PROJE OKULLARI VE KEYFİ ATAMALARA SON VERİN!

AMACINDAN UZAKLAŞAN PROJE OKULLARI UYGULAMASINA VE KEYFİ ATAMALARA SON VERİN!

 

Eğitim İş Edirne Şube Başkanı Nedim Zobar, proje okullarının gerçek amacından uzaklaştığını ve keyfi uygulamaların bu okulların yönetiminde baş gösterdiğini sert bir dille eleştirdi. Zobar, Milli Eğitim Bakanlığı'nın eğitimdeki sorunları çözmek yerine bilinçli olarak yeni sorunlar yaratmaya devam ettiğini vurgulayarak, bu skandal durumu da gözler önüne serdi. Atamalarında objektif kriterlerin bulunmadığı proje okulları, siyaset ve yandaş sendikalar tarafından keyfi bir şekilde makam ve koltuk dağıtımı için kullanılmaktadır. Bu garabet, eğitimin ruhunu zedelemekte ve sistemimize zarar vermektedir.Proje okulları, “özel program ve proje uygulayan eğitim kurumları” olarak yönetmeliğin 7. maddesinin birinci fıkrasına göre öğretmenleri dört yıl için görevlendiriyor. Ayrıca, yönetmeliğin 4.b fıkrası, bu okullara yalnızca en az dört yıl öğretmenlik yapmış olanların başvurabileceğini belirtmektedir. Ancak, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in bu okullarda çalışan öğretmenlerin görev sürelerini uzatması, ciddi sorunlar doğurmaktadır. 2024 yılı içinde bu okullardaki öğretmenlerin asaleten atanmasıyla, dört yılını dolduran öğretmenler ile bunların yerine başvuran öğretmenler için belirsizlik oluşmaktadır. Eğitim öğretim yılı ortasında, bu öğretmenlerin görevlendirilmesinin sona mı ereceği yoksa uzatılacağı konusu netlik kazanmış değildir. İhtiyaç duyulan atamalar ise hizmet puanı esasına mı dayandırılacak, yoksa yine torpillilere mi öncelik verilecektir? Başından beri, “özel program ve proje uygulayan eğitim kurumları”nın eğitim sistemimizdeki anlamını sorguluyoruz. MEB'in belirli okulları ayrıcalıklı bir şekilde “özel program ve proje” niteliğiyle ayırması, öğretmenleri ve yöneticileri özel statüye kavuşturmasına rağmen, eğitim sistemimize anlamlı bir katkıda bulunmamıştır. Aksine, mevcut uygulamalar, bu okullardaki öğretmenler ve yöneticilerin keyfi biçimde atanmasına neden olmuş ve yıllar boyunca kamuoyunu bilgilendirmeden duyurular yapılmamıştır. Bu durum, sendikamızın açtığı davalar sonucunda değişmiştir, fakat hala mevzuatta yarattığınız belirsizliklerle geçmişteki keyfi atama yöntemlerinde ısrarcı oluyorsunuz. MEB'e çağrımız nettir: Okulları arasında “özel program ve proje uygulama okulu” ayrımına son veriniz. Eğitim öğretim programlarını geliştirmeyi ve yeni öğretim araçlarını denemeyi hedefleyen laboratuvar okulları kurmalısınız. Bunun yerine, yeni öğretim programlarının hazırlanması ve uygulanmasıyla birlikte okulları tarikat ve cemaatlere teslim edecek protokolleri kolaylaştırmak istediğiniz görülmektedir. O halde, öğretmenlerimizi mağdur eden uygulamalardan uzak durunuz. Mevzuatta hukukun temel ilkeleri olan yasallık, belirlilik, objektiflik ve sürdürülebilirlik ilkelerine riayet ediniz. Henüz yönetmelikte ve kılavuzda belirtilmeyen yöntemler hakkında öğretmenleri bilgilendirin. Proje okullarındaki atama sürecinde liyakat ve objektif ölçütleri esas alın! Eğitimi gerçek amacından saptırdınız; okulları ve öğrencileri nitelikli ve niteliksiz olarak ayırdınız. Bu sisteminiz çökmüştür; sınavla öğrenci seçerken, öğretmen ve yöneticileri keyfi bir şekilde belirlemeniz ise geçmişten gelmektedir. Keyfi uygulamalara son vererek, yönetici görevlendirme ve öğretmen atamalarında şeffaf bir sistem kurun! Gerekirse, geçmişte Fen Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri ve Anadolu Liseleri için uygulanan sınav sistemini yeniden değerlendirin. Önemli olan, öğretmenler arasında liyakat ve adil rekabetin tesis edilmesidir; aksi takdirde, en başarılı öğrencilerin tercih ettiği proje okulları, yönetim ve öğretmen atamalarındaki belirsizlikler yüzünden tartışmalardan kurtulamayacaktır. Bakanlığın sorumluluğu, tüm okullarımızda “bu öğretmen, bu müdür buraya nasıl atandı?” sorusunun akıllarda kalmasını önlemektir. MEB, özel program ve proje okulları atama sürecini şeffaflaştırarak, öğretmenlerin ve kamuoyunun kafalarındaki tüm soruları ve şüpheleri gidermelidir. Proje okullarının özüne ve burada yaşanan mağduriyetlere müdahil olmaya devam edeceğiz. Eğitim-İş, toplumsal ve mesleki sorunlarda mücadelenin öncüsü olmayı sürdürecektir!