Birleşmiş Milletler tarafından engelli bireylerin toplumsal yaşama tam ve diğer bireylerle eşit katılım sağlamalarına ilişkin çalışmalar yürütülmüştür. Bununla beraber engellilerin sorunlarına dikkat çekmek ve onları daha iyi anlayabilmek adına 3 Aralık "Uluslararası Engelliler Günü " olarak ilan edilmiştir.
Kişilerin doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık veya kaza sonucu bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle engelli olması, süreğen (kronik) hastalığı olan kişilerin ise çalışma kapasitelerinin ve yaşamsal fonksiyonlarının engellenmesi, bu durumdaki kişilerin yaşamsal aktivitelerini kısmi ya da tam olarak engellemekte ve de en önemlisi sosyal yaşamlarını sürdürmelerini zorlaştırmaktadır (Kaynak:Türkiye Özürlüler Araştırması,2002).
Engelli; fiziksel, zihinsel, ruhsal ve duyusal açıdan çeşitli düzeylerde kayıpları mevcut olan bireylerdir ve bu yüzden topluma diğer bireyler gibi eşit koşullarda tam ve etkin olarak katılmakta sorun yaşamaktadırlar. Engelli bireylerin toplumsal hayata etkin biçimde katılabilmesi için eğitim sürecine ve istihdama da katılımlarının sağlanması gerekir. Bu amaçla eğitim kurumları da faaliyet göstermektedir. Engelli bireylerin yaşamdan kopmamaları için her konuda onlara destek olmak sosyal politikanın da bir gereğidir. Engelli bireyler penceresinden bakarak bugünün önemini vurgulamak önemlidir.
Engelli bireyler yaşam alanları olan evlerinden çıktıkları anda sokakta, parkta, markette, toplu taşımada kısacası her gün uğradığımız toplu yaşam alanlarında onlarca insanın başlarının kendilerine çevrildiğinin farkındalar…. 3 Aralık 2020 sadece engelliler günü olarak değil de bakış açımızın genişlediği sosyal bir farkındalık günü olmalıdır. Engelli insanların sorunlarına dikkat çekmek tek bir gün değil hergün önemlidir.
Dünyada ki bütün çocuklar bütün bireyler özeldir ama kimileri çok daha özeldir. Hepimiz birer engelli adayıyız, engelli demek yalnız bedenen değil ruhen de olur. Bugünün anlamını herkese bilinçlendirmekle beraber farkındalık yaratın ki onları anlamak için kalplerinizde ki engeli kaldırın! Engelli yaşam hepimizin yarını olabilir. Engelli bireyler acınacak gözler ve sözler değil saygı ve anlayış bekler. Aslında onlar için asıl engel toplumun onları her konuda yetersiz görmeleridir. Sokakların ve caddelerin, okul vb yapıların onlar için uygunsuz inşa olmasıdır.
Bugün sadece engelli bireyleri değil onların ailelerini de çok iyi anlamamız gerekir. Bir annenin en büyük korkusu değil midir ki çocuklarının ölmesi? İşte kimi engelli annelerinin ise çocuklarından önce ölmek..
Sizler hiç tekerlekli sandalyede oturup koşmayı denediniz mi ? Veya gözlerinizi bağlayıp sevdiklerinizi görmeyi denediniz mi ? Kollarınızı bağlayıp birinin size yemek yedirmesini, su içirmesini beklediniz mi ? Konuşmadan şarkı söylediniz mi ? Kordonda martıların sesini dinlemek istediniz mi ? Daha bir çok örnek sayabiliriz aslında kendimizi onların yerine koymak ve onları daha iyi anlamak için… Fakat insanlar arasında aşılmayan tek engel sevgisizliktir. Bizi insan yapan kolumuz, bacağımız değil; kalbimizdir. Eğer sevgi varsa engel yok! Yeter ki zihniyetlerimizde, kalplerimizde, vicdanlarımızda engel olmasın! Sadece bir gün değil her gün sevgimizi ve ilgimizi onlara vermeliyiz.
