TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadoğlu, “Türkiye İçin Bir Rekabet Endeksi Edirne Raporu” adlı toplantıda yaptığı konuşmada; “Edirne’de ortak bir platformda kamu, özel sektör, ticaret odaları, sanayi odaları, sivil toplum kuruluşları, belediye ve kanaat önderlerinin bir araya gelmesi gerekiyor. Edirne’nin olması gereken yer, burası olmadığını düşünüyorum” dedi. TÜRKONFED (Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu) ve EDAM (Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi) ortak çalışması olan Türkiye İçin Bir Rekabet Endeksi toplantısında Edirne konuşuldu. Edirne’nin tarımından sanayisine, ulaşımından ticaretine kadar pek çok konu detaylı bir şekilde konuşuldu. Toplantıya TÜRKKONFED Başkanı Tarkan Kadoğlu, Trakya Sanayiciler ve İş Adamları Federasyonu ile Edirne Sanayiciler ve İş Adamları Dernek Başkanı olan İsmet Açıkgöz, Edirne Vali Yardımcısı Mustafa Karslıoğlu, Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Ertuğrul Tanrıkulu, TÜRKONFED üyeleri, TRAKYASİFED Dernek Başkanları, daire müdürleri ve iş insanları katılım gösterdi. “EDİRNE DÜNYA KENTLERİ ARASINDA DAHA REKABETÇİ BİR KONUMA YÜKSELECEKTİR”Edirne’nin rekabetçiliğinin tartışıldığı toplantının açılış konuşmasında TRAKYASİFED ve EDSİAD Başkanı İsmet Açıkgöz, Edirne’nin yapısı hakkında bilgi veren bir konuşma gerçekleştirdi. Açıkgöz gerçekleştirdiği konuşmada Hızlı Tren ve Edirne Kırklareli Havaalanının tesisi ile Edirne dünya kentleri arasında daha rekabetçi bir konuma yükseleceğini belirterek; “TÜRKONFED, TRAKYASİFED ve EDSİAD olarak Trakya Kalkınma Ajansının da katkılarıyla 2015 yılında Edirne bölgesi için Bölgesel Kalkınma Dinamikleri raporu hazırlamıştık. Eş zamanlı Kırklareli ve Tekirdağ raporları da kamuoyu ile paylaşılmıştı. 2016 yılında Kalkınma Ajansımızın destekleri ile TEPAV’IN (Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı)önderliğinde Edirne Valiliği, Edirne Belediyesi, ETSO, ETB ‘Edirne Kalkınma Rekabet Gücü Projesi’ başlıklı ‘Rekabetçi Edirne için İş Fırsatları’ raporu yayınlandı. Her iki rapor da Ataletin kıskacında Edirne için ekonomide çıkış yollarını net bir biçimde ortaya koymuş; bölge ve ilde yatırım yapmayı düşünen yatırımcılara iş modelleri üzerinden iş fırsatlarını göstermişti. Edirne tarım, turizm ve eğitim kenti. Edirne’de sağlıkta İstanbul’un yükünü hafifleten bölgenin en büyük üniversitesi Trakya Üniversitesine sahibiz. Edirne, UNESCO Kültür Mirası listesinde iki değere sahip ve Osmanlı mimarisinin en nadide eserlerinin sergilendiği Balkanların kültür ve ticaret başkenti olarak anılan bir kent. Edirne’de ilk kalkınma hamlesi 1968 yılında KÖY (Kalkınmada Öncelikli Yöre) kapsamında başlamış bu teşvikler 1978 yılında kaldırılmıştır. Bu yıllarda bir dizi imalat sanayi Edirne’ye yatırım yapmış teşvik kaldırılınca bir kısmı başka bölgelere taşınmıştır. Edirne uzun yıllar sınır kenti olarak yatırımcıların ilgisinden uzak kalmıştır. Tarihte bir dönem gelişmişlik sıralamalarında, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul’un nüfusuna göre en fazla hekim bulunan bölge olması nedeniyle 1.Sağlık bölgesi içerisinde gruplanmış ve 1972 de Edirne televizyonunun hizmete girmesiyle erken kalkınan illerimizden birisi ifadesi kullanılmıştır. 