Edirne Kent Konseyi Basın Çalışma Grubu öncülüğünde ‘Edirne Basını Sorunları ve Çözüm Önerileri’ adlı toplantı Belediye eski nikah salonunda yapıldı. Edirne Valiliği Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü, Basın Yayın Enformasyon Edirne İl Müdürlüğü ve Basın İlan Kurumu Edirne İl Müdürlüğü’nün davetli olmasına rağmen katılmadı. Her yerde, her zaman ve herkesin sıkıntılarına ve sevinçlerine ortak olan, ağır şartlar altında çalışan gazeteciler bu kez kendi sorunlarını kendi kendilerine konuştu. GÖRÜYORSUNUZ ANLATMAYA GEREK YOK YALNIZLAŞTIK.
Henüz daha 24 yaşında olduğum için camiamız geçmişte de bu kadar yalnız olup olmadığını bilmiyorum. Konu hakkında araştırma yaparken köşe yazarı Ali Rıza Aydın’ın “bunca nüfusa; çevremizdeki bunca insan çokluğuna rağmen, yalnızlaştık mı ne?” köşe yazısını okudum. Kendi yazıma başlamadan önce siz değerli okurlarıma yazar Aydın’ın yazısından bir bölüm aktarmak isterim.
Yazar Aydın basın camiasının nereden nereye geldiğini şu sözlerle aktarmış “Türkiye’de, 1963 yılında kurulan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Ankara Televizyonun 31 Ocak 1968’den itibaren haftada 3 gün siyah-beyaz deneme yayınlarına başladığı gün, değişimin milâdı.
Aman Allah’ım! Birkaç saat de olsa yayın yapılan günlerde televizyonu olan evler, tıklım tıklım; televizyon satan mağazaların vitrinlerinin önü ise, insanla dolup taşıyor. Açık hava sineması sanki!
İlgi meraka, merak tiryakiliğe dönüştü birden bire. İşte, o günden beri çocuklar seyrettiği dizilerle, büyükler hayatına taşıdığı filmlerle, fikirlerle “biz” olmaktan çıktı, “onlar” oldu âdeta.
“Onlar”ın da emelleri bu değil miydi?
Sakın teknoloji karşıtı olduğumuz sanılmasın. Derdimiz, teknoloji değil, teknoloji ambalajıyla bize sunulan ideoloji; olmamızı istedikleri -bir ölçüde de buna muvaffak oldukları-insan modeli!
Görsel medya, sosyal medya bu zamanın dünyası!
Gençlerin, genç kalanların; kendilerine sanal dünya kuranların bugünkü hâli pürmelâli bu!
Yine bugün de ev var bark var, konu komşu var; şehrimiz, köyümüz, mahallemiz yerli yerinde; ama biz, içinde yokuz. İçindekiler de, bizde yok.
Bunca nüfusa; çevremizdeki bunca insan çokluğuna rağmen, yalnızlaştık mı ne?
Ne dersiniz dostlarım?
Yaşanan süreci üstad ne de güzel yorumlamış değil mi?
Yaşanan süreç hakkında Edirne Kent Konseyi Basın Çalışma Grubu öncülüğünde ‘Edirne Basını Sorunları ve Çözüm Önerileri’ adlı toplantıya sadece Edirne Belediye Başkanlığı Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü Selim Bilginkaya ve birim çalışanları kurumsal anlamda katılan tek birimdi. Edirne Valiliği Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü, Basın Yayın Enformasyon Edirne İl Müdürlüğü ve Basın İlan Kurumu Edirne İl Müdürlüğü’nün toplantıya duyarsız kalmaları bizleri derinden üzmüştür.
Yıllardır basın camiasında farklı mecralarda emek harcamış olan yerel gazetecilikten ulusal gazeteciliğe kadar pek çok yer tecrübesi olan ayrıca toplantının moderatörlüğünü gerçekleştiren Gökhan Tuzladan, muhabirleri temsilen bir takım açıklamalarda bulundu. Tuzladan gazetecilerin imkânsızlıklar içerisinde 7/24 çalıştığını belirterek bizler başkalarının hak, hukuk ve özgürlüğünü savunurken kendi hak, hukuk ve özgürlüğümüzü savunamaz durumdayız” dedi.
