Binlerce yıllık tarihiyle, vatanı ve halkı için gözünü kırpamadan canını vermeye hazır olan, savaşlarda yaralanan, kollarını, bacaklarını feda etmiş Gazilerimizin 97. yılı kutlandı. 19 Eylül Gaziler Günü kapsamında Edirne’de bir takım etkinlikler düzenlendi. Gaziler ve yakınlarına hususi düzenlenen kahvaltıyla başlayan programda, Edirne’de görev yapan kurum ve kuruluşlarının birim müdürlerinden siyasi partilerin il başkanlarına kadar pek çok kişi katılım gösterdi. Düzenlenen kahvaltı etkinliğinin ardından sonra Atatürk Anıtında çelenk töreni gerçekleştirildi. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından konuşmacılar günün anlam ve önemi adına bir takım konuşmalar gerçekleştirdi. DEMİR; “SONSUZA KADAR YAŞAYACAKTIR”
İlk olarak kürsüde konuşma gerçekleştiren Edirne Muharip Gaziler Derneği’nden Fevzi Demir; “Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir. 19 Eylül 1921 tarihinde TBMM’ye Gazilik unvanı verilmiştir. Bu karar devletimiz ve milletimizi gaziler verdiği önemi n onlara duyduğu minnet ve şükranın ifadesidir. İşte bu sebeple bugün 19 Eylül Gaziler gününün 97. Yılını coşkuyla kutluyoruz. Ülkemiz toprakları bulunduğu bölge ve stratejik konumu nedeniyle daima düşmanların hedefi haline gelmiştir. Tarih boyunca hür bağımsız yaşayan Türk milleti canından aziz bildiği kutsal vatan topraklarını her saldırıyı binlerce şehit verme ve gazi olma pahasını savunmasını bilmiştir. Dün Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Kore’de, Kıbrıs’ta vatanı müdafaası ve dünya barışı için şahadete ulaşan ve gazi olarak dönen Kahraman evlatlarımız bugün ülkemizin birlik ve beraberliğini bozmak için dış güçlerin desteklediği karanlık terör örgütlerine karşı ülkemizin doğusunda yüzlerce evladımız şehit olmuşken, yüzlercesi de gazilik mertebesine ulaşmaktadır. Herkes bilmelidir ki her ne şekilde olursa olsun; vatanımızı hedef alan dış ve iç mihraklar, kahraman güvenlik güçlerimiz ve vatansever Türk halkı tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi mücadele azmi ve kararı karşısında kaybolmaya mahkûmdur. Dış güçlerin maşası haline gelen hainler, Yüce Türk adaletine karşısında mutlaka hesap vereceklerdir. Halkımızın birlik ve beraberliğiyle büyük Atatürk’ün bizler emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti onun gösterdiği hedeflerde ilerleyerek dünyanın güçlü bir ülkesi olarak sonsuza kadar yaşacaktır”BOZKURT; “CANIMIZ PAHASINA KORUYUP, SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Edirne Garnizon Komutanlığından Öğretmen Yüzbaşı Dursun Bozkurt, günün anlam ve önemi hakkında yaptığı konuşmada her şartta canları pahasına Türkiye’yi koruyup savunacaklarını belirterek; “Bugün, her karışı şehit kanıyla sulanmış mukaddes vatan topraklarının savunulması uğruna hayatlarını feda etmeyi göze alarak gazilik onuruna erişen kahramanlarını kıvanç gününü kutlamanın derin heyecanı içerisindeyiz. Bugün aynı zamanda, sergilediği üstün komutanlık dehası, cesaret ve kahramanlığın kadirşinas milletimizce takdir edilişinin bir nişanesi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ebedî başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e 'Gazi’lik unvanı ve ‘Mareşal’ rütbesi verildiği günün de yıl dönümüdür. Sakarya meydan muharebesinin kazanılmasını müteakip 19 Eylül 1921 tarihinde; Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79'uncu birleşiminde alınan karar