Toplantıda konuşan Vakıf Edirne Şube Başkanı Akın Çetin, Cemevleriyle ilgili AİHM'in verdiği ayrımcılık yönündeki kararla haklılıklarının uluslararası alanda kabul gördüğünü söyledi. Çetin; “Şimdi Türkiye'de Yargıtay 3. Dairesi verdiği kararla artık Cemevleri'nin elektriğini ve suyunu devlet tarafınca ödenmesini zorunlu hale getirmiştir. Şimdiye kadar bizim hakka yürüyen vatandaşlarımızın tüm cenaze hizmetlerini, cem evlerinde parasız yapıyorlar, dedeler devletten bir lira bile almıyor, bedava hizmet ediyorlardı. Buna rağmen “Hizmet hakkı içindir” diyerek yıllarca bedava görev yapmaya devam edeceğiz. Ama Anayasa'nın 10'uncu maddesine göre bizim haklarımız verilmeli, haklarımız için mücadele veren inanç önderlerimiz, vakıf başkanımız Prof.Dr. İzzettin Doğan hocamıza borçluyuz” şeklinde konuştu.Cem Vakfı Trakya ve Balkanlar Alevi-Bektaşi İnanç Önderi Mustafa Çetin Dede de bugüne kadar Edirne Belediyesi ve basının kendilerini yalnız bırakmadığının altını çizerek aynı desteği devletten de görmek istediklerini ifade etti. Çetin; “Tek başınıza bir şey yapamazsınız, tek yumruk olarak geldik buralara. Bunun için devletimizden de bir şeyler bekliyoruz biz. Nasıl camilere yardım yapılıyorsa, bize aynı yardımı yapsınlar istiyoruz. Zaten AİHM kararlarını biliyorsunuz, biz mahkemeye vermek istemedik, Türk mahkemelerine başvurmuştuk fakat kabul etmediler bizi. Biz de AİHM'e başvurduk. Orada devletimiz yine bize karşı avukatlar çıkarttı. Fakat AİHM bizi haklı buldu. Biz devlet babamızdan yardımlarını bekliyoruz. Camilerimize ne yaptılarsa bize de aynısını yapsınlar. Fazla bir şey istemiyoruz. Cemevlerini resmi olarak tanısınlar. Bir de maddi-manevi yardımlar gerekiyor. Sonuçta biz de vergilerimizi verip askerliğimizi yapıyoruz, bu devlete bizim de bir katkımız var. Türkiye 28-30 milyon Alevi-Bektaşi var” ifadelerini kullandı.Vakıf Yönetim Kurulu Üyesi, Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu ise Edirne Belediyesi'nin bütün inanç gruplarına eşit düzeyde baktığını ifade ederek; “Osmanlı’nın Akıncılarından bu yana Balkanlar’da Bektaşilik ve Alevilik çok kıymetli. Biz diyoruz ki; ‘Bir olalım, iri olalım, diri olalım.’ Bektaşilerin o, ‘Eline, beline, diline sahip ol’ aforizması bizim için çok kıymetli. Edirne Belediyesi olarak bu şehirde dokunmadığımız hiçbir inanç grubu kalmayana kadar çalışacağız. Biliyoruz iki yıldır, 52 camimizi belediye ekipleri temizliyor. Bu Cemevi kıymetli. Cemevi de bizim içinde bir ibadethanedir. İnanç kişiye özel durumdur, kim nerede yapmak isterse orada yapar” diye konuştu.Cem Vakfı -Trakya ve Balkanlar Alevi - Bektaşi İnanç Önderi Mustafa Çetin Dede, Avrupa insan Hakları Mahkemesi'nin (AlHM) Cemevlerine ayrımcılık yapıldığı yönünde ki kararın ardından yargı tayin 3. Dairesi Cem evlerine ibadethane statüsü nü tamamen kazandıklarını söyledi.