Meriç Nehri’ne yapılan beton santraline tepki göstermek için Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği ve Edirne Kent Konseyi tarafından basın açıklaması gerçekleştirdi.
Bilim dışı kafalarına göre iş yapılmaması gerektiğini belirten Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Ayten Eren; “Beton üretim tesisi değil, doğal yaşamın korunup geliştirilmesini talep ediyoruz. Edirne’mizin iç nehre olan kıyısı nedeniyle günümüze kadar ticaret, kültür ve önemli kentlerden biri olmuştur. Meriç, Tunca ve Arda Nehirlerimizin gerek tarımsal sulama gerek en güzel gün batımı manzaraları ile çevresinde oluşturduğu hassas ekosisteminin özenle korunması gerekiyor. Meriç Nehri’nden son 15 yıldır yapılan ticari amaçlı kum çıkarmanın doğal yatak formunu değiştirmesi sonucunda aşındırma ve biriktirme faaliyetlerinin değiştiği yer altı suyunun dolaşımını da olumsuz etkileyeceği bilim insanlarınca raporlandı. Ayrıca açılan geniş boyutlu çukurlar, tonlarca dökülecek malzeme yığınları, tahrip edilmiş araziler doğal görüntüyü bozarak Meriç Nehri’ni spor amaçlı ve halkın kullanımını engelleyecek. Nitekim bu faaliyetlerden sonra Karaağaç semtindeki su kuyularının derine indiği tarım yapmanın zorlaştığı görüldü.
AKARSULARIN VE CANLILARIN EKOLOJİSİ BOZULACAK
Meriç Nehri çevresinde 72 çeşit kuş türü vardır ve bunun 38 tanesi nehir ve yakın çevresinde üremektedir. Bu tesisten oluşacak toz ve gürültünün kuş popülasyonunu ve kuş göç yolunu olumsuz etkileyeceği bilim insanlarının tespitleri arasındadır. Sadece Edirne florasında kayıtlı olan rorippa edirnesse endemik bitkisi söz konusu kum ocağından Meriç, Tunca bileşimine kadar olan alanda 2010 yılına kadar toplanıp bilim insanlarınca dünyaya tanındırılmış ve lüteitüle girmiştir. Oysa bu çevrede yapılan kum çakıl çıkarma sırasında tahrip edildiği biliniyor. Bu resmi kurumların ne kadar bilim dışı kafalarına göre iş yaptığının bir örneğidir.
Ağaç dikilmesi bile yasak olan taşkın alanlarında beton santrali kurmak hangi yasal mevzuata uydurulur bilemeyiz ama Meriç’ten çıkarılacak aşırı kumun akarsu ekolojisini bozacağı herkesçe bilinmektedir. Çevreyi korumakla yükümlü makamların bunları görmeyerek projeye 'dur' dememesini anlayamıyoruz. Karar vericilerin şirket karlılığı mı yoksa kentimize doğamıza vereceği onlarca zararlar mı konusunda bir daha değerlendirme yapmalarını istiyoruz. Projeye göre bu alana kimyasal ve benzeri malzeme taşıyan 350 adet kamyon trafiği olacaktır.
EGZOSLARDAN ÇIKAN DUMANLARLA ÇEVRE VE HAVA KİRLENECEK
Bu trafik sonucunda tarımsal toprakların, akarsuların ve egzoz dumanlarıyla doğanın ne kadar kirleneceğini düşünmek bile bizi ürkütmektedir. Karaağaç’ta yapılan hava kirliliği ölçümlerine göre yetkililerin bakmasını istiyoruz. Çünkü uluslar arası kısaslara göre tehlike sınırında olunduğunu bilimsel çalışmalar tespit etmiştir ki bu alanın yakınlarında kamu kurumlarının sosyal tesisleri köy gibi mesire yerleri ve ormanlık alanlar mevcuttur. İlgili firmaların başvuru dosyalarında görüş bildiren resmi yetkili makamlar kıyı kanunu gereğince yapı yasağı getirilen bu alana nasıl 'dur' demezler anlamak da güçlük çekiyoruz. Yasaları incelediğimizde 4373 sayılı taşkın suları ve su baskınlarına karşı koruma kanununda bu alanlarda tesisat, inşaat ve tadilat yapmak yasaktır. Söz konusu tesis geçişi tesisler kapsamında kalmaktadır dense de yaklaşık 4-5 katlı apartmana eş değer beton santrali kimyasal katkılarla işlenecek materyalleri bu kapsamda değerlendirmek doğru olmaz.
