YEŞİM DRAMALI
2019 ve 2020 yılı eğitim ve öğretim yılına başlarken Eğitim-İş Edirne Şubesi Sekreteri Olcay Dal öğretmenlerin sorunlarının sıkıntılar hâlâ geçen senekilerin aynısı olduğunu ve öğrencilerin de, velilerin de hatta okulların da sıkıntıları aynen devam ediyor dedi.
Öğretmenlerin sıkıntıları çok boyutlu olduğuna dikkat çeken Eğitim-İş Edirne Şubesi Sekreteri Olcay Dal : “3.600 ek göstergeden tutun da diğer tüm memur, işçi ve emekliler gibi enflasyonun kaldırılamayacak hale gelen yükü altında ezilmeyecekleri zam talepleri de hâlâ aynı. Bu zammı bir türlü alamamaları da. Temmuz ayında emekliliğe ayrılanlardan boşalan kadrolara il içinde yer değiştirmeyi bekleyenlerin gidememesi de hâlâ aynı, bu sorunun çözülmemesi de. İl içi yer değişikliği isteyenlerin derdi olan sıranın sadece bir kez işletilmesi de hâlâ aynı bu sorunun çözülmemesi de. İdareci olmak isteyen ve “bir” sendikanın üyesi olmayanların yazılı sınavdan yüksek puan almalarına rağmen kendilerine mülakattan düşük puanlar verilmesi de hâlâ aynı, bu sorunun çözülmemesi de”dedi.
ÖĞRENCİLERİN SIKINTILARI DA ÇOK
Dal; “Öğrencilerin sıkıntıları da çok boyutlu. Müfredat ve sınav sisteminin eğitim öğretim yılı başladıktan sonra değiştirilmesi de hâlâ aynı. Liseye hazırlanmaya şimdiden başlayan 8. Sınıf öğrencilerinin gitmek istedikleri lisenin, şimdilik niteliksiz olduğu ama ilerleyen günlerde pat diye nitelikli olabilme ihtimali de , öğrencilerin Liseye Geçiş Sınavı korkuları da. Üniversiteye giriş sınavına hazırlanma gerginliğinin başlaması da hâlâ aynı, kazandıklarında kalacak yer bulma, okulu bitirebilme, bitirince iş bulabilme korkuları da”şeklinde konuştu.
VELİLERİN SIKINTILARI DEĞİŞİYOR
Velilerin sıkıntılarının her yıl değiştiğini söyleyen Dal; “Sadece velilerin sıkıntıları geçen senelerden farklı. Öğretmenlerin ve öğrencilerinkiler gibi rutin değil, her sene değişiyor. Bu değişim de asla geriye değil hep daha yükseğe oluyor. Okula hazırlık maliyetleri. Üniformasıydı, kırtasiyesiydi, servisiydi maliyetler asla yerinde durmuyor. Her sene ayrı bir “heyecan”! Aynı anda birden fazla çocuk okutan, hatta farklı şehirlerde okutan, hem de üniversitede okutan velilerin harcamaları için de keşke hâlâ aynı diyebilsek ama ne yazık ki bu sene de çok yüksek.
Okullarımızın sorunları da öğretmenlerin ve öğrencilerinkiler gibi hâlâ aynı. Bütün yaz tek bir çivi bile çakılmayan okullarımız, ilk ders zilinin çalacağı Eylül ayının yaklaşmasıyla, hararetli bir tadilat sürecine giriyor. Bırakın boya badanayı, ufak tefek tuvalet tadilatını, binayı komple depreme dayanıklı hale getirme süreci bile Eylül’de başlıyor. Bütün suç, heyecanla liseye yeni başlamış iki farklı okul dolusu 9. sınıf öğrencisinin ve velilerinin. İhaleyi Haziran’da, okullar kapanır kapanmaz yapsalardı bunların hiç birini yaşamazlardı. İhale kanunu mu? O tabii ki masum, değiştirmeyenler hâlâ aynı.
Son olarak, unutmadan hâlâ aynı olan bir şey daha var. Ne mi? Öğretmenlerimizin yüksek bir heyecan, sonsuz bir istek ve bitmez bir enerjiyle bir an önce sınıflarına girerek, pırıl pırıl gözlerle kendilerine bakan sevgili öğrencilerini yani Türkiye Cumhuriyeti’nin yarınki sahiplerini şartlar ne olursa olsun en iyi şekilde yetiştirme azimleri , Başöğretmenlerinden aldıkları güç ve görevle”dedi.