1965-1970 arası en fazla göç alan iller arasında yer almıştır. Günümüzde Edirne, SEGE (Sosyal-Ekonomik Gelişmişlik) endeksine göre üst sıralarda yer almaktadır. Sosyal göstergeleri başarılı fakat ekonomik göstergeleri o ölçüde başarılı değildir. Sağlık sektöründe 7. Sırada ve eğitim sektöründe 12. Sırada yer alırken imalat sanayi gelişmişlik endeksinde 30. Sırada yer almaktadır. Bu rakamlarla SEGE endeksinde üst sıraya tırmanmış ve teşvikler sıralamasında ikinci bölgede konumlanmıştır. Büyük ölçekli işletmelerin varlığı bölgelerin teşvik sistemlerinden fazla yararlanmasına neden olmaktadır. Yatırım için asgari yatırım tutarı işletme ölçeklerini etkilemekte, teşvik başvurularının da düşük olmasına sebep olmaktadır. Bu sebeple teşvik sistemini yapısının değiştirilmesi veya ekonomik göstergelerin arandığı farklı bir endekse göre teşviklerin ele alınması gerekmektedir. Bu sayede Edirne başarılı küçük ölçekli bir kent olma fırsatını yakalayabilir. Trakya illerine, Ergene Ovasını korumak amaçlı yapılan TRAKAB (Trakya Kalkınma Birliği) projesi sürecinde, sanayiden uzak tarım yapılacak alanlar olarak misyon biçilmişti. Tekirdağ Çorlu Çerkezköy’deki sanayi yapılanması nedeniyle sanayi şehri olarak kaldı. Ancak Edirne ve Kırklareli illeri atığı olmayan sanayiye müsaade edilen, tarım amaçlı sanayinin yeşereceği alanlar olarak belirlendi. Bu bereketli topraklar ülkemiz gıda ihtiyacının önemli bir ihtiyacını karşılamakta. Hayvancılıkta doğru teşviklerle Türkiye’nin tamamını doyuracağı iddiasını taşımaktadır. Edirne esas itibariyle bir tarım bölgesidir. 2014 rakamlarına göre 42 milyon dolar ihracatının yüzde 44’ünü tarım ürünü olarak balkan ülkelerine yapmıştır. Balkan ülkeleri bölgemiz için iyi pazardır. Ancak Türkiye bu talebin yalnızca yüzde 5 ini karşılamaktadır. Tarımda yapısal dönüşümü sağlayarak domates değil daha katma değerli salça veya damak tadına göre katma değerli ürünlere yönelmemiz gerekmektedir. Balkanlara yakın konumu dolayısıyla Edirne, hem Anadolu hem de Balkanlarda üretilen tarım ürünleri toplanarak katma değerlendikten sonra dünyaya sevk edilen bir yer olabilir. Lojistikte Çorlu kargo havalimanına yakınlığımız, katma değerli ürünlerin hızlı ulaşımı için havayolunun kullanılması ile uygun pazarlarda rekabette bir avantaj olarak fayda sağlanabilir. Sermaye birikiminin artması için tarımsal üretim halen önemlidir. Talepler her yıl katlanarak artmakta. Dünyada tarım ürünlerinde çok sayıda büyük şirketin varlığı göz önünde tutulmalıdır. Organize Sanayi Bölgemiz yeni gelişme bölgesinin açılması çalışmaları ile Balkanlara ihracatı olan yatırımcılara iyi fırsatlar sunmaktadır. Tarıma Dayalı ihtisas Organize Sanayi Bölgeleri kurularak katma değerli tarım ürünlerinin geliştirilmesi. Halen çalışmaları süren arazi Toplulaştırma çalışmalarının hızlandırılması ile tarım işletmelerinin maliyetlerinin düşürülerek rekabetçiliğinin arttırılması. KOP (Konya ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi) benzeri bir yapının EOP(Ergene Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi) Kalkınma Bakanlığı tarafından bölgede kurulması için lobi faaliyetinin yapılması. Bu sayede tarımda üretim yapısının değişmesi; yüzde 95 tarla bitkileri olan ürün gamının çeşitlendirilmesi. Ar-ge çalışmaları ve pazarlama faaliyetleri için yapılacak eğitim süreci ile ürünlerin dış pazarlarda daha fazla yer almasının sağlanması. Hayvancılıkta işletme kriterlerinin gözden geçirilerek toplulaştırmanın