Amerikan Edebiyatı’nın önemli isimlerinden, ‘Çanlar Kimin İçin Çalıyor’ ve ‘Silahlara Veda’ adlı kitapları ile tanınan Ernest Hemingway, Edirne’ye savaş muhabiri olarak gelir. Madam Mari’nin pansiyonunu eleştiren Hemingway, Edirne’nin tatlı şarabına hayan olur. En yakın arkadaşı ise tahtakurularıdır. Yazmaya lise yıllarında başlayan Hemingway, liseden sonra muhabir olarak çalışmaya başlar. Bu yıllarda 1. Dünya Savaşı patlak verir. Hemingway, gözündeki bir rahatsızlık yüzünden orduya girememiştir. Ancak bir kaç yıl sonra gönüllü olarak Amerikan Kızıl Haç Birliği’ne ambulans şoförü olarak alınır. İki yıl burada görev yapan Hemingway, cephede yaralanır ve kahramanlık nişanı alır. Birlikten terhis olan Hemingway, muhabirlik mesleğine geri döner ve gazetelerde çalışır. Muhabirlik nedeniyle Fransa seyahatine çıkar ve burada Ezra Paund, James Joyce gibi önemli yazarlar ile tanışır. Bu tanışma Hemingway için büyük bir önem arz etmektedir. Usta yazar, daha sonra Yunanistan, İtalya, Almanya, İsviçre ve Türkiye gibi ülkeleri de dolaşarak yazınsal anlamda büyük bir yoğunluk yaşar.***Ernest Hemingway, Edirne’ye savaşı gözlemlemek için gelmiştir. O dönemlerde Daily Star gazetesi için çalışan bir savaş muhabiridir. 1922 yılında Yunanlılara karşı verdiğimiz savaşı gözlemlemek, yazmak için Edirne’dedir. Mücadelemizi büyük bir hayranlıkla anlatsa da, Edirne ve Trakya için çok iç açıcı yorumları yoktur. O dönemdeki konaklama ve ulaşım koşullarının yetersizliğini her fırsatta dile getirir. Öyle ki, Lüleburgaz’da konakladığı pansiyon için; “En yakın arkadaşlarım kocaman tahtakuruları” der. Aynı zamanda telgraf hatları ve istasyondan da şikayetçidir. Fakat, öve öve bitiremediği bir şey vardır Edirne’de. Trakya’nın tatlı şarabı… Hemingway, Edirne’nin leziz şarabına hayran kalmıştır.Sıtma nöbetlerini Edirne’nin tatlı şarabı ile geçirdiğini söyleyen Hemingway’den birkaç paragraf:“Doğu Trakya’nın Hristiyan halkı, bitmek bilmeyen, karmaşık bir yürüyüş düzeni içinde Makadonya’ya doğru yolları arşınlıyor. Edirne üzerinden Meriç Nehri’ni aşan ana kol, 20 mil uzunluğunda. Öküzlerin çektiği kâğnı arabalarından, çamura bulanmış binek hayvanlarından, yorgun insanlardan, kadınlardan ve çocuklardan meydana gelen, yirmi mil uzunluğunda bir kuyruk, yatakları başlarında, yağmur altında, körlemesine yürüyorlar.”“Edirne pek hoş bir yer değil. Gece saat 11 de trenden indiğimde, asker, karyola, dikiş makineleri, bebekler, kırık çocuk arabaları ile dolu bir garla (istasyonla) karşılaştım. Hepsi yağmur altında ve çamur içindeydi. Kerozan lambaları sahneyi aydınlatıyordu. Gar şefi o gün, Batı Trakya’ya geri çekilen askerlerin birlikleri ile dolu 57 vagon gönderdiğini söyledi. Telgraf hatları kesik. Hâlâ gelen asker var ve bunları boşaltmak imkânı da yok.”
DÜNYA
18 Haziran 2016 - 08:00
Güncelleme: 21 Haziran 2016 - 12:39
HAMİNGWAY'İN EDİRNE GÜNLERİ
Amerikan Edebiyatı’nın önemli isimlerinden, ‘Çanlar Kimin İçin Çalıyor’ ve ‘Silahlara Veda’ adlı kitapları ile tanınan Ernest Hemingway, Edirne’ye savaş muhabiri olarak gelir. Madam Mari’nin pansiyonunu ...
DÜNYA
18 Haziran 2016 - 08:00
Güncelleme: 21 Haziran 2016 - 12:39