1 Mayıs İşçi Bayramında emektar vatandaşların kimi kâğıt toplarken kimileri de çay ocakları gibi farklı işlerde çalışarak geçimini sağlamak için emek harcıyor. O insanların arasında 2 kişi var ki; biri baba diğeri Oğul. Baba-Oğul ailenin geçimini sağlamak için beraber kâğıt topluyorlar. Ülke çapında yaşanan ekonomik kriz konuşulmuyor ancak yaşanıyor. 1 Mayıs İşçi Bayramındaysa son günlerde yapılacak değişikliklerle ülke gündeminde çok tartışılacak olan Emeklileri yakından ilgilendiren “Emekli Maaşı” konusuydu. 24 Haziran Erken Seçiminin açıklanmasının ardından rafa kaldırılan konu hakkında Edirnelilerden görüş aldık. O isimlerden bir tanesi de 35 yıl tekstil fabrikalarında çalışmış ve Emekli olmuş olan Osman Özer (56). Özer, aldığı emekli maaşı yetmeyince, çareyi kâğıt toplamakta buldu. Oğlu da Özer’in yaşadığı zorluklar karşısında ona destek olarak okuldan hariç zamanlarda yardım ediyor. Gazetemiz Muhabiri ve Yazarı Bekir Tüccar’a Özer ailesinin geçim mücadelesini sizin için yazdı. Baba Özer “yıllarca bu ülkeye hizmet ettim. 8 bin 600 gün doldurdum ve emekli oldum. Tamı tamına bin 400 TL emekli maaşı alıyorum. Durumum ortada. Sadece ben değil, benim gibi kaç kişi var” şeklindeki ifadeleri emekli vatandaşların yaşadığı zorlukları gözler önüne getirmekte. Emekli olduğunu belirten vatandaşlarımıza “emeklilik” hakkında yönelttiğimiz sorulara çoğu vatandaş konuşmamayı tercih ediyor ve; “İki kuruş maaş alıyoruz. Şimdi konuşuruz onu da elimizden alırlar. Biz yıllardır haykırdık. Anca seçim zamanı emekli deyip yüzümüze bakıyorlar” ifadeleriyse gelinen noktanın ne safhada olduğunun üzücü tablosunu ortaya koyuyor. ÖZER: “ADI ‘EMEKLİ’ AMA KENDİSİ YOK”Özer, emekli olmanın zorluklarıyla emekli olduktan sonraki zorlukları aktardı. Özer’e emekliliğin ne gibi zorluklarını olduğunu sorduğumuzda; “Adı emekli ama kendisi yok” cevabını verdi. Özer konuşmasının devamında; “İşçi emekçisiyim. 35 yıl çeşitli tekstil fabrikalarında çalıştım. Polis, Asker, Doktor olmasam da ülkem için elimden gelen en iyi işi yapmaya çalıştım. 1 erkek çocuğum ve eşim ile birlikte geçinmeye çalışıyoruz. Gönül isterdi ki emekli maaşım yetsin ancak yetmiyor. Bu hayat pahalılığında mecbur yine çalışmak zorundayım. Ne yapayım? Kimsenin malında mülkünde gözümüz yok. Farklı işlere başvurdum ancak doğaldır ki kimse kabul etmedi. Ben de çareyi kâğıt toplamakta buldum. Elektrik, su, ekmek vs. ateş pahası her şey. Utanmıyorum. Oğlum da bana yardım ediyor. Oğlumun en azından tahsilinin bitmesi ve en azından bir iş bulsun alnının akıyla bu vatana hayırlı uğurlu bir vatandaş olsun diye tüm çabamız. Hizmetlerimizin karşılığı emekli olduk ama adı ‘emekli’ kendisi yok. Durum ortada” ifadelerini kullandı. ÖZER: “ÇALIŞARAK MI ÖLELİM?”