YEŞİM RDAMALI
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa İriş,Karadeniz’de bulunan doğalgazla ilgili ve ülkenin ekonomisinin dolara endeksi olması ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Dövize bağımlı hale gelen bir ülke ve ciddi cari açığı olan ülke olarak Karadeniz’de bulunan 320 milyar metreküplük doğalgaz rezervine bile buruk sevinen bir ülke vatandaşı hailen geldik.
Türkiye’de 320 milyar metreküp doğal gaz rezervinin bulunmasına sevinirken ülke olarak, dövize bağımlı olmasa,gelirini ve giderini, bütçesini denkleştiremeyen bir ülkenin her zaman sıkıntılarla karşı karşıya kalması kaçınılmaz olacaktır diyen İriş;“Öncelikle hayırlısı olsun diyelim. Tabi ki ülkemiz gerçekten sık sık konuşulduğu gibi cari açıkta en büyük sıkıntıyı enerji tarafından veriyor. Yılda 40 milyar dolar civarında para harcıyoruz. Benim eskiden beri dikkatimi çeken bir şey vardır gerçekten ki buna Trakya da dahildir. Sondajlar yapılıyor. Hatta bilindiği üzere Trakya’da Doğalgaz çevrim santrali yapılıyor. Ama bir türlü istenilen sonuç alınamıyor. Bizim güneydoğuda sonuç alınamayan birçok kuyumuz var. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamasından sonra Batı Karadeniz bölgesinde arama çalışmamızda ciddi miktarda doğalgaz olduğu haberi geldi. Her bir Türk vatandaşı gibi bizler de bu haberden memnuniyet ve sevinç duyuyoruz. Ülkemizin hem ekonomisi hem de geleceği için önemli bir sonuç olacağını düşünüyoruz. Duamız, temennimiz 2023’de doğal gaz çalışmalarından ülke olarak güzel verimler ederiz. Aynı zamanda insanlarımızın bütçelerine, faturalarına yansıyacak hale getirirsek toplum da bundan fayda görür”dedi.
Keşke dövize bağımlı olmasak da dövizin her hareketi ülkemizi olumsuz etkilemese şeklinde açıklamalarda bulunan İriş; “Dövize bağlı olmamanın en önemli faktörü en asgariden gelir gider dengemizi ayarlamak; cari açığımız olmaması. İhracat-ithalat dengemizin dengeli olmasına bağlıdır. Biz zaten ülke olarak malum ithalat-ihracat arasında ciddi miktarda fark var. Bu sene bir de pandemi sebebiyle turizm gelirlerimizin azalacağı için ciddi manada bir açık olacak. Dolayısıyla ülkemize negatif olarak yansıyacağı belli. Pahalılık olarak, istihdamda zorluk olarak, işsizlik olarak yansıyacak. Bunun çözümü için neler yapılabilir? Hükümetin bir takım tedbirler aldığını biliyoruz, takip ediyoruz ama yeterli olduğunu düşünmüyoruz. Daha çok çalışanlara, orta ölçekli işletmelere, küçük esnafa ve diğer sıkıntılı olan gruplara daha uzun vadeli desteklerin verilmesi gerekiyor. Bazı kuruluşların haklı talepleri var. Bunların yerine getirilmesi toplumda rahatlamayı sağlayacaktır. Daha yapılabilecek şeyler var. Örneğin kısa çalışma ödeneğinin biraz daha uzatılması gerekiyor. 2-3 ay geçti ama her şey normalleşmedi. Beklendiği gibi olmadı. Şimdi okulların ne zaman açılacağı belli değil. Okulların açılmasına bağlı birçok sektör var. Küçük esnaf, taşımacılar, yurt işletmecileri, oteller hepsi okulların açılmasına bağlı. Bunlarla alakalı yeni düzenlemeler yapılması lazım. Biz Saadet Partisi olarak özellikle bu konularda her meslek grubunun beklentilerinin neler olabileceğini çalışarak rapor halinde kamuya duyurmuştuk. Şimdi bu konuda yeniden bir çalışma yapacağız gibi görünüyor. Çünkü süreç uzadı. Bir de toplumda sayın Genel Başkanımızın çok sık değindiği