ve 153 Sayılı Kanunla, Ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e Mareşallik rütbesi ve Gazilik unvanı verilmiştir. Muharebenin en büyük rütbesi şehitliktir. Vatan ve vazife uğruna, seve seve ölüme giden aziz ulusumuzun şahadet şerbetini içemeyen evlatları hak ettikleri gazilik unvanını büyük bir gururla taşımaktadır. Gazilik; Türk vatanseverliğinin, Türk kahramanlığının, Türk fedakârlığının yaşayan destanı, gazi ise; bu destanı yazan kahramanın adıdır. Ulu Önder Atatürk' de gazi unvanı ile anılmaktan büyük bir gurur ve şeref duyduğunu şu sözleri ile ifade etmiştir. Kahraman Türk Ordusu, sizin kahramanlığınızla kazanılan büyük zaferin millet tarafından takdimine delalet eden bu unvan ve rütbeyi, ancak size izafe ederek bütün askerlik hayatımın en büyük İftiharı olarak taşıyacağım. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kendisine verilen yeni rütbe ve unvanı vesilesiyle Türk Ordusuna ithaf en yayımladığı bildiride; ‘Büyük Millet Meclisi'nin hakkımda yeni bir rütbe ve gazi unvanı ile tecelli eden iltifatlar, doğrudan doğruya sizindir. Milletin verdiği bu rütbe ile yükselen ordudur. Sizin kahramanlığınızla, sizin gösterdiğiniz nihayetsiz fedakârlıklar pahasına kazanılan bu büyük muzafferiyetin millet tarafından takdirini gösteren bu rütbe ve unvanı ancak size mal ederek tüm askerlik hayatımın en büyük iftihar sermayesi olarak taşıyacağım’ ifadeleriyle; muzaffer ve Gazi Türk OrdUşunu yüceltmiş ve bu unvanın bizim kültürümüzde taşıdığı müstesna değeri veciz bir şekilde ortaya koymuştur. Fedakârlık timsali değerli gazilerimiz, Ulusumuzu birbirine bağlayan değerlerin başında, tarih sayfalarına altın harflerle yazılan kahramanlıklar, toprak, bayrak ve vatan uğruna verilen canlar gelmektedir. Ülkemizin bugün ulaştığı seviye başta kurtuluş savaşı olmak üzere, Kore'de, Kıbrıs'ta, teröristle mücadele harekâtında, 15 Temmuz hain darbe girişiminde, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarında, Cerablus'ta, El-bab'ta ve Afrin'de hayatlarını kaybeden aziz şehitlerimiz ve gazilerimizin eseridir. Dünyanın en hassas bölgelerinden birinde yer alan ülkemiz, bölgede bir istikrar unsuru ve uluslararası toplumun saygın bir üyesi olarak, birlik ve beraberliğini bütün tehditlere rağmen sürdürebiliyor ve bu güzel topraklarda bağımsız, şerefiyle yaşayabiliyor ise, bunu aziz şehitlerimize ve siz gazilerimize borçludur. Türk toplumunun yüksek ahlaki özelliklerini oluşturan değerlerin başında şüphesiz ki ‘vefa duygusu’ gelmektedir. Bu duygu, aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetlerinin sahip olduğu değişmez değerlerin merkezinde de yer almaktadır. Bu bilinçle, şundan emin olunuz ki, sahip olduğumuz en önemli değerlerimiz olan birlik ve beraberliğimizin yaşayan sembolleri olarak daima gönlümüzde yaşayacaksınız. Yüce Türk Ulusu ve onun göz bebeği Türk Silahlı Kuvvetleri, sizlere olan vefa borcunu hiçbir zaman unutmayacaktır. Sizler, kutsal vatan görevinizi hakkıyla yerine getirebilmek için, 2300 yıllık tarihin şerefli tanığı şanlı üniformanızı kanlarınızla taçlandırıp gazi unvanı alarak vatanın, milletin, bayrağın ve istiklalin ne denli paha biçilmez değerler olduğunu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman mensuplarının bu ulvi değerleri yaşatmak uğruna neleri göze alabileceğini gösterdiniz. Kahraman gazilerimiz, yüce milletimizin asaletinin bir göstergesi