Edirne şehir tarihçilerinden biri olan Dr.Ratip Kazancıgil, 1920 Malatya doğumlu olup 1944 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olduktan sonra 1946 yılında Aydın İl’inde ilk resmi görevine başlamıştır. Kazancıgil Edirne ile 1950 yılında Trakya Sıtma Savaş Bölge Başkanlığı görevine atanmasıyla buluşmuştur. 1963 yılında Edirne Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğü görevine gelen Kazancıgil, 1985 yılında yaş haddinden emekliye ayrılmış, Trakya Üniversitesi Tıp Tarihi ve Deontoloji Anabilim Dalı Başkanlığı Yardımcı Doçent kadrosuna atanarak bölüm başkanı olmuştur. Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğü görevi süresince kentimizin sağlık ve sosyal yardım hizmetleri alanında önemli izler bırakan Kazancıgil, 1985 yılından 1987 yılına kadar kadrolu Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi olarak görev yapmıştır.
Trakya Sıtma Savaş Bölge Başkanı, Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürü, Doktor, Eğitimci, Akademisyen, Tarihçi, Vali Vekili, Belediye Başkan Vekili, Beden Terbiyesi Bölge Müdürü kimliğiyle, Edirne’nin ilçe ve köylerine götürdüğü hizmetler ile Edirne’nin Ağabey’i olmuştur. Edirne sevdalısı olan Hafız Rakım Ertür ve Ord. Prof. Dr. A.Süheyl Ünver ile dostlukları, Abdurrahman Hibrî, Ahmet Bâdi ve Dr. Rıfat Osman gibi şehir tarihçilerinin Edirne ile ilgili ürettikleri tarihi, kültürel ve sanatsal değerleri, kendisinin de “Edirne Karasevdalısı” olmasını sağlamıştır. Emekli olduğu günden itibaren Tıp Fakültesi’ndeki odasına nefesinin son gününe kadar gitmiş, Edirne için yeni projeler üreterek, kentin kültür yaşamına izler bırakma mücadelesini sürdürmüştür. Dr. Ratip Kazancıgil yapmış olduğu araştırmalar ile bugüne kadar 32 kitabını kültür hayatımıza kazandırmıştır. Gazete ve dergilerde yayınlanmış yüzlerce makalesi geleceğin araştırmacılarına ışık tutacaktır. “Sultan II. Bayezid Külliyesi’ni Sağlık Müzesi”ne dönüştürme hayalini gerçekleştirmesi ve onun gelişimine yaptığı katkılar unutulamaz.
Dr. Ratip Kazancıgil yaşamının son günlerinde iki önemli projeyi hayata geçirmek için uğraş veriyordu. Birincisi, Sultan II. Sultan Bayezid Külliyesi’nin Mutfaklar Bölümünün hazırladığı proje ile müzeye dönüştürülmesidir. Bir diğeri de, Edirne Ansiklopedisi’nin yayınlanmasıydı. Her iki proje için yaptığımız çalışmalar ile büyük yol almıştık. Ancak bazen siyasi engeller, bazen de kişilerin kaprisleri ve maddi imkânsızlıklar hayata geçirilmesini engelliyordu. Ama o her zamanki gibi yılmadan çalışıyor ve bizleri de çalıştırıyordu.