ÜRETİM TESİSİNİN YERİ YANLIŞTIR
Bu projenin gerek yer üstündeki canlılar için risk yaratacağı ve kent yaşamına zarar vereceği akademik çalışmalarca gösterilmiştir. Beton üretim tesisin yeri yanlıştır. Bu proje için her alandan bilimsel verilerle desteklenerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu yanlış kararına karşı dava sürecimizi başlatmış bulunmaktayız. Edirne’mizin can damarı olan nehirlerimizin hava koridoru olan yeşil alanlarımızın doğal haliyle korunması adına telafisi mümkün olmayacak sonuçlar yaşanmadan bu projeden vazgeçilmesi kentlilerin acil talebidir. Nehirler beton üretim tesisi değil canlıların yaşam ortamıdır. Bilim insanlarınca söz konusu alanda bu tesisi kurmak yerine toplum sağlığı açısından tüm halkın faydalanabileceği hatta Edirne dışından gelen insanlarımızın da temiz hava alabileceği, spor yapabileceği, dinlenip eğleneceği alan olarak düzenlenmesinin uygun olacağı bildirilmiştir. Buraya beton üretim tesisi yapacağına balık ve akarsu canlılarının doğal alanda üremesi ve arttırılması için çalışmalar yapılması gerekmektedir”diye ifade etti.
Öz Meriç Kum ve Madencilik Turizm İnşaat ve Tic.Ltd. Şti Genel Müdürü ve Edirne Nakliyatın ortaklarından Ahmet Yılmaz santralde yapılan çalışmalar hakkında bilgi vererek şunları anlattı; “Burada nehirden kumu çıkarıp kullanılabilir hale getirerek kaliteli bir kum olarak inşaatlara sevk ediyoruz. İşletmemiz 2000 yılında faaliyete girdi ara ara duraksamalar olsa da 2009 yılından sonra çalışmalarımız hızlandı. Günlük kum çıkartma kapasitemiz 2500-3000 bin ton civarında. Piyasalar durgun olduğu için talepler az. Şuan devlet demir yollarındaki çalışmadan dolayı İstanbul’a kum gönderme kapasitemiz düştü ama yine gönderiyoruz. Bu santrali kurmamızın amacı da, ocak içinden yollara kamyonların çıkmasını önlemek, nakliye mesafesini azaltmak. Kaliteli ucuz kilit parke taşı üretip Trakya’nın köylerine sunmak. Biz santralin yeri ile ilgili 15 kurumun görüşlerini aldık . Burada 4 tane santral kuracağımız beyan ediliyor. Biz buraya 4 santral kurmuyoruz. Her ürün için bir santral şartı koşuyorlar, biz de bunu yerine getirmek için ÇED raporumuzda bunu belirtmek zorundayız. Kurduğumuz ve kuracağımız santralde bu zaten. Buna artı olarak bir santral kurulacak durum yok. Edirne’de ki beton santrallerinin kumunu da veriyoruz. Kırklareli'ne kum gönderiyoruz. Şuan sadece beton santrallerine verebiliyoruz. 300 bin tona kadar üretimde ÇED gerekli değildir yazıyor maden yasasında. 300 bin ton üzerinde ki üretimde de ÇED gereklidir diyor. 300 bin ile bir milyon 200 bin arasında ÇED almak zorundasınız. Bunu zaten İl Özel İdaresi Maden yasası ve bunu bakanlık istediği için 'ÇED gereklidir' raporunu almak zorundasınız. Aynı işletmede 2009 yılında bugüne kadar kum çıkartıp tüm santrallere gönderiyoruz. Nehir taşkınında nehir içerisinde eski fotoğraflara, uydu görüntülere bakarsanız şuan kurduğumuz santralin alanı bir bataklık.
