Bir dizeler silsilesi var aklımda.."Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen, ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu"..diye başlayan; "Bir elma kokusuna tutundum düşerken, sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle"..diye biten bir şiirden. Gençliğimin ilk şiir okumalarındandı. Ahmet Telli'yi hiç bırakmadım sonra..O "Kalbim unut bu şiiri" dese de "Hala koynumda resmin" diye şarkısını söyledim avaz avaz. O da bana "çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil", "Sen türkülerini söyle ve gülümse küçüğüm. Çünkü sesinin ırmağıyla yeşerecek hasretin bozkırları" diyordu BENCE..Ben de öyle yaptım.
Nasıl severdik şiir dinletisi gecelerini. Gitarlar hazırlanır, şiirler ellerimizle kağıtlara yazılır, mikrofonlar ayarlanır..Işık, atmosfer tamam.. Güzel ses tonuna sahip arkadaşlar akşamın hüznünü yüreğimize işlerdi. Bazen hırçın tonlamalarla isyan eden şiirler okur öfkemizi kabartırlardı, yumruklarımızı sıkardık.. Bazen de gözümüze yaşları dizer boğazımızı düğümlerlerdi. Oralarda tanıdım Ahmet Arif'i, Nazım Hikmet'i, Turgut Uyar'ı, Orhan Veli'yi, Can Yücel'i, Cemal Süreya'yı daha daha birçoklarını.. Ne kadar özlemişim şiir akşamlarımızı. Sevilen birinin yokluğunun, cehennemin öbür adı olduğunu ; özleme(k)nin ölmekten sadece iki harf fazla olduğunu fark ettik. Sevdiceğini düşünmenin dünyanın en güzel sesinden, en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey olduğunu anlattılar, memleket sevgisini dinledik, hissettik hep..Bir ağaç gibi tek ve hür; bir orman gibi kardeşçesine yaşamalıyız diye haykırdık hep birlikte..
Burada adını özellikle anmak istediğim bir arkadaşım var. Bu şiir gecelerine emek veren, emekten öte ruhunu katan bir isim. Hepiniz duydunuz, gördünüz onu aslında. Ama bilir misiniz Beyti Engin'in 1999 yılına kadar Edirne'de tiyatro oynadığını.. İşte o şanslı zamanlardan bahsediyorum. Dinleti akşamlarında her birimizin ben nasıl katkıda bulunabilirim diyerek çırpındığı akşamlardı onlar. Tiyatro üstadı Erdoğan (Eğmen) hocanın etrafında toplanıp ellerimiz acıyana kadar alkışladığımız tüm arkadaşlarımız, iyi ki tanıdık sizi. Ne güzel çocuklardık biz.. Toplanıp kollektif bilinçle okumalar yapardık, tartışırdık, öğrenirdik, kitaplar tavsiye ederdik birbirimize, el yazılarıyla dergiler çıkarırdık.. Youtube'da bir kaydına rastladım. Çok güzel denk geldi. "Ne güzel şey hatırlamak seni" demiş Beyti Engin; Nazım Hikmet'in dizeleriyle. Şimdi gözlerimizi kapatalım ve bu muhteşem şiiri, muhteşem bir yorumla ondan bir kez daha dinleyelim BENCE..
Veee "Gün biter gülüşün kalır benle" (Ahmet Telli) diyerek veda edeyim..Gününüz bir öncekinden daha güzel olsun her zaman. Sevgiyle, saygıyla, gülüşlerle, şiirlerle kalın..