Edirne Tabipler Odası Başkanı Dr. Gürcan Altun, korona virüs aşısı hakkında halkta oluşan tereddütlerin sona ermesi için basın açıklaması yaparak görüşlerini belirtti. Altun, uygulanan aşıların ciddi yan etkilerinin görülmediğini ifade ederek, “bilimsel olarak etkili ve güvenli her aşının yanındayız” dedi.
Aşının tüm canlılar için hayat kurtaran ortak bir değer olduğunu açıklayan TTB Edirne Tabip Odası Başkanı Prof Dr Gürcan Altun; “ Aşılamalarla her yıl yaklaşık üç milyon insan yaşama tutunmaktadır. COVID-19 pandemisinde de güvenli ve etkili aşılar ile yapılacak yaygın aşılamanın, salgını kontrol altına almaya katkı sağlayacağı açıktır. Türkiye’de ise ilk COVID-19 hastası resmî olarak 11 Mart 2020 tarihinde açıklandığı günden beri Sağlık Bakanlığı’nın veri paylaşımları şeffaf olmamış, bilimsel akla aykırı uygulamalarla devam etmiş ve korumaya değil güvenliğe dayalı iç politikalar nedeniyle başarısız sonuçlarla karşılaşılmıştır.Pandemi nedeniyle bugüne kadar on binlerce yurttaşımız ve yüzlerce sağlık çalışanımız yaşamını kaybetmiştir. Siyasi otorite maske dağıtımındaki belirsizlikler ve gecikme gibi aşı uygulamasına gelindiğinde de çözüm üretmede başarısız olmuştur. Sağlık Bakanlığı tarafından 11 Aralık 2020 tarihinde getirileceği duyurulan aşılar aralık ayı sonuna kadar getirilememiştir” dedi.
BİLİMSEL GÜVENLİ AŞININ YANINDAYIZ
Bilimsel olarak etkili ve güvenli her aşının yanındayız diye ifade eden Altun; “Türk Tabipleri Birliği (TTB) aşı sürecinin de şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiğini, sağlık emek meslek örgütleriyle, uzmanlık dernekleriyle ortak çalışmanın bilimsel yönden doğru olacağını ifade etti. Aşıların etkililik ve güvenilirlik verilerinin, özellikle Faz 3 verilerinin, bağımsız bilim kurulları tarafından değerlendirilmesi gerektiğini, kamuoyu ve basınla paylaşılmasının katılım sağlamak için önemli olduğunu bildirmiştik. Ancak gelinen aşamada Acil Kullanım Onayı (AKO) verilen aşının hangi bilimsel kurul tarafından ve hangi verilerle değerlendirildiği belirsizliğini korumaktadır.Aşılara toplum katılımının ve kabullenmesinin en önemli gerekliliği de hekim-hasta ilişkisinin başlangıcı olan güvendir. Aşı ile ilgili toplumda ve sağlık çalışanlarındaki tereddütlerin başlıca nedenleri: Sağlık çalışanlarının aşıyı tanımıyor olması, çok kişinin kısa zamanda aşılanması baskısı yaşamaları; yeni aşıların yan etkileri hakkında yeterince bilgi sahibi olunmaması ve aşılama sonrası istenmeyen etkiler konusunda kaygıların körüklenmesi; bilim dışı görüşlerin toplumda etkili olması şeklinde sıralanabilir. Bu tereddütleri ortadan kaldırma görevi Sağlık Bakanlığı’ndadır”belirtti.
