https://twitter.com/bahadirzeytin
Yıllardır bulunduğum her ortamda girişimciliğin eğitim sisteminin bir parçası
olması gerektiğinin altını çiziyorum. Okullarda verilecek girişimcilik eğitimleri,
gençlere kalıpların dışına çıkarak düşünmeyi öğretir. Sıra dışı yetenek ve
becerileri geliştirmesinin yanı sıra pek çok fırsat yaratır. Gençlerin girişimcilik
kültürüyle erken yaşta tanışması ve benimsemesi büyük önem taşıyor.
Evet, girişimcilik Türk kültürünün ve dolayısıyla eğitim sisteminin bir parçası değil
maalesef. Türkiye’deki mevcut yapı hâlihazırda girişimci olmaya karar vermiş
kişilere yönelik hızlandırma programlarından ve sonrasındaki desteklerden
oluşuyor. Girişimcilik kültürünü geliştirmek için önce altyapı oluşturmanız
gerekiyor. Bu nasıl mümkün olacak? Temelden başlayarak, yani okullardan,
üniversitelerden. Üniversiteler, girişimcilik için doğru inkübasyon alanlarını
oluşturuyor. Çünkü gençler, bu yaş aralıklarında ve üniversite ortamında risk
almaya, farklı ve yeni şeyler öğrenmeye, en önemlisi de ilham almaya çok daha
açıklar. Biz de Girişimcilik Vakfı’nı hayata geçirirken bu düşüncelerden yola çıktık.
Türkiye’de girişimciliği kuvvetlendirmenin Türk ekonomisini kuvvetlendirmek
olduğuna inanıyorum. Eğitim ve girişimcilik uzun vadede Türkiye’yi olumlu yönde
etkileyecek en önemli iki kaldıraç. Bir girişimcilik ekosistemi olarak gençlere
girişimciliği en geç üniversite zamanından itibaren anlatmamız lazım. Gençlerin,
okul yıllarında dünyayı değiştirebilecek fikirler üretebileceğine inanmaları nihai
hedefimiz olmalı. Ayrıca genç yaşta networking’in değerini de anlatabilmemiz
gerekiyor. İlham vermeyi, yaptıkları işin dünyayı değiştirebileceğini, “geri verme”
kültürünü ve networking’i daha girişimcinin somut bir fikri yokken anlatmalıyız ki,
girişimci benliğinin bir vazgeçilmez parçası olsun.
Girişimcilik eğitiminin sosyal ve duygusal refahı arttırma olasılığının da bulunuyor.
Pennsylvania’nın Wharton İşletme Okulu’ndan 11 bin MBA mezununun 2012’de
yaptığı bir araştırmaya göre, girişimciliğin diğer işletme kategorilerinden daha
fazla mutlulukla ilişkili olabileceği ortaya konmuş. Çalışmayı yapan Wharton
profesörü Ethan Mollick’e göre, kendi işlerini başlatan mezunlar, kendi kaderleri
üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmaları nedeniyle diğerlerine göre “çok daha
mutlu” olduğunu belirtiyor. Pek çok öğrenci özellikle sosyal girişim başlatarak
topluma fayda sağlıyor. İyi işler yapmak iyi hissettiriyor.
Peki ebeveynlere nasıl görevler düşüyor? Çocuğunuzun bir iş için bir fikri varsa,
yapmasına izin verin. Çocuk başarılı olursa, zaten diyecek bir şey yok. Ama eğer
başarısız olursa, bu daha da iyi. Çocuklara başarısızlıktan korkmamasını
öğretmek, ebeveynlerin çocuklarını yaşamda başarıya hazırlamaları için en iyi
yollardan biridir.
Çocuklarınızı eğitmek konusunda gerçekten endişe duyuyorsanız, girişimcilik
taraflarını besleyin. Hayallerini ateşleyen bir fikir bulmalarına yardımcı olun ve bu
fikri bir işe dönüştürmenin bir yolunu bulmalarını sağlayın. Onlara ihtiyaç
duydukları araçları ve duygusal desteği verin ama ellerini tutmayın. Başarısız
olmalarına izin verin. Unutmayın, bu başarı için en iyi hazırlıktır.