Her sohbette en çok tartışılan konu, adaleti sağlayamadığımız ve adil olamadığımız noktasında yapısal değişiklikler üzerine yoğunlaşır. Şahıs olarak inandığım bir şey var ki adalet evde öğrenilir ülkeye ve dünyaya oradan yayılır.
Adaletin sözcük anlamı; hak ve hukuka uygunluk; hak ve hukuku gözetme ve yerine getirme; doğruluk. Adil olma durumu.’ Diye yazar. Peki, bu adalet nerede öğretilir…
Çocuk yetiştirmek eğitmek çok zordur, çocuğun temel ihtiyaçları çocuğun annesi, babası veya bakmakla yükümlü olduğu kişiler tarafından mutlaka karşılanır. Temel sorun çocuğa en temel duygu olan adalet duygusunu verebiliyor muyuz acaba? Ruhunu ve kalbini adaletle doldurabiliyor muyuz?
Toplumda bir arada yaşamamız için bireylerde adalet duygusunun olası gereklidir. Çocuklar anlatılanları değil, gördüklerini ve yaşadıklarını görüp öğrenirler. Anne baba onlar için rol modeldir. Çocuğun benmerkezci yaklaşımlarını dengeye sokarak ilişkilerini belirlenmesi sağlanmalıdır. Bu da yine çocuğu yetiştirenlerin davranışları ile şekillenir.
Çocuğumuz bizden, güçlü olanın değil haklı olanın yanında yer aldığımızı, haksızlıkları eleştirdiğimizi, başkasının haklarını da savunduğumuzu, eğer bir paylaşım yapacaksak bunda eşit davrandığımızı, yanlış yaptığımızda yanlışımızı kabul edip sonuçlarına katlandığımızı, beklememiz gereken sıra varsa sıramızı beklediğimizi, görmelidir. Çocuğumuzdan yapmadığımız şeyleri bekleyemeyiz. Yani adalet evde öğrenilir…
Adalet duygusu, eşit paylaşım, hoşgörü cömertlik, doğruluk, hak, dürüstlük, gibi kavramlarla bütünleşmelidir. Adalet anlayışının tüm bu kavramları da barındıran bir anlayış olduğu unutulmamalıdır .Tüm değerleri en iyi anlatan kavramda sanırım ‘VİCDANLI OLMAK’ dır.. Çocuklarımıza, adalet değerinin kazandırılması; ebeveyn, eğitimci ve bakıcı, anneanne babaanne yanında kim varsa, tüm bu öğelerin adil davranması ile oluşacaktır.
İyi olmak kolaydır. Zor olan adil olmaktır. En mükemmel adalet ise, vicdandır. Victor hugo bu tespiti yüzyıllar önce yapmış.
Yaşanan bir olayda yapılan bir eşitsiz paylaşımı, hoşgörüsüzlüğü, şiddeti , adaletsizliği çocuğumuz dahi yapmış olsa bunun yanlış olduğunu anlatmalı sonuçlarına katlanması gerektiğini bildirmeliyiz. Yaptığı yanlışı başkaları üzerinden okuyup, onu haklı çıkarmaya çalışmak en büyük yanlışımız olur. Hz. Ali ne güzel söylemiş “En adil davranış, insanlara onların sana davranmasını istediğin gibi davranmandır.” Davranışlarımızı bu düsturla belirlemeliyiz.
Medyada okuduğumuz duyduğumuz insana ilişkin olayların temelinde evde verilmeyen adalet duygu vardır. Adaletin hâkim olduğu yerde, silaha ve şiddete yer yoktur.
Çocuğun arkadaşı ile olan oyuncak kavgasında adil olmayı, eşit zamanda oyuncakla oynamanın adil olacağını öğretmek, çocuğun ileriki hayatında ki paylaşım duygusuna model olacaktır. Çocuğa verilen sınırsız televizyon seyretme hakkı, adalet duygusuna zarar vermektedir. Çocuk, evdeki herkesin bir ilgi alanı olduğu, televizyon izleme zamanı ve süresinin ev halkının sevdiği ve ilgi duyduğu programları adil, hoşgörülü bir şekilde izlenmesi, ortak eşyaların kullanımının sadece bir kişinin tekelinde olmaması gerektiğini bilmelidir.(çocukların tv seyretmesini tasvip etmediğimi belirtmek isterim.)
Evde adaleti tatmayan birey , SEÇTİĞİ MESLEK HER NE OLURSA OLSUN , eşit davranmayan, hoşgörülü olmayan , adaletli sağlayamayan , aldığı para hak etmeyen biri olarak ,evde ,sokakta ,hastanede, adliyede ,mağazada , sanayide ….her yerde karşımıza çıkar. İşte tam da bu noktada toplum bozulmaya başlar. Adil bir dünya, mutlu bir gelecek için çocuklarımıza vicdanlı ve adil olmayı öğretelim.