TTB COVID-19 İzleme Kurulu ve Aşı Çalışma Grubu ile birlikte yapılan değerlendirme ışığında şu anda adı geçen aşılarla ilgili bilimsel verileri ise şu şekilde açıklayan Altun; “Ağır hastalık ve ölümü önleme konusundaki etkililiğin tüm aşılar için %100’e yakın olduğu,Aşılanan kişide hastalık gelişmesini önleme konusundaki etkililiğin;Pfizer-Biontech™ aşısı için %95,Moderna™ aşısı için %94,1,Oxford-AstraZeneca aşısı için ilk aşının yarım doz 28 gün sonra yapılan ikinci aşının ise tam doz uygulandığı tüm grupta %90,0, her iki aşının tam doz uygulandığı grupta %62,1Coronavac aşısı için: Türkiye’de %91,25, Brezilya’da %50,38 (çok hafif hastalık için) ve %77,96 (hafif hastalık için) olduğu,Aşıların hiçbirinde kısa dönem (1-2 ay) ciddi yan etki oluşma sıklığının kontrol grubundan yüksek olmadığı,mRNA aşılarının ciddi olmayan lokal ve sistemik yan etkilerinin özellikle genç yaş grubunda belirgin olarak fazla olduğu,İleri yaştaki kişilerde mRNA aşılarının etkililiğinin genç yaşlardakine benzer şekilde yüksek olduğu,Oxford-AstraZeneca™ aşısında 55 yaş üzerinde etkililiğinin biraz daha düşük olduğu,Coronavac™ aşısında Brezilya’daki çalışmanın 60 yaş üstündeki kişileri de kapsamasıyla birlikte bunlara ait verinin henüz yayımlanmadığı bilinmektedir”dedi.
AŞILARIN CİDDİ YAN ETKİLERİ GÖRÜLMEDİ
Uygulanmaya başlanan koronavirüs aşılarının ciddi yan etkilerinin görülmediğini kaydeden Altun; “Mevcut durumda dünyada uygulanmaya başlanan dört aşının hastalığı önleme konusundaki etkililikleri farklı olmakla birlikte ağır hastalık ve ölümleri önleme konusunda etkililiklerinin %100’e yakın olduğu, farklı yaş ve risk gruplarında etkililik ve yan etki açısından değişiklikler gözlendiği, bugüne kadarki veriler ışığında hiçbirinin ciddi yan etki oluşturmadığı gözlenmektedir. Toplum bağışıklığının sağlanabilmesi için %80 etkili olan bir aşıda toplumun %75-90’ının aşılanması gerekmektedir. Daha düşük düzeyde etkili aşılar için ise tüm toplumun aşılanmasının gerektiği ifade edilmektedir. Bu değerlendirme ışığında Türkiye’de uygulanacağı söylenen aşının toplum bağışıklığı sağlaması için 6 ay içerisinde yaklaşık 120 milyon doz uygulanması gerekmektedir. Ancak aşılama programı tüm ayrıntılarıyla açıklanmadığı gibi geldiği ve geleceği belirtilen aşı dozlarının bu sayıya yaklaşması dahi mümkün görünmemektedir. Sağlık Bakanlığı’nın gerçekçi ve toplum bağışıklığını sağlayacak bir aşı programını kamuoyuyla paylaşmasının güven ilişkisinin bir parçası olduğu açıktır” dedi.
Pandemi ile mücadelenin en yaşamsal aracı olan aşıların ülkemizde uygulanma süreci, en küçük bir hatayı kaldırmayacak önemdedir. Zamanın dar olması ya da aciliyet gibi gerekçelerle olağan incelemeler göz ardı edilmez ve her koşulda yapılmalıdır. Alınacak riski olabildiğince bilmek, öngörmek ve en aza indirmeye çalışmak önemlidir. AKO verdiği belirtilen Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’ndaki bilim heyeti ve yetkinlikleri kamuoyundaki kaygıların giderilmesi açısından hızla açıklanmalıdır. Bu heyetin konularında yetkin farmakoloji, immünoloji, viroloji, mikrobiyoloji, enfeksiyon hastalıkları, halk sağlığı ve epidemiyoloji uzmanlarından oluşan ve hiçbir çıkar çatışması söz konusu olmayan bilim insanlarından oluşması bir zorunluluktur. Sağlık Bakanlığı’nın ülkemizde uygulamayı planladığı aşılar için etkililik, güvenlilik, kalite değerlendirmesinde kullanılan tüm verileri bağımsız araştırmacılara da açması; karar verme mekanizmalarına bağımsız araştırmacı ve kurumları da katması güven sağlamada etkili olacaktır. Güvenli bir toplum bağışıklığı sağlamak, aşı tereddüdünü ortadan kaldırmak ve yeterli yaygın aşılama için gerekli adımların atılması gerektiğini hatırlatıyoruz. Tüm dünyada kullanılan diğer aşılarla ilgili olarak da acilen gerekli görüşmelerin ve tedariğin yapılmasının zorunlu olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. Daima bilimin, toplumcu koruyucu sağlık hizmetinin savunuculuğuna devam edecek, aşıyla ilgili gelişmeleri yakından takip edip yurttaşlarımızı ve tüm sağlık çalışanlarını bilgilendireceğiz” şeklinde açıkladı.