BATAKLIĞI KALDIRARAK TAŞKINLARA ENGEL OLAN ALANI TEMİZLEDİK
Taşkına engel oluşturacak bir alandı. Biz bu bataklığı kaldırarak kullanılabilir duruma getirdik ve kurduğumuz tesiste de 50-60 kişiye iş sahası oluşturduk. Bunlar kolay yapılan işler değil. Nehirde ki çalışmalarla ilgili farklı yorumlar yapılıyor. Nehire 4 tane santralin kurulduğunu ve Edirne’de ekolojik dengeyi bozacağımızı beyan ediliyor. Burada Edirne’ye en büyük katkı sağlayan firma olarak çalışma yapıyoruz.
ÇIKARDIĞIMIZ KUMLA AMACIMIZ TAŞKINLAR ÖNLEMEK
Senelik 500-600 bin ton çıkardığımız kumu taşkını önleme amaçlı çıkartıyoruz aynı zamanda. Projemiz Taşkın koruma olarak geçiyor. Biz bu çalışmayı 10-12 yıldır sürdürüyoruz ve hiçbir yerden de şikayet sorun almadık. Geçtiğimiz zamanda yapılan haberler doğrultusunda bu kumun depremde ne kadar faydalı olduğunu söylediler yazdılar, her nedense son bir yıl içerisinde beton santrali kurmaya başladığımızda bu kumun işe yaramadığını, görüntü kirliliği yarattığını farklı amaçla kullanıldığını beyan ettiler. Önceden burada çalışanlar sıcakta yanıyor soğukta donuyorlardı o zaman kimse bir şey demedi. Şimdi yeni binalar yaparak kaliteli hizmet binaları oluşturduk. Kaliteli sağlıklı yaşam alanları oluşturarak hizmet verdik. Bu yapılan hizmet kötü ise bu kötülüğü kabul ediyorum. Biz Edirne’de okuldan, camiden, oyun parklarından yapılan verilen kumlardan hiçbir ücret almıyoruz. Bunların hepsinin bilinmesini istiyoruz”şeklinde ifade etti.
Bilim dışı kafalarına göre iş yapılmaması gerektiğini belirten Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Ayten Eren; “Beton üretim tesisi değil, doğal yaşamın korunup geliştirilmesini talep ediyoruz. Edirne’mizin iç nehre olan kıyısı nedeniyle günümüze kadar ticaret, kültür ve önemli kentlerden biri olmuştur. Meriç, Tunca ve Arda Nehirlerimizin gerek tarımsal sulama gerek en güzel gün batımı manzaraları ile çevresinde oluşturduğu hassas ekosisteminin özenle korunması gerekiyor. Meriç Nehri’nden son 15 yıldır yapılan ticari amaçlı kum çıkarmanın doğal yatak formunu değiştirmesi sonucunda aşındırma ve biriktirme faaliyetlerinin değiştiği yer altı suyunun dolaşımını da olumsuz etkileyeceği bilim insanlarınca raporlandı. Ayrıca açılan geniş boyutlu çukurlar, tonlarca dökülecek malzeme yığınları, tahrip edilmiş araziler doğal görüntüyü bozarak Meriç Nehri’ni spor amaçlı ve halkın kullanımını engelleyecek. Nitekim bu faaliyetlerden sonra Karaağaç semtindeki su kuyularının derine indiği tarım yapmanın zorlaştığı görüldü.
AKARSULARIN VE CANLILARIN EKOLOJİSİ BOZULACAK
Meriç Nehri çevresinde 72 çeşit kuş türü vardır ve bunun 38 tanesi nehir ve yakın çevresinde üremektedir. Bu tesisten oluşacak toz ve gürültünün kuş popülasyonunu ve kuş göç yolunu olumsuz etkileyeceği bilim insanlarının tespitleri arasındadır. Sadece Edirne florasında kayıtlı olan rorippa edirnesse endemik bitkisi söz konusu kum ocağından Meriç, Tunca bileşimine kadar olan alanda 2010 yılına kadar toplanıp bilim insanlarınca dünyaya tanındırılmış ve lüteitüle girmiştir. Oysa bu çevrede yapılan kum çakıl çıkarma sırasında tahrip edildiği biliniyor. Bu resmi kurumların ne kadar bilim dışı kafalarına göre iş yaptığının bir örneğidir.
