“Şemsiyeni en büyüğünden al" derdi babam, her yağmurlu havada dışarı çıkıp şemsiyesini açarken ve devam ederdi
" En büyüğünden al ki; çokça sevdiğin altına girebilsin"
Yine soğuk bir kış günü, yüreğim kapana sıkışmış, minik kalbimin kanları süzülüyorken, babamın yürek çatısına sığınmışım. Tepeme oturttuğum insanların, kendi egoları, bencillikleri, ezilmişlikleri, başkalarına kızıp öfkelerini senden çıkarışlarını dehşetle izlediğim zamanlardan bir kış günü, babamla Eminönü’ne gittik.
Şifa oranın havası mıydı, babam mıydı bilmem, hep iyi gelmiştir orası bana. O günü an be an hatırlıyorum. Dev adamın kolunda öyle güvendeyim, öyle sıcak ki , havanın soğukluğu da , yüreğimin buzu da vız geliyor. İşte o gün, bu şemsiyeyi aldı babam bana, en büyüğünden...
Kimin yüreği üşüse, kimin derdi olsa Güzin abla misali koştum yürek ayazlarını ısıtmaya.Babamın sözüne istinaden..Otuz yıldır, yağmurlu havada tek isem hiç kullanmadım bu şemsiyeyi.Hep birileri oldu altında.Paçama kadar ıslanan, titreyen hep ben oldum.
Meğer yanlış tutuyormuşum, sağımı solumu , önümü, arkamı doldururken; dışarıda kalan hep ben.Şemsiyenin de bir limiti varmış meğer.Babam yok soramıyorum formülü, anama sordum.
" Baban, 'sevdiklerin ' derken; her önüne geleni değil, önce sana değer verenleri demiştir a yavrım" dedi.
"O da çoksa netçez?"
"Üç, beşi geçmez o" dedi.
" Ben, evlatların, saçının teli kırılsa içi yanan, kirpiğini ıslatmayan, sessizliğini duyan;
İki ,üç dostun. Fazlası yok, olmaz" dedi.
Zor günlerden geçiyoruz hepimiz.Kimimiz hastalıkla, kimimiz bencilliklerle hep 'BEN' merkezci insanlarla, ölümle sınanıyoruz.Eleyin dostlarım şemsiyenizin altına doldurduklarınızı, ELEYİN.Huzurlu, güvenli alanlar yaratın kendinize. Sizden başka size iyi gelecekler üç beşi geçmiyor inanın.
En zor anlarınızda lafla değil, bedeni, kalbi ,tüm varlığı ile kim, kimler vardı yanınızda?
"Herşeyi ben bilirim, en mükemmel benim" değil ;
Birbirinizin eksiğini tamamlayıp, sizin varlığınızla boş anlarını değil, bir birinizi tamamladığınız kimler var?Kendi hatalarının faturalarını ödetenler değil, yan yana oturup hatalı bir rakamı sabırla bulup, mizanı bağladıklarınız, sonucun hazzına vardıklarınızdır ıslanmaması gerekenler.Yüreğinizin üstüne oturtup, ayakları altında hoyratça ezen narsistler değil, yüreğinizden öpüp şah damarına enjekte edenlerdir o şemsiyeyi hak edenler.
Görüp te görmezden geldiklerinizi, kulak tıkadıklarınızı eleyin artık.Olması gerektiği gibi olmayanlarda ki hayrı farkedin.Onca kişiyi bunca yıl koruyan sizi mi ıslatacak.Artık kullanma vaktidir hakkı ile.
En büyük şemsiyenizi açın göğsünüzü gererek çıkın yağmura ,hatta kendiniz için ıslanın bir kere keyfinizce.Hayat çok kısa kuşlar uçuyor...falan filan.
Huzurla kalın