en önemli konu gerginliğe, kutuplaşmaya yol açan her türlü davranış ve söylemden uzak durmak lazım. En başta bu ülkede beraber yaşıyoruz. Bu gemide hep beraberiz. Bu geminin çalkalanmasından herkes etkilenir. O yüzden ortak sevinç noktalarımızın artması lazım. Büyük çoğunluğun aynı şeye sevinmesi ve ortak sıkıntılarımızın aynı yere ulaşması gerekiyor. Çünkü bilinen bir gerçek var. Belli bir kitle mutlu belli bir kitle üzgün olursa o ülkede sıkıntı olur. Arzu ediyoruz ki büyük kesimleri mutlu edebilelim. Azıcık mutsuz olanlar da mutluların arasında mutlu hale gelebilir. Ama azınlık mutlu olup büyük çoğunluk sıkıntıya, darlığa itilirse küçük algılarla yönetilerek, üstü örtülürse, reel çalışmalar yerine sanal çalışmalar yapılırsa, insanlar oyalanırsa daha sonrasında daha büyük sıkıntılar ortaya çıkar. Bunun için ilim bu işin başıdır. İşin çok açık ifadesi şudur: gelir ve gideri dengeleyemeyen ülke bir şirket veya aile dengeleyemediği sürece her zaman sıkıntı vardır. Bu sözün politik hiçbir tarafı yoktur; tamamen matematiktir. Tamamen günceldir. Bir ailenin, kuruluşun, devletin geliri-gideri dengesizse sıkıntı vardır. Bugün atlattığımız sıkıntılar 2 sene sonra daha büyük olarak karşımıza çıkacaktır. Çözmezseniz 5 sene sonra daha büyük sıkıntılar çıkacaktır. Onun için herkesin anlayabileceği bir şeydir. Gelirini ve giderini, bütçesini denkleştiremeyen bir ülkenin her zaman sıkıntılarla karşı karşıya kalması kaçınılmazdır. Bu değişmez. Kim olursa olsun, yönetim tarzı ne olursa olsun. Hangi pozisyonda olursa olsunlar gelir ve gideri denk değilse halkın bir kısmı her zaman sıkıntı çekecek demektir. Her zaman darlığa düşecek demektir”şeklinde açıkladı.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa İriş,Karadeniz’de bulunan doğalgazla ilgili ve ülkenin ekonomisinin dolara endeksi olması ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Dövize bağımlı hale gelen bir ülke ve ciddi cari açığı olan ülke olarak Karadeniz’de bulunan 320 milyar metreküplük doğalgaz rezervine bile buruk sevinen bir ülke vatandaşı hailen geldik.
Türkiye’de 320 milyar metreküp doğal gaz rezervinin bulunmasına sevinirken ülke olarak, dövize bağımlı olmasa,gelirini ve giderini, bütçesini denkleştiremeyen bir ülkenin her zaman sıkıntılarla karşı karşıya kalması kaçınılmaz olacaktır diyen İriş;“Öncelikle hayırlısı olsun diyelim. Tabi ki ülkemiz gerçekten sık sık konuşulduğu gibi cari açıkta en büyük sıkıntıyı enerji tarafından veriyor. Yılda 40 milyar dolar civarında para harcıyoruz. Benim eskiden beri dikkatimi çeken bir şey vardır gerçekten ki buna Trakya da dahildir. Sondajlar yapılıyor. Hatta bilindiği üzere Trakya’da Doğalgaz çevrim santrali yapılıyor. Ama bir türlü istenilen sonuç alınamıyor. Bizim güneydoğuda sonuç alınamayan birçok kuyumuz var. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamasından sonra Batı Karadeniz bölgesinde arama çalışmamızda ciddi miktarda doğalgaz olduğu haberi geldi. Her bir Türk vatandaşı gibi bizler de bu haberden memnuniyet ve sevinç duyuyoruz. Ülkemizin hem ekonomisi hem de geleceği için önemli bir sonuç olacağını düşünüyoruz. Duamız, temennimiz 2023’de doğal gaz çalışmalarından ülke olarak güzel verimler ederiz. Aynı zamanda insanlarımızın bütçelerine, faturalarına yansıyacak hale getirirsek toplum da bundan fayda görür”dedi.
