Emekli Tümgeneral Ali İhsan Gürcihan ile İran, Irak, Suriye ve Mısır’da oluşan olaylar hakkında Türkiye’nin konumunu ve önemini konuştuk. Son zamanlarda Orta Doğu ülkelerindeki iç ve dış karışıklıkların gelişiminin yanı sıra Türkiye’nin yıllardan beri konuştuğu “Türkiye’yi ele geçirmek istiyorlar” söylemlerine yönelik de merak edilenleri sorduk.Türkiye’ye askeri anlamda yıllarca hizmet etmiş, konumu ve görevi süresince önemli olaylar ve süreçlerin içinde yer almış emekli Tümgeneral Ali ihsan Gürcihan ile “Büyük Orta Doğu Projesi, Amerika ve İsrail’in yeri, Türkiye’nin yapması gerekenler” konularında çeşitli sorular sorduk. Gürcihan, Türkiye’nin genel kesiminde yaşanan siyaset muhabbetlerinde “Orta Doğu bitsin sıra Türkiye’de. Küresel güçler esas Türkiye’nin peşinde” vs. gibi söylemlere yönelik sorumuza ise; “Türkiye, bu oyuna gelmeyecektir. Türkiye hangi durumda olursa olsun şu anki mevcut iktidarın birçok yanlışı var. Memnun değilim ama bütün bunlara rağmen ne iktidarı ne de Türkiye Halkı olarak son safhada yapılan bu oyuna gelmeyecektir. İran için de dediğim gibi hem yönetime hem de halka düşen görevler vardır. Türkiye içinde aynı şey geçerlidir. Hepimize düşen görev, bir şeye alet olmadan kimsenin maşası olmadan vatandaş olarak bir sorumluluk görevi var” dedi.“HEM YÖNETİMİN HEM DE HALKIN AKLISELİM DAVRANMASI GEREK”Gürcihan’a yönelttiğimiz “İran olayları” hakkından hem İran yönetimine hem de İran halkına önemli rol oynadığını belirterek; “Ben olaya 3 ölçekte bakmak istiyorum. İlk olarak İran ağırlıklı, ikinci olarak Bölge son olarak da Küresel ölçekli bakmak gerek. İran’ı genel bilgilerimizin yanı sıra, görevim sırasında terörle ilgili koordinasyon anlamında İran’a gidip gelmiş biriyim. Basında baktığınızda Hümeyni’nin yani şah’ın devrilmesinden sonra orada bulunan ilk Türk paşasıyım. Bunu vurgulamamın sebebi İran’ın dönüşüm dönemine girdiği 2000’li yıllarda orada yaşayan halkı analiz etme imkânım olması. Şunu açık ve net bir şekilde söylememiz gerekir. İran’da bugün din ağırlıklı, dini kurallarla ve gücünü dinden alan bir yönetimin sosyal ve kültürel açıdan zengin İran halkını baskıcı anlayışla 21. Yüzyıl’da yönetmesi mümkün değildir. İran’da insanlarla yönetim arasında bir doku uyuşmazlığı var. Bu konu elinde sonunda halledilmesi gereken bir konudur. İran, güçlü bir silahlı güce sahiptir. İran’ın bugünkü gibi bu tür içeride oluşan ayaklanmaları bastıracağına eminim. Hem yönetimin hem de halkın aklıselim davranması gerek. İran yönetimi halkın 21. yüzyıldaki ihtiyaçları ele alarak biraz yumuşaması gerekir. Halkında bölgedeki gerçekleri görerek Amerika’nın ve diğer küresel güç odaklarının ülkesindeki oynamak istedikleri oyunu görerek bu oyuna alet olmayarak bu işi belli bir çizgide bırakıp iki tarafta İran’ın geleceği açısından güzel ve olumlu bir noktaya gitmeleri lazım. Ben böyle olacağına inanıyorum” dedi.