MERT SOYLU
TİS sürecinde talep ettiklerini alamayan kamu emekçi sendikaları, hükümetin verdiği zam oranlarını protesto etmek amacıyla alanlara çıktı. Tüm sendikalar verilen zam oranlarını kabul edilemez buldu.
KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ayhan Fırtına,”Bu karanlık tablodan tek çıkış yolu yetkinin asıl sahiplerinin kamu emekçilerinin ve emekliklerinin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, “hak verilmez mücadele ile alınır” ilkesi ile ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçmektedir. En başından beri bu ilke doğrultusunda, kamu emekçilerinin ortak çıkarları için mücadele eden, bunun için bedeller ödeyen konfederasyonumuz KESK her zaman olduğu gibi bugün de üzerine düşen sorumluluğun gereğini getirmenin bir adımı olarak bağlı sendikalarımızın üyelerinin katılımı ile bugün üretimden gelen gücümüzü kullanarak tüm yurtta 1 gün iş bırakıyoruz” dedi.
Anlaşmazlıkla sonuçlanan Toplu Sözleşme sonrası, hakem heyeti toplu sözleşme taleplerini görüşürken KESK’e bağlı tüm sendika başkanları Saraçlar Caddesi’nde basın açıklaması yaparak verilen zam oranlarının kabul edilemez buldu.
Memurların 1 gün iş bırakma kararı sonrası KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ayhan Fırtına, basın açıklamasını okudu.
Fırtına,”Bilindiği üzere 5 milyonu aşkın kamu emekçisini ve emeklisini kapsayan beşinci dönem toplu sözleşme görüşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlanmıştır. Süreç bundan sonra Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nca sürdürülecektir.Peki, bu noktaya nasıl gelinmiştir? Kısaca özetlemeye çalışırsak; konfederasyonlar, sendikalar toplu sözleşme tekliflerini 24 Temmuz’da Devlet Personel Başkanlığı’na vermiştir. Görüşmeler 1 Ağustos’ta yapılan toplantı ile başlamıştır. 16 Ağustos 2019 tarihinde yapılan toplantı oturumunda ise Kamu İşveren Heyeti adına Çalışma Bakanı hükümetin teklifini açıklamıştır.
Söz konusu teklifte sadece maaş artışı rakamlarına yer verilmiştir. Kamu emekçilerinin hem genelde hem de hizmet kolları bağlamında yaşadığı yüzlerce soruna ilişkin tek cümle dahi edilmemiştir. Altışar aylık dilimlere bölünerek sunulan maaş artışı teklifinde ise, 2020 yılını ilk altı ayı için %3,5 ikinci altı ayı için %3, 2021 yılının ilk altı ayı için % 3, ikinci altı ayı için % 2,5 maaş zammı teklif edilmiştir. Yani, o günde vurguladığımız üzere beş milyonu aşkın kamu emekçisi ve emeklisi ile açıkça alay edilmiştir.
Ardından, mevcut anti demokratik toplu sözleşme sistemine bile aykırı olarak diğer konfederasyonlardan habersiz bir şekilde 19 Ağustos 2019 pazartesi gününün ilk saatlerinde Çalışma Bakanı ile yandaş konfederasyon Genel Başkanı arasında bir görüşme gerçekleştirilmiştir. Çalışma Bakanı görüşme sonrasında, saat 02.16’de attığı tweet ile hükümetin teklifinin 2020 yılı için %4 + %4, 2021 yılı için ise %3+%3 olarak ‘revize’ edildiğini adeta bir müjde gibi sunmuştur.
Kamu işvereni olan hükümet bu 20 günlük süreçte beş milyonu aşkın kamu emekçisinin ve emeklisinin insanca yaşamaya yetecek bir ücret, güvenceli iş güvenli gelecek taleplerine kulaklarını tıkamıştır.Ödediğimiz vergilerle patronlara, yandaş müteahhitlere, bir avuç mutlu azılığa ‘kıyak’ üstüne ‘kıyak’ yapmakta sınır tanımayanlar bize gelince yine ‘kaynak yok, bütçe imkanlarımız kısıtlı’ demiştir.
