Uygarlık ve kültür düzeyinin temel taşlarından olan bilgi, insanlığın doğuşundan itibaren toplumların ekonomik ve kültürel gelişimlerinde daima en büyük güç olmuştur.
Konfüçyüs “Tanrım, bana kitap dolu bir ev, çiçek dolu bir bahçe ver” diye yakarırken, İslamiyet’in doğuşuyla vahy olan (Vahiy ile inen) ilk ayet “OKU” olmuştur.
Eskiden para zenginliği ile öğünen toplumlar, bugün, ürettikleri patent sayısı, marka değerleri, akademisyenlerinin ürettiği akademik çalışma ile kütüphanelerindeki yayın sayıları ile güçlü olabilmektedir. Ancak, bilginin “güç” olabilmesi, ona erişmek, onu yaygın biçimde kullanmakla doğru orantılıdır.
Bilginin üretilmesi, geliştirilmesi yine bilgi ile olabilmektedir. Kısacası; Bilgi’nin ham maddesi yine “Bilgi” dir. Onun için insanoğlu doğuşu ile birlikte yaşam süreci içinde edindiği bilgiler, yaşamındaki yerini, kariyerini, toplum içindeki konumunu belirlemektedir.
Bu bağlamda, aileler gelişen eğitim ve öğretim metodları ile çocuklarını geleceğe hazırlamak, eğitim kurumları da öğrencilerini, geleceğin bilgi insanını, topluma kazandırmak için eğitimci kadroları ile görevlerini yürütmeye çalışmaktadır. Ailenin ve kurumların tek amacı eğitilmiş insan gücünü ülkemize kazandırmaktır. Tüm bu amaçlara ulaşmak için tek bir şeye ihtiyaç vardır; Basılı ve elektronik ortamda üretilen bilgilere, yani kitap, dergi vb. bilgi kaynaklarına.
İşte bu nokta da ülkemizde sorunlar yaşandığı bilinmektedir. Çünkü üretilen kitap, kütüphane ve kütüphanelerdeki kitap sayımız, gelişmiş ülkeler ile kıyaslandığında çok düşük kalmaktadır. Bugün ilköğretim ve lise düzeyindeki devlet okullarımızın yüzde kaçında kütüphane vardır. Özel okullara gelince durum burada da aynıdır. Bazı okullarımızın okul kütüphanesi vardır ama bağış kitaplar ile birkaç bin adetle sınırlıdır. Aileler maalesef bu okullara öğrencilerini gönderirken kütüphanesi olup olmadığına bakmaz bile. Aslında eğitim-öğretimin en önemli laboratuvarı kütüphanelerdir. Çünkü öğrenci, öğretmeninin verdiği temel bilgiyi kütüphanedeki diğer materyaller ile geliştirecek, aradığı konu ile ilgili yazarların ürettiği bilgiler ile kendisini geliştirebilecektir. Son dönemlerde Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde yapılan gelişmeler sevindiricidir. Ama yeterli değildir. Hâlbuki Avrupa’da bir eğitim kuruluşu yöneticilerinin binanın temelini atmadan önce eyleme geçirdikleri ilk çalışma, eğitim-öğretim ihtiyacına göre kütüphanesini oluşturmaktır. Bizde ise kütüphane kurulum çalışması, en son yapılacak iş olarak planlanmaktadır. Bir de, bizim toplum içinde devamlı tekrar ettiğimiz bir söz vardır; “Türk toplumu okumaz, bizim çocuk ne yapsam okumadı, okumuyor… “ gibi söylemlerdir.
Kütüphanecilik mesleğinin içinde yaklaşık 35 yılı aşkındır çalışmaktayım. Avrupa, Amerika ve Afrika’da çeşitli mesleki toplantılar için bulunduğumda buralardaki kütüphaneleri de inceleme fırsatı yakaladım. Amerika’da katıldığım bir toplantının açılışında, Amerikalı bilim insanlarının dünyanın kuruluşundan bugüne ürettiği buluşları tarih sırasına göre sundular. Bu buluşlar, bilgi insanları ile gerçekleşmişti. Ama bu ülkenin her semtinde birer kütüphane muhakkak bulunmaktaydı. Hatta kütüphane açılış saatini bekleyen her yaştan insanı kuyrukta beklerken görürseniz şaşmayınız. Avrupa kentleri de aynı durumdaydı. Avrupa’nın da hangi şehrine giderseniz gidin, her semtinde muhakkak bir kütüphanesi bulunmaktadır. İlköğretim, Lise, Üniversite ve Halk kütüphaneleri üst düzeydedir. Öğrencisi ve halkının okumak için ihtiyaç duyduğu bilgiyi ayağına, semtine kadar götürmüştür. Kütüphane koleksiyonları nitelik ve nicelik yönünden de çok zengindir. Kütüphane görevlilerinin çalışma heyecanı ve mutluluğunu yüzlerinden okuyabilirsiniz.
