6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem sonrası, yaşadığımız süreç hepimizi kahretti.
Belki depremden ders çıkaranlarımız oldu, belki deprem sonrası hayatına bambaşka şekilde yön verenlerde oldu, bunu elbette bilemem çünkü herkesin hayatı, kimseyi ilgilendirmezken bana da eleştirmek veya ders vermeye kalkışmak yakışmaz ama keşke böyle olmasaydı.
Ağladık, üzüldük, perişan olduk. Yeri geldi çaresizliğimize bir kez daha yandık ve yanmaya da devam ediyoruz. Koskoca bir ay geçti depremin üzerinden, oysa daha dün hatta birkaç saat öncesi gibi…
Lakin geldiğimiz sürecin sonucu böyle olmamalıydı. Yani deprem “unutuldu” gibi bir algı ortaya çıkmamalı “unutmak” kelimesi dile bile gelmemeliydi. Ama durum öyle olmadı. Depremin üzerinden bir ay geçti acısı hala taze ve taze kalmaya da devam ederken. Nasıl ki; 1999 depremi asla ve asla unutulamaz ise 2023 depremleri de unutulmayacaktır.
Ama biz ülke olarak daha depremin üzerinden bir ay bile geçmemişken, “unutmak” kelimesinin içinde geçtiği binlerce cümle kurduk, yaşantımıza devam ederken birbirimizi eleştirir olduk. Şikâyetim elbette “siyasi gündeme” ve siyaseti “gündem haline” getirmeye çalışan bireylere.
Keşke depremler nedeniyle Japonya ve Avrupa ülkelerini örnek gösterirken, içerisinde yaşadığımız olaylara da çözüm odaklı bakabilsek ve çözüm üretme potansiyeline sahip olabilsek. Ama biz böyle değiliz, aksine çözüm üretmeden yola devam edenlerdeniz.
Elbette depremin enkaz kaldırma çalışmaları, elbette son hızıyla yardım kampanyaları, elbette ihtiyaç malzemeleri deprem bölgelerine sevk edilmeye devam ederken; “deprem unutulmuş” değil. Ben sadece yaşanan süreci eleştirmeyi düşünmüyordum. Ama yanıldığım oldu.
Süreç çok hızlı güncellendi ve bana “sonucu böyle olmamalıydı” cümlesini kurdurmayı başardı. Dilimize aldığımız birkaç haftalık “deprem” kelimesi ve “fay hattı” kelimelerinin yerini “seçim” ve “seçmen” aldı. Keşke biraz da “geçim” ve “çaresizlik” alsaydı. Seçim ve seçmen eleştirileri bu kadar hızlı yayılmamalı “eleştiriler” sadece tek odaklı yapılmasaydı.
Keşke bir anda gündemimiz seçim odaklı olmasaydı. İnsanlarımızın acısına merhem olabilmek için daha potansiyeli yüksek ve daha çözüm odaklı işlerde kendimizi hazırlamış olsaydık.