2019 ve 2020 yılı eğitim ve öğretim yılına başlarken Eğitim-İş Edirne Şubesi Sekreteri Olcay Dal öğretmenlerin sorunlarının sıkıntılar hâlâ geçen senekilerin aynısı olduğunu ve öğrencilerin de, velilerin de hatta okulların da sıkıntıları aynen devam ediyor dedi.
Öğretmenlerin sıkıntıları çok boyutlu olduğuna dikkat çeken Eğitim-İş Edirne Şubesi Sekreteri Olcay Dal : “3.600 ek göstergeden tutun da diğer tüm memur, işçi ve emekliler gibi enflasyonun kaldırılamayacak hale gelen yükü altında ezilmeyecekleri zam talepleri de hâlâ aynı. Bu zammı bir türlü alamamaları da. Temmuz ayında emekliliğe ayrılanlardan boşalan kadrolara il içinde yer değiştirmeyi bekleyenlerin gidememesi de hâlâ aynı, bu sorunun çözülmemesi de. İl içi yer değişikliği isteyenlerin derdi olan sıranın sadece bir kez işletilmesi de hâlâ aynı bu sorunun çözülmemesi de. İdareci olmak isteyen ve “bir” sendikanın üyesi olmayanların yazılı sınavdan yüksek puan almalarına rağmen kendilerine mülakattan düşük puanlar verilmesi de hâlâ aynı, bu sorunun çözülmemesi de”dedi.
ÖĞRENCİLERİN SIKINTILARI DA ÇOK
Dal; “Öğrencilerin sıkıntıları da çok boyutlu. Müfredat ve sınav sisteminin eğitim öğretim yılı başladıktan sonra değiştirilmesi de hâlâ aynı. Liseye hazırlanmaya şimdiden başlayan 8. Sınıf öğrencilerinin gitmek istedikleri lisenin, şimdilik niteliksiz olduğu ama ilerleyen günlerde pat diye nitelikli olabilme ihtimali de , öğrencilerin Liseye Geçiş Sınavı korkuları da. Üniversiteye giriş sınavına hazırlanma gerginliğinin başlaması da hâlâ aynı, kazandıklarında kalacak yer bulma, okulu bitirebilme, bitirince iş bulabilme korkuları da”şeklinde konuştu.
VELİLERİN SIKINTILARI DEĞİŞİYOR
Velilerin sıkıntılarının her yıl değiştiğini söyleyen Dal; “Sadece velilerin sıkıntıları geçen senelerden farklı. Öğretmenlerin ve öğrencilerinkiler gibi rutin değil, her sene değişiyor. Bu değişim de asla geriye değil hep daha yükseğe oluyor. Okula hazırlık maliyetleri. Üniformasıydı, kırtasiyesiydi, servisiydi maliyetler asla yerinde durmuyor. Her sene ayrı bir “heyecan”! Aynı anda birden fazla çocuk okutan, hatta farklı şehirlerde okutan, hem de üniversitede okutan velilerin harcamaları için de keşke hâlâ aynı diyebilsek ama ne yazık ki bu sene de çok yüksek.
Okullarımızın sorunları da öğretmenlerin ve öğrencilerinkiler gibi hâlâ aynı. Bütün yaz tek bir çivi bile çakılmayan okullarımız, ilk ders zilinin çalacağı Eylül ayının yaklaşmasıyla, hararetli bir tadilat sürecine giriyor. Bırakın boya badanayı, ufak tefek tuvalet tadilatını, binayı komple depreme dayanıklı hale getirme süreci bile Eylül’de başlıyor. Bütün suç, heyecanla liseye yeni başlamış iki farklı okul dolusu 9. sınıf öğrencisinin ve velilerinin. İhaleyi Haziran’da, okullar kapanır kapanmaz yapsalardı bunların hiç birini yaşamazlardı. İhale kanunu mu? O tabii ki masum, değiştirmeyenler hâlâ aynı.
Son olarak, unutmadan hâlâ aynı olan bir şey daha var. Ne mi? Öğretmenlerimizin yüksek bir heyecan, sonsuz bir istek ve bitmez bir enerjiyle bir an önce sınıflarına girerek, pırıl pırıl gözlerle kendilerine bakan sevgili öğrencilerini yani Türkiye Cumhuriyeti’nin yarınki sahiplerini şartlar ne olursa olsun en iyi şekilde yetiştirme azimleri , Başöğretmenlerinden aldıkları güç ve görevle”dedi.