Keşke dövize bağımlı olmasak da dövizin her hareketi ülkemizi olumsuz etkilemese şeklinde açıklamalarda bulunan İriş; “Dövize bağlı olmamanın en önemli faktörü en asgariden gelir gider dengemizi ayarlamak; cari açığımız olmaması. İhracat-ithalat dengemizin dengeli olmasına bağlıdır. Biz zaten ülke olarak malum ithalat-ihracat arasında ciddi miktarda fark var. Bu sene bir de pandemi sebebiyle turizm gelirlerimizin azalacağı için ciddi manada bir açık olacak. Dolayısıyla ülkemize negatif olarak yansıyacağı belli. Pahalılık olarak, istihdamda zorluk olarak, işsizlik olarak yansıyacak. Bunun çözümü için neler yapılabilir? Hükümetin bir takım tedbirler aldığını biliyoruz, takip ediyoruz ama yeterli olduğunu düşünmüyoruz. Daha çok çalışanlara, orta ölçekli işletmelere, küçük esnafa ve diğer sıkıntılı olan gruplara daha uzun vadeli desteklerin verilmesi gerekiyor. Bazı kuruluşların haklı talepleri var. Bunların yerine getirilmesi toplumda rahatlamayı sağlayacaktır. Daha yapılabilecek şeyler var. Örneğin kısa çalışma ödeneğinin biraz daha uzatılması gerekiyor. 2-3 ay geçti ama her şey normalleşmedi. Beklendiği gibi olmadı. Şimdi okulların ne zaman açılacağı belli değil. Okulların açılmasına bağlı birçok sektör var. Küçük esnaf, taşımacılar, yurt işletmecileri, oteller hepsi okulların açılmasına bağlı. Bunlarla alakalı yeni düzenlemeler yapılması lazım. Biz Saadet Partisi olarak özellikle bu konularda her meslek grubunun beklentilerinin neler olabileceğini çalışarak rapor halinde kamuya duyurmuştuk. Şimdi bu konuda yeniden bir çalışma yapacağız gibi görünüyor. Çünkü süreç uzadı. Bir de toplumda sayın Genel Başkanımızın çok sık değindiği en önemli konu gerginliğe, kutuplaşmaya yol açan her türlü davranış ve söylemden uzak durmak lazım. En başta bu ülkede beraber yaşıyoruz. Bu gemide hep beraberiz. Bu geminin çalkalanmasından herkes etkilenir. O yüzden ortak sevinç noktalarımızın artması lazım. Büyük çoğunluğun aynı şeye sevinmesi ve ortak sıkıntılarımızın aynı yere ulaşması gerekiyor. Çünkü bilinen bir gerçek var. Belli bir kitle mutlu belli bir kitle üzgün olursa o ülkede sıkıntı olur. Arzu ediyoruz ki büyük kesimleri mutlu edebilelim. Azıcık mutsuz olanlar da mutluların arasında mutlu hale gelebilir. Ama azınlık mutlu olup büyük çoğunluk sıkıntıya, darlığa itilirse küçük algılarla yönetilerek, üstü örtülürse, reel çalışmalar yerine sanal çalışmalar yapılırsa, insanlar oyalanırsa daha sonrasında daha büyük sıkıntılar ortaya çıkar. Bunun için ilim bu işin başıdır. İşin çok açık ifadesi şudur: gelir ve gideri dengeleyemeyen ülke bir şirket veya aile dengeleyemediği sürece her zaman sıkıntı vardır. Bu sözün politik hiçbir tarafı yoktur; tamamen matematiktir. Tamamen günceldir. Bir ailenin, kuruluşun, devletin geliri-gideri dengesizse sıkıntı vardır. Bugün atlattığımız sıkıntılar 2 sene sonra daha büyük olarak karşımıza çıkacaktır. Çözmezseniz 5 sene sonra daha büyük sıkıntılar çıkacaktır. Onun için herkesin anlayabileceği bir şeydir. Gelirini ve giderini, bütçesini denkleştiremeyen bir ülkenin her zaman sıkıntılarla karşı karşıya kalması kaçınılmazdır. Bu değişmez. Kim olursa olsun, yönetim tarzı ne olursa olsun. Hangi pozisyonda olursa olsunlar gelir ve gideri denk değilse halkın bir kısmı her zaman sıkıntı çekecek demektir. Her zaman darlığa düşecek demektir”şeklinde açıkladı.