CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Edirne’deki grup toplantısında konuştu. Grup toplantısına, tüm CHP milletvekillerinin yanı sıra çevre illerin parti teşkilatları da katıldı.
Edirne Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi ve Belediye Konservatuarı'nın açılışının ardından gerçekleştirilen grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: Geçen hafta salı Erzurum'daydım. Şimdi Edirne’deyiz. Erzurumluların Edirnelilere selamı var, o selamını getirdim, üstümde kalmasın. Bu vesileyle; Edirne'den de Erzurum'a selamlarımızı gönderelim. Dadaşlar kentine selamlarımızı gönderelim. Orası tarihi bir kent, kadim bir kent. Burası da tarihi bir kent, kadim bir kent. Bakıldığı zaman Edirne, 8300 yıllık tarihiyle görkemli bir kent. Metrekare başına düşen tarihi eser itibarıyla, Floransa'dan sonra dünya ikincisi. Olağanüstü güzel bir kentimiz var ve bu kenti bütün dünyaya tanıtmak zorundayız. O nedenle bu kenti bütün dünyaya tanıtmak zorundayız. Türkiye'ye gelen her üç turistten birisi, mutlaka Edirne'ye geliyor. Dolayısıyla Edirne'nin Türkiye'nin tarihinde, dünya tarihinde önemli bir yeri var. Bu önemi sadece biz değil, bütün dünyaya da duyurmak zorundayız.
ÜRETİCİ, BESİCİ; HEPSİ SIKINTILI:
Edirne aynı zamanda tarih kenti, fakat aynı zamanda bir tarım kenti. Olağanüstü güzel, bereketli toprakları var. Tabii sadece Edirne dersek, haksızlık etmiş oluruz. Bütün Trakya, olağanüstü bir zenginliğe sahip. Trakya'nın bereketli toprakları var. Ama bu topraklar bizim arzu ettiğimiz verimi henüz vermedi. Çünkü çiftçi, biraz bekliyor. Sıkıntılı çiftçi; üretici, besici hepsi sıkıntılı. Bugün bir tarlaya gittik. Ayçiçeği tarlasına gittik. Orada çiftçilerle buluştuk. Onların dertlerini kısmen de olsa onların ağızlarından dinledik. Sorunu yaşayandan sorunu dinleyeceksin. Eğer bir sorunu çözmek istiyorsan, çözme konusunda niyet varsa ve çözüm gerçekten amacına ulaşacaksa sorunu yaşayanı bir dinleyeceksin. Nedir bu insanın derdi? Anlatsın derdini, sonra biz çözüm üretelim.
MAZOTTA, GÜBREDE, İLAÇTA, TOHUMDA SIKINTI VAR:
Evet, sorun çok. Mazot sıkıntımız var diyorlar. Evet, sıkıntı var. Gübrede sıkıntımız var diyorlar. Evet gübrede sıkıntı var. İlaçta sıkıntı var. Tohumda sıkıntı var. Ürünü eksik. ‘Şimdi satacağız, ya zarar edersek.’ Tonunu 16 bin liradan almak zorundadır, mevcut olan iktidar. Ayçiçeğinin tohum tonunu 16 bin liradan almak zorundadır. Yani 16 liradan almak zorundadır. Bu fiyat, benim bulduğum bir fiyat değil, onu da söyleyeyim. Maliyetlerin ortaya çıkardığı bir fiyat ve çiftçinin önümüzdeki yıl üretim yapabilmesi için 16 liraya ihtiyacı var. Eğer 16 lirayı alabilirse önümüzdeki yıl da rahat bir şekilde ekecek. Destekleme, henüz hariç. Bunun fiyatı da uzun süredir hiç değişmedi. Onun da makul bir çerçevede değişmesi lazım. Şimdi biz ayçiçeği için bunu diyoruz ama, sadece ayçiçeği değil Türkiye'nin sorunu. Manisa'yı ele alalım. Alaşehirliler de bekliyorlar, ‘çekirdeksiz kuru üzümün fiyatı ne olacak’ diye. Onlar da uğraşıyorlar. Onlar da alın teri döküyorlar. Onlar da sattıkları ürünün dünya çapında, zaten kuru üzümün çok meşhur, onlar da bir fiyat bekliyorlar. 2 dolar karşılığı Türk lirası bekliyorlar, kilosu. Çok pahalı değil aslında Avrupa'ya gittiği zaman o 10 dolar oluyor, 15 dolar oluyor. Ama Türkiye'de çiftçiye en azından 2 dolar karşılığında Türk lirasını verebildiğimiz zaman ne olacak? Manisalı üzüm üreticisinin de yüzü gülecek.