Ağaç dikilmesi bile yasak olan taşkın alanlarında beton santrali kurmak hangi yasal mevzuata uydurulur bilemeyiz ama Meriç’ten çıkarılacak aşırı kumun akarsu ekolojisini bozacağı herkesçe bilinmektedir. Çevreyi korumakla yükümlü makamların bunları görmeyerek projeye 'dur' dememesini anlayamıyoruz. Karar vericilerin şirket karlılığı mı yoksa kentimize doğamıza vereceği onlarca zararlar mı konusunda bir daha değerlendirme yapmalarını istiyoruz. Projeye göre bu alana kimyasal ve benzeri malzeme taşıyan 350 adet kamyon trafiği olacaktır.
EGZOSLARDAN ÇIKAN DUMANLARLA ÇEVRE VE HAVA KİRLENECEK
Bu trafik sonucunda tarımsal toprakların, akarsuların ve egzoz dumanlarıyla doğanın ne kadar kirleneceğini düşünmek bile bizi ürkütmektedir. Karaağaç’ta yapılan hava kirliliği ölçümlerine göre yetkililerin bakmasını istiyoruz. Çünkü uluslar arası kısaslara göre tehlike sınırında olunduğunu bilimsel çalışmalar tespit etmiştir ki bu alanın yakınlarında kamu kurumlarının sosyal tesisleri köy gibi mesire yerleri ve ormanlık alanlar mevcuttur. İlgili firmaların başvuru dosyalarında görüş bildiren resmi yetkili makamlar kıyı kanunu gereğince yapı yasağı getirilen bu alana nasıl 'dur' demezler anlamak da güçlük çekiyoruz. Yasaları incelediğimizde 4373 sayılı taşkın suları ve su baskınlarına karşı koruma kanununda bu alanlarda tesisat, inşaat ve tadilat yapmak yasaktır. Söz konusu tesis geçişi tesisler kapsamında kalmaktadır dense de yaklaşık 4-5 katlı apartmana eş değer beton santrali kimyasal katkılarla işlenecek materyalleri bu kapsamda değerlendirmek doğru olmaz.
ÜRETİM TESİSİNİN YERİ YANLIŞTIR
Bu projenin gerek yer üstündeki canlılar için risk yaratacağı ve kent yaşamına zarar vereceği akademik çalışmalarca gösterilmiştir. Beton üretim tesisin yeri yanlıştır. Bu proje için her alandan bilimsel verilerle desteklenerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu yanlış kararına karşı dava sürecimizi başlatmış bulunmaktayız. Edirne’mizin can damarı olan nehirlerimizin hava koridoru olan yeşil alanlarımızın doğal haliyle korunması adına telafisi mümkün olmayacak sonuçlar yaşanmadan bu projeden vazgeçilmesi kentlilerin acil talebidir. Nehirler beton üretim tesisi değil canlıların yaşam ortamıdır. Bilim insanlarınca söz konusu alanda bu tesisi kurmak yerine toplum sağlığı açısından tüm halkın faydalanabileceği hatta Edirne dışından gelen insanlarımızın da temiz hava alabileceği, spor yapabileceği, dinlenip eğleneceği alan olarak düzenlenmesinin uygun olacağı bildirilmiştir. Buraya beton üretim tesisi yapacağına balık ve akarsu canlılarının doğal alanda üremesi ve arttırılması için çalışmalar yapılması gerekmektedir”diye ifade etti.
