YEŞİM DRAMALI
Trakya Üniversitesi tarafından düzenlenen 7’nci Uluslararası Balkan Tarihi Araştırmaları Sempozyumu Trakya Üniversitesi Balkan kongre merkezinde gerçekleşti.
Tarihi Araştırmaları Sempozyumuna konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. İlber Ortaylı, Osmanlı'nın son döneminde yaşadığı toprak kayıplarından sonra Kırım'dan ve Balkanlar'dan Anadolu'ya yaşanan göç hareketlerinin, Türkiye'deki sanayi, tarım ve iktisadi gelişmelere katkı sağladığını söyleyen Ortaylı; "Rumeli'den gelen göçmenlerle Türkiye'deki sınai-iktisadi yapı her zaman değişmiştir. İnsanların haklarının gasp edilmesinin dışında, bir bakımdan göç denen olaya müteşekkiriz" dedi.
7’ıncı Uluslararası Balkan Tarihi Araştırmaları Sempozyumu,saygı duruşu ve istiklal marşının okunması ile başladı. Açılış konuşmasını yapan Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Edirne’nin de balkanlardan çok göç aldığını ve üniversitede de balkanlardan gelip okuyan birçok öğrencinin olduğunu söyledi.
Anadolu'dan Balkanlar'a göçlerin, 15. yüzyılda Rumeli'nin fethiyle başladığını belirten
Ortaylı, “Önce Dobruca'ya, ardından Türk-Rus savaşında Bulgaristan'a, Tuna havzasına ve Balkan Savaşı'ndan sonra bütün Balkanlar'dan Türkiye'ye göç olmuştur. Bu çok önemlidir. Çağdaş Türkiye'nin sınırları o zaman tespit edilmiştir. Balkan devletleri her zaman kendi içlerinde göç yaşamışlardır. Bu göçler içerisinde gelen muhaciri kabul etmeye en hazırlıklı olan Türkiye olmuştur. Hiçbir zaman yerinden kopan gelen insanlar hayatlarından memnun olmazlar" şeklinde konuştu.
Göçün ikili bir hareket olduğunu anlatan Ortaylı, "Hiç kimse Karaman'dan, Kastamonu'dan Rumeli'ye gitmeyi, göçe zorlanmayı hiç istemedi. Ama ondan sonra da, tarih o insanların torunlarını tekrardan buraya sürüklediği zaman da bedbin oldular. Ama her seferinde de Türk halkı dirilmeyi ve geldiği bölgeyi yaşatmayı bilmiştir.
Türkiye Rumeli'siz düşünülemez diyen Ortaylı, şöyle devam etti; “Şayet Osmanlı-Rus savaşından sonra Dobruca ve Deliormanlı'dan göçmenler gelmese, bunların da arkasında Kırımlılar olmasa, Eskişehir Ovası'nın tarıma bu kadar elverişli olması mümkün olmayacaktı. 1895 Osmanlı-Yunan savaşında ilk defadır ki ordumuz kendi tahıllarıyla beslenmiştir. Bu çok önemlidir. Anadolu'nun tohumları zirai medeniyete, zirai endüstriye ve okullara açılmıştır. Şurası bir gerçektir. Rumeli'den gelen göçmenlerle Türkiye'deki sınai-iktisadi yapı her zaman değişmiştir. İnsanların haklarının gasp edilmesinin dışında, bir bakımdan göç denen olaya müteşekkiriz.Bulgaristan'ın zorladığı göç olmasa belki de Türkiye'deki şehirlerin ani değişikliklerini anlamak mümkün olmayacaktır. Bizim sanayileşmemizde gelişmemizde Balkanlar'dan yapılan büyük göçün son derece büyük faydaları oldu. Tarımda endüstriyel bitkilerin ekimine, küçük sanatların gelişmesine büyük katkıları olmuştur. Türkiye Rumeli'siz düşünülemez. İmparatorluğumuzun Anadolu'su Rumeli'dir. 1402'den sonra tarumar olan Anadolu, Rumeli'de tekrar dirildi ve bir imparatorluk oldu. Bu çok kısa zaman aldı”dedi.