Çetin, “Şimdi Türkiye de Yargıtay 3. Dairesi verdiği kararla artık Cem evlerinin Elektriğini ve suyunu devlet tarafınca ödenmesi zorunlu hale getirilmiştir. Şimdiye kadar bizim hakka yürüyen vatandaşlarımızın tüm cenaze hizmetlerini, cem evlerinde parasız yapıyorlar dedeler devletten bir lira bile almıyor, bedava hizmet ediyorlar buna rağmen ‘Hizmet Hakkı içindir’ diyerek yıllarca bedava görev yapmaya devam edeceğiz. Ama Anayasanın 10. Maddesine göre bizim haklarımız verilmeli, haklarımız için mücadele veren inanç önderlerimiz, vakıf başkanımız Prof Dr İzzettin Doğan, hocamıza borçluyuz. Artık bundan sonra Cem evleri ibadethane olarak tescil edildiği, Belediyeler cemevlerine arsa bile tahsis edecek” dedi.Cem Vakfı 1995 yılında Prof. Dr. İzzettin Doğan öncülüğünde kurulduğunu hatırlatan Çetin, “Alevi- Bektaşi- Mevlevi ve Nusayrilerin inanç kimlikleri ifade edilemiyor, 1000 yıldır Anadolu'da yaşayan Aleviler 25 milyon olmalarına rağmen görmezden geliniyor ve hakları gasp ediliyordu. Külfette ortaktılar ama paylaşımda Aleviler yok sayıldığını belirten Çetin Dede sözlerine şöyle devam etti;“Cem Vakfı öncelikle bu boşluğu gördüğü için kurumsal çalışmalarını bu yönde yaptı. Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanlığı oluşturuldu. Cem evleri vardı ama Cem evlerinde inanç görevini yürütecek dedelerin etkinleşmesi için 2003 yılında bu kurum kurularak, inanç önderlerinin birliği sağlandı. Alevi inancına mensup vatandaşların kurduğu 690 dernek / vakıf ve yaklaşık 1600 kişinin katılımıyla Cem Vakfı öncülüğünde talepler tespit edilip bu taleplerin takipçisi Cem Vakfı oldu. • Genel talepleri şu başlıklardan oluştu: 1- Diyanet İşleri Başkanlığı yeniden yapılandırılması veya kaldırılması. 2- Genel bütçeden Alevilere, Bektaşilere pay ayrılması. 3- Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde Alevilik Bektaşilik inancının müfredata girmesi. 4 - TRT'de Alevilik Bektaşilik ile ilgili yayınların yapılması. 5 - Cem evlerine yasal statü 6 - İnanç önderleri (Dede-Baba yetiştirme) okulları açılması, - Bağlama / saz okullarda seçmeli ders olarak verilmesi.Bu taleplerin hayata geçmesi için önce iç hukuk yollarına başvuruldu. Ama Yargıtay çözümün siyasi irade de olduğunu belirterek davaları reddetti. Prof. Dr. İzzettin Doğan Uluslararası Hukukçu kimliğinle istenilmediği. halde AHİM’ de (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) davalar götürüldü, AIHM tarafından önce "Zorunlu Din Dersleri" ele alındı ve zorunlu din derslerini!' mecburi olamayacağına karar verildi. Sonraki aşamada ise Cem evlerinin ayrımcılığa tabi tutulduğunu tespit etti.Cem evlerinde cenaze hizmetleri yapılıyor mu? Bu hizmetler karşılığında ücret alınıyor mu-Aşevinde yoksulların kanlı doyuruluyor mu? Bu durumda maddi bir çıkar gözetiliyor mu - Toplu yapılan ibadetlerden ücret alınıyor mu? Alınmadığını tespit edilince burası ibadethanedir diye karar verildi. Alevilere haksızlık olduğu tespit edildi. Cem evlerinin yasal statüye kavuşmasına karar verildi. Cem Vali önderliğinde yapılan başvurulardan birine daha Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden cevap gelmişti. Strazburg'da görev yapan AİFIM, "cem evlerine ayrımcılık yapıldığını ve cem evlerinin de diğer ibadethaneler gibi hukuki olarak tanınması gerektiğini" karara baladı. Bu ülkede her yurttaş gibi vatandaşlık görevini yerine getiren Aleviler Bektaşiler haklarını istiyordu. Çünkü onlar herkesin hakkını vererek ve hakkını da alarak ancak toplumsal adaletin ve barışın sağlanacağına. inanıyoruz Uluslararası mahkeme kararları bağlayıcıdır. Yargı kararlarını yerine Anayasamızda "her insan istediği düşünceye, felsefi kanaate ve inanca sahip olarak kanun önünde eşinin" Deniyordu. Bu ülkenin devamında çok önemli bir detay daha vardı. "DEVLET BU EŞİTLİĞİN YAŞAMA GEÇMESIN' SAĞLAMAKLA YÜKÜMLÜDÜR.Yani görevi budur. Devlet, adaleti ve barışı sağlamakla vatandaşına sahip çıkmak zorundaydı.