Edirne’de afet riskini azaltma planı kapsamında, AFAD koordinasyonunda kamu kurum ve kuruluşlarının, STK temsilcilerinin, Özel sektör temsilcilerinin, yerel yönetim temsilcilerinin ve üniversite temsilcilerinin katılımı ile ilgili çalıştay gerçekleştirildi.
Çalıştay hakkında yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi, “Dünya nüfusunun yüzde 50’sinden fazlası şehirlerde yaşamakta ve bu oranın 2050 yılına kadar %66’ya yükselmesi öngörülmektedir. Kentleşme ve kentlerin karmaşık özellikleri sürdürülebilir kalkınma için fırsatlar sunarken aynı zamanda zarar görebilirliği ve riski arttırma potansiyeline de sahiptirler. Afet riskinin azaltılması ve kentsel alanlarda dayanıklılığın sağlanması için yerel paydaşların planlama ve risk yönetimine katılımı gerekmektedir.
Hızlı kentleşme ve nüfus artışı, sürdürülebilir planlama ve uygun arazi kullanım planları ile desteklenmediği takdirde şehirler ve yerleşimler için tehlike oluşturmaktadır. Bu durum çoğunlukla; insanların, kıyı alanları, taşkın yatakları ya da stabil olmayan dik yamaçlar gibi tehlikeye açık alanlara yerleşmelerine yol açmaktadır. Niteliksiz yapılaşma bir başka büyük risk dinamiğidir. Kentlerimizin fiziki ve mekânsal özellikleri, yaşayanların sosyo-ekonomik zarar görebilirliği, çevresel etkiler, kentlerin içinde bulunduğu karmaşık durumlar altında gelişen risk faktörlerinden bazılarıdır. Bu faktörlerin her birini göz önünde bulundurarak güvenli, eşit, dayanıklı/dirençli ve sürdürülebilir kentsel gelişmeye sahip olabilmek için stratejiler ve politikalar geliştirilmelidir.
Yereldeki sorumlu kuruluşlar, doğa ve/veya insan kaynaklı tehlikelerden kaynaklanan -küçük ve orta ölçekli afetler ve daha az yaşanan büyük ölçekli afetlere kadar- afetlerin etkileri ile mïcadelede ilk sorumlu kurumlardır. Özellikle son yıllarda ortaya çıkan iklim değişikliğinin etkileri ve olağanüstü hava olayları da, şehirlerin afetlere maruz kalma olasılığını artırmaktadır. Aynı zamanda, şehirlerdeki yapılaşma ve kalkınma faaliyetlerinin de çevre ve doğaya olumsuz etkileri afet risklerini arttırmaktadır.
İl afet risk azaltma planlarının hazırlanması ve uygulanmasıyla; şehirlerde güvenli bir yaşam sağlamak, afetlerden dolayı oluşabilecek can ve mal kayıplarını azaltmak ve önlemek, afet risk azaltma bilinci oluşturmak, kaynakların etkili kullanımını sağlamak, paydaşlar arasında iş birliğini artırmak, afet sırasında mı̈dahale ve afet sonrasında iyileştirme için yapılan harcamaları azaltmak amaçlanmaktadır.
Afetlerin sayısı ve sıklığı ile birlikte verdikleri sosyal ve ekonomik zararlar son yıllarda katlanarak artmaktadır. Bu kayıplarla başa çıkabilmek tek başına müdahale odaklı bir yönetim anlayışından ziyade risk odaklı bir yönetim anlayışıyla mümkündür.
Bu amaçlarla; ülkemizde afet risklerinin belirlenmesi ve azaltılması çalışmaları kapsamında il afet risk azaltma planı hazırlık çalışmalarına başlanmış bulunmaktadır. İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP), ilin afetselliğini ve afetlerin olası etkilerini ortaya koyan ve bu etkileri en aza indirebilmek için afetler olmadan yapılacak çalışmaları eylemler biçiminde gösteren, sorumluları tanımlayan bir plandır.
İl afet risk azaltma planlarının hazırlanması ve uygulanması sürecinde sayısız paydaş bulunmaktadır. Bu paydaşlar; kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, üniversiteler, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlardır. Çok paydaşlı bu süreç, birden çok sektörün katılımıyla planların hazırlanmasında ve uygulanmasında iş birliği içinde bütüncül bir yaklaşım ortaya konulmasını amaçlar.
İl afet risk azaltma planlarının bölümlerini sırasıyla;
1) İlin Genel Durumu,
2) Tehlike ve Risk Değerlendirmeleri,
3) Mevcut Durum Analizi,
4) Afet Risk Azaltma Amaç, Hedef ve Eylemleri,
5) İzleme ve Değerlendirme bölümleri oluşturmaktadır.
İRAP çalışmaları kapsamında 21-22 Nisan 2021 tarihlerinde AFAD koordinasyonunda kamu kurum ve kuruluşlarının, STK temsilcilerinin, Özel sektör temsilcilerinin, yerel yönetim temsilcilerinin ve üniversite temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirildi. Çalıştayın ilk gününde deprem ve heyelan riskleri ile çalışma yapıldı. 22 Nisan 2021 tarihinde ise sel/su baskını ve göç hareketliliği ile ilgili riskler hakkında çalışma yapılacaktır.