olarak büyük bir vakar örneği sergiliyorsunuz. Kayıplarınız karşısında gösterdiğiniz sabır ve metanetin kaynağının gönüllerinizde yaşattığınız vatan, millet ve bayrak sevgisi olduğunu çok iyi biliyoruz. Sergilediğiniz kahramanlık, cesaret ve fedakârlıklarla bizlere her zaman güç ve ilham kaynağı olmaktasınız. Sizler için yapılan hiçbir şey, bu eşsiz hizmetlerinizin ve fedakârlıklarınızın bir karşılığı veya bedeli olamaz. Binlerce yıllık şanlı tarihimiz boyunca, en ağır ve zor şartlar altında dahi asil milletimizin esareti kabul etmeden ve İstiklalinden taviz vermeden yaşamasının temelinde, bugün sizlerin temsil ettiği bu anlayış, bu duruş vardır. ‘Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak, eğer Uğrunda ölen varsa vatandır.’ diyerek bu toprakları vatanlaştıran atalarımızın emanetine sahip çıkmak için ‘ölürsek şehit, kalırsak gazi’ oluruz düşüncesiyle her türlü düşmana karşı kahramanca mücadele veren Türk Askeri ve taşıdığı bu yüce ruh var olduğu müddetçe, bölünmez bütünlüğümüze ve millî birliğimize kast edenlerin kirli emelleri asla gerçekleşmeyecektir. Bağrından böylesi kahramanlar çıkaran bu asil milletin bir ferdi ve onun şanlı ordusu Türk Silahlı Kuvvetlerinin mensupları olarak sizlerle gurur duyuyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle, bu kutsal topraklar üzerinde bağımsız ve şerefle yaşamamızı siz kahraman gazilerimize borçlu olduğumuzun bilincinde olarak; Başta Ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden gazilerimizi rahmetle anıyor, hayatta olan gazilerimize, gazilerimizin muhterern anne ve babalarına, saygıdeğer eşlerine, sevgili evlatlarına ve her zaman desteğinden güç aldığımız yüce milletimize şükran ve saygılarımızı sunuyoruz” şeklinde konuştu.
GÜLER; “BİR GÜN DEĞİL, HER GÜN ANILMALI”
Edirne Vali Yardımcılarından Dr. Yusuf Güler, Gaziler Gününün sadece Gaziler gününde değil, her zaman saygıyla anılması gerektiğini vurgulayarak; “Türkler tarihi boyunca yüce savaşlar vermiştir. Bu savaşlar şüphesi en önemlileri Çanakkale, İstiklal, Kore ve Kıbrıs çıkartmalarıdır. Bu savaşların başka bir özelliği vardır. Türk’ün can evine el uzatmanın eşi benzeri görülmedik şekilde kırılışı bu savaşlarda görülmektedir. Bu savaşlar tüm dünyaya kırılmaz bir milletin sarsılmaz kararının ferman etmiştir. Bu büyük olaya bir destan yazıp gök tavana çıkmalıydı ki bu destanı söyleye söyleye dönsün. Bu millet kum torbalarından değil cesetlerden siper yapmıştır. Ölüler demet demet tebessüm bırakmıştır gerilerinde. Fezaya resmedilmiş hayat tebessümleri bırakıp gitmişlerdir cennetlere. Beşiklerdeki şehit yavruları ana sütü gibi yaşamak için baba kanına da muhtaç. O kan bu savaşlarımızda dökülmüştür. Vurulup tertemiz anlından uzanmış yatıyor. Bir hilal uğruna yarab ne güneşler batıyor. Çanakkale İstiklal Marşı’nda bu mısralar olmadan tamamlanmış sayılmazdı. Bu zafer kendine en yaraşır şekilde kutlanmalıdır. Gazilerimiz sadece Gaziler gününde değil, her zaman kutlanmalıdır. Onları her zaman sevgi ve şefkatle anlamalıyız. Onlara her zaman sevgiyle ve şefkatle yaklaşmalıyız. Binlerce şehidin manevi huzurunda tüm milletle birlikte saygı duymak ve daha sonra hazırlanmış buketi göklere ulaştırıp bu ruhlara takdim edebilmektir” ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından anıt önünde toplanan kortej Lari Cami’nde Gaziler adına okutulacak olan mevlide katılmak için yürüdü.