“İRAN’IN GENEL HUZURU ADINA, BİRLİKTE HAREKET ETMEMİZ LAZIM”İran’daki süre gelen olayların Büyük Orta Doğu Projesi olaylarından biri olabileceğinin altını çizerek; “Ne yazık ki Amerika’nın coğrafyayı değiştireceğim, sınırları değiştireceğim, yeniden Orta doğuyu şekillendireceğiz planı. Amerika’nın bu planı hem sınırlar değiştirmek anlamında hem rejimler yönetimler anlamında bahsedilen bir plandır. Bu gerçeği görmemiz lazım. Türkiye olarak orta doğunun bir parçasıyız. Avrupa’dan güç alarak, Avrupa ile birlikte olmamıza rağmen Ana parçamızda orta doğunun bir parçasıyız. Bölgede oynanan bu oyuna ne biz ne de İran olarak izin vermemeliyiz. Örneğin Saddam Hüseyin olayı. Saddam’ın kendi ülkesindeki olayla nedeniyle onu zayıf gördüler Irak konusunu çözdüler ama ülkeyi maf ettiler. Suriye’de de aynı şeyler oldu. Bizim yani Türkiye olarak üstümüze düşen görev ise geçmişi olan köklü devletlerle orta doğudaki sorunları tespit edip kimlerle dayanışma içinde olacağız? Neler Yapacağız?’ın kararını verip bugünden itibaren İran ile ilişkimizin daha iyi konuma gelmesi lazım. İran’ın kendi iç sıkıntılarını çözmesi adına kimsenin müdahalesine fırsat vermeden onlarla birlikte olmamız lazım. Ne adına? Ne İran yönetimi ne de halkı adına. İran’ın genel huzuru adına” şeklinde konuştu.“İSMİ KONMAMIŞ VEYA AÇIKÇA YAZILMAMIŞ-ÇİZİLMEMİŞ-KONUŞULMAMIŞ BİR SAFHA OLABİLİR” “Suriye’yi bölgede süratle devlet otoritesinin egemenliğine doğru yol olmasını sağlamak amaçlı tedbirlere gitmemiz lazım. Bugün Esad bir sorundur ancak ‘Esad’ı kaldıracağız, yönetimden alacağız’ üzerinden yapılan siyaset ve arkasından gelen savaşta istenilen sonucu vermedi ve çok büyük bir hata ettik Suriye’yi bu şekle sokarak. Orta doğuda Türkiye olarak vazgeçmememiz gereken ilişkilerden bir tanesi de Mısır’dır. Mısır, Suriye, İran ve Irak ile ilişkileri sağlıklı geliştirirsek; küresel güçlerin orta doğuda at koşturmasına fırsat vermeyiz. Türkiye’den bahsedilen bir durum yoktur. Ancak Türkiye söylenmemiş, Büyük Orta Doğu Projesinde arka planda olan bir ülke olabilir. ‘Büyük Orta Doğuyu şekillendireceğiz. Sınırları değiştireceğiz’ konuşulurken ‘Türkiye modeli üzerinden yapacağız’ı planlayabilirler. Ilımlı İslam Projesiyle-Büyük Orta Doğu Projesi birbirini tamamlayan iki projedir. Türkiye arka planda mutlaka bir başka şekilde vardır ama Büyük Orta Doğu Projesi içerisinde ismi konmamış veya açıkça yazılmamış-çizilmemiş-konuşulmamış bir safha olabilir. Türkiye hangi durumda olursa olsun şu anki mevcut iktidarın birçok yanlışı var. Memnun değilim ama bütün bunlara rağmen ne iktidarı ne de Türkiye Halkı olarak son safhada yapılan bu oyuna gelmeyecektir. İran için de dediğim gibi hem yönetime hem de halka düşen görevler vardır. Türkiye içinde aynı şey geçerlidir. Hepimize düşen görev, bir şeye alet olmadan kimsenin maşası olmadan vatandaş olarak bir sorumluluk görevi var. İktidarlara düşen görev daha önemli bir konudur. İktidar olmak için kendinize bir taraftar kitlesi oluşturabilirsiniz. Ancak taraftar olan kesimin dışındaki insanları ne kadar öteki olarak görmeye başlarsanız, o kesimi üzecek-incitecek şeyler söylemeye başlarsanız. Ne yazık ki zaman zaman duyuyoruz ki; hain derecesinde veya düşman derecesinde suçlamaya başlarsanız ülkeyi siyasi