Şimdi bize gelelim. Edirne’de Halk Kütüphanemiz var. Nerede? Birisi, Kooperatifevlerinde yer alan merkez bina, diğeri, Talatpaşa Asfaltı üzerindeki eski halk kütüphanesi binasında hizmet veren şube halk kütüphanesi. Peki diğer semtlerimizde halk kütüphanesi var mı? Yok. Karaağaç, Yıldırım, Yeniimaret, Kıyık, Gazimihal, Şükrüpaşa Mahallelerinde oturan bir öğrenci veya vatandaş ödünç kitap almak veya araştırma yapmak için halk kütüphanesine gelecek. Bu uzak mesafeye nasıl gelecek? Bu halk nasıl kitap, gazete veya dergi okuyacak? Kütüphaneye üye olacak? İşte bu durum başta anne babanın umurunda değil? Sonra eğitimcinin, okul yönetiminin umurunda değil? Peki, muhtarların, yerel yöneticilerin ve Vali’lerin? Ailelerden tutun da üst yöneticilerimize kadar bu konu ile ilgilenilmiş olsaydı, bugün kentimizin her semtinde Avrupa’da olduğu gibi kütüphane olmaz mıydı? Çocuklarımız ve halkımız yazarlar ve kitaplar ile buluşur, okuma alışkanlıkları gelişir, çağımızın tek ihtiyacı olan, “Bilgi İnsanı” olmak için daha hızlı yol alınmaz mıydı? Kitap ve kütüphane sevgisi olup öğrencilerine kitap okuma sevgisi aşılayan eğitimcilerimiz tabiki yok değil. Benim çocuklarım bu konuda çok şanslıydı. Şimdi kızım okulunda kitap ve kütüphane sevgisiyle okuyor. Bunların çoğalması gerekmektedir.
Peki halkımız kitap okuyor mu? Edirne’de bugüne kadar düzenlenen Kitap Fuarlarının çoğunun içinde yer aldım. Edirne Belediyesi’nin düzenlediği Kitap Fuarlarında yapmış olduğum araştırma ve gözlemlerimde gördüğüm, halkımızın fuar boyunca torbalar dolusu kitap alıp gittiğidir. Okumayan insan kısıtlı bütçesinden para vererek kitap alır mı? Alır! Çünkü, onu bir ihtiyaç olarak görebiliyor. Görüştüğüm tüm yayınevleri Edirne’den memnun ayrıldıklarını, hatta birçok büyükşehir belediyesinin organize ettiği kitap fuarlarından burada daha çok ilgi gördüklerini belirtmektedir.
Okuyan, araştıran, üreten ve sorgulayan bir gelecek istiyorsak, kentimizde ve ülkemizdeki kütüphane sayılarının artırılması gerekmektedir. Nasıl ki, bir market ürününü satmak için her bir kente ve o kentin her bir semtine mağaza zincirini açmak için yarışıyorsa, devletimizin, yerel yönetimlerin ve bağış sever halkımızın da işbirliği yaparak her semtimize bir kütüphane kurma yarışına girmesi gerekmektedir. Ben bunu gerçekleştirebilmek için birçok proje üreterek kaynak yarattım. Ama gücüm yetmedi. Ülkemizin kültür hayatında iz bırakan Edirne Sevdalılarının adına birer kütüphane kuramaz mıyız? Haydi Edirne el ele verelim. Semtlerimize birer kütüphane kazandıralım.
Ülkemizde 1964 yılından bugüne Mart ayının son Pazartesi günü ile başlayan “Kütüphane Haftası Kutlu Olsun.”