Ülkemizde bir yıl önce yaşanan 6 şubat depremlerinin yıl dönümünde deprem gerçeği ile ilgili açıklama yapan Gayrimenkul ve İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Yılmaz; “Deprem, ülkemizin gerçeği ise, gerçekleşmeden önce gerçekçi adımlar atmalıyız. Yaşadığımız coğrafya bizi buna zorluyor ne yazık ki diye ifade ederek,deprem konusunda uzman ülkelerin uzman eğitim sistemleriyle işbirliği yapılmalı. Planlamada eğitim sisteminden faydalanılmalı”dedi.
Ertur Gayrimenkul ve İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Yılmaz konuşmasına şöyle devam etti; “Ya depremle yaşamasını öğreneceğiz, ya da ölüp ölüp gideceğiz.Ya Japonya gibi akıl ve bilimin yolundan giderek fayların üzerinde, 9,0 şiddetindeki depremlerde bile kayıp vermeyeceğiz, ya da 7,0 şiddetindeki sarsıntıyla 316 bin kişinin öldüğü, ‘2010 Haiti Depremi’ndeki gibi acılar çekip, Haiti gibi yaşayacağız.Tercih bizim; tercih devletin, tercih halkın.Ama bu işler tercihe bırakılacak konular değil.
Türkiye, tarihinin en büyük felaketini yaşadı, bundan tam bir yıl önce. Kahramanmaraş merkezli deprem fırtınası, son 500 yılın da en büyük felaketlerinden biri olarak tarihimize geçti. 50 binden fazla canımızı yitirdik, on binlerce insanımız yaralandı. 11 ili etkileyen afet, hepimize dokundu. Kimimiz ailesini, kimimiz dostlarını, kimimiz asker, kimimiz okul arkadaşını kaybetti. Ama hepimizin yüreğini yaktı. Dünyayı bir araya getiren bu afetin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, hala desteğe ihtiyacı olan afetzedeler var elbet. Hem devlet hem de vatandaşın üstün gayretiyle yakın zaman da sorunlar çözüm bulacak diye düşünüyoruz.
Başta İstanbul ve dolayısıyla Marmara Bölgesi dahil, depremini bekleyen kentlerimiz var hala. Bu bekleyişte de dilimizde “Allah korusun” ifadesini düşünmüyoruz.
Neleri, nasıl yapmalı?
Bunun için neleri, nasıl yapmalı? Bunu düşünmek zorundayız. Bu hususları şöyle sıralayabiliriz.
Deprem bizim kaderimiz ise buna hazırlanmamız gerekir. Her belediye nüfus ve konut sayısına göre denetleme sistemi kurmalı ve yerel yönetimlerle birlikte tüm binalar yeniden denetlenmeye tabii tutulmalı.
Merkezi hükümet, yasal yükümlülükle denetimde yıkılabilecek kararı alınan her bina ve konut için, satılamaz / kiralanamaz / ipotek edilemez kararı vermeli.
Tüm kentsel dönüşümler parsel değil ada bazlı olmalı. Bu ada bazlı dönüşümde mevcut emsal üretimin yüzde 50 fazlasını verilmeli. Müteahhitlere maliyetini çıkarma alanı yaratılmalı ve bu şekilde ranta dönüşüm engellenmeli.
Tüm belediyeler bu kentsel dönüşüm için o ilin veya ilçenin tarihi yapısına göre kentsel tasarım merkezleri oluşturmalı. Liyakata dayalı bir jüri oluşturulmalı ve konut tasarımı bu jüriden onay almalı.
Yeterlilik karnesi olmayan hiç bir müteahhitler, dönüşüm içinde olmamalı, taşerona dahil edilmemeli.
Tüm projelere, bankalar aracılığı ile proje finansmanı sağlanmalı. Bu zorunlu hale getirilmeli..
Kooperatifleşmeye ve bu ürün ile dönüşüm yapılmasına olanak tanınmalı. Bu amaçla kurulan kooperatifler en ince ayrıntısına kadar denetlenmeli.
Deprem konusunda uzman ülkelerin uzman eğitim sistemleriyle işbirliği yapılmalı. Planlamada eğitim sisteminden faydalanılmalı.
Konut yapımında yer alan malzemeleri üreten tüm firmalara destekler sunulmalı, maliyet düşürülmeli. Dönüşüm sürecinde çalışan inşaat emekçilerinin maliyetleri devlet tarafından desteklenmeli.
Ada bazlı dönüşümden doğan yaklaşma mesafelerine park / bahçe ve bisiklet ve yürüyüş yolunu da yapmak zorunlu olmalı. Gri su dönüşüm, elektrikli araç sistemleri, merkezi ısıtma gibi sistemsel özellikler zorunlu kılınmalı.
Deprem, ülkemizin gerçeği ise, gerçekleşmeden önce gerçekçi adımlar atmalıyız. Yaşadığımız coğrafya bizi buna zorluyor ne yazık ki”dedi. HABER:YEŞİM DRAMALI