Trakya Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu, “Türkiye genelinde 5,6 milyon kişinin işsiz kalma ihtimali oldukça yüksek ve bu sayının yaklaşık 5 milyonu hizmet sektörü kaynaklı. Edirne’de en çok etkilenen şehirlerin başında geliyor. Örneğin sınırların kapanmasıyla ilimize alışveriş amacıyla gelen turist neredeyse hiç kalmadı. Esnaf ciddi oranda ciro kaybı ile karşı karşıya kalırken birçok sektörde neredeyse satışlar sıfırlandı. Ekonomide talep yönlü çöküş işsizlikteki artışla daha da derinleşmeye başladı.”açıklamasında bulundu.
Trakya Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu, yazılı basın açıklaması yaparak korona virüs salgını sonrası ekonomi değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu “Türkiye ekonomisi de KOVID-19 etkisi altında kaldı. Faaliyetine ara veren işletmelerin çoğunluğunun hizmet sektöründe olduğu biliniyor. Çoğu esnaf, sanatkâr ve küçük işletmede istihdam edilen yaklaşık 1.4 milyon kişinin, bu durumdan direkt olarak etkilendiği tahmin ediliyor.” dedi ve sözlerini şöyle tamamladı: “Edirne’nin de en çok etkilenen şehirlerin başında geldiğini söyleyebiliriz. KOVID-19 etkisi ilk olarak talepte ciddi bir çöküşe yol açtı. Örneğin sınırların kapanmasıyla ilimize alışveriş amacıyla gelen turist neredeyse hiç kalmadı. Esnaf ciddi oranda ciro kaybı ile karşı karşıya kalırken birçok sektörde neredeyse satışlar sıfırlandı. Ekonomide talep yönlü çöküş işsizlikteki artışla daha da derinleşmeye başladı. Sokağa çıkma yasağı, şehirlerarası yolculukların zorunlu olarak durdurulması tedarik zincirlerinde de kısmi kırılmalara yol açtı.
Türkiye genelinde 5.6 milyon kişinin işsiz kalma ihtimali oldukça yüksek ve bu sayının yaklaşık 5 milyonu hizmet sektörü kaynaklı. Ulusal ve uluslararası yolcu taşımacılığının durma noktasına gelmiş olması seyahat ve taşımacılık sektörünü etkiledi. İhracat sektöründe de global talepteki çöküşün etkileri hissedilmeye başlandı. Otomobil, hazır giyim ve tekstil gibi ana ihracat sektörlerinde, Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkeden gelen siparişlerin hissedilir biçimde düştüğü görülüyor. Diğer taraftan özellikle dış turizmin hem sınırların kapalı olması hem de açılsa bile turistin geleceği ülkelerdeki engellemeler veya tatil erteleme kararları nedeniyle ciddi oranda sekteye uğraması bekleniyor. Bu durumda Türkiye ekonomisini hareketlendirecek temel talebin iç talep olacağı anlaşılıyor. Bu nedenle de iç talebin canlandırılmasına yönelik adımlar atılıyor. Kredi desteklerini istihdam azaltmama koşuluna bağlama, Kısa Çalışma Ödeneği gibi mekanizmalar devreye alınarak işsizliğin önüne geçilmeye çalışılıyor. Vergi ötelemeleri, 2.1 milyon aileye verilen yardımın 4.4 milyon aileye yükseltilmesi gibi tedbirlerle iç talep desteklenmeye çalışılıyor. IMF, global düzeydeki olumsuz trendin etkisiyle Türkiye ekonomisinin 2020’de bir önce yıla kıyasla yüzde 5 daralacağını ve 2019’da yüzde 13.7 olan işsizlik oranının da 17.2’ye yükseleceğini tahmin ediyor. KOVID-19 maalesef sadece sağlık ve sosyal alanlarda değil ekonomide de olumsuzluklara neden oldu. Bu olumsuz havanın birdenbire ortadan kalkması ve tekrar eskiye dönmek zaman alacağa benziyor. Önümüzdeki dönemde harcama alışkanlıkları, tasarruf yapma ve tasarrufları değerlendirme biçimlerinde de önemli değişimlere hazır olmak gerekiyor.”
Trakya Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu, yazılı basın açıklaması yaparak korona virüs salgını sonrası ekonomi değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu “Türkiye ekonomisi de KOVID-19 etkisi altında kaldı. Faaliyetine ara veren işletmelerin çoğunluğunun hizmet sektöründe olduğu biliniyor. Çoğu esnaf, sanatkâr ve küçük işletmede istihdam edilen yaklaşık 1.4 milyon kişinin, bu durumdan direkt olarak etkilendiği tahmin ediliyor.” dedi ve sözlerini şöyle tamamladı: “Edirne’nin de en çok etkilenen şehirlerin başında geldiğini söyleyebiliriz. KOVID-19 etkisi ilk olarak talepte ciddi bir çöküşe yol açtı. Örneğin sınırların kapanmasıyla ilimize alışveriş amacıyla gelen turist neredeyse hiç kalmadı. Esnaf ciddi oranda ciro kaybı ile karşı karşıya kalırken birçok sektörde neredeyse satışlar sıfırlandı. Ekonomide talep yönlü çöküş işsizlikteki artışla daha da derinleşmeye başladı. Sokağa çıkma yasağı, şehirlerarası yolculukların zorunlu olarak durdurulması tedarik zincirlerinde de kısmi kırılmalara yol açtı.
Türkiye genelinde 5.6 milyon kişinin işsiz kalma ihtimali oldukça yüksek ve bu sayının yaklaşık 5 milyonu hizmet sektörü kaynaklı. Ulusal ve uluslararası yolcu taşımacılığının durma noktasına gelmiş olması seyahat ve taşımacılık sektörünü etkiledi. İhracat sektöründe de global talepteki çöküşün etkileri hissedilmeye başlandı. Otomobil, hazır giyim ve tekstil gibi ana ihracat sektörlerinde, Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkeden gelen siparişlerin hissedilir biçimde düştüğü görülüyor. Diğer taraftan özellikle dış turizmin hem sınırların kapalı olması hem de açılsa bile turistin geleceği ülkelerdeki engellemeler veya tatil erteleme kararları nedeniyle ciddi oranda sekteye uğraması bekleniyor. Bu durumda Türkiye ekonomisini hareketlendirecek temel talebin iç talep olacağı anlaşılıyor. Bu nedenle de iç talebin canlandırılmasına yönelik adımlar atılıyor. Kredi desteklerini istihdam azaltmama koşuluna bağlama, Kısa Çalışma Ödeneği gibi mekanizmalar devreye alınarak işsizliğin önüne geçilmeye çalışılıyor. Vergi ötelemeleri, 2.1 milyon aileye verilen yardımın 4.4 milyon aileye yükseltilmesi gibi tedbirlerle iç talep desteklenmeye çalışılıyor. IMF, global düzeydeki olumsuz trendin etkisiyle Türkiye ekonomisinin 2020’de bir önce yıla kıyasla yüzde 5 daralacağını ve 2019’da yüzde 13.7 olan işsizlik oranının da 17.2’ye yükseleceğini tahmin ediyor. KOVID-19 maalesef sadece sağlık ve sosyal alanlarda değil ekonomide de olumsuzluklara neden oldu. Bu olumsuz havanın birdenbire ortadan kalkması ve tekrar eskiye dönmek zaman alacağa benziyor. Önümüzdeki dönemde harcama alışkanlıkları, tasarruf yapma ve tasarrufları değerlendirme biçimlerinde de önemli değişimlere hazır olmak gerekiyor.”