Öz Meriç Kum ve Madencilik Turizm İnşaat ve Tic.Ltd. Şti Genel Müdürü ve Edirne Nakliyatın ortaklarından Ahmet Yılmaz santralde yapılan çalışmalar hakkında bilgi vererek şunları anlattı; “Burada nehirden kumu çıkarıp kullanılabilir hale getirerek kaliteli bir kum olarak inşaatlara sevk ediyoruz. İşletmemiz 2000 yılında faaliyete girdi ara ara duraksamalar olsa da 2009 yılından sonra çalışmalarımız hızlandı. Günlük kum çıkartma kapasitemiz 2500-3000 bin ton civarında. Piyasalar durgun olduğu için talepler az. Şuan devlet demir yollarındaki çalışmadan dolayı İstanbul’a kum gönderme kapasitemiz düştü ama yine gönderiyoruz. Bu santrali kurmamızın amacı da, ocak içinden yollara kamyonların çıkmasını önlemek, nakliye mesafesini azaltmak. Kaliteli ucuz kilit parke taşı üretip Trakya’nın köylerine sunmak. Biz santralin yeri ile ilgili 15 kurumun görüşlerini aldık . Burada 4 tane santral kuracağımız beyan ediliyor. Biz buraya 4 santral kurmuyoruz. Her ürün için bir santral şartı koşuyorlar, biz de bunu yerine getirmek için ÇED raporumuzda bunu belirtmek zorundayız. Kurduğumuz ve kuracağımız santralde bu zaten. Buna artı olarak bir santral kurulacak durum yok. Edirne’de ki beton santrallerinin kumunu da veriyoruz. Kırklareli'ne kum gönderiyoruz. Şuan sadece beton santrallerine verebiliyoruz. 300 bin tona kadar üretimde ÇED gerekli değildir yazıyor maden yasasında. 300 bin ton üzerinde ki üretimde de ÇED gereklidir diyor. 300 bin ile bir milyon 200 bin arasında ÇED almak zorundasınız. Bunu zaten İl Özel İdaresi Maden yasası ve bunu bakanlık istediği için 'ÇED gereklidir' raporunu almak zorundasınız. Aynı işletmede 2009 yılında bugüne kadar kum çıkartıp tüm santrallere gönderiyoruz. Nehir taşkınında nehir içerisinde eski fotoğraflara, uydu görüntülere bakarsanız şuan kurduğumuz santralin alanı bir bataklık.
BATAKLIĞI KALDIRARAK TAŞKINLARA ENGEL OLAN ALANI TEMİZLEDİK
Taşkına engel oluşturacak bir alandı. Biz bu bataklığı kaldırarak kullanılabilir duruma getirdik ve kurduğumuz tesiste de 50-60 kişiye iş sahası oluşturduk. Bunlar kolay yapılan işler değil. Nehirde ki çalışmalarla ilgili farklı yorumlar yapılıyor. Nehire 4 tane santralin kurulduğunu ve Edirne’de ekolojik dengeyi bozacağımızı beyan ediliyor. Burada Edirne’ye en büyük katkı sağlayan firma olarak çalışma yapıyoruz.
ÇIKARDIĞIMIZ KUMLA AMACIMIZ TAŞKINLAR ÖNLEMEK
Senelik 500-600 bin ton çıkardığımız kumu taşkını önleme amaçlı çıkartıyoruz aynı zamanda. Projemiz Taşkın koruma olarak geçiyor. Biz bu çalışmayı 10-12 yıldır sürdürüyoruz ve hiçbir yerden de şikayet sorun almadık. Geçtiğimiz zamanda yapılan haberler doğrultusunda bu kumun depremde ne kadar faydalı olduğunu söylediler yazdılar, her nedense son bir yıl içerisinde beton santrali kurmaya başladığımızda bu kumun işe yaramadığını, görüntü kirliliği yarattığını farklı amaçla kullanıldığını beyan ettiler. Önceden burada çalışanlar sıcakta yanıyor soğukta donuyorlardı o zaman kimse bir şey demedi. Şimdi yeni binalar yaparak kaliteli hizmet binaları oluşturduk. Kaliteli sağlıklı yaşam alanları oluşturarak hizmet verdik. Bu yapılan hizmet kötü ise bu kötülüğü kabul ediyorum. Biz Edirne’de okuldan, camiden, oyun parklarından yapılan verilen kumlardan hiçbir ücret almıyoruz. Bunların hepsinin bilinmesini istiyoruz”şeklinde ifade etti.