Biz KESK olarak kendi adımıza 5 milyon kamu emekçisinin ve emeklimizin yaşadığı sorunları, aileleri ile birlikte yaklaşık 20 milyonluk bir kitlenin yani Türkiye nüfusunun dörde birinin beklentilerini bu süreçte anlattığımıza inanıyoruz.Kamu alanında yıllardır ‘dönüşüm’, ‘reform’ diye cilalanarak hayata geçirilen tüm düzenlemelerin faturasını sadece kamu emekçileri olarak bizim değil, eşit, tarafız, parasız bir kamu hizmeti alma hakkı ortadan kaldırılan tüm vatandaşların ödediğini tekrar tekrar anlatmaya çalıştık.Sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, gelir vergisi ve ek gösterge adaletsizliğine son verilmesi bir yıl önceki seçimlerde verilen 3.600 ek gösterge sözünün gereğinin yerine getirilmesi, maaşların insanca yaşamaya yetecek bir seviyeye çekilmesi başta olmak üzere kamu emekçilerinin temel taleplerini masaya taşıdık.Bizi ezenin TÜİK vasıtası ile açıklanan çarpık enflasyon rakamları değil, bu rakamlara perdelenmek istenen sokakta, pazarda, mutfakta yaşadığımız gerçek enflasyon olduğunu vurguladık. Maaşlarımızın, yıllardır bu çarpık rakamlara göre belirlenmesi, hiçbir zaman tutmayan enflasyon hedeflerine göre artırılması sonucunda her geçen gün daha eridiğini ifade ettik.Hiçbir konfederasyonun, sendikanın temsilcisinin değinmediği, değinmekten çekindiği OHAL KHK’leri ile yaşanan ihraçları da KESK olarak sadece biz masada gündeme getirdik.
Konfederasyonumuzun söz konusu teklifin yok hükmünde olduğunu açıklayarak tüm kamu emekçilerine ortak mücadele çağrısında bulunması ve tepkilerin artarak sürmesi, yandaş konfederasyon yönetiminin sefalet zammı tekliflerini kabul etmesini zorlaştırmıştır.21 Ağustos itibari ile Kamu Görevlileri Hakem Kurulu süreci başlamıştır. On bir üyesinden yedisi doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanan, konfederasyonların önerdiği üç akademisyen içinden birisi bile Cumhurbaşkanınca belirlenen söz konusu kuruldan adil kararlar almasını beklemek neredeyse imkansızdır.” dedi.
TİS sürecinde talep ettiklerini alamayan kamu emekçi sendikaları, hükümetin verdiği zam oranlarını protesto etmek amacıyla alanlara çıktı. Tüm sendikalar verilen zam oranlarını kabul edilemez buldu.
KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ayhan Fırtına,”Bu karanlık tablodan tek çıkış yolu yetkinin asıl sahiplerinin kamu emekçilerinin ve emekliklerinin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, “hak verilmez mücadele ile alınır” ilkesi ile ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçmektedir. En başından beri bu ilke doğrultusunda, kamu emekçilerinin ortak çıkarları için mücadele eden, bunun için bedeller ödeyen konfederasyonumuz KESK her zaman olduğu gibi bugün de üzerine düşen sorumluluğun gereğini getirmenin bir adımı olarak bağlı sendikalarımızın üyelerinin katılımı ile bugün üretimden gelen gücümüzü kullanarak tüm yurtta 1 gün iş bırakıyoruz” dedi.
Anlaşmazlıkla sonuçlanan Toplu Sözleşme sonrası, hakem heyeti toplu sözleşme taleplerini görüşürken KESK’e bağlı tüm sendika başkanları Saraçlar Caddesi’nde basın açıklaması yaparak verilen zam oranlarının kabul edilemez buldu.
Memurların 1 gün iş bırakma kararı sonrası KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ayhan Fırtına, basın açıklamasını okudu.
Fırtına,”Bilindiği üzere 5 milyonu aşkın kamu emekçisini ve emeklisini kapsayan beşinci dönem toplu sözleşme görüşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlanmıştır. Süreç bundan sonra Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nca sürdürülecektir.Peki, bu noktaya nasıl gelinmiştir? Kısaca özetlemeye çalışırsak; konfederasyonlar, sendikalar toplu sözleşme tekliflerini 24 Temmuz’da Devlet Personel Başkanlığı’na vermiştir. Görüşmeler 1 Ağustos’ta yapılan toplantı ile başlamıştır. 16 Ağustos 2019 tarihinde yapılan toplantı oturumunda ise Kamu İşveren Heyeti adına Çalışma Bakanı hükümetin teklifini açıklamıştır.
