2005 yılında general olarak emekli olduğu yıla kadar onlarca yıl boyunca terörle mücadelenin hem sahada hem karargahta bir çok katmanında görev almış gazetemizin yazarı Ali İhsan Gürcihan’ın “Devlet’in Kayıp Kitabı” adlı kitabı çıktı. Gürcihan, kitabının 6-15 Ekim tarihleri arasında Edirne’de düzenlenecek Kitap Fuarı’nın son 2 gününde okuyucularına imzalayacak. 1984’te tozlu bir 15 Ağustos sabahı yapılan o hain Eruh baskınından bu güne kadar geçen 33 senede Türkiye Millet’i ve Devlet’i ile terörle mücadele alanında çok zorlu yollardan ve nice dönemeçlerden geçti. Fakat onca tecrübeye rağmen yıllar sonra bile, her şehit haberinden sonra bir arpaboyu yol kat ettiğimiz hissine kapılıyor ve bu bitmeyen sınavdan çıkış yolları arıyoruz.Teğmenliğinden 2005 yılında general olarak emekli olduğu yıla kadar onlarca yıl boyunca terörle mücadelenin hem sahada hem karargahta bir çok katmanında görevalmış Ali İhsan Gürcihan’ın “Devlet’in Kayıp Kitabı” adlı eseri işte bu sorun etrafında okuyucuyu kişisel tecrübelerle siyasi analizleri harmanlayan biryolculuğa çıkarıyor.O tozlu Ağustos sabahı bölgeye ilk intikal eden timin başındaki binbaşı olarak başlayan terörle mücadele yılları boyunca tecrübelerini kitabına aktaran Gürcihan aynı zamanda Devlet’in çeşitli makamlarında değerlendirilmek üzere kaleme aldığı PKK ile ilgili o ilk kitaptan ilgili bölümleri de aktarıyor.Devlet’in PKK konusundaki hafızasının kök hücresi olan bu kayıp kitapta aynı zamanda Barzani’nin 33 yıl öncesinde PKK ile yaptığı özel anlaşmanın belgesini ve bubelgenin nasıl bugün Barzani’nin devlet hayalinin başlangıcı olduğunu bulacaksınız. Tunceli’de ölmekte üzere olan teröristin son anlarında elini tutan komutandan ; Şemdinli’de Özal’a küçük bir odada verilen brifingle temeli atılan koruculuk sistemine kadarsiyasi analizleri insancıl hikayelerle bezeyen bu kitap Millet’in ve Devlet’in kaybolan hafızasına karşı önemli bir hatırlatma yapıyor. Galeati Yayıncılık tarafından yayınlanan ve seçkin kitapçılarda bulabileceğiniz kitabı aynı zamanda Galeati Yayıncılık’tan Murat Tulga ile iletişime geçerek temin edebilirsiniz. Ali İhsan Gürcihan meslek hayatının büyük kısmını terörle mücadelede geçirmişemekli bir general. 1984’de ilk şehit verildiğinde, ertesi gün olay yerine gidensorumlu subaylardan biriydi. İlk kurşunun atıldığı günden günümüze gelen terörsürecini gün ve gün yaşamış, engin bir tecrübe olarak bu kitapta yaşadıklarını vedevleti n bilip de unuttuklarını sizlerle paylaşıyor. Aşağıda yazılanlar geçen yıllarınbir hayal kırıklığı aslında:“ Alıştı k, hep duyarız…Terör eylemleri sonrası mutlaka söylenir…“Hava destekli geniş çaplı operasyonlara başlanmıştır.”Artı k bıktığımız, kanıksadığımız, hepimizin ezberinde sıradan, beylik bir cümle…Ne yazık ki arkası kesilmeyen eylemler ülke çapında rahatsızlık vermeyebaşlayınca önce, ”Bölgede operasyona başlanmıştır.” denmeye, işler büyüyünceise; “Bölgede geniş çaplı operasyonlara başlanmıştır.” denerek bir şekilde endişeiçerisine giren vatandaşlarımız rahatlatılmaya çalışılmıştı r.Daha sonraları ise biraz ilave ile “Bölgede hava destekli geniş çaplıoperasyonlara başlanmıştı r.” denmeye, şimdilerde ise daha da ilaveli olarak;“Bölgede hava destekli geniş çaplı operasyonlara başlanmıştı r. Şu ana kadaroperasyonlarda …..terörist etkisiz hale getirilmiştir.” denmeye başlanmıştı r.Bu söylemle sanılıyor ki, o kadar teröristi n öldürüldüğünü duyunca şehitlerimizinacısı dinecek, vatandaş rahatlayacak.Benim ciğerim yandıktan sonra isterse yüzlerce terörist ölsün canı cehenneme.Sıradan, ezbere yapılan ve içi boşaltılmış söylemler…”Sonuçta da unutulanlar tekrar hatırlansın diye Ali İhsan Gürcihan; şuhatırlatmayı yapıyor:“Unutulmamalıdır ki; terör örgütü PKK hakkında tüm bilinenlere ve geçmiştecrübelere rağmen karşılıklı masaya oturanlar da, “Üst Akıl” diye suçladıklarıPKK destekçilerinin Büyük Orta Doğu projelerine eşbaşkanlık edenler de, devleti nhafızasını ve tecrübesini inkâr eden, hatta suçlayan ve yargılatan da iktidarsahipleridir…”“Bir mıh, bir nalı; bir nal