Edirne Belediyesi 9.Kitap Fuarında standa yerini alan “Simgelerle Şifrelenmiş Aşk” Edirne kitabının yazarı Tuncer Dabanlı, Edirne, Türkiye’de Bulunan Nadir Şehirlerden Biri, Aslında Tarihte Yaşayan Bir Şehir olduğu belirterek, bir İtalyan kadının Edirne’de köklerini aramasını kültürel,ilahi ve bireysel aşkı konu alarak yazdığı romanında dünümüzde bugüne olan bağlantısını yer aldığını ifade etti yazar Dabanlı.
“Simgelerle Şifrelenmiş Aşk” Edirne Romanı günümüzden yüzyıl önce balkan savaşında İtalyan kadına Türk eşinin savaş nedeniyle İtalya’ya gitmek zorunda kalmasıyla başlayan ve İtalya’dan Edirne’de günümüze kadar günümüze uzanan bir çok konuyu anlatan kitabın yazarı yazarı Tuncer Dabanlı;
Edirne bildiğiniz gibi çok kültürlü bir şehir geçmişinden geliyoruz, özellikle 6 tane farklı ırktan insanlar Osmanlı döneminde burada yaşamış. Bu beni çok etkiledi, gençliğimde burada babam DSİ’de görevliyken bu tarih mekanlara çok gittim.
Daha sonra yurt dışında NATO’da görev yaparken, İtalya’da Venedik ve Verona’da benzer böyle tarihi dokuları görünce Edirne’nin de aslında kendine özgü tarihi dokusu olan çok özgün bir yer olduğunu hissettim.
Yaşadığım İtalya’nın Verona şehri ile Edirne şehrini birleştiren bir roman haline getirmek istedim. Bunu yaparken de basit bir kurgu ile yazma yerine mesela ;Selimiye cami yazılı eserler kütüphanesi müdürü ile konuştum.
Edirne’deki Yahudi tarihini okudum. Geçmişte burada neler yaşanmış onları araştırdım. Mesela salnameler var. Buralarda roman kahramanlarını oluştururken, gerçek verilere baktım ve inceledim. Bir tane İtalyan eczacı var mesela, romanımda onu kullandım. Gerçek üzerine inşa ettim romanımın kahramanlarımı ve insan ilişkilerimi de burada yaşamak için ne gerekiyorsa öyle hayal etmeye çalıştım.
EDİRNE’DE, BİRLİKTE YAŞAMIN BİR KÜLTÜRÜ VAR
Özellikle sayın Recep Gürkan’ın ziyaretinde söylemiştim kendisine protokol odasında Osmanlı’dan kalma Belediye Meclisinin üyelerinin yağlı boya tablosu var. Buraya baktığımızda 1905 gibi geç bir zamanda biz bunun bir mecliste herhangi bir nüfus sayınsa bakılmadan İtalyanların dahi temsil edildiğini gördüm. Bu beni çok şarttı, belki komşu ülkeler Bulgar ve Yunanistan temsili normal gelebilir ama İtalyanların da temsili olduğunu görünce, şunu anladım ki,burada birlikte yaşamın bir kültürü varmış.
Farklılara saygı varmış. Bu kesinlikle hani geçmişi aşırı yüceltip bugünki Cumhuriyet değerlerimizin değersiz olduğunu söylemek istemiyorum. O anlamda söylemiyorum. Bugünkü Cumhuriyetimizin değerlerine de baktığımızda aslında Edirne’de bile Balkanların hemen her yerinden insanlar var, Anadolu’dan insanlar var.
Yani özellikle şu yaşadığımız Ukrayna- Rusya savaşı ve İsrail- Filistin çatışmalarını göz önüne alırsak, 1900’lü yıllar gibi bir zaman diliminde ve onun da öncesinde belki 150 yıllık Yahudilerin, İtalyanların, Yunanlıların, Bulgarların Romenlerin ve Türklerin bir arada yaşaması ve böyle bir medeniyeti kurması.
BUNLAR HEPSİ KÜLTÜREL MİRAS
Medeniyet neden diyorum, bugün İtalyan kilisesi var, Bulgar kilisesi var, o dönemin en büyük yapılarından Yahudi havrası var. Bunlar hepsi kültürel miras, bunu yanında romanımda çok önemli bir yeri olan Mimar Sinan’ın meşhur lalesi var. Roman hem günümüzde geçiyor,hemde yüz yıl önce balkan savaşında bir İtalyan kadına Türk kocası tarafından savaş nedeniyle İtalya’ya gitmek durumunda olmuş eşine yazdığı mektupların Edirne’de bir bağ evinde bulunmasıyla ortaya çıkan merak ve günümüzde ki Tulip isminde İtalya’dan gelip anneannesinin izini o mektuplar çerçevesinde Edirne sürmesi. Mektuplar çerçevesinde Edirne’de emaneti aramasının hikayesi bu roman. Burada bir kültürel,ilahi aşk ve bireysel aşkı işlemeye çalıştım.
EDİRNE, TÜRKİYE’DE BULUNAN NADİR ŞEHİRLERDEN BİRİ, ASLINDA TARİHTE YAŞAYAN BİR ŞEHİR
Edirne bu kadar kültürel birikimi olan bir şehir, açık hava müzesi gibi bir kent. Gerçekten açık hava müzesi, bugün Floransa’ya, Venedik’e gittiğiniz zaman, ben Venedik’i çok iyi biliyorum Edirne’nin oralardan bir farkı yok. Fakat biz bunun farkında değiliz. Edirne, Türkiye’de bulunan nadir şehirlerden biri, aslında tarihte yaşayan bir şehir.
Birisi buraya geldiğinde merkezde yürüdüğü zaman, camiler, medreseler, kervansaraylar, kilise ve havra gibi yerlerle karşılaştığında 16.,17. Yüzyıla gidiyor. Hayal olarak değil gerçekten gidiyor, çünkü mekan çok güzel etkileşimler veriyor.
Bu nedenle belki bir Floransa ve Venedik gibi sayın valim olabilir, sayın belediye başkanımız olabilir, bir proje başlatılıp, tarihte yaşayan şehir Edirne konsepti ile hem yurt dışına hem yurt içine tarih ve kültür perspektifinde bir takım doneler sunulabilir.
Bunlar mesela; gelen insanlara o dönemin ruhunu yaşatacak Sağlık müzesi var. Orada nasıl giysiler varsa orada insanların bir takım faaliyetler içinde bulunması veya gözlemlenmesi sadece müze ziyareti değil, katılımlı bir takım etkileşim sağlanabilirse, tarihi mekanlarda ki bunu çok güzel yapıyor belediye, caz festivali, İtalyan kilisesinde de oldu, havrada da oldu.
Evet bunlar çok güzel kültürel faaliyetler, bunlar uluslar arası turist çekecek veya nitelikli yer turist çekecek, tarih kültür atmosferini yaşamak ve hissetmek için yeni bir proje ve yaklaşımlara ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda tarihte yaşayan şehir Edirne konseptini naçizane Edirne sevdalısı olarak öneriyorum.”dedi. HABER:YEŞİM DRAMALI