TARIMIN BİR STRATEJİK SEKTÖR OLDUĞUNU BÜTÜN DÜNYA ÖĞRENDİ:
Bunları anlatmamın temel nedeni şu; pandemiden sonra tarımın bir stratejik sektör olduğunu bütün dünya öğrendi. Hepimiz öğrendik. Sokaktaki vatandaş da öğrendi. Amerikalı da öğrendi. Japon da öğrendi, Rusya da öğrendi, Güney Kore de öğrendi, Papua Yeni Gine de Uganda da öğrendi. Peki acaba bizi yönetenler, tarımın stratejik sektör olduğunu öğrenebildiler mi? Orada kocaman bir soru işaretimiz var. Ayçiçeği diyorum. Erdoğan iktidarları döneminde, 34 buçuk milyar dolar, ayçiçği ve benzer ürünlerin ithalatına para verildi. Rakam küçük bir rakam değil. İhracatına değil, ithalatına ödüyorsunuz. Siz o paranın yarısını verseniz bizim çiftçimize, emin olun sadece Türkiye’yi değil bütün Avrupa’yı besler. Bu gerçeğin bilinmesi lazım.
BU TOPRAKLARIN TARIM İÇİN KORUNMASI LAZIM:
Trakya topraklarının bölündüğünü de biliyorum. Büyük bazı firmaların, geniş alanlar satın aldıklarını da biliyorum. Bu konuda da kaygılar var. Bu bereketli toprakların, sanayiye dönüşmemesi lazım. Sanayi başka yerlerde yapabiliriz. Çorak arazilerimiz var, taşlık arazilerimiz var. Orada sanayi yapabiliriz. Ama bereketli toprağı her yerde bulamazsınız. Bu topraklar bizi besleyen topraklar, bu topraklar mübarek topraklar. Bu toprakların tarım için korunması lazım. İktidara önerilerim var. Defalarca söyledim. Çiftçiye mazotu pahalı vermeyin dedim. Yata mazotu; ÖTV’siz, KDV’siz veriyorsun. Yat alsın, itirazım yok, gitsin gezsin, itirazım yok, eğlensin, itirazım yok, koyları gezsin, Akdeniz'i, Ege'yi gezsin, itirazım yok. Ama çiftçiye de mazotu KDV’siz ÖTV’siz ver. O traktöre binip koylara gitmeyecek, tarlaya gidecek tarlaya. Üretmek için tarlaya gidecek.
KDV’SİZ, ÖTV’SİZ KIRMIZI MAZOT VERECEĞİZ
Akaryakıta zam geldi. Şehirde yaşıyorsanız, arabanızı kullanmazsınız. Belediye otobüsüne binersiniz. Çiftçi ne yapacak? Tarlaya metro ile mi gidecek? Mecburen traktörle gidecek. Traktörle gidecek, üretecek, bizim karnımızı doyuracaksa; ona mazotu indirimli vereceksiniz, KDV’siz, ÖTV’siz. Bu konuda sözüm var. Bay Kemal’in sözü var. Açık ve net söylüyorum. İktidarımızda Allah’ın izniyle göreceksiniz. Çiftçiye; KDV’siz, ÖTV’siz kırmızı mazot vereceğiz.