bir atı kurtarır” diye başlayan atasözünün devamını getirdiğimizde; bir at bir generali, bir general bir orduyu, bir ordu bir vatanı kurtarabilir denilebilir. Tarihsel süreçte en küçük vakanın bile zincirleme kelebek etkisini resmeden bu atasözü aynı zamanda ülkelerin tarihlerindeki en küçük vakayı bile kurumsal ve ulusalhafızalarına nakşetmeleri gerektiğine dair bir vecizedir. Türkiye’nin terörle mücadele tarihi PKK’nın sıcak ve tozlu bir Ağustos sabahı mermisi bile olmayan jandarma erimiz Süleyman Aydın’ı şehit ettiği o ilk günden bu yana ders alınacak milyonlarcavaka ile doludur. O ilk şehitten bu güne geçen 30 küsur senedir hala yaşamaya devam ettiğimiz acılar düşünüldüğünde, bu milyonlarca vakadan etkin bir taktik ve stratejigeliştirecek kurumsal ve ulusal hafıza oluşturamadığımız görülüyor. Bir 15 Ağustos sabahı timinin başındaki bir binbaşı olarak Eruh’un o tozlu sokaklarına indiği günden; terörle mücadelede işbirliği için İran ve Suriye ile yapılan ilk temaslarda general olarak üstlendiği görevlere kadar 44 yıllık mesleki
hayatı boyunca sahada ve karargahta terörle mücadelenin bir çok katmanında yer almış olan Ali İhsan Gürcihan Devlet’in hafızasında kaybolanları
bugüne taşıyor. Katliam haberi gelince Dicle kıyısındaki operasyonu iptal edip 90 km uzakta Pınarcık’a bir gecede taburu ile intikal edip teröristlerin peşine düşerken de; Tunceli’de ölmek üzere olan bir teröristin son anlarında elinden tutarken de aklında Türkiye ve geleceğiolan bir subayın sahadaki tecrübelerine şahit olacaksınız. Özal’a Şemdinli’de küçük bir odada verilen brifingin koruculuk sisteminin nasıl tohumlarını attığını ve Barzani’nin 30 yıl önce bile Türkiye üzerinden silah kaçakçılığı yapmasına nasıl göz yumulduğunu okuyacaksınız. Bugün “bölgede hava destekli geniş çaplı operasyonlara başlanmıştır” tarzı beylik ve klişe cümlelerle duyurusu yapılan ve öldürülen terörist sayısı üzerinden reklamı yapılan operasyonların bugün gibi o günlerde de nasıl siyasilerin
ve popüler gazetecilerin reklam aracına dönüştürüldüğüne şahit olacaksınız. Hepsinin ötesinde 33 sene önce Devlet’in çeşitli kademelerinde kullanılmak üzere yazılan ve o günden PKK’nın Barzani ve Talabani ile beraber yaptığı 30 yıllık planları deşifre eden o kayıp kitabın sayfaları arasında dolaşacaksınız.Sur’da sokak sokak PKK’nın bomba tuzaklarını etkisiz hale getiren subayın da; Kerkük’teki referanduma karşı politika üretmeye çalışan siyasetçinin de destek alabileceği koca bir tarih mevcut bu Devlet’in ve Millet’in hafızasında.
Yeter ki unutmayalım.
hayatı boyunca sahada ve karargahta terörle mücadelenin bir çok katmanında yer almış olan Ali İhsan Gürcihan Devlet’in hafızasında kaybolanları
bugüne taşıyor. Katliam haberi gelince Dicle kıyısındaki operasyonu iptal edip 90 km uzakta Pınarcık’a bir gecede taburu ile intikal edip teröristlerin peşine düşerken de; Tunceli’de ölmek üzere olan bir teröristin son anlarında elinden tutarken de aklında Türkiye ve geleceğiolan bir subayın sahadaki tecrübelerine şahit olacaksınız. Özal’a Şemdinli’de küçük bir odada verilen brifingin koruculuk sisteminin nasıl tohumlarını attığını ve Barzani’nin 30 yıl önce bile Türkiye üzerinden silah kaçakçılığı yapmasına nasıl göz yumulduğunu okuyacaksınız. Bugün “bölgede hava destekli geniş çaplı operasyonlara başlanmıştır” tarzı beylik ve klişe cümlelerle duyurusu yapılan ve öldürülen terörist sayısı üzerinden reklamı yapılan operasyonların bugün gibi o günlerde de nasıl siyasilerin
ve popüler gazetecilerin reklam aracına dönüştürüldüğüne şahit olacaksınız. Hepsinin ötesinde 33 sene önce Devlet’in çeşitli kademelerinde kullanılmak üzere yazılan ve o günden PKK’nın Barzani ve Talabani ile beraber yaptığı 30 yıllık planları deşifre eden o kayıp kitabın sayfaları arasında dolaşacaksınız.Sur’da sokak sokak PKK’nın bomba tuzaklarını etkisiz hale getiren subayın da; Kerkük’teki referanduma karşı politika üretmeye çalışan siyasetçinin de destek alabileceği koca bir tarih mevcut bu Devlet’in ve Millet’in hafızasında.
Yeter ki unutmayalım.