Özer, gün geçtikçe zorlaşan çalışma şartlarında, emekli bir çalışan olmanın zorluğu ve iş bulma sıkıntısının yanı sıra; “Ekonomi iyileşiyor’ diyorlar ama bakın bakalım dolar, elektrik, su, ev kirası, beyaz eşya vs. ne kadar pahalı. Mecbur kaldıysak çalışacağız. Bu zamana kadar kimsenin malında gözümüz olmadı ve olmaz da ‘Emekliyim’ deyince öyle bir düşünce oluşuyor ki akıllarda anlamış değilim. Bunca yıl çalıştıktan sonra insan torunlarıyla çocuklarıyla, sevdikleriyle bir nebze olsun vakit geçirmek istiyor. Bizi bu şartlarda geçinmeye mahkûm edenlere soruyorum; Çalışarak mı ölelim? Emekli maaşı yetmiyor. Mutlaka bir yanlışlık olmalı. Çünkü çevremde o kadar insan var ki emekli mağduru, canlı kanlı olarak şahidim duruma. Zaman geçiyor. Ben bu kadar çileyi çekiyorsam, ölmek için değil, yaşamak için çekiyorum. Yetkililere de belge imza ne gerekiyorsa gönderdim veya anlattım ancak hakkımı almak için yıllardır bekliyorum. Allah’tan umut kesilmez” dedi. MUSTAFA CAN ÖZER: “BABAMA YARDIM EDİYORUM VE HEM DE BABAMLA VAKİT GEÇİRİYORUM”Osman Özer’in oğlu Mustafa Can Özer ise babasının geçim mücadelesindeki en büyük yardımcısı. Babasının yaşadığı zorluklara karşı ona destek olan Mustafa Can; “Babam emekli ama çalışmak zorunda kaldığı için kâğıt topluyor ve ben de ona yardım ediyorum. BESYO okuyorum. Antrenör veya Beden Eğitimi olmak istiyorum. Babam ben bildim bileli çalışıyor. Emekli olunca vakit geçiririz diye düşünüyordum ancak olmadı. Ben babamla vakit geçirebilmek için ona kâğıt toplarken yardım ediyorum. Televizyonlarda, gazetelerde görüyorum çoğu insan emeklilik hakkında şikâyetçi. Bu durumu bire bir yaşıyorum. Babam gibi pek çok insan var. Gerekli yetkililer umarız babamın durumda olan insanlara yapılan yanlışlıkların farkına varırlar. Yanlışlık var diyorum çünkü her insan iş hayatında hata yapabilir. Bu durumun bir hata olduğuna ve bu hataların düzeltilmesini umut ediyorum” ifadelerini kullandı.KARABULUT: “GEÇİNMEK İÇİN DEĞİL, AÇ KALMAMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”Bir çay ocağında çalışan Emekli demir işçisi Kazım Karabulut ise emeklilerin yaşadığı zorlukların ekonomik açıdan daha çok psikolojik olarak zorluk çektiğini vurguladı. Karabulut; “Yıllarca Karabük’te çalıştım. Emekli olunca ardından ‘oğlumuz burada okuyor. Edirne’de yaşarız’ mantığıyla Edirne’ye yerleştik. Ancak emekliliğim ilk yılları gayet normaldi her şey. Bundan 7 yıl önce emekli maaşlarına bir el attılar, iyileşeceği yerde daha da beter oldu. Aradım, sordum en sonunda çay ocağında bir iş buldum. Emekliye verilen değer ortada. Lafa gelince ‘yerli ve milli’ ‘ata ve dede’ örf ve adet’ diyorlar. Yıllarca bu vatana hizmet etmiş dedesi yaşında insanlar sokaklarda limon satıyor, kâğıt topluyor, çaycılık yapıyor. Ekonomi krizden zenginler etkilenmezler. Karları düşer ama aç kalmazlar. Biz artık aç kalmamak için ter döküyoruz. Sadece çalışarak değil, psikolojik olarak da mücadele ediyoruz” şeklinde konuştu.
YAŞAM
02 Mayıs 2018 - 05:30
BABA-OĞUL GEÇİM MÜCADELESİ
Düşündüren emekli tablosu: “Çalışarak mı ölelim?”
YAŞAM
02 Mayıs 2018 - 05:30