YOKSULLUĞU YENMEK İÇİN YOKSULLUĞU AFİŞE ETMEYECEKSİNİZ:
Kırsaldaki kadın ve gençlerin sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek. Kırsal boşalıyor. Gençler kalmadı. Asgari ücret için büyük kentin varoşlarına gidiyorlar. ‘Acaba asgari ücretle iş bulabilir miyiz’ diye. Çünkü ektikleri ürünün karşılığını alamıyorlar. Onların sigorta primlerini, sosyal devlet ödeyecek. Böylece gençler ve kadınlar yeri zamanı gelince emeklilik haklarına kavuşmuş olacaklar. Ayrıca kadın kardeşlerim için şunu da söyleyeyim. Aile Destekleri Sigortası’nı getireceğiz. Hiçbir evde, hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Her anne evladını huzur içinde yatağa yatıracak. Özellikle yoksul ailelerde kadına söylüyorum. Yoksul ailelerde kadın kardeşlerime söylüyorum. Sizi yaşadığınız evde erkeğe muhtaç etmeyeceğim. Bankaya hesaba bankaya yatıracağız, parayı gideceksin bankadan aylığını çekeceksin. Aile Destekleri Sigortası’yla aylığını çekeceksin. Dolayısıyla kimseye muhtaç olmayacaksın. Yoksulluğu yenmek için yoksulluğu afişe etmeyeceksiniz. Sağ elin verdiğini, sol el görmeyecek. İnsanın onurunu koruyacaksınız ve insana değer vereceksiniz. Yoksulluk kader değildir. Yoksulluğu yaratan iktidarların izledikleri politikalardır. Biz bu politikalara son verip; her evde huzurun, her evde bereketin olmasını sağlayacağız.
EKONOMİ NASIL YÖNETİLİR BUNU DAHİ BİLMİYORLAR:
Kardeşim sonra döneceksin, sanayiciye gideceksin ‘sen stokçuluk yapıyorsun’ diye suç atacaksın. Stokçuluk yapıyorsun dedikleri reel sektörün, 160 milyar dolarlık açığı var. Para ihtiyacı var. Bunların ekonomiden haberleri bile yok. Ekonomi nasıl yönetilir bunu dahi bilmiyorlar. Bir sanayiciye, ‘stokçu’ denir mi Allah aşkına? Adam üretiyor zaten belli bir stoku olmak zorunda. Üretimin ne olduğunu, stokun ne olduğunu bilmiyorlar. Ama stokçuluğu çok iyi biliyorlar. Ülkenin çözülecek çok sorunu var. Ama biz çözeceğiz. Bundan emin olmanızı isterim. Sanayiciler de özellikle katma değeri yüksek ürün ürettikleri sürece hep yanlarında olacağız.
İktidarımızda ilk bir hafta içinde esnafın bankalardan ve esnaf kefalet kooperatiflerinden aldıkları faizleri sileceğiz. Faiz olmayacak, bir sefere mahsus faizleri sileceğiz. Zaten esnaf battı. Yerine koyamıyor zaten esnaf. Bir de faiz var, sürekli takla attırıyor, sürekli borçlar büyüyor, ödeyemiyor. Çiftçiye de sözüm var. Çiftçilerin de bankalardan ve tarım kredi kooperatiflerinden aldıkları kredilerin faizlerini sileceğiz. Onların da faizi olmayacak. Bir sefere mahsus olarak silinecek. Dolayısıyla kim üretiyorsa, kim emek harcıyorsa onlardan yana politika izlemeye devam edeceğiz.
EYT SORUNUNU ÇÖZECEKSE, BİR KİŞİ ÇÖZER. ONUN ADI DA BAY KEMAL:
EYT’liler… Biliyorum, sizin sorununuzu biliyorum. EYT sorununu çözecekse, bir kişi çözer. Onun adı da Bay Kemal. Hiç endişe etmeyin.
ADALETİ YA GETİRECEĞİZ YA GETİRECEĞİZ:
İşin özü salı grup toplantımızı burada yaptık. Şundan emin olmanızı isterim. Umutsuzluğa kapılmayın, hep beraber güzel Türkiye'yi inşa edeceğiz, birlikte inşa edeceğiz. Akılla, bilgiyle, birikimle yapacağız. Liyakatle yapacağız. Adaleti bu ülkeye ya getireceğiz ya getireceğiz. Adaletsiz bir dünya, adaletsiz bir Türkiye asla istemiyoruz. Hapishanelerinde gazetecilerin olduğu bir Türkiye istemiyoruz. Hapishanelerinde, düşüncelerinden ötürü insanların hapse atılmasını istemiyoruz. Tutuklanmasını istemiyoruz. Demokrasiyi istiyoruz, özgürlüğü istiyoruz. Kadın-erkek eşitliğini istiyoruz. Güzel bir Türkiye istiyoruz, güzel bir Türkiye umuduyla hepinize selamlar, saygılar sunuyorum.”