İnsan Hakları :evrenseldir, doğuştandır, toplum öncesidir, mutlaktır, vazgeçilmezdir. İnsan hakları ve temel özgürlüklerin korunmasına ilişkin sözleşmenin 9.Maddesi: 1. Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir; bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, kamuya açık veya kapalı ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle. dinini veya inancını açıklama Özgürlüğünü de içerir. AHİM`nin verdiği kararda insan haklarının en doğal hakkı olan inanç ve vicdan hürriyetini görüyoruz. Bu ayrımcılığa AHİM"Türk hükümeti, hiçbir geçerli ve objektif gerekçe sunmadan cem evlerini bu uygulamadan muaf tutmuştur. Cem evleri de tıpkı diğer ibadet mekanları gibi ibadethanedir." sözleriyle ifade etmiştir. Bu karar Cem Vakfı'nın ve genel başkanı Prof. Dr. Sn. İzzettin Doğan'ın ve yol arkadaşlarının başarısıdır.. Ülkenin ulusal birlik ve beraberliğini bozmadan, kargaşaya mahal vermeden, kimsenin burnu dahi kanatmadan barış ve dostluk içerisinde büyük bir haksızlık önlenmiş oldu. Cem Vakfı Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. İzzettin Doğan, uluslararası hukukçu kimliğiyle Alevilerin, Bektaşilerin, Mevlevi ve Nusayrilerin haklarını uluslararası AİHM 'ne götürerek bu bayramı biz Alevilere yaşattı, Bu sonuç cem evlerimizin yasal statüye kavuşması açısından çok önemli bir karardır. Çünkü ülkemiz daha önce yapmış olduğu sözleşme gereği AİHM'nin alacağı kararlara uyacağını taahhüt etmiştir. Zorunlu din derslerine ilişkin olarak verilen ihlal kararının gereklerini yerine getirmekten imtina eden siyasi iktidarın.Bizler Cem Vakfının Genel Başkanı Sn Prof Dr. İzzettin Doğan, hocanın dediği gibi " Bizim İslam inancımızda cebir Şiddet, Kin Nefrete yer yoktur." Bu nedenden dolayı bizler barıştan yanayız, Ölümler asla kabul etmeyiz, Biz Alevi toplumu hiçbir canın burnunun kanamasını dahi istemeyiz. Bizler bu düşünceleri„ fikirleri savunuruz ”dedi. Son olarak Alevi-Bektaşiliğin tarihi açıdan önemine değinen Prof.Dr. Engin Beksaç ise Bektaşi Dedeleri'nin Trakya Türklüğü'nün temellerini attığını dile getirdi. Beksaç; “Bugün bile Trakya’da yaşanan dinsel hoşgörünün Balkanlar'daki hoşgörünün temellerini atan bu grupların uzantılarıdır. Balkanlara bakarsak, doğuşu ve ortaya çıkışı Trakya’dan olduğunu görürüz. Bu da bizim bugün Edirne sınırları içerisidir” ifadelerini kullandı.Konuşmaların ardından, Cem Vakfı Edirne Şubesi Başkanı Akın Çetin Edirne’de görev yapan basın mensuplarına yaptıkları desteklerden ötürü birer plaket takdim etti. Edirne Gazetesi adına gazetemiz muhabiri Birol Çakan plaketi teslim aldı.
MEDYA
25 Haziran 2016 - 09:01
Cemevleri'ne ibadethane statüsü
Cem Vakfı -Trakya ve Balkanlar Alevi - Bektaşi İnanç Önderi Mustafa Çetin Dede, Edirne Cem Vakfı Başkanı Akın Çetin, Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Dr.Ertuğrul Tanrıkulu’nun da katıldığı basın toplantısında Cemevlerine ibadethane statüsü koyulduğu müjdesini verildi.
MEDYA
25 Haziran 2016 - 09:01