Sevgili hocamız Kazancıgil, ilerleyen yaşına rağmen Edirne ile yatıyor, Edirne için uyanıyordu. İlerleyen yaşının getirdiği sağlık sorunları sonucu gözünde oluşan sarı leke hastalığı kendisinin araştırma yapmasını engeller olmuştu. Birlikteliğimizde Ender Bey; “Gözler görmüyor, ama beyin çalışıyor onu durduramıyorum”. diyerek, kendisiyle resmen savaş ediyordu. Asistanı Öğr. Gör. Nilüfer Gökçe kendisinin en büyük yardımcısıydı. Zaten araştırmalarımızı üçümüz yürütüyorduk. Hepimizin bir görevi vardı. Benim İstanbul Arel Üniversitesine gitmeme de çok üzülmüştü. Her hafta gelip evinde yapmış olduğumuz toplantıda, “sözleşmen ne zaman bitiyor”. dön artık diye bana sitem ederdi. Yayın hayatına kazandırdığım “Kırkpınar Yağlı Güreşleri Almanağı” adlı eseri kendisine takdim için Keşan İlçesi Erikli Köyündeki yazlığına gittiğimde kitabı görünce çok sevinmişti. Heyecanını paylaşırken göz yaşlarını tutamamıştı. Birbirimizi çok severdik. Yaptığım bu çalışma onu gururlandırmış olsa gerek.
Yaşamının son günlerinde “Şehir Tarihçiliği”nin önemi anlatıyor ve öne çıkarıyordu. Bu konudaki düşüncelerini belirtirken bir adım daha ileriye giderek, “Edirne Şehir Tarihi Yazarları Müze ve Kütüphanesi”nin kurulmasını istiyordu. Bununla ilgili de bir makale yazmış ve kimlere “Şehir Tarihçisi” denilmesi gerektiğini, “Edirne Kenti’nin Şehir Tarihçileri”nin kimler olması gerektiğini yazıya dökmüştü. Kendisini 2017 yılı Kurban Bayramı öncesi 11.08.2017 sabahı, Edirne Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kontrol amaçlı Keşan Erikli’deki yazlığından almaya gittiğimde yapmış olduğumuz konuşmada aşağıdaki makalesini Ayhan Tunca’ya vermemi ve Yöre Dergisi’nde yayınlanmasını istemişti. Bir isteği daha vardı. Yazlığı kapatıp Edirne’ye döndüğümüzde Eylül 2017 ayı içinde büyük bir yemek daveti vermek istiyordu. Ender Bey, “Yayınlamış olduğun bu Kırkpınar Yağlı Güreşleri Almanağı” çok büyük bir emek, bunu kutlamak lazım. Sayın Valimiz, Belediye Başkanımızı da davet edelim. Ayhan Tunca’ya da söyleyelim. Bu yemekte “Edirne Şehir Tarihçileri” ile ilgili bir konuşma yapacağım. Sen ve Nilüfer Hanım, yayınladığınız eserleriniz ile artık bu kenttin genç tarihçisi oldunuz. Sayın Ayhan Tunca’da bu kentin tarihi ile ilgili çok önemli eserler yayınladı. Yöre dergisi başlı başına bir emektir.” diyerek benim bu yemeği organize etmemi söyledi.
Tabi “Sultan II. Bayezid Külliyesi Mutfaklarının Müzeye Dönüştürülmesi” fikri hiç aklından çıkmıyordu. Eşim ve kızım ile birlikte Edirne’ye gelinceye kadar araçta bunları konuştuk. Nerden bilirdik ki bu bizim son yolculuğumuz! Hastaneye gelip yatışımızı yaptık. Hocamızdan hiç ilgisini esirgemeyen Tıp Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Muzaffer Demir’den “Hasta yattığı odaya bir çalışma masası ve iki sandalye istedi”. –“Biz, Ender Bey ve Nilüfer Hanımla projelerimizi burada çalışacağız”. diyerek. Tabi ki; dekan bey hemen odaya bir çalışma masası getirtti. Bir taraftan tahlilleri yapılıyor, bir taraftan da projeler hakkında fikirler üretiyorduk. Nerede? Hastahanede hasta odasında! Tahliller verilmişti. Bir ara odada yalnız kaldığımızda Ender Bey, “yeter artık yaşadım yaşadığım kadar, tüm güzellikleri yaşadım, gördüm” deyince, hocam, “masayı istedin, daha projeleri ortaya çıkaracağız, yapacağımız işler çok deyince”. “Bu beyin çalışıyor Ender Bey, onu durduramıyorum”. diyerek gülüşmüştük. Akşam saat 21.00’i gösteriyordu. Beni eve gönderdi. Ender Bey, “Yarın sabah saat 08.00 gel, birlikte burada odada kahvaltı yapalım, hem projelerimizi çalışırız. Ben tüm kontrolleri yaparak yanından ayrılmıştım. Meğer bu son birlikteliğimizmiş. 12.08.2017 sabahı saat 07.00 de hastaneden vefat haberini alınca inanamamıştım. Yıkılmıştım, yaklaşık 30 yıllık beraberliğimizin olduğu bir dostumu, arkadaşımı, büyüğümü kaybetmiştim. Ne yapacağımı bilemiyor, bir türlü inanamıyordum. Ölüm haberini veren de kardeşim Güngör idi. O gece hastahanede nöbetçi idi. Ona hocayı arada kontrol etmesini söylemiştim. Sonuçta gerçeği kabul etmek zorundaydık ve gerçek ile yüzleştik.
