24 Temmuz 2018, Türk Ulus Devleti’nin, Türkiye Cumhuriyetinin Tapusu olan Lozan Antlaşması’nın 95 nci Yıldönümüdür.
Atatürk ve silah arkadaşlarının başlattığı “Kurtuluş Mücadelesi” nde, Türk askerinin İzmir’e girdiği gün, Lozan Barış Antlaşması için diplomatik girişimlerin de başladığı tarih olmuştur. İtilaf devletleri, yani İngiltere, Fransa ve İtalya İstanbul’u işgal altında tutuyorlardı. İtalya, Türk ordusuyla savaşma taraftarı değildi. Diğer taraftan da İngilizler, kendi kendilerine Boğazlar bölgesini “Tarafsız Bölge” ilan etmişler ve Mustafa Kemal Atatürk’ün bu tarafsız bölgeye giremeyeceğini belirtiyorlardı. Fransa Yüksek Komiseri General Pelle, İzmir’e giderek Mustafa Kemal’i Trakya üzerinden yürümekten vazgeçirmeye çalıştı. Mustafa Kemal bu girişime karşılık şu yanıtı verdi: “Türk orduları hedeflerine ulaşmadan duramaz, ancak Trakya Türkiye’ye teslim edilirse oraya asker geçirmeye gerek kalmaz.” dedi. Fransa bu gelişmelerden sonra Meriç’e kadar Doğu Trakya’nın Türklere geri verileceğini açıklayarak Türkiye’nin Barış Konferansına çağrılması için İngiltere katında girişimlere başladı. Londra ise “Türklere ödün vermeye gerek yok, şu sırada Türkleri Konferansa çağırmaya da gerek yok” diyordu. Mustafa Kemal’in askerlerinin kazanmış olduğu bu zaferler ezilen halkların gözünü açmıştı. Fransa bunun için çok endişelenmekteydi.
Sonunda Lord Curzon, kalkıp Paris’e gitti. Paris’teki İtalya Büyükelçisini de aralarına alıp üçlü bir toplantı yaptılar. Curzon, Fransa Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Poincare ile uzun süren bir toplantıdan sonra Müttefikler, Türkiye’yi Konferansa çağırma kararı aldılar. Konferansa çağırırken de, Meriç’e kadar Trakya’nın Türkiye’ye bırakılacağı açıklamasını da yaptılar (23 Eylül 1922).
Türkiye, ateşkes anlaşması yapılması için 29 Eylül’de Müttefiklere cevap verdi: “Askeri Harekâtı durdurduk. Meriç’e kadar Trakya’nın hemen boşaltılması ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetine devredilmesi gerekir. Konferansta bizi temsil edecek olan İsmet Paşa 3 Ekimde Mudanya’ya gidecektir.” demiştir. 11 Ekim 1922 sabahı erken saatte Mudanya Mütareke Sözleşmesi ile “Doğu Trakya’nın, Edirne ile birlikte, Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetine teslim edilmesi kararını tescil edilerek imza altına alınmıştır.
Lord Curzon, Türklerle yapılacak olan barış antlaşması konusunda bir muhtıra hazırlatmış, bu muhtıranın ikinci maddesinde “Trakya Sınırı” olarak, “1915 Eylül’ünde imzalanan Türk-Bulgar anlaşmasıyla çizilen sınır olacaktır”. İbaresi yer almaktaydı. Bu maddenin anlamı, Edirne’nin bir mahallesi olan Karaağaç İstasyonunun Türkiye dışında bırakılması isteniyordu. Oysa Türkiye 1914 tarihinde yapılan anlaşmadaki sınırı istiyordu. Bu madde İsmet Paşa’ya sunulan maddedeki metin ile tamamen ayrıydı. Sonunda yapılan bildiğimiz görüşmeler neticesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin ve onun görevlendirdiği, İsmet İnönü ve arkadaşlarının siyasi başarılarıyla müttefik devletler, Türkiye’nin isteklerini kabul ederek 24 Temmuz 1923’de Lozan Antlaşmasını imza altına almışlardır. Bu antlaşma gereği de, Edirne’nin Karaağaç Semti Türkiye sınırları içinde kalmıştır.