Edirne Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi ve Belediye Konservatuarı'nın açılışının ardından gerçekleştirilen grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: Geçen hafta salı Erzurum'daydım. Şimdi Edirne’deyiz. Erzurumluların Edirnelilere selamı var, o selamını getirdim, üstümde kalmasın. Bu vesileyle; Edirne'den de Erzurum'a selamlarımızı gönderelim. Dadaşlar kentine selamlarımızı gönderelim. Orası tarihi bir kent, kadim bir kent. Burası da tarihi bir kent, kadim bir kent. Bakıldığı zaman Edirne, 8300 yıllık tarihiyle görkemli bir kent. Metrekare başına düşen tarihi eser itibarıyla, Floransa'dan sonra dünya ikincisi. Olağanüstü güzel bir kentimiz var ve bu kenti bütün dünyaya tanıtmak zorundayız. O nedenle bu kenti bütün dünyaya tanıtmak zorundayız. Türkiye'ye gelen her üç turistten birisi, mutlaka Edirne'ye geliyor. Dolayısıyla Edirne'nin Türkiye'nin tarihinde, dünya tarihinde önemli bir yeri var. Bu önemi sadece biz değil, bütün dünyaya da duyurmak zorundayız.
ÜRETİCİ, BESİCİ; HEPSİ SIKINTILI:
Edirne aynı zamanda tarih kenti, fakat aynı zamanda bir tarım kenti. Olağanüstü güzel, bereketli toprakları var. Tabii sadece Edirne dersek, haksızlık etmiş oluruz. Bütün Trakya, olağanüstü bir zenginliğe sahip. Trakya'nın bereketli toprakları var. Ama bu topraklar bizim arzu ettiğimiz verimi henüz vermedi. Çünkü çiftçi, biraz bekliyor. Sıkıntılı çiftçi; üretici, besici hepsi sıkıntılı. Bugün bir tarlaya gittik. Ayçiçeği tarlasına gittik. Orada çiftçilerle buluştuk. Onların dertlerini kısmen de olsa onların ağızlarından dinledik. Sorunu yaşayandan sorunu dinleyeceksin. Eğer bir sorunu çözmek istiyorsan, çözme konusunda niyet varsa ve çözüm gerçekten amacına ulaşacaksa sorunu yaşayanı bir dinleyeceksin. Nedir bu insanın derdi? Anlatsın derdini, sonra biz çözüm üretelim.
MAZOTTA, GÜBREDE, İLAÇTA, TOHUMDA SIKINTI VAR:
Evet, sorun çok. Mazot sıkıntımız var diyorlar. Evet, sıkıntı var. Gübrede sıkıntımız var diyorlar. Evet gübrede sıkıntı var. İlaçta sıkıntı var. Tohumda sıkıntı var. Ürünü eksik. ‘Şimdi satacağız, ya zarar edersek.’ Tonunu 16 bin liradan almak zorundadır, mevcut olan iktidar. Ayçiçeğinin tohum tonunu 16 bin liradan almak zorundadır. Yani 16 liradan almak zorundadır. Bu fiyat, benim bulduğum bir fiyat değil, onu da söyleyeyim. Maliyetlerin ortaya çıkardığı bir fiyat ve çiftçinin önümüzdeki yıl üretim yapabilmesi için 16 liraya ihtiyacı var. Eğer 16 lirayı alabilirse önümüzdeki yıl da rahat bir şekilde ekecek. Destekleme, henüz hariç. Bunun fiyatı da uzun süredir hiç değişmedi. Onun da makul bir çerçevede değişmesi lazım. Şimdi biz ayçiçeği için bunu diyoruz ama, sadece ayçiçeği değil Türkiye'nin sorunu. Manisa'yı ele alalım. Alaşehirliler de bekliyorlar, ‘çekirdeksiz kuru üzümün fiyatı ne olacak’ diye. Onlar da uğraşıyorlar. Onlar da alın teri döküyorlar. Onlar da sattıkları ürünün dünya çapında, zaten kuru üzümün çok meşhur, onlar da bir fiyat bekliyorlar. 2 dolar karşılığı Türk lirası bekliyorlar, kilosu. Çok pahalı değil aslında Avrupa'ya gittiği zaman o 10 dolar oluyor, 15 dolar oluyor. Ama Türkiye'de çiftçiye en azından 2 dolar karşılığında Türk lirasını verebildiğimiz zaman ne olacak? Manisalı üzüm üreticisinin de yüzü gülecek.