Çalıştay hakkında yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi, “Dünya nüfusunun yüzde 50’sinden fazlası şehirlerde yaşamakta ve bu oranın 2050 yılına kadar %66’ya yükselmesi öngörülmektedir. Kentleşme ve kentlerin karmaşık özellikleri sürdürülebilir kalkınma için fırsatlar sunarken aynı zamanda zarar görebilirliği ve riski arttırma potansiyeline de sahiptirler. Afet riskinin azaltılması ve kentsel alanlarda dayanıklılığın sağlanması için yerel paydaşların planlama ve risk yönetimine katılımı gerekmektedir.
Hızlı kentleşme ve nüfus artışı, sürdürülebilir planlama ve uygun arazi kullanım planları ile desteklenmediği takdirde şehirler ve yerleşimler için tehlike oluşturmaktadır. Bu durum çoğunlukla; insanların, kıyı alanları, taşkın yatakları ya da stabil olmayan dik yamaçlar gibi tehlikeye açık alanlara yerleşmelerine yol açmaktadır. Niteliksiz yapılaşma bir başka büyük risk dinamiğidir. Kentlerimizin fiziki ve mekânsal özellikleri, yaşayanların sosyo-ekonomik zarar görebilirliği, çevresel etkiler, kentlerin içinde bulunduğu karmaşık durumlar altında gelişen risk faktörlerinden bazılarıdır. Bu faktörlerin her birini göz önünde bulundurarak güvenli, eşit, dayanıklı/dirençli ve sürdürülebilir kentsel gelişmeye sahip olabilmek için stratejiler ve politikalar geliştirilmelidir.
Yereldeki sorumlu kuruluşlar, doğa ve/veya insan kaynaklı tehlikelerden kaynaklanan -küçük ve orta ölçekli afetler ve daha az yaşanan büyük ölçekli afetlere kadar- afetlerin etkileri ile mïcadelede ilk sorumlu kurumlardır. Özellikle son yıllarda ortaya çıkan iklim değişikliğinin etkileri ve olağanüstü hava olayları da, şehirlerin afetlere maruz kalma olasılığını artırmaktadır. Aynı zamanda, şehirlerdeki yapılaşma ve kalkınma faaliyetlerinin de çevre ve doğaya olumsuz etkileri afet risklerini arttırmaktadır.
İl afet risk azaltma planlarının hazırlanması ve uygulanmasıyla; şehirlerde güvenli bir yaşam sağlamak, afetlerden dolayı oluşabilecek can ve mal kayıplarını azaltmak ve önlemek, afet risk azaltma bilinci oluşturmak, kaynakların etkili kullanımını sağlamak, paydaşlar arasında iş birliğini artırmak, afet sırasında mı̈dahale ve afet sonrasında iyileştirme için yapılan harcamaları azaltmak amaçlanmaktadır.
Afetlerin sayısı ve sıklığı ile birlikte verdikleri sosyal ve ekonomik zararlar son yıllarda katlanarak artmaktadır. Bu kayıplarla başa çıkabilmek tek başına müdahale odaklı bir yönetim anlayışından ziyade risk odaklı bir yönetim anlayışıyla mümkündür.
Bu amaçlarla; ülkemizde afet risklerinin belirlenmesi ve azaltılması çalışmaları kapsamında il afet risk azaltma planı hazırlık çalışmalarına başlanmış bulunmaktadır. İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP), ilin afetselliğini ve afetlerin olası etkilerini ortaya koyan ve bu etkileri en aza indirebilmek için afetler olmadan yapılacak çalışmaları eylemler biçiminde gösteren, sorumluları tanımlayan bir plandır.
İl afet risk azaltma planlarının hazırlanması ve uygulanması sürecinde sayısız paydaş bulunmaktadır. Bu paydaşlar; kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, üniversiteler, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlardır. Çok paydaşlı bu süreç, birden çok sektörün katılımıyla planların hazırlanmasında ve uygulanmasında iş birliği içinde bütüncül bir yaklaşım ortaya konulmasını amaçlar.
İl afet risk azaltma planlarının bölümlerini sırasıyla;
1) İlin Genel Durumu,
2) Tehlike ve Risk Değerlendirmeleri,
3) Mevcut Durum Analizi,
4) Afet Risk Azaltma Amaç, Hedef ve Eylemleri,
5) İzleme ve Değerlendirme bölümleri oluşturmaktadır.
İRAP çalışmaları kapsamında 21-22 Nisan 2021 tarihlerinde AFAD koordinasyonunda kamu kurum ve kuruluşlarının, STK temsilcilerinin, Özel sektör temsilcilerinin, yerel yönetim temsilcilerinin ve üniversite temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirildi. Çalıştayın ilk gününde deprem ve heyelan riskleri ile çalışma yapıldı. 22 Nisan 2021 tarihinde ise sel/su baskını ve göç hareketliliği ile ilgili riskler hakkında çalışma yapılacaktır.