1 Ağustos dünya akciğer kanseri günü dolayısı ile basın açıklaması yapan Edirne Tabipler Odası Başkanı ve Türk Toraks Derneği Trakya Şube Başkanı Dr.Celal Karlıkaya, ‘’ Türkiye’de her yıl 30-40 bin vatandaşımız akciğer kanserine yakalanmakta ve ne yazık ki çok büyük bir Oranda teşhisten sonraki yıl içinde kaybedilmektedir. Bu hastalıktan en çok orta ve ileri yaş erkekler ölmektedir. Ancak aslında hastalık de çok daha erken yaşlarda başlamaktadır” diye açıkladı.
Edirne Tabipler Odası Başkanı ve Türk Toraks Derneği Trakya Şube Başkanı Dr.Celal Karlıkaya, “Akciğer Kanserini Görünür kılalım: Dünya Akciğer Kanseri Günü, akciğer kanserinin önlenmesi ve erken teşhisi konusunda farkındalığı arttırmayı ve insanları bilgilendirmeyi amaçlayan dünya genelinde kabul gören bir gündür. Akciğer kanserinin bireyler, aileleri ve tüm toplum üzerindeki yıkıcı etkilerini ve bu hastalıkla mücadeleye yönelik acil gereksinimleri anımsatmak amaçlanır.
Akciğer kanseri, akciğerlerdeki hücrelerin normalden saparak hızla tümörlere dönüşmeye, nihayetinde tüm vücuda yayılarak organizmanın ölümüne kadar yol açabilen, çok sinsi ve hafif veya şiddetli çok değişik belirtiler verebilen bir hastalıktır.
Türkiye’de her yıl 30-40 bin vatandaşımız akciğer kanserine yakalanmakta ve ne yazık ki çok büyük bir Oranda teşhisten sonraki yıl içinde kaybedilmektedir. Bu hastalıktan en çok orta ve ileri yaş erkekler ölmektedir. Ancak aslında hastalık de çok daha erken yaşlarda başlamaktadır.
Akciğer kanseri Kansere bağlı ölümlerin başlıca nedenidir ve dünya genelinde yılda ~1.7 Milyon insanı öldürmektedir. Ülkemizde her yıl 30-40.000 vatandaşımız bu hastalığa yakalanmaktadır. Çoğu hasta ne yazıktır ki tanı esnasında ameliyatla kurtulma şansını yitirmiş durumdadır.
En önemli nedeni başta sigara olmak üzere tütün kullanımıdır. Tütün ürünleri kanser ölümlerinin yüzde 22’sinden, akciğer kanseri kaynaklı ölümlerin ise yüzde 71’inden sorumludur.
Akciğer kanseri konusunda hekimler uyardığında ‘hiç sigara içmemiş kişilerin de akciğer kanseri olduğu’ söylemi sigarayı bırakmak istemeyen kişiler için adeta “denize düşmüş kişinin sarıldığı yılan”dır; kendini kandırmadır. Verilere göre akciğer kanseri hastalarının sadece yüzde 10’undan azı hayatında hiç sigara içmemiştir. Bu kişiler de çoğunlukla mesleki nedenlerle veya nadir risklerle karşılaşmaya bağlı hasta olmuşlardır. Örneğin hava kirliliği, genetik faktörler, radon gazı, asbest-amyant, tarımsal veya böcek ilaçlarına maruziyet gibi özellikle havadan gelen zehirli toz ve dumanlar, elektromanyetik ışınımlara maruz kalmak vs. de sorumlu olabilir. Ülkemizde görülen akciğer kanserlerinin yüzde 85-90’ının sigara kullanımına bağlı olduğu değerlendirilmektedir. Hiç sigara içmeyenler veya sigara içmeyi bırakmış olanlara göre, halen sigara içen kişilerde yeni akciğer kanseri görülme sıklığı katbekat yüksektir. İçilen sigaranın miktarı da önemli olup az içene göre çok içende risk 30 kata kadar daha yüksektir. Yine kendi içmediği halde sigara içilen mekanlarda çalışan, bulunan kişilerde içmeyenlere göre katbekat risk artışı söz konusudur. Hemen hemen bütün dünyada yasa haline gelmesine rağmen kapalı ortamlarda dumansız hava sahası ihlalleri akciğer kanserini azaltmaya çalışan ülkeler devletler için çabaları boşa çıkarmaktadır.
Başta sigara olmak üzere, her türlü tütün ürünü, elektronik sigaralar, çocuk yaşta ortaya çıkan bağımlılık salgını sonucu, esrar veya tiner vb. solunan sentetik uyuşturucu maddeler akciğer kanserine yol açabilmektedir. Sigara ve her türden bağımlıklar kişinin kendilik bilincini azaltarak sağlıklı beslenme, spor gibi yararlı eylemlerden de uzaklaşmasına yol açabilir. Sonuçta hem birey kendi vücuduna hem ruhsal durumuna hem de topluma, ülkesine ağır yıkımlara yol açma yolunda ilerlemektedir.
Erken evrede tanı konulması akciğer kanserinin tedavisinde çok önemlidir. Erken evrede tanı ile sağ kalım oranı ortalama yüzde 70’tir. İleri evrede ise bu oran çok çok düşmektedir. Ne yazık ki tıptaki büyük ilerlemelere karşın akciğer kanserinden ölümü engelleyebilecek kesin bir çare günümüz için söz konusu değildir. Akciğer kanserinde erken tanıya öncelik verilmeli ve çok yönlü yaklaşımlar hayata geçirilmelidir.
Ancak, erken evrelerde belirtilerin genellikle hafif veya belirsiz olması nedeniyle, birçok hasta ileri evrede teşhis edilmektedir. Düzenli sağlık kontrolleri ve akciğer kanserine özgü tarama testleri, erken teşhis için en etkili yöntemlerdir. Özellikle sigara içen ve mesleki olarak risk altında bulunan bireylerin bu konuda bilinçlenmesi, özellikle 35-40 yaşından sonra başta solunum işlevleri, belirti ve bulgular açısından hekim kontrolünden geçmesi gereklidir.
Toplum genelinde de akciğer kanserini azaltmanın en etkin yolu tütün vb. ürünlerin kullanımını önlemek, azaltmaktır. Dumansız hava sahası unutulmamalı, unutturulmamalıdır.
Ayrıca, iş yerlerinde ve evlerde hava kalitesine azami dikkat gösterilmesi, zararlı gaz ve kimyasallara maruziyetin önlenmesi koruyucu tedbirler arasındadır.
Göğüs Hastalıkları uzmanlarının mesleki derneği olan Türk Toraks Derneği ve Tabip Odaları gibi tüm hekim ve diğer sağlık meslek örgütleri halkımızın sağlığı ve sağlamlığını önceleyen kurumlardır. Kendi üyelerinin daha yetkin, başarılı hekimler olmasına gayret ederken halkın sağlık eğitimi ve ulusal halk politikaları geliştirmeye de gayret etmektedirler.” HABER MERKEZİ
GÜNDEM
Yayınlanma: 01 Ağustos 2024 - 13:52
Türkiye'de her yıl 30-40 bin kişi akciğer kanserine yakalanıyor
GÜNDEM
01 Ağustos 2024 - 13:52
İlginizi Çekebilir