İlk olarak kürsüde konuşma gerçekleştiren Edirne Muharip Gaziler Derneği’nden Fevzi Demir; “Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir. 19 Eylül 1921 tarihinde TBMM’ye Gazilik unvanı verilmiştir. Bu karar devletimiz ve milletimizi gaziler verdiği önemi n onlara duyduğu minnet ve şükranın ifadesidir. İşte bu sebeple bugün 19 Eylül Gaziler gününün 97. Yılını coşkuyla kutluyoruz. Ülkemiz toprakları bulunduğu bölge ve stratejik konumu nedeniyle daima düşmanların hedefi haline gelmiştir. Tarih boyunca hür bağımsız yaşayan Türk milleti canından aziz bildiği kutsal vatan topraklarını her saldırıyı binlerce şehit verme ve gazi olma pahasını savunmasını bilmiştir. Dün Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Kore’de, Kıbrıs’ta vatanı müdafaası ve dünya barışı için şahadete ulaşan ve gazi olarak dönen Kahraman evlatlarımız bugün ülkemizin birlik ve beraberliğini bozmak için dış güçlerin desteklediği karanlık terör örgütlerine karşı ülkemizin doğusunda yüzlerce evladımız şehit olmuşken, yüzlercesi de gazilik mertebesine ulaşmaktadır. Herkes bilmelidir ki her ne şekilde olursa olsun; vatanımızı hedef alan dış ve iç mihraklar, kahraman güvenlik güçlerimiz ve vatansever Türk halkı tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi mücadele azmi ve kararı karşısında kaybolmaya mahkûmdur. Dış güçlerin maşası haline gelen hainler, Yüce Türk adaletine karşısında mutlaka hesap vereceklerdir. Halkımızın birlik ve beraberliğiyle büyük Atatürk’ün bizler emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti onun gösterdiği hedeflerde ilerleyerek dünyanın güçlü bir ülkesi olarak sonsuza kadar yaşacaktır”BOZKURT; “CANIMIZ PAHASINA KORUYUP, SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Edirne Garnizon Komutanlığından Öğretmen Yüzbaşı Dursun Bozkurt, günün anlam ve önemi hakkında yaptığı konuşmada her şartta canları pahasına Türkiye’yi koruyup savunacaklarını belirterek; “Bugün, her karışı şehit kanıyla sulanmış mukaddes vatan topraklarının savunulması uğruna hayatlarını feda etmeyi göze alarak gazilik onuruna erişen kahramanlarını kıvanç gününü kutlamanın derin heyecanı içerisindeyiz. Bugün aynı zamanda, sergilediği üstün komutanlık dehası, cesaret ve kahramanlığın kadirşinas milletimizce takdir edilişinin bir nişanesi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ebedî başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e 'Gazi’lik unvanı ve ‘Mareşal’ rütbesi verildiği günün de yıl dönümüdür. Sakarya meydan muharebesinin kazanılmasını müteakip 19 Eylül 1921 tarihinde; Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79'uncu birleşiminde alınan karar ve 153 Sayılı Kanunla, Ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e Mareşallik rütbesi ve Gazilik unvanı verilmiştir. Muharebenin en büyük rütbesi şehitliktir. Vatan ve vazife uğruna, seve seve ölüme giden aziz ulusumuzun şahadet şerbetini içemeyen evlatları hak ettikleri gazilik unvanını büyük bir gururla taşımaktadır. Gazilik; Türk vatanseverliğinin, Türk kahramanlığının, Türk fedakârlığının yaşayan destanı, gazi ise; bu destanı yazan kahramanın adıdır. Ulu Önder Atatürk' de gazi unvanı ile anılmaktan büyük bir gurur ve şeref duyduğunu şu sözleri ile ifade etmiştir. Kahraman Türk Ordusu, sizin kahramanlığınızla kazanılan büyük zaferin millet tarafından takdimine delalet eden bu unvan ve rütbeyi, ancak size izafe ederek bütün askerlik hayatımın en büyük İftiharı olarak taşıyacağım. