3 Aralık Dünya engelliler günü idi, çevremizde gördüğümüz engellilere asıl sorun bizler engel olmayalım yeter.
Yazıyı gündeme aldığım gün hafta sonu olması ve pazar günleri gazeteler çıkmadığı için bugüne kaldı. Kabataslak ilimizdeki engelli oranı da Türkiye ortalaması gibi %12 civarında. Yani her 10 kişiden biri engelli. Etrafınıza şöyle bir bakın bizimle aynı toplumda yaşayan engelli bireyden bu oranda dışarıda hayatın içinde görebiliyorsunuz? Hiç yok değil ama çok çok az. Neden mi? Toplu taşımaya binmekte sıkıntı yaşıyorlar, şoför aracın rampasını açacak, arızalıysa araçtan inip manuel olarak açacak, yolcunun binmesini bekleyecek, kapatacak, zaman kaybı, angarya, üstüne de yolcu ücret ödemeyecek. Vicdan sahibi değilse hiç alır mı engelli yolcuyu.
Restorana, cafeye girince bir anda herkesin gözü takılır farklılığı olan bireye, hemen kendine bir çeki düzen verir, çocuğunu ve kendini mümkün olduğunca yetersizliği olan bireyden kaygı içinde uzak tutmaya çalışır veya acıyan gözlerle bakar da bakar. Siz engelli annesi olarak bunu görür gözyaşlarınızı içinize akıtır, herkesin mutlu olduğu mekanda sizin mutlu olabilmemize izin vermezler istemsizce de olsa.
Sultan 1. Murat Devlet Hastanesi poliklinik ve acil girişinde engelli otopark yerleri var bunların gerçek anlamda kaç kişi engelli de engelli otoparkı kullanma gereğini hissediyor.
Pek çok kişinin gözü götürmez - sadece bir kısmına hepsine değil- sosyal devlet anlayışının bir parçası olarak devlet tarafından verilen evde bakım parasını. Oysa ki bilmezler, engelli bireye bakabilmek için çoğu ailenin tek maaşlı olduğunu, yiyecek, içeceklerinin özel olması gerektiğini, ulaşımı aracı yoksa taksi ile yapması gerektiğini.
İşveren (istisnalar da var tabiki) arzu etmez yanında bir engelli bireyi çalıştırmayı.
Merak ettim, özellikle bedensel engelli çocuklar okul servislerine nasıl indirilip bindiriliyor? Hiç tekerlekli sandalyelilere özel okul servis aracı görmedim.
Yaz tatilinde, yaklaşık 3 ay boyunca engelli çocukları ile aileler nasıl zaman geçiriyor, çocuklarının eğitim ve sosyalleşme ihtiyaçlarını nasıl karşılıyor? Bunu da merak ettim.
En çok da şunu merak ediyor ve soruyorum. Engelli evlat sahibi olan anne ve babalar vefat ettiğinde bu çocukları nasıl bir yaşam serüveni bekliyor olacak.
1-Kaldırıma park etme!
2-Engellilere ait asansörü kullanma!
3-Görme engelliler için yapılan sarı şeridi işgal etme!
4-Engelli rampalarını uygun ölçülerde yap!
5-Arabanı engelli şoförler için ayrılan park yerlerine bırakma!
Tek bir gün değil her zaman
Sadece 3 Aralıklar da değil her gün bu soruları soralım kendimize, yazımın başında da belirttiğim gibi engel olmayalım yeter...