da etkisiyle köy yerleşimine sınır olacak meraların köy halkı için 20-50 hayvanlık butik işletmelerin cazip hale getirilmesi. Projelerini takip ettiğimiz Hızlı tren ve Edirne Kırklareli Havaalanının tesisi ile Edirne dünya kentleri arasında daha rekabetçi bir konuma yükselecektir” ifadelerini kullandı. “EDİRNE’NİN ORTAK AKILDA BULUŞMASI GEREK”TÜRKKONFED Başkanı Tarkan Kadoğlu, Edirne’nin yükseliş potansiyeli yüksek bir şehir olduğunu ancak sivil toplum kuruluşlarından sanayicilere, odalardan özel sektörün kanaat önderlerinin bir araya gelip ortak karar vermeleri gerektiğinin altını çizdi. Kadoğlu; “Edirne’nin araştırmamızdaki alt endeksler dikkate alındığında en dramatik düşüşü makroekonomik istikrarda yaşadığını görüyoruz. Kamu yatırımlarından alınan pay, kişi başına kredi, dış ticaret gibi veriler ile hesaplanan Makroekonomik İstikrar Endeksi’nde Edirne 2008 yılında 9’uncu sıradayken, 2014 yılında 23’üncü sıraya gerilemiştir. Piyasa büyüklüğünden 2008 yılına göre bir basamak yükselen ve 30. Sırada yer alan Edirne, finansal derinlik endeksinde 2 basamak yükselerek 12. sıraya yükselmiştir. Emek piyasası endeksinde Edirne’yi 10 basamak yükselerek 25. sırada görürken, sosyal sermeye endeksinde de 9 sıra birden yükselip 9. olmuştur. İnsan sermayesi, yaratıcı sermaye ve fiziki altyapı gibi endekslerde de Edirne’nin 2008 yılına göre rekabet gücü kaybına uğradığını söyleyebiliriz. Geçmişten bugüne tarih, kültür ve sağlık kenti olan Edirne, Türkiye’nin uluslararası karayolu taşımacılığının da Avrupa’ya açılan kapısıdır. Ekonomik olarak tarımın yanı sıra yılda 3 milyon turistin bacasız sanayi ile ekonomiye katkı yarattığı Edirne’nin potansiyelleri düşünüldüğünde ihracatta 61. Sırada yer alması ortak bir vizyon ve stratejiyi oluşturma gerekliliği veriyor. Bu kentin ortak aklını ise merkezi ve yerel yönetimler ile bölge iş insanı ve kentte yaşayanlar oluşturuyor. Mimar Sinan’ın hayat verdiği muhteşem eseri Selimiye Camisi ve kent dokusuna, ticaret hayatının zenginliğine, eğitim seviyesinin niteliğine ve iş insanlarının azmine bakıldığında; yani helva yapmak için her şeyin hazır olduğu düşünüldüğünde geriye sadece başlamak kalıyor. Bunun içinde kent meclislerinin Edirne’nin rekabetçilik gücünü artıracak yeni çağın gerektirdiği hız, esneklik ve verimlilikle harmanlayacak yerel bir kalkınma modelini hayata geçirmesi önem kazanıyor. Kentlerimiz rekabet edecek ki, Türkiye rekabet etsin. İçinde yaşadığımız 21. yüzyılın dünyası, yeni bir değişim ve dönüşümün sancılarını yaşıyor. Ülkeler arasındaki ilişkiler, özellikle teknolojinin yarattığı hızın, hayatın her alanını etkilediği süreçte yeniden belirleniyor. Gelişmiş ekonomilerde gözlemlenen ılımlı büyüme sinyalleri, haliyle gelişmekte olan ülkeler için de fırsatların iyi değerlendirilmesi, doğru politikalar ile ekonomik ve toplumsal hayatta yapılacak reformlar ile avantajlar sağlıyor. Ülkemizin ilk iki çeyrek sonunda yüzde 5’lerde gelen büyüme rakamları, üçüncü çeyrekte de beklentilerden daha yüksel bir şekilde sürecek gibi görünüyor. Yılsonunda yüzde 6’larda yaşanacak bir büyüme iş dünyası açısından şaşırtıcı olmayacaktır. Bu veriler moral ve motivasyon yaratırken, aynı zamanda büyümenin sürdürülebilirliği ve kalitesi odaklanmamız gereken başat alan olarak öne çıkıyor. Enflasyonun Türkiye’nin gündemindeki en önemli sorun olduğunu