anlamda huzur ve güven içerisinde yönetmeniz mümkün değildir. Bu halkın hoşgörüsüne büyüklüğüne bütün bunlara rağmen incitilen ve kendi ülkesinde yabancı gibi hisseden olduğu müddetçe o ülkede huzurlu bir yönetim sağlayamazsınız. İktidar olabilirsiniz ancak huzur ve güveni sağlayamazsınız. İran’daki olaylar da bu nedenle meydan gelmiştir. Böyle bir rahatsızlık nedeniyle olaylar gelişmiştir. Sadece oy için belli bir kesimi tatmin etmeye çalışırsanız veya ‘nasıl olsa ben iktidar oluyorum’ derseniz o ülkede huzur ve güveni sağlamanız mümkün değil. 21. yüzyıldayız. Her insan kendi bireysel hak ve özgürlüğünün peşindedir. İnsanların da bireysel hak ve özgürlüklerini elde etmek için kimseye alet veya maşa olmadan ülkesine ve yönetime karşı sorumluluklarını düşünerek hareket etmeli. Bu dengeyi sağlamak halkın ve yönetimin karşılıklı sorumluluğundadır. Bu ince çizgileri hangi taraf aşarsa ülkeyi huzursuzluğa iter” dedi“İSLAM DÜNYASINA SAHİP ÇIKMAK İSTİYORSAK ATTIĞIMIZ ADIMLARDA DİKKATLİ VE SAMİMİ OLALIM”Yaşanan karışıkların İsrail’in ve küresel güçlerin faydasına olacağını belirten Gürcihan; İslam dünyasına sahip çıkmak istiyorsak attığımız adımlarda dikkatli ve samimi olalım” dedi. Gürcihan konuşmasında “İsrail’in istismar noktasında. Netanyahu’nun beyanatlarında gördüğünüz gibi aynı Amerika gibi İran iyice karışsın, parçalansın istiyor. Tekrar dediğim gibi İran Halkının tüm bu söylemleri İsrail ve Amerika’nın kursaklarında bırakacaklarına inanıyorum. Ancak dikkat edilmelidir ki bölgedeki dikkat edilmesi gereken en önemli güç İsrail’dir. İsrail’in güçlenmesine ve Amerika ile birlikte Orta Doğuda hâkim bir unsur olarak rol oynamasına müsaade etmememiz gerekir. Mısır, Suriye, İran ve Irak’ın dimdik ayakta olması gerekir. Biz ne yazık ki bu konuda bu bahsettiğim müttefik kuvvetler ile Suriye’yi yerle bir ettik. Dönüp baktığımızda bu durum en çok İsrail’in işine yaradığını görebilirsiniz. Mısır’ın düşümü olduğu durum yine İsrail’in işine yaradı. İran’daki iç karışıklıktan öte müdahale edilecek bir duruma getirirsek bu en çok yine İsrail’in işine yarayacaktır. Aklımızı başımıza almamız lazım. Siyaseten üslubumuzun belli bir yerde olması, belli bir yerde kesilmesi lazım. Düşman olarak bile kabul ediyorsan. En son Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması olaylarındaki gibi bir duruş sergiliyorsak öte yandan da İsrail’in güçleneceğini bile bile Suriye’deki hâkim otoritenin devrilmesi adına destek veriyoruz. Bu çok büyük bir çelişkidir. Gerçekten Ortadoğu’ya sahip çıkmak istiyorsak, gerçekten İslam dünyasına sahip çıkmak istiyorsak attığımız adımlarda dikkatli ve samimi olalım. Amerika’nın bölgedeki ilgisi artık petrol değil, tek ilgisi bölgeye silah satmaktır. Bunun yolu da bugünkü karışıklıklardan geçer. İsrail’i kullanarak bölgede İsrail’e karşı bölgede cephe yaratmaktan geçer. Bunu dikkate alarak İsrail’e karşı da politikalarımızda Orta Doğu duruşunu göstermemiz gerek diye düşünüyorum” ifade etti.
GÜNDEM
09 Ocak 2018 - 06:09
"TÜRKİYE BU OYUNA GELMEYECEKTİR"
GÜNDEM
09 Ocak 2018 - 06:09