Edirne İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Edirne İl Müftülüğü arasında imzalanan protokol kapsamında, anaokullarında 4-6 yaşındaki çocuklara Kur’an Kursu verilmesiyle ilgili velilere form gönderildiğini öne süren Türkiye Öğretmenler Sendikası ve Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Temsilcisi Celil Özcan, “Anayasamız başta olmak üzere Milli Eğitim Genel Amaçlarına uygun değildir.”dedi.
Türkiye Öğretmenler Sendikası ve Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Temsilcisi Celil Özcan, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi, “Öncelikle, 6 Ekim 1990 günü Kuran’ın Türkçe açıklamasını anlatmaya çalıştığı için katledilen, Atatürkçü Düşünce Derneği kurucu üyemiz, demokrasi şehidimiz Doç. Dr. Bahriye ÜÇOK’u alçakça katledilişinin 31. yılında saygı ve şükranla anıyoruz.
Daha önce belirttiğimiz üzere, 1. Murat Anadolu lisesi binası, İsmail Güner Ortaokulu bahçe düzenlemesi gibi birçok okulda bulunan tadilat ihtiyaçları ile bütün Okullarımızdaki temizlikçi ve koruma görevlisi ihtiyaçları gibi acilen çözülmesi gereken ihtiyaçlar dururken, Milli Eğitim Müdürlükleri bu pandemi döneminde, İl genelindeki bütün Anaokulu ve anasınıflarında 4-6 yaş çocuklara yönelik olarak “Sıbyan kursları” açma telaşına düşmüşlerdir.
Edirne İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Edirne İl Müftülüğü arasında 2019 yılında imzalanan protokol kapsamında, İl genelindeki Anaokulları ve anasıflarında, formasyonu bile bulunmayan Müftülük öğreticileri tarafından, 4-6 yaşındaki çocuklara yönelik haftada 10 saate kadar sıbyan kursları açılması ve denetiminden de İl Müftülüğünün sorumlu olması, Anayasamız başta olmak üzere Milli Eğitim Genel Amaçlarına uygun değildir.
Her ne kadar isteğe bağlı olduğu dile getirilse de, Okulöncesi eğitim gören çocukların velilerine gönderilen formlarda; “Çocuğumun belirtilen programı almasını uygun buluyorum” ibaresi bulunmasına rağmen, “uygun bulmuyorum” ibaresi yoktur. Ayrıca, kurslarda “Milli ve Ahlaki değer” verileceği dile getirilse de; Protokolün amaç bölümünde, Anaokullarında ve anasınıflarında 4-6 yaşındaki çocuklara verilecek sıbyan kurslarında, ‘Milli ve Ahlaki değer’ verileceğine dair bir ibare yoktur. ‘Dini eğitim çalışmalarının yapılacağı’ belirtilmiştir.
Milli değer, ülke sınırları içindeki insanların önemsediği, benimsediği değerlerdir, Her ülkenin kendi değeri vardır. Bizim Milli değerlerimiz; Bayrak sevgisi, Vatan sevgisi, Milli bayramlar, Ülkümüz, Tarihimiz, Dilimiz, Andımız, Büyüklerimi saymak, küçüklerimi sevmek gibi ülkemize özgü değerlerdir. Milli değer, tıpkı Ahlaki değer gibi bu dünyalıktır. Milli değerler yok olursa ülke de yok olur. Bundan dolayı milli değerlere sahip çıkılmalı ve yaşatılmalıdır. İnsanların bu değerlere sahip çıkması toplum yapısını da güçlendirecektir.
Ne yazık ki, en önemli “Milli” değerlerimizden biri olan “Andımız”ı okullarımızda okutma konusunda Milli Eğitim Bakanlığı ayak diremektedir. Daha önce de sorduğumuz gibi tekrar soruyoruz. Andımız’da geçen cümlelerden hangisi Milli Eğitim Bakanlığını rahatsız etmektedir?
a) Türküm, doğruyum, çalışkanım.
b) İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak; yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
c) Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir.
d) Ey Büyük Atatürk!
e) “Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türk’üm diyene!
Milli Eğitim Bakanlığının Genel Amaçları ve Genel İlkeleri ile Anayasamızın 24. ve 42. Maddelerine göre her Türk Vatandaşına verilecek eğitim, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilir ve denetlenir. Türk Vatandaşlarına “Milli” eğitim vermek Diyanetin veya Müftülüğün görevi değildir.
Dürüstlük, sevgi, saygı, hoşgörü, Adalet duygusu, İnsan onuruna saygı, Büyükleri saymak, küçükleri sevmek gibi bu dünyalık olan Milli ve Ahlaki değerleri, çocukların kendi öğretmenleri yerine, formasyonu bile bulunmayan, hiçbir pedagoji eğitimi almamış imamlar mı daha iyi verecektir? Dini değerler; Din’den Din’e, Mezhepten mezhebe, tarikattan tarikata, Cemaatten cemaate farklılık gösterir ve öteki dünya (ahiret) ile ilgilidir. Bu nedenle ölümden sonraki yaşam ile ilgili soyut bilgileri öğretmede acele edilmemelidir.
