BİZ NE GÜZEL BİR MİLLETİZ...

Elazığ ve Malatya’da meydana gelen 40 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, bini aşkın vatandaşımızın yaralandığı, 2 bin 945 binadan 87'sinin yıkıldığı depremin ardından bölge halkı felaketi yaşadı.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'ndan (AFAD), yapılan yazılı açıklamada, Bölgeye toplam 24 bin 402 çadır, 26 bin 501 yatak, 62 bin 963 battaniye ve 3 bin 651 ısıtıcı ulaştırıldığı belirtilen açıklamada, 34 bin öğün sıcak yemek, 13 bin 500 kahvaltı ve 7 bin çorbanın depremden etkilenen vatandaşlara dağıtıldığı aktarıldı.
Ancak depremin ardından ‘Türkün mayasında zorda olana yardım etmek vardır’ sözü bir kez daha gerçekliğini gösterdi ve güzel yurdum tek yürek oldu.
Ünlü televizyoncu Acun Ilıcalı'nın, Elazığ depremi nedeniyle zarar gören vatandaşlar için başlattığı ve 60 milyonun üzerinde para topladığı yardım kampanyası için yayına bağlanan güzel yürekli ağabeyimiz “ 33 yaşındayım ilk kez araba alacaktım vazgeçtim onun parasını bağışlamak istiyorum" deyince yutkunamadım,
“Aylardır işsizim 3 gündür inşaatta çalışmaya başladım aldığım 250 lirayı bağışlıyorum" diyen ağabeyimizin ses tonundaki o duyguyu hissedince boğazım düğümlendi,
3 çocuk babası olduğu için "10 SMS attım, mazur görün beni" diyen güzel yürekli ağabeyimizi görünce bir kez daha umutlarım yeşerdi,
Dakikalar ilerledikçe yurdum insanın birlik ve beraberlik içerisinde olduğunu görünce gözlerim doldu içime usulca ağlama geldi bir kez daha Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğum için gurur duydum…
O programda bir kez daha anladık ki; sürekli didişir kavga ederiz sosyal medyadan birbirimize laf sokarız, ama söz konusu yardıma muhtaç bir kardeşimiz olursa bütün farklılıklarımızı bir kenara koyar tek yürek oluruz…
Babasından aldığı harçlığı bile kıyamayıp bağışlayan çocuklarımız, üniversite okurken çektiği kredi ile geçinen ancak benden daha fazla ihtiyacı var diyerek Elazığ’daki kardeşlerimize yardımda bulunan arkadaşlarımız, çeyizliğinde bulunan el emeği göz nuru yelekleri bağışlayan ablalarımız, yurdun bir diğer ucunda bizden yardım bekleyen çocukları kendi çocuğu gibi görüp bebeğinin mamasını bağışlayan analarımız, akşam evine ekmek götürmeden önce Edirne Belediyesi binasına gelip bağışta bulunan babalarımız olduğu sürece biz “Yüce Türk Milletine” hiçbir şey olmaz.