Hafta sonundan itibaren etkili olan yağışlı havanın etkisine girmeye başladı, şehrimiz hatta güzel ülkemiz. Buğdayların ekilebilmesi için çiftçilerimize yağış lazım, yağış olmazsa verim olmaz, bunu da unutmamak gerekir. Edirne iklim olarak soğukları ilk yaşayan iller arasında. Balkanlar üzerinden gelen soğuk ve yağışlı hava önce Edirne’ye uğrar ve İstanbul üzerinden Anadolu’ya doğru devam eder.
Aralık ayının başına gelmişken sobalar, klimalar, kaloriferler yanmaya başladı. Sıcacık evlerimizde pencereden dışarı bakarken belki de aklımıza pek gelmiyor ama soğuk havaların gelmesini istemeyen de çok insan var. Özellikle kenar mahalle olarak tabir edilen, sosyo ekonomik düzeyi düşük kesimin yaşadığı mahallelerde yaşayan. İnsanlarla konuşuyorum, kömür fiyatlarının uçtuğunu, odun fiyatlarındaki artışın da göz ardı edilemeyecek kadar yüksek olduğundan bahsediyorlar. 3-4 ton kömür ve 1, 5 - 2 ton arasında odun ile kışı geçirebilmek için dua ediyorlar. Yaz aylarını bir şekilde geçiriyor da buz gibi havalarda ısınmak gerçekten kolay değil.
Çevremizde elbette ihtiyaç sahibi aileler var. Sadece gıda için para ayırıp ısınma için imkan bulamayan kişilerden bahsediyorum.
Bu kişileri, öncelikle devletin verdiği desteklerden haberdar etmeliyiz . Nerelere başvuracaklarını, hangi yolu izleyeceklerini anlatmalyız. Bu sayede yardımlardan faydalanmalarına vesile olmak bile bence çok güzel bir davranış.
Elbette devlet yardımları olacaktır ancak bizlerin de çorbada tuzunun bulunması lazım . İmkanımız ölçüsünde soğuk kış ayları öncesinde yakacak konusunda ihtiyaç sahiplerine destek olabiliriz . Belediye Başkanım, sosyal belediyecilik anlayışı ile kenarlara bırakılan odun, ağaç , vb yakıt olarak kullanılabilecek malzemeleri, durumu iyi olmayan ailelere ulaştırılabilir mi acaba.
Herkes yardımını bireysel yapabilir, ama iyilik iyiliği artırır ve çevredeki insanlara örnek olabilir.