Pedagogların sürekli vurguladığı gibi, çocuklara öncelikle, Milli, Ahlaki ve Evrensel değerler öğretilmelidir. Kısaca, 4-6 yaşındaki küçücük çocuklara öncelikle, ortalama daha 70 yıl kadar yaşayacağı “bu dünya” ile ilgili değerler öğretilmelidir. Daha bu dünyayı bile tanımayan 4 yaşındaki çocuk, “öteki dünya, ahiret, ölüm, kabir azabı, melek, şeytan, cennet, cehennem, zebani.. gibi soyut kavramları somutlaştırıp anlamlandıramaz ve korkar. Korktukça çaresizlik ve acizlik duygusuna kapılır. Sağlıklı düşünemez. 4-6 yaşındaki çocuklara, öteki dünya ile ilgili kurs vermek, dini eğitime hizmet değildir. Bu durum küçücük çocukların sadece korkularını büyütmeye hizmet etmektedir.
Atatürkçü Düşünce Derneği ve Tüm Öğretmenler Sendikası (TÖS) olarak soruyoruz. Sıbyan kurslarındaki öteki dünya kavramları ile 4-6 yaşındaki küçücük çocukları korkutarak Milli Eğitimin hangi amacı gerçekleşecektir? Küçücük çocukları korkutmak “Milli” eğitime hangi faydayı sağlayacaktır?
Atatürk, “Din istismarının önüne geçmek için”, Kur’an’ın Türkçe anlamını öğretme çalışmaları yapmıştır. Kur’an’ı Tük insanın anlaması için uğraşmıştır. Zaten Kuran’da; “anlayarak ağır ağır düşüne düşüne oku” emri vardır. Kur’an’ın Türkçe anlamını öğretmemek Din eğitiminde temel sorundur.
Nitekim Dini eğitimin en yoğun verildiği İmam Hatip Liselerindeki öğrenciler bile, Bakara suresi 174. Ayet gibi Ayetlerin anlamını bilmemektedir. Bu yüzden İlla kurs açılacaksa, Din istismarının önüne geçmek için, soyut işlemler dönemindeki bireylere yönelik, “Kuran’ın Türkçe anlamını öğretme kursları” açılmalıdır.
Öğrencilere verilecek her tür eğitim, Evrensel değerlere, Anayasamıza, Milli Eğitim Genel Amaç ve İlkelerine uygun olarak, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından pedagojik formasyona sahip öğretmenlerce verilir. Okullara imam göndermenin anlamı yoktur. İmamların görev yeri camilerdir. Öğretmenlerin görev yeri ise okullardır.
Yeni nesli Cumhuriyetin özverili öğretmenleri yetiştirecektir. Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır… 5 Ekim Dünya Öğretmenler günü kutlu olsun.” HABER: YEŞİM DRAMALI
Türkiye Öğretmenler Sendikası ve Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Temsilcisi Celil Özcan, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi, “Öncelikle, 6 Ekim 1990 günü Kuran’ın Türkçe açıklamasını anlatmaya çalıştığı için katledilen, Atatürkçü Düşünce Derneği kurucu üyemiz, demokrasi şehidimiz Doç. Dr. Bahriye ÜÇOK’u alçakça katledilişinin 31. yılında saygı ve şükranla anıyoruz.
Daha önce belirttiğimiz üzere, 1. Murat Anadolu lisesi binası, İsmail Güner Ortaokulu bahçe düzenlemesi gibi birçok okulda bulunan tadilat ihtiyaçları ile bütün Okullarımızdaki temizlikçi ve koruma görevlisi ihtiyaçları gibi acilen çözülmesi gereken ihtiyaçlar dururken, Milli Eğitim Müdürlükleri bu pandemi döneminde, İl genelindeki bütün Anaokulu ve anasınıflarında 4-6 yaş çocuklara yönelik olarak “Sıbyan kursları” açma telaşına düşmüşlerdir.
Edirne İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Edirne İl Müftülüğü arasında 2019 yılında imzalanan protokol kapsamında, İl genelindeki Anaokulları ve anasıflarında, formasyonu bile bulunmayan Müftülük öğreticileri tarafından, 4-6 yaşındaki çocuklara yönelik haftada 10 saate kadar sıbyan kursları açılması ve denetiminden de İl Müftülüğünün sorumlu olması, Anayasamız başta olmak üzere Milli Eğitim Genel Amaçlarına uygun değildir.
Her ne kadar isteğe bağlı olduğu dile getirilse de, Okulöncesi eğitim gören çocukların velilerine gönderilen formlarda; “Çocuğumun belirtilen programı almasını uygun buluyorum” ibaresi bulunmasına rağmen, “uygun bulmuyorum” ibaresi yoktur. Ayrıca, kurslarda “Milli ve Ahlaki değer” verileceği dile getirilse de; Protokolün amaç bölümünde, Anaokullarında ve anasınıflarında 4-6 yaşındaki çocuklara verilecek sıbyan kurslarında, ‘Milli ve Ahlaki değer’ verileceğine dair bir ibare yoktur. ‘Dini eğitim çalışmalarının yapılacağı’ belirtilmiştir.