Aşının tüm canlılar için hayat kurtaran ortak bir değer olduğunu açıklayan TTB Edirne Tabip Odası Başkanı Prof Dr Gürcan Altun; “ Aşılamalarla her yıl yaklaşık üç milyon insan yaşama tutunmaktadır. COVID-19 pandemisinde de güvenli ve etkili aşılar ile yapılacak yaygın aşılamanın, salgını kontrol altına almaya katkı sağlayacağı açıktır. Türkiye’de ise ilk COVID-19 hastası resmî olarak 11 Mart 2020 tarihinde açıklandığı günden beri Sağlık Bakanlığı’nın veri paylaşımları şeffaf olmamış, bilimsel akla aykırı uygulamalarla devam etmiş ve korumaya değil güvenliğe dayalı iç politikalar nedeniyle başarısız sonuçlarla karşılaşılmıştır.Pandemi nedeniyle bugüne kadar on binlerce yurttaşımız ve yüzlerce sağlık çalışanımız yaşamını kaybetmiştir. Siyasi otorite maske dağıtımındaki belirsizlikler ve gecikme gibi aşı uygulamasına gelindiğinde de çözüm üretmede başarısız olmuştur. Sağlık Bakanlığı tarafından 11 Aralık 2020 tarihinde getirileceği duyurulan aşılar aralık ayı sonuna kadar getirilememiştir” dedi.
BİLİMSEL GÜVENLİ AŞININ YANINDAYIZ
Bilimsel olarak etkili ve güvenli her aşının yanındayız diye ifade eden Altun; “Türk Tabipleri Birliği (TTB) aşı sürecinin de şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiğini, sağlık emek meslek örgütleriyle, uzmanlık dernekleriyle ortak çalışmanın bilimsel yönden doğru olacağını ifade etti. Aşıların etkililik ve güvenilirlik verilerinin, özellikle Faz 3 verilerinin, bağımsız bilim kurulları tarafından değerlendirilmesi gerektiğini, kamuoyu ve basınla paylaşılmasının katılım sağlamak için önemli olduğunu bildirmiştik. Ancak gelinen aşamada Acil Kullanım Onayı (AKO) verilen aşının hangi bilimsel kurul tarafından ve hangi verilerle değerlendirildiği belirsizliğini korumaktadır.Aşılara toplum katılımının ve kabullenmesinin en önemli gerekliliği de hekim-hasta ilişkisinin başlangıcı olan güvendir. Aşı ile ilgili toplumda ve sağlık çalışanlarındaki tereddütlerin başlıca nedenleri: Sağlık çalışanlarının aşıyı tanımıyor olması, çok kişinin kısa zamanda aşılanması baskısı yaşamaları; yeni aşıların yan etkileri hakkında yeterince bilgi sahibi olunmaması ve aşılama sonrası istenmeyen etkiler konusunda kaygıların körüklenmesi; bilim dışı görüşlerin toplumda etkili olması şeklinde sıralanabilir. Bu tereddütleri ortadan kaldırma görevi Sağlık Bakanlığı’ndadır”belirtti.
TTB COVID-19 İzleme Kurulu ve Aşı Çalışma Grubu ile birlikte yapılan değerlendirme ışığında şu anda adı geçen aşılarla ilgili bilimsel verileri ise şu şekilde açıklayan Altun; “Ağır hastalık ve ölümü önleme konusundaki etkililiğin tüm aşılar için %100’e yakın olduğu,Aşılanan kişide hastalık gelişmesini önleme konusundaki etkililiğin;Pfizer-Biontech™ aşısı için %95,Moderna™ aşısı için %94,1,Oxford-AstraZeneca aşısı için ilk aşının yarım doz 28 gün sonra yapılan ikinci aşının ise tam doz uygulandığı tüm grupta %90,0, her iki aşının tam doz uygulandığı grupta %62,1Coronavac aşısı için: Türkiye’de %91,25, Brezilya’da %50,38 (çok hafif hastalık için) ve %77,96 (hafif hastalık için) olduğu,Aşıların hiçbirinde kısa dönem (1-2 ay) ciddi yan etki oluşma sıklığının kontrol grubundan yüksek olmadığı,mRNA aşılarının ciddi olmayan lokal ve sistemik yan etkilerinin özellikle genç yaş grubunda belirgin olarak fazla olduğu,İleri yaştaki kişilerde mRNA aşılarının etkililiğinin genç yaşlardakine benzer şekilde yüksek olduğu,Oxford-AstraZeneca™ aşısında 55 yaş üzerinde etkililiğinin biraz daha düşük olduğu,Coronavac™ aşısında Brezilya’daki çalışmanın 60 yaş üstündeki kişileri de kapsamasıyla birlikte bunlara ait verinin henüz yayımlanmadığı bilinmektedir”dedi.