Trakya Üniversitesi tarafından düzenlenen 7’nci Uluslararası Balkan Tarihi Araştırmaları Sempozyumu Trakya Üniversitesi Balkan kongre merkezinde gerçekleşti.
Tarihi Araştırmaları Sempozyumuna konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. İlber Ortaylı, Osmanlı'nın son döneminde yaşadığı toprak kayıplarından sonra Kırım'dan ve Balkanlar'dan Anadolu'ya yaşanan göç hareketlerinin, Türkiye'deki sanayi, tarım ve iktisadi gelişmelere katkı sağladığını söyleyen Ortaylı; "Rumeli'den gelen göçmenlerle Türkiye'deki sınai-iktisadi yapı her zaman değişmiştir. İnsanların haklarının gasp edilmesinin dışında, bir bakımdan göç denen olaya müteşekkiriz" dedi.
7’ıncı Uluslararası Balkan Tarihi Araştırmaları Sempozyumu,saygı duruşu ve istiklal marşının okunması ile başladı. Açılış konuşmasını yapan Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Edirne’nin de balkanlardan çok göç aldığını ve üniversitede de balkanlardan gelip okuyan birçok öğrencinin olduğunu söyledi.
Anadolu'dan Balkanlar'a göçlerin, 15. yüzyılda Rumeli'nin fethiyle başladığını belirten
Ortaylı, “Önce Dobruca'ya, ardından Türk-Rus savaşında Bulgaristan'a, Tuna havzasına ve Balkan Savaşı'ndan sonra bütün Balkanlar'dan Türkiye'ye göç olmuştur. Bu çok önemlidir. Çağdaş Türkiye'nin sınırları o zaman tespit edilmiştir. Balkan devletleri her zaman kendi içlerinde göç yaşamışlardır. Bu göçler içerisinde gelen muhaciri kabul etmeye en hazırlıklı olan Türkiye olmuştur. Hiçbir zaman yerinden kopan gelen insanlar hayatlarından memnun olmazlar" şeklinde konuştu.
Göçün ikili bir hareket olduğunu anlatan Ortaylı, "Hiç kimse Karaman'dan, Kastamonu'dan Rumeli'ye gitmeyi, göçe zorlanmayı hiç istemedi. Ama ondan sonra da, tarih o insanların torunlarını tekrardan buraya sürüklediği zaman da bedbin oldular. Ama her seferinde de Türk halkı dirilmeyi ve geldiği bölgeyi yaşatmayı bilmiştir.
Türkiye Rumeli'siz düşünülemez diyen Ortaylı, şöyle devam etti; “Şayet Osmanlı-Rus savaşından sonra Dobruca ve Deliormanlı'dan göçmenler gelmese, bunların da arkasında Kırımlılar olmasa, Eskişehir Ovası'nın tarıma bu kadar elverişli olması mümkün olmayacaktı. 1895 Osmanlı-Yunan savaşında ilk defadır ki ordumuz kendi tahıllarıyla beslenmiştir. Bu çok önemlidir. Anadolu'nun tohumları zirai medeniyete, zirai endüstriye ve okullara açılmıştır. Şurası bir gerçektir. Rumeli'den gelen göçmenlerle Türkiye'deki sınai-iktisadi yapı her zaman değişmiştir. İnsanların haklarının gasp edilmesinin dışında, bir bakımdan göç denen olaya müteşekkiriz.Bulgaristan'ın zorladığı göç olmasa belki de Türkiye'deki şehirlerin ani değişikliklerini anlamak mümkün olmayacaktır. Bizim sanayileşmemizde gelişmemizde Balkanlar'dan yapılan büyük göçün son derece büyük faydaları oldu. Tarımda endüstriyel bitkilerin ekimine, küçük sanatların gelişmesine büyük katkıları olmuştur. Türkiye Rumeli'siz düşünülemez. İmparatorluğumuzun Anadolu'su Rumeli'dir. 1402'den sonra tarumar olan Anadolu, Rumeli'de tekrar dirildi ve bir imparatorluk oldu. Bu çok kısa zaman aldı”dedi.