine algıyı yönetmeye çalışıyorlar; “aşı umudu tacirliği” yaparak insanları oyalıyorlar. Mızrak çuvala sığmayınca da “Maske, Mesafe, Hijyen” tekerlemesiyle suçu vatandaşlara atıyorlar” dedi.
KONTROL ALTINA ALINAMAYAN COVID-19 PANDEMİSİ ÜÇÜNCÜ VE EN BÜYÜK PİKİNİ YAPIYOR
Her zaman olduğu gibi, bir yıldır mesleğimizin ve meslek örgütümüzün üzerimize yüklediği sorumlulukla söylenmeyeni söylemeye, görünmeyeni görünür kılmaya çalıştık diye kaydeden Altun;“Salgının ilk gününden itibaren resmi verilerin bizlerle paylaşılmasını, salgının yönetiminde katkı sunmayı talep ettik, taleplerimize yanıt gelmedi. Medya aracılığıyla uyardık, yapılması gerekenleri söyledik ama duyulmadık. Bugün buradayız, çünkü duymama görmeme şansınız yok, bugün buradayız çünkü ölümleri görmeye tahammülümüz kalmadı, meslektaşlarımızın tükendiğine tanıklık etmeye tahammülümüz kalmadı!
Bugün geldiğimiz noktada, eksik, yanlış, tutarsız politikalar, başarısız salgın yönetimi neticesinde kontrol altına alınamayan COVID-19 pandemisi üçüncü ve en büyük pikini yapıyor. Günlük vaka sayıları 63 bine dayandı, can kayıpları gerçek rakamların ancak üçte birini yansıtan resmi rakamlarda bile 279’a ulaştı.
Hastanelerimiz COVID-19 hastalarıyla doldu, yeni açılan servisler dahi ihtiyacı karşılamaya yetmiyor, yoğun bakımlarda yer bulunamıyor. Her gün çaresizlik içinde yeni ölümlere tanıklık etmekten tükeniyoruz. Bu tablodan sadece COVID-19 hastaları değil, COVID-19 dışı hastalarımız da mağdur oluyor, ertelenemez sağlık sorunları için gereken hizmete ulaşamıyorlar”.
YETER! BİN DEFA YETER! YAŞAM HAKKIMIZDAN VAZGEÇMİYORUZ! ÖLÜMLERİ DURDURUN
Bu kâbusu hep birlikte durduralım şeklinde çağrısında bulunan Altun; Bugün, bu saatte sağlık çalışanları olarak iktidarı uyarmak, topluma çağrıda bulunmak için “yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz! Ölümleri durdurun!” diye haykırmak için Türk Tabipleri Birliği Ankara Ulus Meydanı’nda, bizler de Türkiye’nin bütün illerinde Sağlık Müdürlükleri önündeyiz.
İktidarı bir kere daha uyarıyoruz: Geç kaldınız, önlenebilir ölümleri önlemediniz! Her gün yüzlerce insanımızı kaybettiğimiz son durumda acil adımlar atılmalıdır: Mevcut sağlık politikalarının başarısız olduğu artık kabul edilmeli, Pandemi ile mücadele, derhal geniş katılımlı yerel pandemi kurullarına devredilmelidir. Bu kurullara yerel yönetimler, sağlık emek ve meslek örgütleri ve toplum dahil edilmelidir. Bilimsel kriterlere uygun filyasyon çalışmalarına hızla başlanıp salgının ilk kaynağına ulaşılmalı.
Çalışanlar sosyal ve ekonomik hiçbir kayba uğratılmadan, en az 14 gün, tercihen 28 gün zorunlu üretim alanları dışında çalışanlar hiçbir şekilde mağdur edilmeden çarklar durdurulmalıdır. Aşılamada hedef toplumsal bağışıklık olmalıdır. Sağlık çalışanlarının, mevcut pandeminin yükü yetmezmiş gibi, iktidarın vurdumduymazlığıyla daha da tükendiği görülmelidir. Uyarılarımıza rağmen yanlış sağlık politikalarında ısrar edilmesi, sosyal cinayettir. Toplumun ve sağlık çalışanlarının canını ve sağlığını riske atan vurdumduymazlığa daha fazla tahammülümüz kalmamıştır. Siyasi ve ekonomik çıkarları değil insanı önceleyin. Artık tükendik, söylenecek sözümüzü tükettik. Çığlığımızla buradayız, Bu çığlık hepimizin” dedi