AŞILARIN CİDDİ YAN ETKİLERİ GÖRÜLMEDİ
Uygulanmaya başlanan koronavirüs aşılarının ciddi yan etkilerinin görülmediğini kaydeden Altun; “Mevcut durumda dünyada uygulanmaya başlanan dört aşının hastalığı önleme konusundaki etkililikleri farklı olmakla birlikte ağır hastalık ve ölümleri önleme konusunda etkililiklerinin %100’e yakın olduğu, farklı yaş ve risk gruplarında etkililik ve yan etki açısından değişiklikler gözlendiği, bugüne kadarki veriler ışığında hiçbirinin ciddi yan etki oluşturmadığı gözlenmektedir. Toplum bağışıklığının sağlanabilmesi için %80 etkili olan bir aşıda toplumun %75-90’ının aşılanması gerekmektedir. Daha düşük düzeyde etkili aşılar için ise tüm toplumun aşılanmasının gerektiği ifade edilmektedir. Bu değerlendirme ışığında Türkiye’de uygulanacağı söylenen aşının toplum bağışıklığı sağlaması için 6 ay içerisinde yaklaşık 120 milyon doz uygulanması gerekmektedir. Ancak aşılama programı tüm ayrıntılarıyla açıklanmadığı gibi geldiği ve geleceği belirtilen aşı dozlarının bu sayıya yaklaşması dahi mümkün görünmemektedir. Sağlık Bakanlığı’nın gerçekçi ve toplum bağışıklığını sağlayacak bir aşı programını kamuoyuyla paylaşmasının güven ilişkisinin bir parçası olduğu açıktır” dedi.
Pandemi ile mücadelenin en yaşamsal aracı olan aşıların ülkemizde uygulanma süreci, en küçük bir hatayı kaldırmayacak önemdedir. Zamanın dar olması ya da aciliyet gibi gerekçelerle olağan incelemeler göz ardı edilmez ve her koşulda yapılmalıdır. Alınacak riski olabildiğince bilmek, öngörmek ve en aza indirmeye çalışmak önemlidir. AKO verdiği belirtilen Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’ndaki bilim heyeti ve yetkinlikleri kamuoyundaki kaygıların giderilmesi açısından hızla açıklanmalıdır. Bu heyetin konularında yetkin farmakoloji, immünoloji, viroloji, mikrobiyoloji, enfeksiyon hastalıkları, halk sağlığı ve epidemiyoloji uzmanlarından oluşan ve hiçbir çıkar çatışması söz konusu olmayan bilim insanlarından oluşması bir zorunluluktur. Sağlık Bakanlığı’nın ülkemizde uygulamayı planladığı aşılar için etkililik, güvenlilik, kalite değerlendirmesinde kullanılan tüm verileri bağımsız araştırmacılara da açması; karar verme mekanizmalarına bağımsız araştırmacı ve kurumları da katması güven sağlamada etkili olacaktır. Güvenli bir toplum bağışıklığı sağlamak, aşı tereddüdünü ortadan kaldırmak ve yeterli yaygın aşılama için gerekli adımların atılması gerektiğini hatırlatıyoruz. Tüm dünyada kullanılan diğer aşılarla ilgili olarak da acilen gerekli görüşmelerin ve tedariğin yapılmasının zorunlu olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. Daima bilimin, toplumcu koruyucu sağlık hizmetinin savunuculuğuna devam edecek, aşıyla ilgili gelişmeleri yakından takip edip yurttaşlarımızı ve tüm sağlık çalışanlarını bilgilendireceğiz” şeklinde açıkladı.