TARIMIN BİR STRATEJİK SEKTÖR OLDUĞUNU BÜTÜN DÜNYA ÖĞRENDİ:
Bunları anlatmamın temel nedeni şu; pandemiden sonra tarımın bir stratejik sektör olduğunu bütün dünya öğrendi. Hepimiz öğrendik. Sokaktaki vatandaş da öğrendi. Amerikalı da öğrendi. Japon da öğrendi, Rusya da öğrendi, Güney Kore de öğrendi, Papua Yeni Gine de Uganda da öğrendi. Peki acaba bizi yönetenler, tarımın stratejik sektör olduğunu öğrenebildiler mi? Orada kocaman bir soru işaretimiz var. Ayçiçeği diyorum. Erdoğan iktidarları döneminde, 34 buçuk milyar dolar, ayçiçği ve benzer ürünlerin ithalatına para verildi. Rakam küçük bir rakam değil. İhracatına değil, ithalatına ödüyorsunuz. Siz o paranın yarısını verseniz bizim çiftçimize, emin olun sadece Türkiye’yi değil bütün Avrupa’yı besler. Bu gerçeğin bilinmesi lazım.
BU TOPRAKLARIN TARIM İÇİN KORUNMASI LAZIM:
Trakya topraklarının bölündüğünü de biliyorum. Büyük bazı firmaların, geniş alanlar satın aldıklarını da biliyorum. Bu konuda da kaygılar var. Bu bereketli toprakların, sanayiye dönüşmemesi lazım. Sanayi başka yerlerde yapabiliriz. Çorak arazilerimiz var, taşlık arazilerimiz var. Orada sanayi yapabiliriz. Ama bereketli toprağı her yerde bulamazsınız. Bu topraklar bizi besleyen topraklar, bu topraklar mübarek topraklar. Bu toprakların tarım için korunması lazım. İktidara önerilerim var. Defalarca söyledim. Çiftçiye mazotu pahalı vermeyin dedim. Yata mazotu; ÖTV’siz, KDV’siz veriyorsun. Yat alsın, itirazım yok, gitsin gezsin, itirazım yok, eğlensin, itirazım yok, koyları gezsin, Akdeniz'i, Ege'yi gezsin, itirazım yok. Ama çiftçiye de mazotu KDV’siz ÖTV’siz ver. O traktöre binip koylara gitmeyecek, tarlaya gidecek tarlaya. Üretmek için tarlaya gidecek.
KDV’SİZ, ÖTV’SİZ KIRMIZI MAZOT VERECEĞİZ
Akaryakıta zam geldi. Şehirde yaşıyorsanız, arabanızı kullanmazsınız. Belediye otobüsüne binersiniz. Çiftçi ne yapacak? Tarlaya metro ile mi gidecek? Mecburen traktörle gidecek. Traktörle gidecek, üretecek, bizim karnımızı doyuracaksa; ona mazotu indirimli vereceksiniz, KDV’siz, ÖTV’siz. Bu konuda sözüm var. Bay Kemal’in sözü var. Açık ve net söylüyorum. İktidarımızda Allah’ın izniyle göreceksiniz. Çiftçiye; KDV’siz, ÖTV’siz kırmızı mazot vereceğiz.
