Sosyal Hizmet Birlik ve Mücadele Platformu (SABİM) 1-2 Ağustos tarihlerinde sağlıkta şiddetin önlenmesi, mali haklar, özlük hakları, çalışma koşuları ve liyakat olarak belirlenen 5 temel taleplerinin karşılanması amacıyla başlattıkları iş bırakma eyleminin ikinci gününde Trakya Üniversitesi önünde HEP – SEN Edirne İl Temsilcisi Furkan Fındık tarafından basın açıklaması yapıldı.
SABİM üyeleri adına konuşan Hemşireler ve Tüm Sağlık Profesyonelleri Sendikası Edirne İl Temsilcisi Furkan Fındık, platformun büyük çoğunluğunun katılımıyla 1-2 Ağustos’ta ülke genelinde iş bırakma kararı aldıklarını söyledi.
ŞİDDETİN GÖLGESİNDEYİZ
Açıklamayı okuyan Tüm Sağlık Profesyonelleri Sendikası Edirne İl Temsilcisi Furkan Fındık,sağlıkta şiddeti engellemek için sadece kanunların yeterli olmadığını hatırlatarak, “Tırnak makasıyla AVM’lere dahi girilemeyen bir zamanda, silahla polikliniğe girip sağa sola ateş edebilen kişilerle iç içeyiz. Şiddetin gölgesinde hizmet üretmeye çalışırken, her an bu silahtan çıkan bir kurşunla, hatta başımıza indirilen bir oksijen tüpüyle, gelecek bir bıçak darbesiyle ölebiliriz. Rant alanına dönüştürülen ve kışkırtılan sağlık talebi, saygının yok edilmesi, eksik istihdamla verilmeye çalışılan hizmet, sanal kuyruklar, 5-10 dakika muayene süreleri, şiddeti üreten, bu sistemin ta kendisi, biliyoruz” dedi. Çeşitli kalemler altında ödenen ve emekliliğe yansıtılmayan ek ödemelerle avutulduklarını ifade eden Fındık, “Gerçek enflasyon karşısında bizlere sadece yüzde 17,5 zam reva görülürken, emekliliğimize yansımayan seyyanen zam ile eğitimli olmak cezalandırılıyor ve mezarda emekliliğe mahkûm ediliyoruz” dedi.
İKİ KATI OLMASI GEREKİR
Fındık, sağlık ve sosyal hizmet kolunda görev yapan çalışanların alım gücünün hızla azaldığını aktararak, “Fazla çalışma ücretimiz, iş hukukuna göre normal mesaimizin 2 katı olması gerekirken, yarısından az alıyoruz. Çocuklarımız için sağlıklı beslenme koşullarını sağlayamıyoruz, eğitim masraflarını, kiramızı bile ödemekte zorlanıyoruz. Uluslararası aile hekimliği uygulamaları ile ilgisi olmayan düzenlemeler, yetersiz aile sağlığı merkezi gider ödemeleri, yetersiz aile hekimi ve aile sağlığı çalışanı sorunu çözülmüyor, düşük tavan katsayısı ve destek ödemesi ile aile sağlığı çalışanları yok sayılıyor ve birçok angarya iş yükü ile 85 milyon vatandaşın koruyucu sağlık hizmeti ihmal ediliyor. 2010 yılında büyük umutlarla başlayan aile hekimliği uygulaması, aslında uygulamanın kendisi değil sistem içinde emek verenler sayesinde büyük başarılar elde etmiştir. Fakat yıllar içinde görülmüştür ki liyakatsiz eller sebebiyle her geçen gün geriye gitmiş ve geriye gitmeye devam etmektedir” diye konuştu.