Hudut Gazetesi İmtiyaz Sahibi Gönül Uyanıktır, “Yaşıyoruz ama ölmek üzereyiz. Bundan ötesini nereye kadar erteleyebiliriz ya da bir mucize olur mu? Bir sürü bilinmezle iç içeyiz. Kendi sorunlarımızı sürekli erteliyoruz. Adeta üzerimize gelen bir tren var ve kaçacak yerimiz yok. İlerleyen zamanlarda bir şeyler yapabilir miyiz bilmiyorum” şeklinde konuştu.
Yenigün Gazetesi Muhabiri Jale Avyüzen “Sahada kadın gazeteciler az ve çalışanlar da masa başı görevlere yönlendiriliyor. Muhabirlik kadın olarak çalışmanın ayrı zorlukları var ve evlenince aile veya eş baskısı ile sona eriyor” ifadelerini kullandı.
Yenigün Muhabiri ve İhlas Haber Ajansı temsilcisi Ergin Yıldız “ zorla Gazetecilik mesleğinin sıradanlaştırıldığını belirtti.
Hudut Gazetesi Muhabiri Olgay Güler, her hangi bir kurum hakkında olumsuz haber yapıldığında kurumun etik olmasa da gazete ile ilişiğini kestiğini bu durumun gazetelere zarar verdiğini belirtti.
Gazetemiz Muhabiri Bekir Tüccar, “Eleştiren ve eleştirilen bir meslekte görev yapıyoruz. Bizim ekmeğimiz, rüyamız, suyumuz her şeyimiz bilgi. Bilgi olmadan biz adeta yokuz. Çünkü biz bilgiye ulaşmak için çalışıyoruz. Bilgi için yetkiliye ulaşamadığımız da bilgi kirliliği yayılıyor ve gazetelerin değeri düşüyor” dedi.
Edirne Star Gazetesi Muhabiri Tamer Yavuz, “Okullarda haber nasıl pazarlanır konulu dersler olmasını, örgütlenme sağlayıp ekonomimizi ve geleceğimizi güvence altına alacak çalışmalar yapmalıyız ” şeklinde konuştu.
Hudut Gazetesi Muhabiri Orkun Akman, “Bir yemek alırız, haberi yaptırırız” söylemlerini kullananlara karşı basın emekçileri olarak karşı bir tutum sağlanması gerektiğini vurguladı.
Edirne Gündem Gazetesi Muhabiri Uğur Akagündüz, yoğun iş gücü ve zaman sorunu olduğu için tatil yapmak değil tatil hayali bile yapamadıklarını söyledi.
Yenigün Gazetesi Muhabiri Musa Çelik; geçmişte gazetelerin değişik dosyalarla okurunu çoğaltma peşinde iken günümüzde okuyan değil izleyen okuyucu nedeniyle sosyal medya baskısına maruz kaldığını belirtti.
Muhabir arkadaşlarımızın açıklamaları sizlere bir şehir efsanesi olarak gözükebilir ama bizler iyi ihtimalle günde 10 saat, haftada altı gün çalışan hatta haftalarca izin kullanamayan emekçileriz. Buradan size bir itirafta bulunmak isterim; yoğun çalışma temposuna rağmen tek gün izin yapabildiğimizden nasıl vakit geçireceğimizi bilemeyip genelde tüm gün evde oluruz o da ani gelişen bir olay yoksa.
‘Edirne Basını Sorunları ve Çözüm Önerileri’ toplantımızda Edirne Belediyesi hariç YETKİLİ ve ETKİLİ hiç kimseyi göremedik.
GÖRÜYORSUNUZ ANLATMAYA GEREK YOK YALNIZLAŞTIK