Milli değer, ülke sınırları içindeki insanların önemsediği, benimsediği değerlerdir, Her ülkenin kendi değeri vardır. Bizim Milli değerlerimiz; Bayrak sevgisi, Vatan sevgisi, Milli bayramlar, Ülkümüz, Tarihimiz, Dilimiz, Andımız, Büyüklerimi saymak, küçüklerimi sevmek gibi ülkemize özgü değerlerdir. Milli değer, tıpkı Ahlaki değer gibi bu dünyalıktır. Milli değerler yok olursa ülke de yok olur. Bundan dolayı milli değerlere sahip çıkılmalı ve yaşatılmalıdır. İnsanların bu değerlere sahip çıkması toplum yapısını da güçlendirecektir.
Ne yazık ki, en önemli “Milli” değerlerimizden biri olan “Andımız”ı okullarımızda okutma konusunda Milli Eğitim Bakanlığı ayak diremektedir. Daha önce de sorduğumuz gibi tekrar soruyoruz. Andımız’da geçen cümlelerden hangisi Milli Eğitim Bakanlığını rahatsız etmektedir?
a) Türküm, doğruyum, çalışkanım.
b) İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak; yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
c) Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir.
d) Ey Büyük Atatürk!
e) “Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türk’üm diyene!
Milli Eğitim Bakanlığının Genel Amaçları ve Genel İlkeleri ile Anayasamızın 24. ve 42. Maddelerine göre her Türk Vatandaşına verilecek eğitim, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilir ve denetlenir. Türk Vatandaşlarına “Milli” eğitim vermek Diyanetin veya Müftülüğün görevi değildir.
Dürüstlük, sevgi, saygı, hoşgörü, Adalet duygusu, İnsan onuruna saygı, Büyükleri saymak, küçükleri sevmek gibi bu dünyalık olan Milli ve Ahlaki değerleri, çocukların kendi öğretmenleri yerine, formasyonu bile bulunmayan, hiçbir pedagoji eğitimi almamış imamlar mı daha iyi verecektir? Dini değerler; Din’den Din’e, Mezhepten mezhebe, tarikattan tarikata, Cemaatten cemaate farklılık gösterir ve öteki dünya (ahiret) ile ilgilidir. Bu nedenle ölümden sonraki yaşam ile ilgili soyut bilgileri öğretmede acele edilmemelidir.
Pedagogların sürekli vurguladığı gibi, çocuklara öncelikle, Milli, Ahlaki ve Evrensel değerler öğretilmelidir. Kısaca, 4-6 yaşındaki küçücük çocuklara öncelikle, ortalama daha 70 yıl kadar yaşayacağı “bu dünya” ile ilgili değerler öğretilmelidir. Daha bu dünyayı bile tanımayan 4 yaşındaki çocuk, “öteki dünya, ahiret, ölüm, kabir azabı, melek, şeytan, cennet, cehennem, zebani.. gibi soyut kavramları somutlaştırıp anlamlandıramaz ve korkar. Korktukça çaresizlik ve acizlik duygusuna kapılır. Sağlıklı düşünemez. 4-6 yaşındaki çocuklara, öteki dünya ile ilgili kurs vermek, dini eğitime hizmet değildir. Bu durum küçücük çocukların sadece korkularını büyütmeye hizmet etmektedir.
Atatürkçü Düşünce Derneği ve Tüm Öğretmenler Sendikası (TÖS) olarak soruyoruz. Sıbyan kurslarındaki öteki dünya kavramları ile 4-6 yaşındaki küçücük çocukları korkutarak Milli Eğitimin hangi amacı gerçekleşecektir? Küçücük çocukları korkutmak “Milli” eğitime hangi faydayı sağlayacaktır?
Atatürk, “Din istismarının önüne geçmek için”, Kur’an’ın Türkçe anlamını öğretme çalışmaları yapmıştır. Kur’an’ı Tük insanın anlaması için uğraşmıştır. Zaten Kuran’da; “anlayarak ağır ağır düşüne düşüne oku” emri vardır. Kur’an’ın Türkçe anlamını öğretmemek Din eğitiminde temel sorundur.
Nitekim Dini eğitimin en yoğun verildiği İmam Hatip Liselerindeki öğrenciler bile, Bakara suresi 174. Ayet gibi Ayetlerin anlamını bilmemektedir. Bu yüzden İlla kurs açılacaksa, Din istismarının önüne geçmek için, soyut işlemler dönemindeki bireylere yönelik, “Kuran’ın Türkçe anlamını öğretme kursları” açılmalıdır.
Öğrencilere verilecek her tür eğitim, Evrensel değerlere, Anayasamıza, Milli Eğitim Genel Amaç ve İlkelerine uygun olarak, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından pedagojik formasyona sahip öğretmenlerce verilir. Okullara imam göndermenin anlamı yoktur. İmamların görev yeri camilerdir. Öğretmenlerin görev yeri ise okullardır.
Yeni nesli Cumhuriyetin özverili öğretmenleri yetiştirecektir. Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır… 5 Ekim Dünya Öğretmenler günü kutlu olsun.” HABER: YEŞİM DRAMALI