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kendisine verilen yeni rütbe ve unvanı vesilesiyle Türk Ordusuna ithaf en yayımladığı bildiride; ‘Büyük Millet Meclisi'nin hakkımda yeni bir rütbe ve gazi unvanı ile tecelli eden iltifatlar, doğrudan doğruya sizindir. Milletin verdiği bu rütbe ile yükselen ordudur. Sizin kahramanlığınızla, sizin gösterdiğiniz nihayetsiz fedakârlıklar pahasına kazanılan bu büyük muzafferiyetin millet tarafından takdirini gösteren bu rütbe ve unvanı ancak size mal ederek tüm askerlik hayatımın en büyük iftihar sermayesi olarak taşıyacağım’ ifadeleriyle; muzaffer ve Gazi Türk OrdUşunu yüceltmiş ve bu unvanın bizim kültürümüzde taşıdığı müstesna değeri veciz bir şekilde ortaya koymuştur. Fedakârlık timsali değerli gazilerimiz, Ulusumuzu birbirine bağlayan değerlerin başında, tarih sayfalarına altın harflerle yazılan kahramanlıklar, toprak, bayrak ve vatan uğruna verilen canlar gelmektedir. Ülkemizin bugün ulaştığı seviye başta kurtuluş savaşı olmak üzere, Kore'de, Kıbrıs'ta, teröristle mücadele harekâtında, 15 Temmuz hain darbe girişiminde, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarında, Cerablus'ta, El-bab'ta ve Afrin'de hayatlarını kaybeden aziz şehitlerimiz ve gazilerimizin eseridir. Dünyanın en hassas bölgelerinden birinde yer alan ülkemiz, bölgede bir istikrar unsuru ve uluslararası toplumun saygın bir üyesi olarak, birlik ve beraberliğini bütün tehditlere rağmen sürdürebiliyor ve bu güzel topraklarda bağımsız, şerefiyle yaşayabiliyor ise, bunu aziz şehitlerimize ve siz gazilerimize borçludur. Türk toplumunun yüksek ahlaki özelliklerini oluşturan değerlerin başında şüphesiz ki ‘vefa duygusu’ gelmektedir. Bu duygu, aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetlerinin sahip olduğu değişmez değerlerin merkezinde de yer almaktadır. Bu bilinçle, şundan emin olunuz ki, sahip olduğumuz en önemli değerlerimiz olan birlik ve beraberliğimizin yaşayan sembolleri olarak daima gönlümüzde yaşayacaksınız. Yüce Türk Ulusu ve onun göz bebeği Türk Silahlı Kuvvetleri, sizlere olan vefa borcunu hiçbir zaman unutmayacaktır. Sizler, kutsal vatan görevinizi hakkıyla yerine getirebilmek için, 2300 yıllık tarihin şerefli tanığı şanlı üniformanızı kanlarınızla taçlandırıp gazi unvanı alarak vatanın, milletin, bayrağın ve istiklalin ne denli paha biçilmez değerler olduğunu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman mensuplarının bu ulvi değerleri yaşatmak uğruna neleri göze alabileceğini gösterdiniz. Kahraman gazilerimiz, yüce milletimizin asaletinin bir göstergesi olarak büyük bir vakar örneği sergiliyorsunuz. Kayıplarınız karşısında gösterdiğiniz sabır ve metanetin kaynağının gönüllerinizde yaşattığınız vatan, millet ve bayrak sevgisi olduğunu çok iyi biliyoruz. Sergilediğiniz kahramanlık, cesaret ve