YOKSULLUĞU YENMEK İÇİN YOKSULLUĞU AFİŞE ETMEYECEKSİNİZ:
Kırsaldaki kadın ve gençlerin sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek. Kırsal boşalıyor. Gençler kalmadı. Asgari ücret için büyük kentin varoşlarına gidiyorlar. ‘Acaba asgari ücretle iş bulabilir miyiz’ diye. Çünkü ektikleri ürünün karşılığını alamıyorlar. Onların sigorta primlerini, sosyal devlet ödeyecek. Böylece gençler ve kadınlar yeri zamanı gelince emeklilik haklarına kavuşmuş olacaklar. Ayrıca kadın kardeşlerim için şunu da söyleyeyim. Aile Destekleri Sigortası’nı getireceğiz. Hiçbir evde, hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Her anne evladını huzur içinde yatağa yatıracak. Özellikle yoksul ailelerde kadına söylüyorum. Yoksul ailelerde kadın kardeşlerime söylüyorum. Sizi yaşadığınız evde erkeğe muhtaç etmeyeceğim. Bankaya hesaba bankaya yatıracağız, parayı gideceksin bankadan aylığını çekeceksin. Aile Destekleri Sigortası’yla aylığını çekeceksin. Dolayısıyla kimseye muhtaç olmayacaksın. Yoksulluğu yenmek için yoksulluğu afişe etmeyeceksiniz. Sağ elin verdiğini, sol el görmeyecek. İnsanın onurunu koruyacaksınız ve insana değer vereceksiniz. Yoksulluk kader değildir. Yoksulluğu yaratan iktidarların izledikleri politikalardır. Biz bu politikalara son verip; her evde huzurun, her evde bereketin olmasını sağlayacağız.
EKONOMİ NASIL YÖNETİLİR BUNU DAHİ BİLMİYORLAR:
Kardeşim sonra döneceksin, sanayiciye gideceksin ‘sen stokçuluk yapıyorsun’ diye suç atacaksın. Stokçuluk yapıyorsun dedikleri reel sektörün, 160 milyar dolarlık açığı var. Para ihtiyacı var. Bunların ekonomiden haberleri bile yok. Ekonomi nasıl yönetilir bunu dahi bilmiyorlar. Bir sanayiciye, ‘stokçu’ denir mi Allah aşkına? Adam üretiyor zaten belli bir stoku olmak zorunda. Üretimin ne olduğunu, stokun ne olduğunu bilmiyorlar. Ama stokçuluğu çok iyi biliyorlar. Ülkenin çözülecek çok sorunu var. Ama biz çözeceğiz. Bundan emin olmanızı isterim. Sanayiciler de özellikle katma değeri yüksek ürün ürettikleri sürece hep yanlarında olacağız.
İktidarımızda ilk bir hafta içinde esnafın bankalardan ve esnaf kefalet kooperatiflerinden aldıkları faizleri sileceğiz. Faiz olmayacak, bir sefere mahsus faizleri sileceğiz. Zaten esnaf battı. Yerine koyamıyor zaten esnaf. Bir de faiz var, sürekli takla attırıyor, sürekli borçlar büyüyor, ödeyemiyor. Çiftçiye de sözüm var. Çiftçilerin de bankalardan ve tarım kredi kooperatiflerinden aldıkları kredilerin faizlerini sileceğiz. Onların da faizi olmayacak. Bir sefere mahsus olarak silinecek. Dolayısıyla kim üretiyorsa, kim emek harcıyorsa onlardan yana politika izlemeye devam edeceğiz.
EYT SORUNUNU ÇÖZECEKSE, BİR KİŞİ ÇÖZER. ONUN ADI DA BAY KEMAL:
EYT’liler… Biliyorum, sizin sorununuzu biliyorum. EYT sorununu çözecekse, bir kişi çözer. Onun adı da Bay Kemal. Hiç endişe etmeyin.
ADALETİ YA GETİRECEĞİZ YA GETİRECEĞİZ:
İşin özü salı grup toplantımızı burada yaptık. Şundan emin olmanızı isterim. Umutsuzluğa kapılmayın, hep beraber güzel Türkiye'yi inşa edeceğiz, birlikte inşa edeceğiz. Akılla, bilgiyle, birikimle yapacağız. Liyakatle yapacağız. Adaleti bu ülkeye ya getireceğiz ya getireceğiz. Adaletsiz bir dünya, adaletsiz bir Türkiye asla istemiyoruz. Hapishanelerinde gazetecilerin olduğu bir Türkiye istemiyoruz. Hapishanelerinde, düşüncelerinden ötürü insanların hapse atılmasını istemiyoruz. Tutuklanmasını istemiyoruz. Demokrasiyi istiyoruz, özgürlüğü istiyoruz. Kadın-erkek eşitliğini istiyoruz. Güzel bir Türkiye istiyoruz, güzel bir Türkiye umuduyla hepinize selamlar, saygılar sunuyorum.”