Engel; eksiği fazlayı gören gözde,
Engel; sevgiyi hissedemeyen yürekte,
Engel; bir kelam ile bin gönül yakıp yıkan dilde,
Engel; işitip duymayan kulakta;
Engel; önyargıyla beyinde..
Hadi kaldıralım engelleri…
Kişilerin doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık veya kaza sonucu bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle engelli olması, süreğen (kronik) hastalığı olan kişilerin ise çalışma kapasitelerinin ve yaşamsal fonksiyonlarının engellenmesi, bu durumdaki kişilerin yaşamsal aktivitelerini kısmi ya da tam olarak engellemekte ve de en önemlisi sosyal yaşamlarını sürdürmelerini zorlaştırmaktadır (Kaynak:Türkiye Özürlüler Araştırması,2002).
Engelli; fiziksel, zihinsel, ruhsal ve duyusal açıdan çeşitli düzeylerde kayıpları mevcut olan bireylerdir ve bu yüzden topluma diğer bireyler gibi eşit koşullarda tam ve etkin olarak katılmakta sorun yaşamaktadırlar. Engelli bireylerin toplumsal hayata etkin biçimde katılabilmesi için eğitim sürecine ve istihdama da katılımlarının sağlanması gerekir. Bu amaçla eğitim kurumları da faaliyet göstermektedir. Engelli bireylerin yaşamdan kopmamaları için her konuda onlara destek olmak sosyal politikanın da bir gereğidir. Engelli bireyler penceresinden bakarak bugünün önemini vurgulamak önemlidir.
Engelli bireyler yaşam alanları olan evlerinden çıktıkları anda sokakta, parkta, markette, toplu taşımada kısacası her gün uğradığımız toplu yaşam alanlarında onlarca insanın başlarının kendilerine çevrildiğinin farkındalar…. 3 Aralık 2020 sadece engelliler günü olarak değil de bakış açımızın genişlediği sosyal bir farkındalık günü olmalıdır. Engelli insanların sorunlarına dikkat çekmek tek bir gün değil hergün önemlidir.
Dünyada ki bütün çocuklar bütün bireyler özeldir ama kimileri çok daha özeldir. Hepimiz birer engelli adayıyız, engelli demek yalnız bedenen değil ruhen de olur. Bugünün anlamını herkese bilinçlendirmekle beraber farkındalık yaratın ki onları anlamak için kalplerinizde ki engeli kaldırın! Engelli yaşam hepimizin yarını olabilir. Engelli bireyler acınacak gözler ve sözler değil saygı ve anlayış bekler. Aslında onlar için asıl engel toplumun onları her konuda yetersiz görmeleridir. Sokakların ve caddelerin, okul vb yapıların onlar için uygunsuz inşa olmasıdır.
Bugün sadece engelli bireyleri değil onların ailelerini de çok iyi anlamamız gerekir. Bir annenin en büyük korkusu değil midir ki çocuklarının ölmesi? İşte kimi engelli annelerinin ise çocuklarından önce ölmek..
Sizler hiç tekerlekli sandalyede oturup koşmayı denediniz mi ? Veya gözlerinizi bağlayıp sevdiklerinizi görmeyi denediniz mi ? Kollarınızı bağlayıp birinin size yemek yedirmesini, su içirmesini beklediniz mi ? Konuşmadan şarkı söylediniz mi ? Kordonda martıların sesini dinlemek istediniz mi ? Daha bir çok örnek sayabiliriz aslında kendimizi onların yerine koymak ve onları daha iyi anlamak için… Fakat insanlar arasında aşılmayan tek engel sevgisizliktir. Bizi insan yapan kolumuz, bacağımız değil; kalbimizdir. Eğer sevgi varsa engel yok! Yeter ki zihniyetlerimizde, kalplerimizde, vicdanlarımızda engel olmasın! Sadece bir gün değil her gün sevgimizi ve ilgimizi onlara vermeliyiz.
Engel; eksiği fazlayı gören gözde,
Engel; sevgiyi hissedemeyen yürekte,
Engel; bir kelam ile bin gönül yakıp yıkan dilde,
Engel; işitip duymayan kulakta;
Engel; önyargıyla beyinde..
Hadi kaldıralım engelleri…