Trakya Üniversitesi senatosu da, 27.11.1996 tarihinde yapmış olduğu 7. toplantısında Trakya Üniversitesi Rektörü Sayın Prof.Dr.Osman İnci’nin incelemeleri ve üniversitenin Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Balkan Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü’nün ortaklaşa yaptıkları öneri sonucunda Edirne’nin Karaağaç semtine bir “Lozan Anıtı, Müzesi ve Meydanı” yapılması görüşülmüş ve Lozan’ı simgeleyen bir anıtın ülkemizin hiçbir yerinde olmadığı ve ülkemizin şu anda geçirdiği süreç içerisinde Cumhuriyetin temel ilkelerine karşı yürütülen iç ve dış kaynaklı parçalayıcı ve yıkıcı faaliyetlerle Sevr’in yeniden hortlatılmak isteğine karşı Üniversitenin Karaağaç Sosyal Tesisleri’nin bulunduğu tarihi mekana Cumhuriyetimizin simgesi olan Lozan Antlaşmasını anıtsal olarak belgeleyen bir yapıtın dikilmesi mevcudun oy birliği ve 1 no.lu karar ile kararlaştırılmıştır.
Yapılan çalışmalar neticesinde, Lozan Anıtı, Müzesi ve Meydanı, 110 günde tamamlanarak 19 Temmuz 1998 günü dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel tarafından açılışı yapılmıştır. Lozan Müzesi, İsmet İnönü Vakfı ile Tarihi Araştırmalar ve Dokümantasyon Merkezleri Kurma ve Geliştirme Vakfı tarafından düzenlenmiştir. (Müzenin kuruluşuna yaptığımız katkılardan dolayı Sayın Cumhurbaşkanının elinden teşekkür plaketi alma onuruna da bu törende erişmiştim.)
Açılışı yapılan Lozan Anıtı, betonarme olarak, radye temele birbirinden bağımsız ve 45 derece açı ile saplanan 3 konsol üzerine oturmuş sütunlardan oluşmaktadır. Birinci sütunun yüksekliği 36.45 m. olup; Anadolu’yu, ikinci sütun yüksekliği 31.95 m. olup; Trakya’yı; Üçüncü sütun yüksekliği de 17.45 m. olup; Karaağaç’ı simgelemektedir. Bu sütunları 7.20 m. yükseklikte birbirine bağlayan beton çember, birlik ve beraberliğin sembolü olup, bu çemberin ön yüzüne yerleştirilmiş 4.20 m. boyunda bir genç kız figürü; estetiği, zerafeti ve hukuku temsil etmektedir. Genç kız figürünün bir elindeki güvercin Barış ve Demokrasiyi, diğer elindeki belge ise Lozan Antlaşmasını simgelemektedir. Anıtın ayaklarının yerleştiği yarım daire şeklindeki 15 m. yarı çaplı havuz ülkemizi çevreleyen denizleri temsil etmektedir.
Lozan Müzesi, Trakya Üniversitesi Senatosu’nun 29 Ocak 2015 tarihli kararı gereğince “Milli Mücadele ve Lozan Müzesi” olarak adı değiştirilmiştir. Yapılan yeni düzenlemelerden sonra Karaağaç Yerleşkesindeki yeni binasında 2016 yılından itibaren tekrar ziyarete açılmıştır.
Sonuçta, Türkiye Cumhuriyeti’nin Nüfus Cüzdanı olan Lozan Antlaşmasının, kentimiz için de ayrı bir önemi ve değeri vardır. Bu değeri kentimizde taçlandıran Trakya Üniversitesi Senatosunun değerli Başkan ve Üyeleri, Lozan ruhunu kentimizde canlandırmışlardır. Meriç köprüsünden sonra başlayan Lozan Caddesi üzerindeki yolculuk sizleri, Lozan Anıtı, Müzesi ve Meydanı ile buluşturmaktadır.
Kaynak: Bilal, M. Şimşir, Lozan Günlüğü, İstanbul:2012, Bilgi yayınevi