Kendisinin en büyük isteği, Sultan II. Bayezid Külliyesi Mutfaklarının Müze olarak açıldığı gün tüm davetlilere kuru fasulye ve pilav dağıtmak idi. Bu kendisine nasip olmadı. Ama cenaze töreni Sultan II. Bayezid Külliyesi’nde gerçekleşti. Ve yedinci gecesi Sultan II. Bayezid Külliyesi Camii’nde okutulan Mevlidi Şerif ile tüm katılımcılara ve müzeyi ziyarete gelenlere kuru fasulye ve pilav ikram edilerek bu dileğini yerine getirmeye çalıştık. Yarıda kalan projeleri tamamlamak için asistanı Nilüfer Hanım ile birlikte çalışıyoruz. Trakya Üniversitesi Rektörü Sayın Prof.Dr.Erhan Tabakoğlu, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muzaffer Demir ile Müze Müdürü Hakan Akıncı’nın ilgi ve alakasıyla Müze’deki odasının düzenlenmesi ve kütüphanesindeki bazı tıp kitaplarının müzedeki kütüphaneye getirilip ziyaretçilere açılması hepimizin dileğidir.
Sevgili hocam Kazancıgil, son nefesine kadar Edirne’nin tarihi ve kültürel değerlerini insanlığın yaşamına, kültür hayatına kazandırmak için çaba harcadı. Gerçekleştirdikleri kentimizi taçlandıracak, bıraktığı izler de, kendisini ölümsüzleştirerek geleceğe taşıyacaktır.
Cenazesi, 13 Ağustos 2017 Pazar Günü Sultan II. Bayezid Külliyesi’nde ikindi namazında düzenlenen tören sonunda Yıldırım Mezarlığına defnedilmiştir. Mezarı, Edirne’nin ilk şehir tarihçisi Müderris Abdurrahman Hibrî’nin yanındadır. Kendisi yıllar önce mezar yerini Belediye’den satın alarak yaptırmıştı. Bugün aşık olduğu kent Edirne’yi seyrederek uyumaktadır. Mezar taşına kendisinin sağlığında yazdırdığı, “Dr. RATİP KAZANCIGİL TANRI HOŞNUTLUĞUNU DİLER”. sözüyle sevenlerinin dualarını beklemektedir. Bizler onun bıraktığı yerden gücümüz ve nefesimizin son anına kadar aynı yolda ilerlemeye devam edeceğiz.
Edirne Belediye Başkanlığınca 12 Ağustos 2018 Pazar Günü Saat 17.00 de Edirne Belediye Başkanlığında düzenlenecek olan Anma Günü ile kendisini rahmet ve minnet ile anacağız. Edirne Şehir Tarihçilerini ölümsüzleştiren eserleriyle yaşatmak ve onları günümüz gençliğine tanıtmak önemli bir vizyondur.