düşünüyoruz. Bu tablo yatırım ortamının geliştirilmesinde ciddi sıkıntılar yaratıyor. Türkiye’nin makroekonomik istikrarı açısından bir numaralı sorunu enflasyondur. Bunun yanı sıra iktisatta ikiz açık olarak tabir edilen bütçe ve cari açık sorunlarını da hatırlatmakta fayda görüyorum. Enflasyon ve faizle mücadelede kurumlar arasındaki işbirliği ne kadar önemliyse, kurumların bağımsızlığı ve kurumsallaşma kültürü de bir o kadar değerli ve önemlidir. Ekonomide mali disiplini korumak, makroekonomik istikrarı dengede tutacak politikalar belirlemek ve bunları da kurumlar arası eşgüdümle yürütmek, uluslararası yatırımcılara ve kuruluşlara da olumlu sinyaller verecektir. Kredi Garanti Fonu, vergi indirimleri ve teşvikler ile kısa vadede ekonomiye can suyu etkisi başarılı olurken, orta ve uzun vadede 4. Sanayi devriminin konuşulduğu, dijitalleşmenin hayatın her alanını etkilediği yeni dünya gerçekleri dikkate alınarak Türkiye’nin reformları gündeminin ilk sırasına alması gerekiyor. Türkiye’nin hangi alanlarda yapısal reformlara öncelik vereceği konusunda hem resmi kurumlarda hem de iş dünyasında ortak bir anlayış mevcuttur. Bu ortak anlayış ülkemizin önemli avantajlarından bir tanesidir. Rekabetçiliğimizi artırmanın yolu; dijital değişim ve dönüşümden geçiyor. Artık, geçmişin geleneksel reformları ile teşvik ve desteklerinin son kullanma tarihi geçmiştir. Dijitalleşme ile birlikte başlayan yeni bir yol haritası ve reform ihtiyacı her zamankinden daha da önemli hale gelmiştir. Bugün dünyada ekonomilerin dönüştürücü dinamosunu, fiziksel, dijital ve biyolojik boyutta gelişen yeni teknolojilerin oluşturduğu bilinmelidir. Artık geleneksel teşvik ve destekler ile kısa vadeli önlemlerin işe yaramayacağı bir çağı yaşıyoruz. Bu dijital çağın yarattığı ekonomik sistem, iş yapma yöntemleri, yönetişim ve yerelden başlayacak kalkınma noktasında yeni bir hikâye yaratmamızın zamanı gelmiştir. Türkiye olarak Anadolu 4,0 hikâyesini yaratmanın vakti gelmiştir. Nitelikli iş gücü için eğitim sisteminin bilgi bazlı yeni nesiller yetiştirmesi, mesleki eğitimin uluslararası standartlarda yeniden düzenlenmesi, kadınların iş gücüne katılımının artırılmasına dönük politikaların uygulanması ekonominin temellerini sağlamlaştıracak adımlardır. Ülkelerin rekabetçiliği artık kentlerin rekabetçiliğinden ve yarattıkları marka güçlerinden geçiyor. Dünyada yeni kalkınma modeli, teknolojik gelişmeler ve iş yapma modelleriyle kentlerin dinamikleriyle hayat buluyor. 2030 yılında küreselleşmenin yerini kentleşmenin alacağı artık bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Yerelden ulusala, ulusaldan küresele kalkınmacı politikalar, TÜRKONFED’in ana çalışma alanları içinde yer almaktadır. Yerelin yani kentlerimizin, rekabetçilik güçlerini geliştirecek orta ve uzun vadeli planların hazırlanmasına da yardımcı olmak amacıyla “Türkiye İçin Bir Rekabet Endeksi” raporunu hazırladık. Rapor, 81 ilin rekabetçiliğini ölçerken, güçlü ve zayıf yanları, potansiyel ve fırsatları, yerelin kapasite ve kaynakları ile ilgili de ipuçları vermektedir. Edirne’nin rekabet endeksinde 81 il arasında 14. sırada olduğunu ve 2008 yılına göre bir basamak gerilediğini ortaya koymaktadır” ifadelerini kullandı.
YAŞAM
29 Kasım 2017 - 04:57
"ORTAK AKILDA BULUŞMAK LAZIM"
“Edirne’yi nasıl uçururuz diye düşünülmesi gerekiyor”
YAŞAM
29 Kasım 2017 - 04:57