UNESCO kelimesi, İngilizce “United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization” kelimelerinin baş harfleri alınarak oluşturulmuş ve dilimizde "Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu" biçiminde karşılanmıştır.
Birleşmiş Milletlerin uzman kuruluşu olan UNESCO, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1946 yılında kurulmuştur. UNESCO Kuruluş Sözleşmesi 1945 yılı Kasım ayında Londra'da 44 ülkenin temsilcilerinin katıldıkları bir toplantıda kabul edilmiştir. Türkiye, bu sözleşmeyi ilk yirmi devlet arasında onuncu devlet olarak imzalamıştır. UNESCO’da 195 Üye Devlet ve 11 Ortak Üye Devlet bulunmaktadır.
1972 tarihli UNESCO, “Dünya Doğal ve Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi”ne göre “Olağanüstü Evrensel Değer” ölçütlerine uyan kültürel ve doğal varlıklar, Dünya Mirası sayılmaktadır. Dünya Miras Listesi’ne girmeye hak kazanan yerler, dünya çapında prestij, statü, turistik ilgi çekme, teknik yardım imkanı elde edebilmektedir. Kentimizden de Somut ve Somut Olmayan Kültür Mirası Listesi’nde dört değerimiz kentimizi taçlandırmaktadır. Bu eserlerimiz kentimizi taçlandırırken biz bu eserlerimize sahip çıkabiliyor muyuz? Yeterince koruyabiliyor muyuz? Bunları biraz düşünmemiz gerekmektedir. Ben bugün sizlere Selimiye Camii Külliyesi ile ilgili kısa bilgi aktarmaya çalışacağım.
“Selimiye Camii Külliyesi”, T.C. Edirne Belediye Başkanlığı’nın 2006 yılında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile birlikte başlattığı çalışmalar neticesinde, Dünya Mirası Komitesi’nin 29 Haziran 2011 tarihinde Fransa’nın başkenti Paris’te yaptığı 35. Komite toplantısın da UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dâhil edilmiştir.
Selimiye Camii, Sultan II. Selim tarafından H. 976 / M. 1568 - H. 982 / M. 1574 yılları arasında yaptırılan, Türk-İslâm mimarisinin olduğu kadar dünya mimarlık tarihinin de başyapıtlarındandır.
Mimar Sinan’ın 80 yaşında inşa ettiği ve ustalık eserim dediği bu eser, 9 temel birimden oluşmaktadır. Bunlar, Selimiye Camii, Dar’ül Kurra Medresesi, Dar’ül Hadis Medresesi, Sıbyan Mektebi, Muvakkithâne, Kütüphane, Şadırvanlı avlu ve dış avlusudur. Bu bağlamda, cami’ye gelir getirmek amacıyla yapılan “Arasta Çarşısı” ise III. Murat zamanında mimar Davut Ağa’ya yaptırılmıştır.
İlk Osmanlı Sarayı’nın bulunduğu Sarı Bayır diğer bir deyişle Kavak Meydanı denilen alanda, Edirne kentini taçlandıran ve kentin en görülebilir noktasına inşa edilen Selimiye Cami; konumu itibariyle şehrin dört bir köşesinden rahatlıkla görülebilmektedir. Mimar Sinan’ın bu ustalığı da, mimarlığının yanında önemli bir şehir plancısı olduğunu göstermektedir.
Ünlü seyyah Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesin de, Cami’nin yapımı için 27.760 Rum Kesesi (yani ortalama 550.000.000 akçe) harcandığını belirtmektedir. (Çelebi, 2006) Camiyi yaptıran II. Selim’in ömrü camiyi görmeye yetmemiştir. Caminin tamamlanmasını göremeden vefat etmiştir.
Selimiye Camii içinde yer alan hünkar mahfilinin karşısında bir kütüphane odası yer almaktadır. Bu kütüphane’nin koleksiyonu, Sultan II. Selim’in kendisine ve devlete ait yaklaşık 270 kitabını bağışlamasıyla oluşmuştur. Bugün, Selimiye Yazma Eserler Kütüphanesi’nin yazma eserleri burada muhafaza edilmektedir. Selimiye Cami Külliyesi’nin taş duvarlarla çevrili geniş dış avlusunda, Darül-Sübyan, Darül-Kurr’a ve Darül-Hadis yapıları bulunmaktadır. Bugün bu yapıların bir bölümünde, Edirne Müzesi’nin çeşitli bölümleri ile Vakıf Müzesi yer almaktadır.
Edirne Belediye Başkanlığınca yapılan Selimiye Camii Çevresi Kentsel Tasarım ve Peyzaj Projesi UNESCO tarafından onaylanmasına rağmen kurum ve kurullar arasındaki farklı fikirlerden dolayı bir türlü uygulamaya konulamaması üzücüdür. Kentimiz içinde kötü bir görüntü oluşturmaktadır. Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, ''Hem Selimiye'yi hem meydanını tekrar Osmanlı dönemindeki yürüyüş akslarıyla beraber ortaya çıkartarak Mimar Sinan heykeli, Yemiş Kapanı Hanı, Mimar Sinan Caddesi ve Selimiye ile bir bütün olarak halkımızın ve turistlerin kullanımına sunacağız.'' diyerek bu konudaki kararlılığını göstermektedir.
Bu bağlamda, 21.yüzyılın getirmiş olduğu bilişim-iletişim teknolojileri, özellikle kentin tarihi ve kültürel değerlerinin tüm dünyaya tanıtılması konusunda önemli bir gelişmedir. Edirne Belediyesi UNESCO Alan Ofisi tarafından 2011-2012 yılında www.dmselimiyecamii.com adresinde hazırlanan veriler bu konu ile ilgili hazırlanmış en ciddi ve kurumsal veri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sayfanın da güncel olmaması üzücüdür. Dünya artık bu gibi değerleri elektronik ortamdan takip etmekte, turistler gezi programlarını böylesi siteleri gezerek ön bilgi sahibi olmaktadır. Kısacası kentin tanıtımında önemli işlevi yerine getirmektedir. Cami’nin bu yıl sonunda restorasyon çalışmalarına alınacağı ilgililer tarafından açıklanmıştır. Yıl içinde bu camiyi kaç kişinin ziyaret ettiğini belirtecek bir sistemin kurulu olmadığını biliyorum. Selimiye Camii ziyaretleri ile ilgili verilen istatistiki rakamlar belli bir kaynağa dayanmaksızın verilmektedir. Bu restorasyon sırasında caminin dört kapısına sensörlerin konulmasıyla camiye ziyaret için gelen kişi sayılarını rahatlıkla ölçülebilecektir. Bu yazıyı hazırlarken yaptığım araştırmada www.selimiyecamii.com adreslerinin başka şirketlerce alındığı ve çok yüksek fiyatlar ile satıldığı gözükmektedir. Sevindirici taraf ise Edirne Belediye Başkanlığınca www.selimiyekulliyesi.com, www.edirneselimiyecamii.com domain yani site adreslerinin alındığı bilgisidir. Ayrıca, Selimiye Camii ve Külliyesi girişinde muhakkak bir danışmanın ve bu danışma bürosunda camii ile ilgili broşür, film vb. tanıtıcı basılı ve dijital ürünlerin yer alması gerekmektedir. UNESCO listesine girmiş bir eserin bahçesinde böyle bir büronun olmayışı büyük bir eksikliktir.
Selimiye Camii Külliyesi, Osmanlı klasik kültürünün, Doğu ile Batı arasında bağlantı kuran kültürel sembolü, kentin mühürüdür. Kurum, kuruluş ve halkımızla sahip çıkmak da hepimizin görevidir.