Dünyaya gelmemize sebep olan annelerimizdir. Karnımızı doyurduğu gibi, kokusuyla bize güven veren ruhumuzu sevgiyle dolduran annemiz, cinsiyet ayrımcılığı yapmadan kızını da oğlunu da yetiştiren, kadın, maalesef kadın olduğu için aşağılanır.
1857 yılında, kadınların eşit işe eşit ücret, çalışma saatleri ve doğum izni talepleriyle başlattıkları eşitlik mücadelesinde, hakları uğruna can verdiği gün başlayan hak arama mücadelesi günü, kadın sorunlarına çözüm , kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın kaldırılması ve kadına yönelik şiddete son verilmesi istemlerinin; dile getirildiği eşitliğin, özgürlüğün ve demokrasinin mücadelesi günü olarak her yıl 8 martta dünya emekçi kadınlar günü olarak kutlanır. 1857 yılında başlatılan mücadele devam etmektedir. Yani erkeklerin doğarken kazandıkları hakları, kadınlar mücadele ile kazanmaya çalışmaktadır. Hem üzücü hemde düşündürücü…
Kadının mücadele etmesi gereken o kadar çok şey var ki sahip olunmak istenen bir bedeni ve bir de korumak zorunda olduğu namusu vardır. Bu namus kavramı sadece kadın için var. Töre cinayetlerini irdelediğiniz zaman, yakın akrabası tarafından tecavüze uğrayan kız çocuğu, mağdur iken katledilir. Tecavüz eden ise mükafatlandırılır. Bu namus anlayışında bir tuhaflık yok mu, suçu işleyen cezalandırılmazken, sapkınlığa maruz kalan masum öldürülür. Çünkü kendi yanlışlarında bile kadını suçlayan hasta insanlar vardır.
Kadının en makbulü; evinin işini yapan, çocuğunu büyüten, çok şey istemeyen, az konuşan, kocasını sevmekle kalmayıp, koşulsuz olarak kocasının ailesini seven hatta kendi ailesini unutması gerekir. Kocası sıkılıp da bir başkasının namusuna göz dikse de kadın bu durumu hoş görmeli ve bu namussuzluktan kendini suçlu görmeli ki, daha iyi eş olsun. Kadın hayata mağlup başlamaktadır. Bebekken bile erkek çocuklarının çıplak fotoğrafları çekilir sergilenir ve cinsiyeti gereği normal olduğu algısı daha o yaşlarda verilir. Kız çocuğu da kendisini erkeklerden korunması gerektiği fikri ile büyütülür.
Toplumda; ‘erkek olmak doğuştan bir güç, kadın olmak ise eksikliktir’ algısı vardır.. Kadın için söylenen atasözleri bile eşitsizlik üzerine kuruludur. Eksik etektir kadın , aklı ermez, sırtından sopa karnından sıpa eksik olmamalı, kadın, şeytana açılan kapıdır gibi daha niceleri…. Bu sözler literatürden çıkarılmalı diye düşünüyorum.
Neşet Ertaş ne güzel söylemiş ‘kadın insandır, biz insanoğlu!’
Kadın insandır; tek isteği sevgi görmek olan bu insan, bize nefes veren, yavrusu için yıllarca uykusuz kalan, o aç iken tok uyumayan, hiç düşünmeden canını veren, hem evinin işini yapan hem çocuğunu büyüten, çocuğun dersini takip eden, uyumadan önce ertesi günün yemeğini, ütüsünü, çamaşırını düşününen bu arada mesleğini ihmal etmeyen ve bunları yaparken de yetersiz görülüp aşağılanan tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü kutlu olsun.
Bedia Mutlu Mirzabey