Yahudi bir ailenin kızı olarak Edirne’de dünya gelen ve lise yıllarına kadar Edirne’de eğitimine devam eden ancak daha sonra İstanbul’a taşınan İnez Romano, ata toprağı dediği Edirne’ye dönüş yaparak kentteki iki Yahudi aileden biri oldu.
Burada yaşadıklarında iki dini bir arada yaşamaktan hiç rahatsız olmadıklarını dile getiren İnez Romano; “ Biz 2 din karışık olarak yetiştik. Ortaokulda din dersine girme mecburiyetimiz yoktu. Ama dedem, babam dedi ki; ‘Sen din dersine gireceksin. Herkesle beraber duaları ezberleyeceksin, öğreneceksin’ dedi. Ben de din dersine girdim herkesten fazla duaları ezberledim. Hatta bazı dualarda komşumuzdan destek aldım. Ramazan olduğu zaman onlarla birlikte teravihe gidiyorduk. Bizim bayramlarımız olduğu zaman hep birlikte Sinagog’a geliyorduk. Şimdi arkadaşlarımızla toplandığımız zaman önce Sinagog’a gidiyoruz arkadan Selimiye Camisine gidiyoruz” dedi.
Edirnelilerle kardeş gibi büyüdüklerini söyleyen Romano; “Biz Edirne’de Yahudi olduğumuzu anlamıyorduk ki, kardeş gibiydik. Hala da öyleyiz. Fark edilecek bir şey yoktu. Annem ve babam Edirne’deki Sinagog’da evlendi. 1962 yılında. Ben İstanbulda’ki Sinagog’da evlendim. Benim annem, babam hariç bütün ailem İsrail’de. Onların da her bir parçası, kalbi burada. Yeğenlerim her 23 Nisan günü Edirne’ye pilava geliyorlar. Arkadaşlıklarını, eski dostlarını görmeye”dedi.
Edirne’ye bir gün dönme hayali ile yaşadığını anlatan Romano: “Edirne’ye dönmek için cesaret etmek lazım ve çok sevmek lazım. Herkesin 30-40 sene oldu buradan ayrılalı. Bir şekilde cesaret edip gelmeleri lazım. Ben evlenip gittiğim zaman giderken tek bir düşüncem vardı. Ben eninde sonunda buraya geleceğim diye gittim. Ve emekliliğimi bekledim. Ondan sonra tam emekli oldum, kızım evlendi. Torun oldu, biraz daha torun büyüsün dedim. Baktım ikincisi de geliyor. Bakım kalacağım, nemelazım dedim. Torunum doğmadan Edirne’de evi tuttum. Ve Edirne’ye geldim, yerleştim. Çok çok mutluyum. Sabah uyandığım zaman bambaşka bir duygularla uyanıyorum. İyi ki gelmişim. İyi ki doğru kararı vermişim” dedi. HABER: YEŞİM DRAMALI
Burada yaşadıklarında iki dini bir arada yaşamaktan hiç rahatsız olmadıklarını dile getiren İnez Romano; “ Biz 2 din karışık olarak yetiştik. Ortaokulda din dersine girme mecburiyetimiz yoktu. Ama dedem, babam dedi ki; ‘Sen din dersine gireceksin. Herkesle beraber duaları ezberleyeceksin, öğreneceksin’ dedi. Ben de din dersine girdim herkesten fazla duaları ezberledim. Hatta bazı dualarda komşumuzdan destek aldım. Ramazan olduğu zaman onlarla birlikte teravihe gidiyorduk. Bizim bayramlarımız olduğu zaman hep birlikte Sinagog’a geliyorduk. Şimdi arkadaşlarımızla toplandığımız zaman önce Sinagog’a gidiyoruz arkadan Selimiye Camisine gidiyoruz” dedi.
Edirnelilerle kardeş gibi büyüdüklerini söyleyen Romano; “Biz Edirne’de Yahudi olduğumuzu anlamıyorduk ki, kardeş gibiydik. Hala da öyleyiz. Fark edilecek bir şey yoktu. Annem ve babam Edirne’deki Sinagog’da evlendi. 1962 yılında. Ben İstanbulda’ki Sinagog’da evlendim. Benim annem, babam hariç bütün ailem İsrail’de. Onların da her bir parçası, kalbi burada. Yeğenlerim her 23 Nisan günü Edirne’ye pilava geliyorlar. Arkadaşlıklarını, eski dostlarını görmeye”dedi.
Edirne’ye bir gün dönme hayali ile yaşadığını anlatan Romano: “Edirne’ye dönmek için cesaret etmek lazım ve çok sevmek lazım. Herkesin 30-40 sene oldu buradan ayrılalı. Bir şekilde cesaret edip gelmeleri lazım. Ben evlenip gittiğim zaman giderken tek bir düşüncem vardı. Ben eninde sonunda buraya geleceğim diye gittim. Ve emekliliğimi bekledim. Ondan sonra tam emekli oldum, kızım evlendi. Torun oldu, biraz daha torun büyüsün dedim. Baktım ikincisi de geliyor. Bakım kalacağım, nemelazım dedim. Torunum doğmadan Edirne’de evi tuttum. Ve Edirne’ye geldim, yerleştim. Çok çok mutluyum. Sabah uyandığım zaman bambaşka bir duygularla uyanıyorum. İyi ki gelmişim. İyi ki doğru kararı vermişim” dedi. HABER: YEŞİM DRAMALI