Geçen hafta sonunda Batı Trakya ziyaretinden sonra Edirne’de bir dizi programlara katılan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, ‘Anne sütü Bankası’ndan sonra yeni bir bomba daha patlattı; ‘yüzer hastane’!
Öyle ya, sabit hastanelerimiz tıkır tıkır(!) işliyor. Helikopter ambulanslarımız da var. Ki bunları “uçar hastane” sayabiliriz. “Niye, ayrıca ‘yüzer hastanelerimiz’ de olmasın” şeklinde bir mantık yürütülebilir.
Böyle bir imkâna kim sahip olmaz istemez ki? Sağlık konusu elbette önemli bir uzmanlık alanı. Ancak düşünüyorum da, hastane ve ilaç konusu kadar acaba neden insan sağlığının korunmasına yönelik çareler aranmıyor? Hastalıkların en az düzeye indirilmesi için çalışmalar yapılmıyor da adeta bir kısım sektörlere ‘rant’ kapısı oluşturulmaya çalışılıyor? Yanlış politikalar yüzünden bugün ülkemizde sağlık da eğitim de ticaret sektörü haline getirildi.
Önce kendimize şunu soralım; Toplumumuzun yaşam standartları, beslenmesi, sağlık bilgileri yeterli mi? Bu konularda ne yapılabilir diye düşünülüp bir çalışma yapılıyor mu? Hayır! Günümüzde insanlar hormonlu, DNA’sı bozulmuş gıdalarla, ‘fas foot’ türü yiyeceklerle, üstüne üstlük ’asgari ücret’ denen ‘sadaka’ ile nasıl sağlıklı beslenecekler? 800 TL maaş alan bir insan ekmeğine katık edecek peynir ve zeytini zor alıyor ki, kilosuna 30 TL verip nasıl et yiyecek? Elbette, şişmanlarım korkusuyla eti ekmeksiz yiyenler de yok değil!
Biz, önce insanların yaşam standartlarını nasıl yükseltiriz, Gıda sanayini/sektörünü nasıl kontrol altına alırız, Yiyecekleri katkı maddelerinden, hormondan nasıl arındırırız, NBŞ yerine nasıl normal şekere döneriz (AKP iktidarında Şeker Fabrikaları satıldı, satın alanlar da kapattı. Bize NBŞ yedirerek sağlığımızla oynuyorlar) buna kafa yormalıyız.
Diğer taraftan Hastalıkları asgari düzeye çekmek için nasıl tedbirler alınmalı? Mesela; sigara, içki ve benzeri zararlı maddelerden insanları uzaklaştırmanın daha ciddi yolları aranmalı. Sigara kapalı mekânlarda yasaklandı. Güzel! Bu uygulamanın kısmi de olsa faydaları oldu. Ancak yetmez. Yaşam için hiçbir şekilde ihtiyaç olmayan bu zararlı maddeleri kullananlar, bunları kullanmalarından dolayı hasta olmaları durumunda sağlık giderlerinin en az yarısı kendilerine ödetilmeli. Aksi halde adalet sağlanamaz. Herkesçe malumdur ki, bu zararlı maddeleri kullananlar sağlık giderleri bakımından kullanmayanlara göre devlete çok daha fazla maddi yük getirmiş oluyorlar. Adamın bir ayağı sigara içmekten kesiliyor ve çalışamaz hale geliyor. Sırtını devlete dayıyor. Yani bu hale gelmesine kendi iradesiyle sebep oluyor. Bu bir kaza veya hata gibi değil ki!
Yazdıklarım bazılarının hoşuna gitmeyebilir. Ama gerçek bu!
Diğer bir husus ise mevcut hastanelerimizin çoğu dünya standartlarının altında ve düşük personel kapasitesi ile yürütülüyor (yürütüldüğü zannediliyor) olması. Mevcut hastanelerin standardını yükseltmeyi düşünmüyoruz da yüzer hastanelerle milleti oyalıyoruz. Eskiler buna, “ayranı yok içmeye, atla gider çeşmeye” derlerdi.
Dostça kalın… e-mail: [email protected]
SAĞLIK
05 Nisan 2013 - 09:48
Ayranı yok içmeye, AT’la gider çeşmeye!
Geçen hafta sonunda Batı Trakya ziyaretinden sonra Edirne’de bir dizi programlara katılan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, ‘Anne sütü Bankası’ndan sonra yeni bir bomba daha patlattı; ...
SAĞLIK
05 Nisan 2013 - 09:48
İlginizi Çekebilir