Fazla kilo problemi uzun yıllardan beri tüm dünyada ve ülkemizde majör sağlık sorunlarından biri haline gelmiştir. Tarih boyunca yaşanan savaş ve kıtlık dönemlerinden sonra tüm dünya ülkelerinde sanayileşmenin artmasıyla beslenme tarzımızın değişmesi ve bozulması sebebiyle fazla kilo problemleri ve Obezite durumu ile karşı karşıya kalmaktayız.
Teknolojinin gelişmesiyle hayat koşullarımız iyileşmiş, mesafeler kısalmış, herşey anında ve hızlı olmaya başlamış olmanın yanısıra malesef günlük yaşamda harcadığımız enerji azalmış ve hareket olanağımız kısıtlanmıştır. 2020 yılında dünya çapında yaşanan pandemi sebebiyle de bu durumlar iyice artmış, çoğu işyerinin kapanmasıyla insanlar evlerde uzun süre kalmış, hareket olanağı azalmış ve aşırı kilo alma durumları ortaya çıkmıştır.
Fazla kilo problemi birçok sebebe bağlı olan komplike bir durumdur. Öncelikle kişinin varolan kronik hastalıklerı değerlendirilmeli, gerekli kan testleri yapılmalı ve kişiye uygun diyet ( yani beslenme tarzı )oluşturulmalıdır. Diyet yapmak çoğu insanın, özellikle kadınların korkulu rüyası haline gelmiş, her pazartesi başlanan ve cuma günü sona eren bir kısır döngü halini almıştır. Özellikle Tiroid, Diyabet-İnsülin Direnci ve Hipertansiyon hastalığı olan insanlarda metabolizma yavaş olduğundan diyet yapmak ve kilo vermek oldukça zor bir durum haline gelmiştir.
Diyet yapmayı ve kilo vermeyi kolaylaştıran en önemli tedavilerden biri de Akupunktur tedavisidir. Kilo vermek en az 6 ay, hatta bazen 1 yıl sürmesi gereken uzun süreli ve sabır gerektiren bir süreçtir. Bu sürede kişi diyetine sadık kalmalı ve günlük hareketini arttırmalıdır. Diyeti bir sağlıklı beslenme tarzı haline getirmeli ve buna ömür boyu devam edilmelidir. Aksi takdirde, yani kısa süren, katı ve zor diyetlerde ve hızlı kilo kayıplarında vucut ne yazık ki kıtlık savunmasına girmekte ve diyet sona erdiğinde kilolar geri alınmaktadır.
Akupunktur tedavisi, kilo verme sürecinde birçok yönden büyük destek sağlamaktadır. Akupunkturun bu süreçteki en önemli etkilerini şu şekilde sıralayabiliriz:
*Beyindeki Serotonin ve Endorfin adlı rahatlatıcı hormonları arttırarak kişideki stresi ve gerginliği alır. Bu şekilde psikolojik rahatlama sağlayarak aşırı yeme dürtüsünü ve gece yemelerini azaltır, dolayısıyla diyete uyumu arttırır.
*Beyin iştah merkezini baskılayarak açlık duygusunu önemli derecede azaltır.
*Midede gıdaların sindirimini sağlayan Mide Asidinin miktarını önemli derecede azaltır ve daha hızlı tokluk hissi sağlanır. Kişi daha az yiyerek daha çabuk doymaya başlar ve zaman içerisinde mide küçülür. Mide hareketlerini ve sindirimini düzenler; Reflü ve Gastrit gibi şikayetleri büyük oranda azaltır.
*Bağırsak hareketlerini ve sindirimini düzenler; Kabızlık,bağırsaklarda gaz,şişlik,gerginlik ve ağrı gibi şikayetler azalır, bağırsak pasajı hızlanır, düzenli tuvalete çikma alışkanlığı ile beraber iyi bir boşaltım ve atılım sağlanır.
*Kişinin varolan kronik hastalıklarıyla (Hipertansiyon, Diyabet-İnsülin Direnci, Hipotiroidi, Metabolik Sendrom,vs ) daha kolay baş etmesini sağlar ve bu hastalıkların kötü metabolik etkilerini azaltır.
*Metabolizmayı arttırarak yağların daha hızlı erimesi ve parçalanmasını sağlar.
*Böbrek fonksiyonlarını düzenleyerek iyi bir idrar çıkışı sağlayarak vucutta birikmiş ödemlerin atılımını sağlar ve detoks etkisi gösterir.
*Vücüdumuzu pil gibi şarj ederek enerji verir; az yemeye rağmen halsizlik ve bitkinlik gibi şikayetleri giderir, dolayısıyla diyet yapmayı doğal bir alışkanlık haline getirir.
Sağlıklı ve mutlu günler dilerim.
Dr. Nilgün Özönder