fedakârlıklarla bizlere her zaman güç ve ilham kaynağı olmaktasınız. Sizler için yapılan hiçbir şey, bu eşsiz hizmetlerinizin ve fedakârlıklarınızın bir karşılığı veya bedeli olamaz. Binlerce yıllık şanlı tarihimiz boyunca, en ağır ve zor şartlar altında dahi asil milletimizin esareti kabul etmeden ve İstiklalinden taviz vermeden yaşamasının temelinde, bugün sizlerin temsil ettiği bu anlayış, bu duruş vardır. ‘Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak, eğer Uğrunda ölen varsa vatandır.’ diyerek bu toprakları vatanlaştıran atalarımızın emanetine sahip çıkmak için ‘ölürsek şehit, kalırsak gazi’ oluruz düşüncesiyle her türlü düşmana karşı kahramanca mücadele veren Türk Askeri ve taşıdığı bu yüce ruh var olduğu müddetçe, bölünmez bütünlüğümüze ve millî birliğimize kast edenlerin kirli emelleri asla gerçekleşmeyecektir. Bağrından böylesi kahramanlar çıkaran bu asil milletin bir ferdi ve onun şanlı ordusu Türk Silahlı Kuvvetlerinin mensupları olarak sizlerle gurur duyuyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle, bu kutsal topraklar üzerinde bağımsız ve şerefle yaşamamızı siz kahraman gazilerimize borçlu olduğumuzun bilincinde olarak; Başta Ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden gazilerimizi rahmetle anıyor, hayatta olan gazilerimize, gazilerimizin muhterern anne ve babalarına, saygıdeğer eşlerine, sevgili evlatlarına ve her zaman desteğinden güç aldığımız yüce milletimize şükran ve saygılarımızı sunuyoruz” şeklinde konuştu.
GÜLER; “BİR GÜN DEĞİL, HER GÜN ANILMALI”
Edirne Vali Yardımcılarından Dr. Yusuf Güler, Gaziler Gününün sadece Gaziler gününde değil, her zaman saygıyla anılması gerektiğini vurgulayarak; “Türkler tarihi boyunca yüce savaşlar vermiştir. Bu savaşlar şüphesi en önemlileri Çanakkale, İstiklal, Kore ve Kıbrıs çıkartmalarıdır. Bu savaşların başka bir özelliği vardır. Türk’ün can evine el uzatmanın eşi benzeri görülmedik şekilde kırılışı bu savaşlarda görülmektedir. Bu savaşlar tüm dünyaya kırılmaz bir milletin sarsılmaz kararının ferman etmiştir. Bu büyük olaya bir destan yazıp gök tavana çıkmalıydı ki bu destanı söyleye söyleye dönsün. Bu millet kum torbalarından değil cesetlerden siper yapmıştır. Ölüler demet demet tebessüm bırakmıştır gerilerinde. Fezaya resmedilmiş hayat tebessümleri bırakıp gitmişlerdir cennetlere. Beşiklerdeki şehit yavruları ana sütü gibi yaşamak için baba kanına da muhtaç. O kan bu savaşlarımızda dökülmüştür. Vurulup tertemiz anlından uzanmış yatıyor. Bir hilal uğruna yarab ne güneşler batıyor. Çanakkale İstiklal Marşı’nda bu mısralar olmadan tamamlanmış sayılmazdı. Bu zafer kendine en yaraşır şekilde kutlanmalıdır. Gazilerimiz sadece Gaziler gününde değil, her zaman kutlanmalıdır. Onları her zaman sevgi ve şefkatle anlamalıyız. Onlara her zaman sevgiyle ve şefkatle yaklaşmalıyız. Binlerce şehidin manevi huzurunda tüm milletle birlikte saygı duymak ve daha sonra hazırlanmış buketi göklere ulaştırıp bu ruhlara takdim edebilmektir” ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından anıt önünde toplanan kortej Lari Cami’nde Gaziler adına okutulacak olan mevlide katılmak için yürüdü.