Söz konusu teklifte sadece maaş artışı rakamlarına yer verilmiştir. Kamu emekçilerinin hem genelde hem de hizmet kolları bağlamında yaşadığı yüzlerce soruna ilişkin tek cümle dahi edilmemiştir. Altışar aylık dilimlere bölünerek sunulan maaş artışı teklifinde ise, 2020 yılını ilk altı ayı için %3,5 ikinci altı ayı için %3, 2021 yılının ilk altı ayı için % 3, ikinci altı ayı için % 2,5 maaş zammı teklif edilmiştir. Yani, o günde vurguladığımız üzere beş milyonu aşkın kamu emekçisi ve emeklisi ile açıkça alay edilmiştir.
Ardından, mevcut anti demokratik toplu sözleşme sistemine bile aykırı olarak diğer konfederasyonlardan habersiz bir şekilde 19 Ağustos 2019 pazartesi gününün ilk saatlerinde Çalışma Bakanı ile yandaş konfederasyon Genel Başkanı arasında bir görüşme gerçekleştirilmiştir. Çalışma Bakanı görüşme sonrasında, saat 02.16’de attığı tweet ile hükümetin teklifinin 2020 yılı için %4 + %4, 2021 yılı için ise %3+%3 olarak ‘revize’ edildiğini adeta bir müjde gibi sunmuştur.
Kamu işvereni olan hükümet bu 20 günlük süreçte beş milyonu aşkın kamu emekçisinin ve emeklisinin insanca yaşamaya yetecek bir ücret, güvenceli iş güvenli gelecek taleplerine kulaklarını tıkamıştır.Ödediğimiz vergilerle patronlara, yandaş müteahhitlere, bir avuç mutlu azılığa ‘kıyak’ üstüne ‘kıyak’ yapmakta sınır tanımayanlar bize gelince yine ‘kaynak yok, bütçe imkanlarımız kısıtlı’ demiştir.
Biz KESK olarak kendi adımıza 5 milyon kamu emekçisinin ve emeklimizin yaşadığı sorunları, aileleri ile birlikte yaklaşık 20 milyonluk bir kitlenin yani Türkiye nüfusunun dörde birinin beklentilerini bu süreçte anlattığımıza inanıyoruz.Kamu alanında yıllardır ‘dönüşüm’, ‘reform’ diye cilalanarak hayata geçirilen tüm düzenlemelerin faturasını sadece kamu emekçileri olarak bizim değil, eşit, tarafız, parasız bir kamu hizmeti alma hakkı ortadan kaldırılan tüm vatandaşların ödediğini tekrar tekrar anlatmaya çalıştık.Sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, gelir vergisi ve ek gösterge adaletsizliğine son verilmesi bir yıl önceki seçimlerde verilen 3.600 ek gösterge sözünün gereğinin yerine getirilmesi, maaşların insanca yaşamaya yetecek bir seviyeye çekilmesi başta olmak üzere kamu emekçilerinin temel taleplerini masaya taşıdık.Bizi ezenin TÜİK vasıtası ile açıklanan çarpık enflasyon rakamları değil, bu rakamlara perdelenmek istenen sokakta, pazarda, mutfakta yaşadığımız gerçek enflasyon olduğunu vurguladık. Maaşlarımızın, yıllardır bu çarpık rakamlara göre belirlenmesi, hiçbir zaman tutmayan enflasyon hedeflerine göre artırılması sonucunda her geçen gün daha eridiğini ifade ettik.Hiçbir konfederasyonun, sendikanın temsilcisinin değinmediği, değinmekten çekindiği OHAL KHK’leri ile yaşanan ihraçları da KESK olarak sadece biz masada gündeme getirdik.
Konfederasyonumuzun söz konusu teklifin yok hükmünde olduğunu açıklayarak tüm kamu emekçilerine ortak mücadele çağrısında bulunması ve tepkilerin artarak sürmesi, yandaş konfederasyon yönetiminin sefalet zammı tekliflerini kabul etmesini zorlaştırmıştır.21 Ağustos itibari ile Kamu Görevlileri Hakem Kurulu süreci başlamıştır. On bir üyesinden yedisi doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanan, konfederasyonların önerdiği üç akademisyen içinden birisi bile Cumhurbaşkanınca belirlenen söz konusu kuruldan adil kararlar almasını beklemek neredeyse imkansızdır.” dedi.